TÜRK GÜREŞİNİN DAHA İYİ YERLERE GELEBİLMESİ MAKSADI İLE GÜREŞ FEDERASYONU BAŞKANI

OSMAN ŞANSAL TARAFINDAN DÜZENLENEN 1. BÜYÜK KATILIMLI GÜREŞ KURULTAYINDA BRANŞLARA GÖRE KONUŞMA YAPAN KONUŞMACILARIN NOTLARI

 

 SERBEST GÜREŞ

6 Ocak 2001 Cumartesi

 

 

 

Oturum Başkanı : Avni TARHAN

 

1.Serbest Güreşin Bugün ki Durumunun Değerlendirilmesi

   Avni TARHAN 

   Serbest Güreş  Milli Takım Eski Baş Antrenörü

   Spor Yazarı, Afşin TEAŞ Spor Kulübü-Kahramanmaraş

 

2.Serbest Güreşin Dünyadaki Durumu ve Önde Ülkelerin

   Antrenörlerin Analizi

   Y.Doç.Dr. Muharrem ATİK

   Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi,

   Eski Serbest Güreş Milli Takım Baş Antrenörü-Diyarbakır

 

3. Serbest Güreşçilerin Sorunları

    Zekeriya GÜÇLÜ

    Serbest Güreş Milli Takım Kaptanı,

    Dünya ve Avrupa Şampiyonu- Gebze

 

4.Türk Serbest Güreşinin hedefleri Ne Olmalıdır

   Yakup TOPUZ  

   Serbest Güreş Milli Takım Eski Baş Antrenörü-Ankara

 

D  İ  Ğ  E  R      K   O  N   U   Ş   M   A  C  I   L   A   R

Dursun Ali KİSHALI

Hakem ve Güreş Antrenörü-Erzurum

Halil İbrahim OKTAY

Milli Takım Antrenörü-Ankara

Nezir BERÇİN

Gençlik ve Spor Eski Şube Müdürü-Çorum

Mehmet GÜÇLÜ

Milli Güreşçi-Muğla

Bekir ŞAHİN

MTA Güreş Kulübü-Ankara

Abdurrahim İPEK

Tekel Spor Kulübü-İzmir

Fikret DEMİR

TEKEL Güreş Kulübü-İstanbul

Muharrem DEMİREĞEN

Avrupa Şampiyonu, Ulaştırma Spor Kulübü-Ankara

Mehmet BİRİNCİOĞLU

Güreş İl Temsilcisi

Bekir ÇAKIR

Bölge Hakemi-Samsun

Ahmet CEYLAN

Gazi Osman Paşa Belediyesi-İstanbul

Konuşmacı:  Oturum Başkanı Avni TARHAN

Spor Yazarı, Afşin TEAŞ Spor

Kulübü-Kahramanmaraş

 

Konu: Serbest Güreşin Bugün ki Durumunun Değerlendirilmesi

 

Türk spor tarihinin başarılı kulvarı Ata sporumuz güreşin serbestte 1968 Meksiko olimpiyatlarından  26 yıl sonra 1996 Atlanta’da Mahmut Demirle altın madalyaya tekrar merhaba derken,greko - romende ise  1964’ten 1992’ye tam 32 yıl aradan sonra Mehmet Akif Prim ile Barselona’da altın madalya ile buluştuk. Ardından 1996 Atlanta ve 2000 Sydney’de Hamza Yerlikaya ile altın madalyalı dönemi sürdürmüş oldu. 1993 yılı itibarı ile çok iyi bir çıkış yakalayan Serbest stil güreşimiz ise, 1971-2000 Döneminde dünya şampiyonalarından  Sebahattin Öztürk (1993’de), Mahmut Demir ve Turan Ceylan  (1994’de) ve Harun Doğan (1999’da) ile 4 altın kazanırlarken, greko - romen güreşimizde ise; 1964-2000 döneminde Hamza Yerlikaya (1993-95), Hakkı Başar (1995), Ercan Yıldız, Şeref Eroğlu (1997), Nazmi Avluca  (1999) ile   toplam 6 altın madalya kazanmış olduk.Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere Serbestte Dünya şampiyonalarında 1971-1993 yılları arasında tam 23 yıl altın madalyasız  beklerken, greko - romende  ise  1964-1993 yılları arasında 29 yıl madalyasız beklemek zorunda kaldık. Her türlü spor branşında olduğu gibi serbest greko - romen son yıllarda yakalanan altın nesil girilen her şampiyonada ses getirmiş ve bilhassa greko - romen stilde  son 40 yılın en iyi takımı oluşmuştur. Biz şimdi konu itibarı ile güreşimizin bir bölümünü bu şekilde özetledikten sonra Sydney 2000 Olimpiyat oyunlarında beklenen sonuçları neden alamadığımızın nedenlerini tarafsız ve teknik bir gözle araştırıp kamu oyunun bilgisine sunmak istiyorum.          Başarısız sonuç alınmasının nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz; (1) sistemsiz ve plansız çalışmalar, (2) uzun süreli kamplar, (3) tekrar ihdas edilen seçmeler, (4) alt yapıda ilgisizlik nedeni ile düşüşler, (5) kulüplerin büyük problemleri ve yeni kulüp açılamayışı ve rekabet ortamının zayıflaması, (6) istihdam problemi, (7) teknik adam atamalarında  hissi  davranılması ve (8) Sydney olimpiyatlarına çok erken gidilmesi.

Serbest takımımızın çalışma planı ve yerine ne olabilirdi? Serbestte teknik adam olarak getirilen Yumin’in çalışma tarzını bir ele alalım.Yumin hiçbir zaman bir milli takım hazırlamış bir planlamacı değildir.Rusya’da Yumin’e sıra gelene kadar köprüden çok sular akar.Yaptığı idman modeline bir göz atalım. Çangal, çangallı salto, kol çekme  gibi. Örneğin bir teknik antrenman dünyanın her yerinde dinlenmeler dahil 120 dakika olarak planlanırken, bu çalıştırıcının sisteminde zaman mefhumu olmadığı gibi belli bir metodu da yoktur. Antrenmanların 3 hatta 4 saat sürdüğü gözlenmiştir. Biz şimdi Türk güreşçisinin son yıllardaki temel çalışma tarzını ele alalım. Greko - romen stilde Bilal Tabur ve bir dönemde Sapunov ile birlikte temel kuvvet, çabuk kuvvet, kuvvette devamlılık hatta ağırlık ile minder birleştirilmişti. Son yıllarda Minderde Hamza, Şeref, Nazmi, Akif, Hakkı gibi süper yeteneklerin attıkları künde öyle saatlerce teknik çalışma ile olması mümkün değil. Muazzam güç çalışmaları ile elde edildiği bir gerçektir.Kuvvetin tekniğe yansıtılması ve muazzam bir kuvvette devamlılığın sağlanması,  bu devamlılığın sistematik olarak çabuk kuvvete dönüştürülmesi ile iyi motivasyon ile birlikte son yıllardaki rüya takım ortaya çıkmıştır. Bu hadise alt yapıya da yansımış ve alt yapıda da büyük başarılar kazanılmıştır. Hakeza Serbest stilde de dünya şampiyonu olan ekip tamamen çağın gereklerine uygun modern bir antrenman tarzı ile çalışmıştır. Burada en önemli etken büyükler gençler ve yıldızların müşterek kamp yapmaları ve bir birlikteliğin sağlanması ve tecrübelerin üst yapıdan alt yapıya doğru yansıması ile başarı sağlanmıştır.Fakat bu federasyon döneminde tersi uygulamalar olmuş ve  mutlaka çalışılması gereken tarzdan vazgeçilerek  gelinen bu noktaya sebebiyet verilmiştir.  “Zor tekniği bozar” diye bir söz vardır. Günümüz güreşi güce dayalı bir tarzdadır. Temel kuvvet, çabuk kuvvet, kuvvette devamlılık kesinlikle elzemdir.Tüm spor bilimcilerinin söylemlerinde  kuvvet çalışmalarından sonra 24-72 saat sonra kaslardaki kuvvetin azaldığı belirtilmektedir.Yine aynı görüşlere göre: haftada bir yapılan kuvvet çalışmasında kuvveti hafif artarken, 2 kere de kuvvetin arttığı ve haftada 3 kez kuvvet çalışıldığında ise yüksek düzeyde arttığı belirtilmektedir. Hal böyle iken,  aylarca milli takımı güreş teknikleri ile antrene etmek doğrumu? 1990-1992 döneminde Türk güreşinde görev alan Şahmuradov da aynı şekilde kuvvete hiç önem vermezdi. Nitekim serbestin en kuvvetli dönemi olan bu dönemde dünya şampiyonalarından bir altın alınamadı. Oysa o dönem  serbest güreşimizin çok başarılı bir sporcu birikimi olduğu dönemdi.Bu dönemde Şahmuradov ile A takımda beraber çalışan antrenörler bu hadiseyi çok iyi bilirler. Biz şimdi 1993 avrupa, 1994 dünya şampiyonu olan ve 1996 Atlanta olimpiyatlarında altın madalya çıkartan serbest güreşimizin bir haftalık antrenman dizaynını ele alalım. Fiziki çalışma, teknik ve taktik çalışması, sportif oyun, video analizle rakip etüdü, güreş, sauna,  masaj, gezi ve sosyal aktivite olmak üzere haftalık 9 ile 11 saat arası antrenman yapılırdı. Genel hazırlık döneminde haftada 3 kez, özel hazırlık döneminde ise en az 2 kez kuvvet çalışmaları yapılırdı. Türk güreşçisinin uluslararası arenada teknik kapasite olarak son yıllarda bir hayli iyi olduğunu herkes bilmektedir. Bizim yıllardır başarısız olmamıza sebebiyet veren şey Kuvvet noksanlığı ve fiziki güç yetersizliği olduğu gerçeğinden hareketle Tüm kamplarda Temel, çabuk ve kuvvette devamlılık ve (dairesel antrenman) çalışmaları yapılmıştır. İstanbul’daki şampiyonaya böyle sistemli bir planla hazırlanılmış ve Türk güreş takımı 1951-54-57-1966 sonra tarihinin 5’inci takım halinde  dünya şampiyonluğuna ulaşmıştır. Yıllardır serbest güreşte otorite şeklinde lanse edilen bazı antrenörlerin kamp dönemlerinde de bir iki kere bulundum. Hatta federasyon başkanının görevlendirilmesi ile gitmiştim. Hiçbir antrenman planı asılmaz sabah kalkılır kahvaltı yapılır, sporcular sorar hocam ne yapacağız? kimse bilemez hoca gelir “çocuklar bu gün koşuyoruz veya teknik çalışma var” şeklinde açıklama yapardı. Türk güreşi bu günlere inanılmaz sistemsizliklerle çağın yıllar gerisinden yavaş adımlarla gelmiştir. Şimdi Sydney için yapılan hazırlıklara baktığımızda, Yumin’in metotsuz kuvvet çalışmalarını tamamen bilmediği için takımı teknik antrenmanlarla dayanıksız bir şekilde hazırlamıştır. Bunu ispatlayın derseniz. Bir Harun doğan 6 dakikadan sonra mindere sığmayan mükemmele bir dayanıklılığı ve rakiplerin son devrede sürklase ettiğini herkes hatırlar.Sydney’e baktığımızda, tamamen durgun dayanıksız ve hazırlığı hiç yerinde olmayan bir sporcu konumunda gördük. Hatta her iki takımımızda öyle idi. Şimdi sormak lazım? Rahat şampiyon olacak bir insanı ehliyetsiz ellere teslim eden insanların bu konuda vebali yok mu?.Evet aradaki çalışma sistem farklarını gördük. Başarısızlığın bence en büyük nedenlerinden birisi yanlış antrenman planlaması dizaynı da hadisenin en önemli katmanlarından bir tanesi olarak hafızalarda yer edecektir.

Şimdi seçmeler konusunda konuşmak istiyorum. Başarılı olmuş bir çok ülkede milli takım tespitleri genelde belirli esaslara  dayalı ve çok sistematik bir şekilde yapılmaktadır. Bunun nedeni bir çok ülkede sporda ileri gitmişliğin verdiği rahatlık ile bizdeki gibi uzun süreli kamplar yapılmamaktadır.Kulüpler denetlendiği ve sık aralıklarla lig ve çeşitli müsabakalar yapıldığı için sporcular şu kriterler içinden seçilerek milli takımlar oluşturulmaktadır;  (1) Ülke şampiyonası sonuçları, (2) uluslar arası turnuvalar, (3) Avrupa ve dünya şampiyonalarında almış olduğu dereceler, (4) aynı sıklette katıldıkları turnuvalarda gösterdikleri performans, (5) o sıklette  favori olan yabancılarla yapmış oldukları müsabakalar ve (6) yurt içinde ve yurt dışında birbirleri ile yapmış oldukları müsabakalar. İşte tüm bu kriterlere bakılarak milli takım dizayn edilmektedir.Tüm dünyada da görüldüğü gibi iki favori elemanınız vardır. Biri diğerini yenmektedir ama o yenilen her uluslararası turnuvada ve şampiyonada dış rakibe karşı çok iyi müsabakalar yapmaktadır. Bu nedenle de teknik adamlar her zaman dış sahada  iyi maç çıkartan elemanı tercih eder. Peki seçme yapılmaz mı? veya hangi zamanlar yapılır? Evet seçme yapılır. Yukarıda belirtilen şartlar da eşitlik olduğu takdirde,  en iyisini tespit etmek maksadı ile seçme elbette yapılır. Seçmenin her kamp döneminde yapılması çalışma verimini tamamen yok etmekte ve kamplarda bir stres gerilim meydana getirmektedir. Bu nedenle genel hazırlık ve özel hazırlık kamplarında yeterli düzeyde yüklenme yapılamamaktadır. Çünkü sporcu sadece takıma girmeyi düşünmektedir. Hal böyle olunca kuvvet dahil hiçbir antrenman verimli olmamaktadır. Böylesine şartlarda da çalışıldığı zaman istenilen sonuçlar alınamamaktadır. Biz bu özetten sonra Sydney gerçeğine dönecek olursak, milli takımlardan sorumlu  olan teknik as başkan ve kısacası bu federasyon döneminde kesinlikle seçme yapılması ve her kamp döneminde bunun icra edilmesi için her türlü baskı olduğunu tüm güreş camiası bilmektedir. Önceki zamanlarda kampımıza gelen şampiyon ağabeylerimiz her zaman derlerdi “bizim zamanımızda haftada bir seçme yapılırdı”siz neden yapmıyorsunuz? Böyle çalışmamı olur şeklinde bizleri eleştirdikleri çok olmuştur. Şimdiki yönetimin  seçme     yapacaksınız diye zorla, dayatmalarla psikolojik gerilim ortamı meydana getirilmiş ve sporcuların yüklenmeleri ve iyi hazırlanmaları her şey alt üst edilmiştir. Antrenörlerden bu karara karşı çıkmaları mümkün olmamıştır. Mesela bir örnek verecek olursak, Avrupa şampiyonası için Zekeriya Güçlü ve Aydın Polatcı müsabakaya 7 gün kala bir günde 3 kez seçme yapılmış ve 3’üde sıfır sıfır biten maç sonucunda Aydın takıma konmuştur. Tükenen ve her türlü enerjisini harcayan bu gencimiz belki de rahat olacağı Avrupa şampiyonluğundan olmuştur. İkinci örnek Dünya ikincisi olmuş Harun Doğan ile Arif Kama arasında zoraki federasyon isteği ile seçme yapılmış ve son saniyelere kadar 0-0 giden maçta Harun aldığı puanla maçı kazanmasa idi Ankara’da dünya şampiyonluğundan mahrum kalacaktık. Kamp listelerine müdahale kamplarda antrenörler hiç alınmasınlar 4 yıllık dönem içinde federasyonun tasvip etmediği bir sporcuyu kampa alamamışlardır. Hatta takım teşkil edilirken dahi müdahil olunmuş turnuvalardan bazıların isimleri silinmiştir. Antrenörler gıkını dahi çıkaramamışlardır. Biz seçme hadisesine devam edecek olursak sporcu cephesi ise, kuvvet çalışamadıkları, iki maç sonunda tükendikleri stres ve gerilimden yeterli yüklenme yapamadıkları ve başarılı olamadıkları tek hedeflerinin takıma girmek olduğu ve ondan sonrasını Allaha havale şeklinde kaç kişiden şikayet aldım. Bu hadise güreşimizin çöküşünün belki de temel nedenlerinden en önemlilerinden birisidir.

İstihdam problemleri ve kulüplerimiz konusundan da bahsetmek istiyorum. Türk güreşinin bel kemiği olan kulüplerimiz ise son yıllarda yapılan özelleştirme hadisesinden yeterince nasibini almıştır. Hiçbir yeni kulüp açılmaması ile birlikte istihdam ve mali kaynak problemi kulüplerimizin bir çoğunu kapanmasına ve ilgisiz kalmasına sebebiyet vermiştir. Devlet Memurluğu Sınavı (DMS) ve işçilik sınavlarının merkezi sistemle yapılması nedeni ile kulüplerimiz son yıllarda bir tek kişilik kadro dahi alamamışlar ve kendilerini yenileyememişlerdir. Liglerinde karma yapılması sonucunda işyerinde güreşçi istihdam  sayısında bir hayli azalma olmuş bu hususta hem Greko - romen hem de serbest güreşimiz bir hayli zarar görmüştür. Kulüpler ancak ek kaynaklarla  sporculara maaş vererek geçici tedbirlerle zar zor mücadelelerine devam etmektedirler.

 

         Özel sektörün Türk güreşine katkısı %1 bile değildir. Bugün hiçbir özel sektör kuruluşu güreşe yaklaşmamaktadır. Hele ki bir KOMBASSAN hadisesinde Halil Mutlu için yapılan uygulamalardan sonrada yaklaşacağını hiç sanmıyorum. Ayrıca ligler için verilen ödüllerinde verilmemesi ekonomik imkansızlıklar nedeni ile birçok kulübümüz bu gün çok zor durumda bulunmaktadır. Sayın Ayık döneminde kurulan yeni bir güreş kulübü olmamıştır. Sadece TEDAŞ  ve diğer takımlardan Emlak Bankası kulübüne transfer hadisesi olmuştur. Türk güreşi son yıllarda ayakta ise İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, TEDAŞ, ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, MTA, ANKARA ŞEKER, İSTANBUL GÜREŞ İHTİSAS, GEBZE BELEDİYESİ, ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, GAZİ OSMAN PAŞA BELEDİYESİ ve benzer birkaç kulüp yüzündendir. Eğer bu kuruluşlarda güreşe sahip çıkmasalardı, acaba halimiz ne olurdu? Düşünmek bile istemiyorum. Basınımızın kasıtlı ve yanlı tutumları ile irtica safsatası ile belediyelerde töhmet altına alınmak istenmiş ve bu hadise önümüzdeki dönemde de Türk güreşine büyük zarar vereceği muhakkaktır.Yapılacak en önemli şey yeniden kamu kuruluşlarını harekete geçirerek 1000 kadar güreşçi kadrosu alınmalıdır. Özel sektörü, güreşin içine çekmek ile mümkün olur kanaatindeyim. Şu tabloda kulüpler bazında Türk güreşi oksijen  komasında bulunmaktadır ve acil tedbir alınması gerekmektedir.

Güreş Eğitim Merkezlerimiz ve alt yapıdaki son durumu da değerlendirmek lazımdır. Türk güreşinin geleceğinin teminatı olan belki de en büyük yatırım güreş eğitim merkezlerimizdir. Ülkemiz genelinde halı hazırda 26 tane eğitim merkezi bulunmaktadır.Bunların 20 tanesinde güreş ve diğer 6 tanesinde diğer branşlarla eğitim verilmektedir. Birçok okulumuz gerek tesis gerek ise malzeme olarak yetersiz bulunmaktadır. Bazı okullarımızda geleceğimizi emanet ettiğimiz yavrularımızın antrenman yaptığı minder küçücük ve 2 çift güreşçinin sığabileceği kadardır. Hakeza gerek iaşe gerek ibate olarak tamamen yetersiz konumdadırlar. Spor il müdürleri güreşi seviyorsa, okulda işler kör topal gitmektedir. Eğer güreşi sevemeyen il müdürleri var ise, orada zaten gerekli ilgi olmamaktadır. Okulların bir çoğunda antrenör olarak beden eğitim öğretmenleri ve eski güreşçi arkadaşlar görev yapmaktadırlar. Günde iki saat antrenmana gelmekte ve antrenman bitiminde çekip evlerine gitmektedirler. Üstelik çok  komik bir ücret aldıkları içinde yeterli

 

     

Tablo 1. 1999 Yılı İtibarıyla Türkiye Genelinde Güreş Eğitim Merkezleri.

 

Sıra no.

 

Mevcut Eğitim Merkezleri

 

Sporcu sayısı

1

Afyon güreş eğitim merkezi

24

2

Amasya Güreş eğitim merkezi

30

3

Artvin güreş eğitim merkezi

23

4

Aydın güreş eğitim merkezi

13

5

Bolu sporcu eğitim merkezi

(güreş-jimnastik)

46

6

Burdur güreş eğitim merkezi

17

7

Çorum güreş eğitim merkezi

28

8

Denizli

43

9

Erzurum

15

10

İçel sporcu eğt mrkz (güreş –atletizm)

20

11

Kars  (güreş-kayak-boks—atletizm)

82

12

Kayseri

26

13

Konya  (güreş-jimnastik-bisiklet)

66

14

Kahramanmaraş

39

15

Muğla

26

16

Ordu (güreş –judo)

25

17

Samsun

20

18

Sivas

26

19

Tokat (güreş-halter)

40

20

Yozgat

33

        

temayülü verememektedirler. Antrenman saatleri dışında okulda belletmen olmadığı için  çocuklar kendi başlarına kalmaktadırlar. Birçok il müdürü yeterli ödenek ve tahsisat ayrılmadığı için hizmetleri zar zor yürütmektedir. Şimdiki bu tablo ile çağdaş bir seviyede güreş eğitimi sağlandığını söylemek mümkün değildir. Bu okullara mutlaka yeterli tahsisat ayrılmalı doktor masör belletmen veya öğretmen ve her türlü teknik cihaz ile donatılması gerekmektedir.Bunların dört dörtlük olduğu  okul bulunmamaktadır.Zaten son yıllarda bu okullardan  Şeref Nazmi Harun’dan sonra başarılı bir ismin üst yapıya geldiği de görülmemiştir. Okullara kadrolu mesleğinde uzmanlaşmış başarılı iyi ücretlerle  antrenörler atayarak günün tüm mesaisini bu okullarda harcanması sağlanmadıktan sonra ileriye dönük bir başarı elde edilmesi mümkün görünmemektedir.

 


 

Tablo 2. Genç Greko - Romen Güreş Milli Takımımızın 1991-2000 Yılları Arasında Dünya ve Avrupa Şampiyonasındaki   Başarısı.

 

Dünya Şampiyonaları*

Avrupa Şampiyonaları

Yıllar

Altın

Gümüş

Bronz

Toplam

Yıllar

Altın

Gümüş

Bronz

Toplam

1991

1

1

2

4

1993

1

3

1

5

1992

1

1

2

4

1995

1

2

2

5

1994

2

1

2

5

1996

1

2

2

5

1996

1

2

1

4

1997

3

2

2

7

1997

2

2

2

6

1998

0

1

5

6

1998

2

1

0

3

1999

1

1

1

3

1999

0

1

1

2

2000

0

0

0

0

2000

0

2

0

2

Toplam

7

11

13

31

Toplam

9

11

10

30

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

*1999-2000 yıllarında  takım sıralaması ve altın madalya sayısında  büyük düşüş vardır.

 

Tablo 3. Genç Serbest Güreş Milli Takımımızın 1991-2000 Yılları Arasında Dünya ve Avrupa Şampiyonasındaki Başarısı.

 

Dünya Şampiyonaları

Avrupa Şampiyonaları

Yıllar

Altın

Gümüş

Bronz

Toplam

Yıllar

Altın

Gümüş

Bronz

Toplam

1992

1

5

1

7

1991

5

2

2

9

1994

1

1

0

2

1993

1

3

1

5

1996

1

1

0

2

1995

2

1

2

5

1997

3

0

1

4

1996

0

2

2

4

1998

1

1

1

3

1997

5

3

2

10

1999

0

1

1

2

1998

2

0

1

3

2000

0

3

0

3

1999

0

0

2

2

Toplam

7

12

4

23

2000

0

4

0

4

 

 

 

 

 

Toplam

15

15

12

42

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

          

Alt yapı kulvarında genel bir değerlendirme yapacak olursak, 1997 yılında bir önceki federasyon döneminden alınan devir sonucu seyir iyi gitmiş fakat 1998 itibarı ile korkunç bir düşüşe geçilmiş ve nitekim 1999-2000 döneminde ise altın madalyasız  günlere dönülmüştür. Hepimizin göz bebeği olan greko - romen güreşimizin alt yapısından gelen dünya ve Avrupa şampiyonu olmuş gençlerle bu yıl Moskova da katıldığımız Avrupa Şampiyonasında sadece 97 Kg’da Mehmet Özal’ın kazanmış olduğu bronz dışında hiçbir şey elde edemedik.Eğer bir ülkenin alt yapısı üst sınavda böyle bir sonuç alıyorsa alt yapıda büyük düşüş var demektir. Hakeza Gençler greko - romende katıldığımız Avrupa Şampiyonasında ise hiçbir sıklette madalya alamayışımız güreşin nereden nereye geldiğinin bir işaretidir. Adeta sıfır çektiğimiz bu şampiyona sonrasında alt yapının ehil ellerde olmadığı ve altyapıya ihtimam gösterilmediği gerçeğini de görmüş olduk.

Sydney de başarısız olmanın nedenleri olarak  (1) erken gitme, (2) antrenman planlanmasındaki hatalar ve (3) teknik ekip dizaynında hatalar gösterilebilir.          Hamza dışında sporcularda son derece dayanıklılığının düşük olduğu hepimizin gözleri önünde olan bir hadisedir. Böylesine önemli bir şampiyonaya sporcuların çok daha iyi hazırlanmaları gerekirdi. Salih ve Haluk hocalar burada böylesine önemli bir ekiple yıllardır beraberdir. 5 dünya şampiyonundan 4’ü ilk gün tribüne çıkıyorsa, burada antrenörler kredilerini tüketmiştir. Çünkü böyle bir takım 40 yılda ancak elimize geçmiştir. Sporcuların yüksek moralle oraya götürülmeleri iyi antrene edilmeleri, sporcuların çok sevdikleri ve kendilerini başarılı yapan bazı hocaların kampta bulundurulmaması ve onların devre dışı bırakılması federasyonun en büyük hatalarıdır. Burada kişisel kaprisler ön planda tutulunca, olan Türk Güreşi’ne oldu.

Serbest güreşimizde herkesin malumu son derece kötü bir sonuç alındı. Sebebi yanlış çalışma sistemi ve hiçbir milli takım tecrübesi olmayan  Vlademir Yumin’e, Türk Milli Takımının teslim edilmesidir. Kamplarda antrenörler arasında uyumsuzluk vardır. Hatta antrenörlerin kampta birbirleri ile konuşmamaları gibi olaylar duyumlarımız arasındadır. Tüm bu hadiselerin çalışmalara yansıması, motivasyonun bozulması, gelinen bu kötü tablonun sebeplerindendir. Türk  serbest takımı eğer ki yüksek oranda dayanıklı olsa idi Sydney’den bu sonuçlarla kesinlikle dönmezdi.

Sydney’e erken gitme en büyük hatalardan birisiydi. Milli takımlarımızın Sydney olimpiyatlarına serbestte müsabakalardan 27 gün ve Greko - romende ise 21 gün önce götürülmesi fevkalade büyük bir hataydı. Çünkü yıl boyu devamlı yüksek ve uygun rakımlarda çalışan  sporcularımızı, uzmanların görüşüdür diyerek 0 rakımlı ve 10 binlerce insanın  istihdam edildiği Olimpiyat köyüne götürmek aslında onları bir bakıma ateşe atmak gibi bir şeydi. Bu hadiseye sporcular da razı olmamasına rağmen dinleyen olmadı. Ben kendi köşemden “20 ağustos tarihinde “Ateşle oynuyorlar güreşime yazık olacak şeklinde” yetkilileri uyarmıştım. Ama karar alınmıştı ve olan oldu. Erken gitmenin mahzurları ne idi? Bunları şu şekilde sıralayabiliriz; (1) sporcularımızın antrenman için partner  olmayışı, (2) kilo düşerken yeterli motivasyon ortamı olamayacağı, (3) antrenmana gidiş ve gelişlerde gürültü ve organizasyon bozuklukları, (4) motivasyona direkt etki eden çevre faktörünün olmayışı, (5) yüksek rakımda  yıl boyu hazırlık yaparak müsabakaya 1 ay kala sıfır rakımlı deniz seviyesine inilmesi, (6) tam 6 tane Dünya şampiyonu olmuş iddialı bir takım olan milli takımımızın orada günlerce beklemenin verebileceği stres, sinir sisteminin yıpranabileceği hususunun düşünülememesi, (7) antrenman kadar dinlenmenin de önemini düşünerek binlerce insanın kaldığı ve her spor branşının ikamet ettiği Olimpiyat köyünde psikolojik olarak yeterli dinlenmenin sağlanamayacağının hesaplanamaması ve (8) sporda teknik taktik bilgiler kadar önemli olan  bir diğer öğe ise psikolojik dayanıklılık  sağlanmasıdır. Bir sporcuyu mutlaka yarışmalardan çok önce eğitici tarafından yapacağı işi mutlaka başaracağını ve ruhen ona motive etmesi gerekmektedir. Bu başarıda en büyük etkenlerden biridir. Ne serbestte ne de greko - romende bu mümkün olmadı. Çünkü her iki stilde de eser sahibi ve başarılı insanlar zaten milli takım dışında idi. Olan sporcularımıza oldu.

Sonuç olarak, Sydney’e  dünya şampiyonları Şeref, Hamza, Nazmi, Ercan, Hakkı, ve Harun, Avrupa şampiyonları; Yüksel, ve Aydın, dünya ikincisi Ahmet Doğu ve dünya üçüncüsü Adem Bereket’ten oluşan  başarılı elamanlardan kurulu bir ekiple mücadele ettik ve sonuçta tek altın, Hamza Yerlikaya’dan geldi ve adeta güreşimizin prestijini kurtardı. Bu yeterli mi? Asla, güreşimizin hak ettiği başarı bu değildi. Güreşimizin 4 senede geldiği bu durumu tekrar düzeltmekte bir hayli zor görünmektedir.

          Teknik ekip dizaynında hatalar olmuştur. Bunu serbest ve greko - romen açısından ayrı ayrı değerlendirmek istiyorum.

         Serbest güreş Vladimir Yumin gibi milli takım antrenörlüğü deneyimi olmayan birisini milli takımın başına getirmek büyük bir hata idi. Hakeza milli takımda İbrahim Akgün ve Ahmet Ak ikilisi mutlaka tutulması lazımdı. Çünkü gerek teknik gerekse çalıştırıcılık kabiliyetleri olarak başarılı insanlardı. Aynı şekilde alt yapıda tecrübesiz çalıştırıcılara emanet edilmiş ve çökme noktasına gelen alt yapı maalesef  yönetimin hataları antrenör tayinlerinde yakın çevre kayırmaları sonucunda bu hale gelinmiştir.

Greko - romende ise, Salih Bora ve Haluk Koç uzun yıllardır bu takımın başındadır. Peki Milli takıma devamlı elaman veren İstanbul Büyükşehir Belediyesi antrenörü İbrahim Yıldırım ve alt yapının en  başarılı kulübü İstanbul Güreş İhtisas Kulübü antrenörü Ata Karataş neden görevden alındı. Olimpiyat gibi büyük bir organizasyona en az 5 antrenör olması gerekirken, neden iki hocada ısrar edildi. Oysa Rusya ve USA da en az 7 ila 10 arasında antrenör bulunmaktadır. Başarıları da herkesin malumu ortadadır. Oysaki Olimpiyat senesi olması hesabı ile kişisel hesaplar, kırgınlıklar ve  dargınlıklar bir kenara itilerek her iki stilde  eser sahibi güreşi iyi bilen güreşçi motivasyonundan anlayan  antrenörler kampa alınmalıydı. Bir fikir sentezi yapılıp çalışmalar yapılmalıydı; ama yapılmadı.  İşte O zaman sonuç ortadadır. 1997-2000  döneminde teknik ekiplere, antrenörlere, bilhassa çok baskı uygulanmış, onlar azarlanmış ve onların işlerine müdahale edilmiştir. Bu husus birçok teknik insanın kendi ifadesidir. Kısacası bu dönemde gerek üst yapı gerek alt yapı ehil ellere teslim edilmedi. Gelinen nokta zaten bunun en iyi göstergesidir.   

         Uzun süreli kamplar önemli sorunlardan birisidir. 1999 yılında Ankara da düzenlenen Dünya serbest güreş şampiyonası için  son hazırlık  kampı tam bir ay yapılmıştı. Son yıllarda serbest güreşte yakaladığımız en önemli fırsatlardan birisi Ankara da elimize geçmişti; ama ne yazık ki faydalanamadık. Gelişen teknoloji ile birlikte spor biliminde de büyük gelişmeler olduğu malumdur.Tüm dünyada kamplar 14, 18 ve 21 gün şeklinde yapılmaktadır. Bir ay kampta dünyada hiçbir ülkede sporcu tutulacağını sanmıyorum. Hakeza bu durum Sydney ekibimiz içinde olmuştur. Ekibimiz greko - romen 23 gün, serbest ise tam 27  gün Sydney’de çalışma zorunda kalmıştır.Sporda çalışmanın yanı sıra çevre faktörü, ara dinlenme ve  vücudun tekrar toparlanması da son derece önemli hadisedir. Maalesef bu konularda büyük hatalar yapılmıştır.

         Acilen alınması gereken tedbirleri; şu şekilde maddeler halinde ifade edebiliriz;

1) Tüm güreş okullarında mutlaka günün 24 saati orda kalacak, sporcularla ilgilenecek kadrolu antrenörler atanmalıdır.Bu okullar da her türlü mali finans  açısından yeterli hale getirilmelidir.

         2) Milli takım çalıştırıcıları tayin edilirken bir antrenör üst kurulu oluşturulmalı ve burada mesleğinde uzman eser sahibi Türk milletine faydalı olabilecek insanların demokratik bir şekilde göreve getirilmelidir. Eskiden her gelen yönetim kendi adamı ile çalışmak istemesi, güreşimizi bu hale sen ben münakaşaları ile getirdiği bir gerçektir.

3) Ligleri ödüllü yapılmalı ve ödülleri kulüpleri özendirecek şekilde olmalıdır.

4) Sporcu ödül yönetmenliği kesinlikle değiştirilmeli, konut ve otomobil ödülü yeniden ihdas edilmelidir.Bugün Rusya’da dahi 250-500 bin dolarların ödendiğini düşünürsek, bizdeki rakamın çok komik olduğu meydandadır.

5) Türkiye de tüm okullar genelinde güreşin ders olarak konması, yayın - medya ve TV kanalı ile güreş sporunun genç nesillere sevdirilmesi amaçlanmalıdır.

6) Büyük şehir belediyelerinin hepsine güreş takımı kurma zorunluluğu getirilmeli ve onlara yardım edilmelidir. Hakeza amatör olarak bir İstanbul Güreş İhtisas Kulübü gibi şampiyon makinesi kulüplerin de mali açıdan finanse edilmesi gerekir.

7) Şampiyonlara hayat boyu garanti  olacak maaş sistemine derhal geçilmeli ve burada sağlanan refah yeni nesillere   iyi bir mesaj verilmelidir.

8) Maaş bağlanma esaslarına, Dünya ve Olimpiyat şampiyonlarının yanı sıra Avrupa şampiyonlarının da mutlaka eklenmesi gerekmektedir.

9) Tüm spor branşlarında usta antrenör mumla aranır. Türkiye’mizde hiç değer verilmeyen ise çalıştırıcılardır. En az ödül alan onlar,horlanan onlar, kamplarda maaşsız bedava çalışan onlardır. Yeni çıkarılacak kanunda Türkiye’yi Dünya, Avrupa ve Olimpiyat şampiyonu yapmış teknik adamlara zaman mefhumu tanınmaksızın onlara da sporculara verilen maaşın aynısı verilmelidir. Bu madde kanuna mutlaka eklenmelidir. Çünkü dünyada hiçbir sporcu kendi başına şampiyon olmamıştır. Nasıl ki devlet sanatçısı,devlet sporcusu var ise”Devlet Antrenörü” neden olmasın? Çünkü sporcu büyük ödüller alırken, onu eğiten insanı rezil etmenin hiçbir haklı mantığı olamaz. Eğiticilere gereken önem mutlaka verilmelidir. Biz şimdi objektif ve tarafsız gözle 4 yıl boyunca (1) göreve getirilen ve (2) görevden alınan ve tekrar göreve atanan kadroya bir göz atmalıyız;

1997-2000 4 yllık dönemde güreşimizi yöneten eski yönetimin  1997 seçimlerinde yayınlanan bildirgesinde iddialı bir söylemi vardı. “Ruhen ve bedenen sağlıklı gençleri seçkin çalıştırıcıların yönetiminde eğiterek,Türk güreş Tarihinin şerefli sayfalarda yerini almasını sağlamak” söylem bu idi. Biz şimdi 4 yılda yapılan teknik adam kıyımına hiçbir yorum getirmeden göz atalım. Ne söylendi? Ne yapıldı?

1997-2000 döneminde A milli takımda görev alan serbest güreş  antrenörleri Oktay Aktaş, Ahmet Ak, Muhammed Süleymanov, İbrahim Akgün, Nizamettin Oruç, Fevzi Şeker, Servet Aydemir, Sergei Yumin, Nihat Kabanlı, Mehmet Ayık, Hüseyin Çicek, Halil İbrahim Oktay, Mehmet Ayhan ve Turan Ceylan’dır.

Serbest Güreşte gençler ve yıldızlar kategorisinde görev yapanlar ise; Ahmet Ak,Yılmaz Aslan, Sait Temiz, Nuri Ayık, Mehmet Ayık, Selahattin Sağan, Cengiz Karakız, Abdullah Benli, Ali Akkaya, Mustafa Öcal, Mahmut Akkuş, Remzi Musaoğlu, Metin Topaktaş, Hasan Karaman, İbrahim Üngör ve Ahmet Ceylan’dır.

Greko - romen A Milli Takım’ında görev yapanlar Salih Bora, Ata Karataş, Haluk Koç, İbrahim Yıldırım, Ömer Suzan, Erhan Balcı ve Mehmet Acak’tır.

Greko - romen stilde genç ve yıldızlar kategorisinde görev yapan antrenörler; Seçkin Saruhan, Erdoğan Kocak, Alaaddin Özgür, Mehmet Acak, Ömer Suzan, Erhan Balcı, Mustafa Boylu, Ahmet Özbeğe, Mehmet Uysal, Erdoğan Karaali, Mahir Yazıcı, Rüstem Koyuncu, Stefan Rusu, Salih Yılmaz ve Yalcın Karapınar’dır.

Görevden alınan antrenörler ise, Oktay Aktaş, Mehmet Ayhan, Nihat Kabanlı, Abdullah Benli, Cengiz Karakız, Halil İbrahim Oktay, Muhammed Süleymanov, Ata Karataş, İbrahim Yıldırım, Mehmet Uysal, Mustafa Öcal, Ali Akkaya, Mahmut Akkuş, Ahmet Ceylan,İbrahim Akgün, Ahmet Ak, Erdoğan Koçak, Rüstem Koyuncu, Erdoğan Karaali, Mahir Yazıcı, Nizamettin Oruç, Nuri Ayık, Yılmaz Aslan, Haydar Kabaktaş, Hüseyin Çiçek, Remzi Musaoğlu, Mehmet Acak, Alaaddin Özgür, Ahmet Özbeğe, Mustafa Boylu, Mahmut Akkuş, Mehmet Biçici, Turan Ceylan, Abdullah Benli, Mehmet Ayık ve Salih Yılmaz’dır.

Görevden alınıp tekrar görev verilen antrenörler ise, Alaaddin Özgür, Servet Aydemir, Mehmet Ayık ve Ahmet Özbeğe’dir. Görevlendirilen toplam antrenör sayısı 52, görevden alınan antrenör sayısı 36’dır. Görevden alınıp tekrar göreve getirilen antrenör sayısı ise; 4’tür. Bu tablo büyük bir antrenör kıyımını göstermektedir.

10) Türk güreş vakfı daha aktif hale getirilmelidir. Tesis  ve anıt mezar ile uğraşmak yerine güreşi ayakta tutacak altyapı kanallarına mutlaka yatırım yapmak zorundadır.

11) Halihazırda özelleştirme nedeni ile zor durumda olan kulüplerin yeniden canlandırılması ve bağlı oldukları bakanlık ve genel müdürlük nezdinde girişim yapılarak çareler bulunmalı ve kulüpler yeniden canlandırılmalıdır.

12) Milli takım kampları her türlü donanım açısından düzenli olmalı ve sporcular, kulüplerinde de yıl boyu karteks sistemi ile denetim altında tutulmalıdır.

13) Ferdi bazda verilen ödül sistemi takım sistemine dönüştürülmelidir. Çünkü şampiyon olan sporcuya ödül verilmekte geri de kalan partnerlik görevi yapan ve şampiyon sporcuyu hazırlayan, ona antrenman veren sporcular mağdur olmaktadır. Bu hadise zaman zaman kamplarda antrenman verecek sporcu bulunamamasına sebebiyet vermektedir. Bu nedenle şampiyon olan sporcuya devlet ödülü gereği ödül verilmesi şarttır. Buna ek olarak sponsorlar marifeti ile sıkletinin  ikinci ve üçüncü isimlerine ve belirli bir kariyeri olan sporculara da ödül verilmeli ve kamplarda maaşa bağlanmalıdır.

14) Güreş sporunda antrenör en kolay göreve getirilen ve en kolayda görevden alınan, hiçbir esprisi ve geliri olmayan tek insandır. Görevden alınması federasyon başkanının “Kardeşim seni görevden aldım.” demesine yani iki dudağın arasından çıkacak iki cümleden ibarettir. Ne sigorta ne maaş sadece kamplarda 1 milyon TL yevmiye ile çile doldurmaktadır. Oysa sporcuya milyarlar ödül verilirken, ona 5 ile 10 arasında cumhuriyet altını ile bayram şekeri verir gibi gönlü alınmaya çalışılmaktadır. Bana göre dünyanın hiçbir antrenörün bu kadar aşağılandığı bir yer yoktur.

15) Takım şampiyonlukları özendirilmelidir. Nedeni star sporcular şampiyon olunca ödül almaktır. Diğer ödül alamayanlarda kıskançlık ve motivasyon bozuklukları olmaktadır. Bu nedenle takımın ilk üç derecesine ödül konmalı ve takıma her puan getiren sporcu getirdiği puan paralelinde ödüle layık görülmelidir. Bu durum sağlandığı takdirde takım ruhu yeniden canlandırılacak, birlik ve beraberliğin pekişmesine sebebiyet verileceği kanaatindeyim.

16) Kamplarda mutlaka iki malzemeci bulunmalıdır. Kampta bulunan herkes çağdaş seviyede maaş almalıdır. Teknik kariyerlerine, antrenörlük derecesine, uluslararası kariyer, yetiştirmiş olduğu başarılı sporcular ve antrenörlük karnesine göre maaşa tabi tutulmalıdır.

Genel sonuç olarak, Türk Güreşi gerek alt yapı gerek ise üst yapı konumunda 1997-2000 dönemini iyi kullanamamıştır.Türk güreş tarihi boyunca gelmiş geçmiş federasyon başkanları arasında mali ve bürokrasi işlemleri açısından en şanslı başkan Sayın Ahmet Ayık‘tı. Bunun sebebi yıllardır yakın arkadaşı olan Sayın Fikret Ünlü Bey’in Spordan Sorumlu Devlet Bakanı olmasıdır. Her isteği noksansız yerine gelmiştir. Bunun yanı sıra Türk Güreş Vakfının tek patronu sayın Ayık’tır. Yani mali açıdan görüntüde bir problemi yoktu. Bu büyük bir şans idi. Peki bu şan değerlendirildi mi? Maalesef; eğer  bu nimetlerin kadri bilinse idi, güreşimiz bu hale gelmeyecekti. Genelde izlenen yol, ben bilirim zihniyeti,  bilen insanların dışlanması,  hakem  kurulu, teknik kurul ve hiçbir kurulun sağlıklı şekilde çalıştırılmaması bu duruma gelinmesine sebep olmuştur. Bunun yanı sıra çok büyük bir antrenör kıyımı yapılmıştır.

        

Oturum Başkanı Avni TARHAN:

Şimdi ikinci konuşmacımız sayın ATİK Bey’e mikrofonu veriyorum.      

 

Konuşmacı: Y.Doç. Dr. Muharrem ATİK

Dicle Üniversitesi-DİYARBAKIR  

 Konu: Dünya Güreşi’nin Son Durumu ve Milli Takım Antrenörleri Nasıl Olmalı

 Değerli katılımcılar konuşmama başlamadan önce sizleri saygıyla selamlıyorum. Güreş sporunun müellifi olmadığı, çağlar boyu insanlığın daha güçlü kuvvetli olması amacıyla, tüm uluslar tarafından değişik şekillerde tatbik edile gelmiştir.

         Bilindiği gibi güreşin kendine has spesifik özelliği nedeniyle diğer spor dallarından farklı olarak, rakip ile ikili mücadelede ve rakibe bağımlı olarak çeşitli vaziyetlerde uygulanan zengin teknikler sayesinde insan vücudunun tüm adaleleri bazen de hamur şeklini alarak güçlenir ve gelişir. Karşı karşıya, göğüs göğüse ikili mücadelenin gerektirdiği ve geliştirdiği güç, dayanıklılık, çeviklik, dikkat, cesaret ve kararlılık zengin tekniğin kullanımındaki beceri, esneklik ve zeka nedeniyle tüm otoritelerin de kabul ettiği gibi güreşçiler dünyanın bir numaralı sporcuları konumundadır. Milattan önce 776 yılı Olimpiyatlarında ve milattan sonra 1896 yılında tertiplenen ilk olimpiyatlarda da güreş sporunun final sporu olarak tatbik edilmesi ona verilen önemin başlıca göstergesidir.

         Güreş müsabakaları önceleri zaman mefhumu olmadan tatbik edilirken, daha sonra iki devrelik 20’şer dakika, takibinde iki devrelik 10’ar dakikaya indirilmiştir. ikinci Dünya Harbinden günümüze kadar ise, güreş sporunda hiçbir spor dalında olmadığı bir şekilde 7 defa zaman değişikliği yapılmıştır. Bu kadar zaman değişikliği beraberinde birçok kural ve kaide değişikliklerini de getirirken, güreş sporunda daimi dalgalanmalara sebep olup, rayına oturmasını engellemiştir.

         İkinci Dünya Savaşından sonra Türk Güreşçileri, 1948 Londra Olimpiyatlarında 4 Altın ve 1951 Helsinki’de tertiplenen ilk serbest güreş dünya şampiyonasında, 8 sıkletin 6’sında birden Dünya Şampiyonu olmaları, Türk güreşçilerinin dünya minderlerinde gerek güreş tarzları ve gerek teknik bilgileri bakımından örnek teşkil etmişlerdir. Türk güreşçilerinin, dünya güreşindeki hakimiyetleri 1960 yılının ortalarına kadar sürmüş, bu arada dünyada ikinci güç olarak önce, Sovyet Rusya ve daha sonra Bulgaristan, Japonya, İran ve Birleşik Amerika güreşçileri ortaya çıkmıştır. Böylelikle de güreş sporlarında altı büyükler ortaya çıkmıştır.

         Bu altı-büyüklerin aralarındaki rekabet sayesinde dünya güreşi hızlı ilerleyip gelişmiştir. Türk güreşçileri ise bu arada bilimsel ve idari yönden gelişmelere ayak uyduramayarak 1965’lerden sonra büyük bir gerileme dönemine girmiştir. Altı-büyüğün dışında kalan Türkiye’nin yerine, dünya güreşinde yeni güç olarak, Moğolistan, Doğu Almanya, Polonya, Macaristan, Küba gibi ülkeler ortaya çıkmıştır. 1970-90 yılları arasında başta Sovyetler Birliği olmak üzere, yukarıdaki ülke güreşçileri madalyaların çoğunluğunu kendi aralarında paylaşmışlardır. Bu devrede ise, Türk güreşçileri büyük bir inişli çıkışlı, dalgalı hatta zaman zaman çöküntüye varan neticeler elde etmiştir. Örneğin, 1981’de Polonya’nın Lost kentinde düzenlenen Avrupa şampiyonasında takım olarak sadece bir puan alınırken, 1986 Atina Avrupa Şampiyonasından takım olarak 0 puanla dönülmüştür. 1985-86 Budapeşte Dünya Şampiyonalarında ise, 1985’te 6 puan ile 18’inci, 1986’da sadece 2 puanla takım olarak 22’inci olunmuştur. 1988-89 yılları arasında Türk Güreşinde belirli bir kıpırdama ve gelişme başlamıştır. Örneğin, Ankara Avrupa Şampiyonasında 10 sıkletin 9’unda madalya alarak, uzun yıllar sonunda Bulgaristan’ın önüne geçerek Avrupa ikincisi olunmuştur. Yine, 1989 Lozan Dünya Şampiyonasında her ne kadar da madalyasız dönülmüş ise de, 49 puanla uzun yıllardan sonra takım halinde dünya 3.sü olunmuştur. 1989 yılının sonunda Doğu Bloğunun çöküşüyle, dünya güreşinde büyük bir dalgalanmalar başlamış, sosyo-ekonomik değişiklikler bu ülke sporcularını geçim derdine düşürmüştür. 1990-96 yılları arasında dünya güreşinde adeta çöküş denebilecek seviyede düşüşler meydana gelmiştir.

         Sovyetler Birliği, Bulgaristan, Moğolistan, Doğu Almanya, Polonya, Macaristan, Romanya gibi ülkelerin güreşteki düşüşleri yanında Birleşik Amerikalı güreşçilerinde kendilerini gevşetmeleri, dünya güreşinin seviyesini daha aşağıya çekmiştir. Türk güreşinde başlayan ilerleme, Bulgaristan’dan göç eden 10-15 kaliteli güreşçinin yanı sıra, gençlerden gelen Mahmut DEMİR, Sabahattin ÖZTÜRK, Ahmet OREL, Muharrem DEMİRÖREN, Fatih ÖZBAŞ, Selahattin YİĞİT, Turan CEYLAN gibi gençlerinde takıma dahil olması Türk güreşindeki rekabeti artırarak kaliteyi de yükseltmiştir. Ancak, 1990-96 yılları arasında bu potansiyelin tam olarak verimli bir şekilde kullanıldığını söylemek zordur. Bu devrede Türk güreşinin başına, spesifik serbest güreşi, özellikle Türk güreşçilerinin başarılı oldukları ayaklara dalıp, tutma tekniklerinde zayıf olan Şahmuradov’un getirilmesi büyük bir talihsizlik olmuştur. 1996’lardan sonra idari ve teknik hatalar Türk güreşini tekrar çöküş seviyesine getirip 2000 Sydney Olimpiyatlarında güreş sporunun anavatanı sayılan Türkiye’nin madalyasız dönmesine sebep olmuştur.

         1996 Atlanta Olimpiyatlarından önce, bizzat Rusya ve Ukrayna devlet başkanlarının, Olimpiyat şampiyonlarına 50, ikincilere 30, üçüncülere 20’şer bin dolar ödül vaat etmeleri, bu ülke güreşçilerini kamçılamıştır. Bu arada geçim şartları yavaş yavaş düzelmeye başlayan Kazakistan, Özbekistan, Bulgaristan, Azerbaycan, Gürcistan gibi ülkelerde de belirli bir toparlanmalar görülmeye başlanmıştır. Bu ve benzeri ülkelerin sosyo-ekonomik durumlarının düzelmesiyle dünya güreşindeki rekabet ve kalite daha da artacaktır. Unutulmamalıdır ki o ülkelerde yetiştiriciler ve alt yapı yerinde durmaktadır.

Milli takım antrenörleri nasıl olmalıdır? Antrenörlük zor, meşakkatli, heyecanlı yer yer dalgalı, inişli çıkışlı, ümit dolu çok yönlü bilgi ve başarıya adanmışlık ve büyük fedakarlık gerektiren bir meslektir. Antrenörlüğün özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz;

1) Milli takım antrenörlüğüne yükselebilmek için antrenörler birçok aşamalardan geçmeli, çeşitli kulüplerde ve yaş gruplarında çalışarak başarıya giden yolları keşfetmeli, kendini ispatlamalı, bilime açık daima gelişmeleri takip ederek, okuyarak, bilgisini ve kendisini geliştirmelidir.

2) Milli takım antrenörleri yüksek bilgi birikimi, tecrübesi, kabiliyeti ile herkes tarafından kabul ve saygı görmeli, sporcularına ise çalışmalarda ve müsabakalarda başarılı olmalarına ümit, inanç, itimat telkin etmelidir.

3) Milli takım antrenörleri teorik, pratik, teknik - taktik çalışma metotlarının yanı sıra, spor fizyolojisi, spor psikolojisi çeşitli rakımlarda saat farklılıklarında çalışma ve müsabaka metotlarını okuyarak daimi bir şekilde bilgisini geliştirmelidir.

4) Milli takım antrenörleri yaratıcı, yeni fikirler çalışma şekilleri üretebilen, muhasebe, tahlil ve tahmin gücü kuvvetli kendi ve rakip sporcularını objektif bir şekilde kıyaslayıp, değerlendirip, gerekli tedbirleri zamanında alabilmelidir.

5) Milli takım antrenörü en az 1 yabancı dil bilen, güreşte ileri ülkelerin güreşçilerini ve çalıştırıcılarını, çalışma metotlarını, çalışma vasıtaları ve perspektiflerini, gerçekçi bir şekilde takip ederek değerlendirmeli, ve bu konudaki bilgileri doyurucu bir şekilde güreş camiasına aktarmalıdır.

6) Milli takım antrenörleri başarılara odaklanan, zorluklarda yılmayan, başardıkları ile yetinmeyen daima daha yüksek başarılar hedefleyen, tuttuğunu koparan ve çelik iradeli bireyler olmalıdır.

7) Milli takım antrenörleri geniş ufuklu, yüksek spor kültürü, vizyonu olan, sporcularına adilane ve objektif davranabilen, ülke güreşinin gelişmesinde gerçekçi stratejiler belirlemede etkin fikirler üretebilen kişiler olmalıdır.

    

Oturum Başkanı Avni TARHAN: Kıymetli misafirler şimdi Avrupa ve Dünya Şampiyonu ve Serbest Milli Güreş Takım kaptanı Zekeriya GÜÇLÜ Bey’e söz veriyorum. GÜÇLÜ aynı zamanda kasım 2000’de Tokyo’da yapılan Üniversiteler Dünya Güreş Şampiyonasında 130 kiloda birinci oldu. Kendisini ve tahsil gördüğü Ondokuz Mayıs Üniversitesini tebrik ediyorum. Buyurun Sayın GÜÇLÜ.

 

Konuşmacı: Zekeriya GÜÇLÜ

Serbest Güreş Milli Takım Kaptanı

Gebze Belediyesi Spor Kulübü

 

Konu: Serbest Güreşçilerin Sorunları

 

Sayın Başkanım, Kıymetli Davetliler; Sporcuların sorunlarını dile getirme fırsatı verildiği için şahsım ve arkadaşlarım adına sayın başkanımıza teşekkür ederim. Başlıca sorunlarımızı ifade edecek olursam, önem sırasına göre şöyle sıralayabilirim;

1) Milli kamplarda sürekli olarak bir doktor, masör ve psikolog görevlendirilmelidir.

2) Milli takım kampına çağrılan sporculardan birisinin sakatlanması halinde sporcu, sakatlığı ile baş başa bırakılmadan sporcu ile ilgilenilmelidir. Bununla birlikte milli takım kampında bulunan bütün sporcuların özel sağlık sigortası kapsamına alınarak, sporcuların kafasındaki sağlık problemleri ile ilgili sorunları tamamen çözümlenmelidir.

3) Milli takım kamplarında her sıklette en az dört sporcunun bulundurulması sağlanmalıdır. Daha fazla partnerle çalışmanın verimli olacağı kanaatindeyiz. Bu sporcuların kampta tutulması için maddi bir destek verilmelidir.

4) Her kampta bir kamp müdürü görevlendirilmelidir. Ancak kamp müdürünün teknik ve sporcu idaresine karışmadan diğer organizasyon konuları ile ilgilenmesi sağlanmalıdır.

5) Milli takım kampında bulunan sporcuların hayatlarının yalnız milli takım kampı olmayıp, bir aile yaşantılarının da olduğu antrenörlerimiz ve yöneticilerimiz tarafından bilinmelidir. Uzun süren milli takım kamplarında bulunduğumuz için ailelerimize gerekli ilgiyi gösteremiyoruz. Bu da bizim performansımızı olumsuz yönde etkilemektedir.

6) Yoğun ve yorucu antrenman programlarımızın sonunda, ruhen ve bedenen rahatlamamız için sinema, tiyatro ve tarihi geziler, kültürel geziler gibi sosyal aktivitelere yer verilmelidir.

7) Globalleşen çağa ayak uydurabilmemiz ve fiziki performansımızın yanı sıra eğitim düzeyimizi de yükseltmek için milli takım kamplarımıza birer kütüphane kurulması, bilgisayar kursları düzenlenmesi, yabancı dil eğitimi ve çeşitli seminerlere yer verilmesi gerekmektedir.

8-     Federasyon tarafından atanan antrenörlere her konuda tam yetki verilmesi, federasyonla antrenörler arasında doğabilecek sorunların sporculara yansıtılmamasına, özen gösterilmelidir.

Sorunlarımız bundan ibarettir. Sayın başkanıma ve tüm ekibine şahsım ve sporcu arkadaşlarım adına başarılar dilerim. Teşekkürler.        

                     

Oturum Başkanı Avni TARHAN: Şimdi sözü eski milli takım antrenörlerinden Sayın Yakup TOPUZ’a veriyorum.Buyurun Sayın TOPUZ            

 

Konuşmacı: Yakup TOPUZ

TEAŞ Spor Kulübü -Ankara

 

Konu: 2000-2004 Serbest Güreşin Hedefleri

         Türkiye serbest güreşte, 1996 Atlanta Olimpiyatlarında istediği hedefe hepimizin bildiği gibi 28 yıl aradan sonra Mahmut DEMİR’in şampiyonluğuyla ulaşıldı. 1996-2000 yıllarını iyi analiz edersek serbest güreşin Sydney’de istenilen başarıya ulaşılamaması, gelecek için daha dikkatli plan ve programları yapmamız gerektiğini bizlere göstermiştir. Plan ve programlar genelde olimpiyattan olimpiyata yapılır. Türkiye’nin dünya güreşindeki yeri ilk altı’nın içerisindedir. Güreşte başarı A takımının aldığı derecelerle ölçülür. Tabi burada altyapı ve gençler başarılı ise, A takımı her zaman başarılı olur. Türkiye serbest güreşte kaynak bakımından Dünya güreşinde ilklerin içerisindedir. Türkiye’nin serbest güreşte başarısızlığı kabul edilemez. Eğer başarısız olunuyorsa bunun sebebini mutlaka bulmamız gerekir. Güçlü ülkelerin hedeflerinde zaman zaman sapmalar olabilir. Örneğin 1993 Toronto’daki serbest güreş şampiyonasında Amerikan takımı dünya şampiyonu olduğu halde, 1994 İstanbul’daki Dünya şampiyonasında 10’uncu olmuştur. Başka bir örnek daha vermek gerekirse, 1994’deki İstanbul’da yapılan şampiyonada birinci olan Türkiye, 1995 Atlanta’da 5’inci olmuştur. Sistemleri olan ülkeler zaman zaman başarısız neticeler alsalar dahi istikrarlı olan ülkelerdir. 2000 Sydney Olimpiyatlarında (serbest) güreşçilerimiz büyük bir hezimete uğramıştır. 1992-1996 yıllarında güreşte başarılı bir devre geçirildiği yapılan derecelerle görülmektedir. Serbest takım 1993’te Avrupa şampiyonu, 28 yıl aradan sonra 1994’te Dünya şampiyonu, yine 28 yıl aradan sonra Olimpiyat şampiyonu çıkarmışız. 1992-1996 yıllarında gençlerde ve büyüklerde alınan ferdi birincilikler, Türk Güreş tarihinin hiçbir devresinde alınmamıştır. 1996-2000 yıllarında Türkiye, yakaladığı istikrar ve başarıyı bu dönemde neden yakalayamamıştır. Bunun sebebi, görev yapan teknik kadroların işbaşından uzaklaştırılması ve bunun yerine ehliyetsiz, tecrübesiz bir ekiple devam edilmesidir. Dünyanın güreşte güçlü ülkelerine bakıldığında güreş takımlarının başında en az 3-4 olimpiyatta görev yapan antrenörler bulunmaktadır. Federasyonun değişmesi bizde olduğu gibi “Sen bana oy vermedin bende sana görev vermiyorum” demezler. İstikrar açısından bir ekip başarılı ise yola onunla devam edilir.

         Her federasyon başarılı olmak için göreve gelir. 1996-2000 yıllarının federasyonu Türk güreşini daha ileriye götürmek ve kalıcı iyi işler yapmak için göreve geldiğine şahsen bütün samimiyetimle inanıyorum. Çünkü zamanlarını ve enerjilerini bu işe verdiklerini yakinen bilen bir kişiyim. Ama neden başarı gelmedi, çünkü uygulanan metot yanlıştı. Göreve getirdikleri ekipler zayıftı. İstişare ettiği kişiler art niyetliydiler. Birde ben her şeyi bilirim zihniyeti başarısızlığı getirmiştir. Zaman zaman iyi işler de yapmışlardır. Göreve geldiklerinde birinci parolaları olan Türk güreşindeki birlik ve beraberliği sağlamayı başaramamışlardır. Huzurun olmadığı yerde başarıyı yakalamak mümkün değildir.

Sydney olimpiyatları sırasında ve sonrasındaki olan olayları ve konuşmaları Türk güreş camiası hak etmemişti. Bunlar bizim konumuz olmamakla beraber güreşte hedefe giderken maddi ve manevi huzursuzlukları belirtmek gerekmektedir. Göreve gelen yeni federasyon, bu konulara dikkat ederek aynı yanlışlıkları yapmasın. Önce camianın birlik ve beraberliği sağlanmalıdır. Ondan sonra başarı gelir. Bana göre ana hedefte bu olmalıdır. Güreşte hedefe varmak için nelerin yapılması gerektiği, hangi faktörlere öncelik verilmesi konularını iyi analiz etmemiz gerekmektedir. Serbest güreşte hedefe tesir eden faktörler olarak (1) Güreş Federasyonu ve yönetim kurulu, (2) Milli takım antrenörlerinin seçimi, (3) altyapı çalışmaları ve güreş okulları ,(4) kulüp çalışmaları, (5) (6) yıldızlar ve gençler milli takım kamp çalışmaları,(7) kamp yerleri ve çalışma ortamı (8) biyokimya ve beslenme, (9) moral ve motivasyon, (10) Basınla ilişkiler, (11) Ödül ve sosyal konular gösterilebilir.        

1) Güreş federasyonu ve Yönetim kurulu : Güreşte iyi işleyen federasyon bürosu, işi bilen aktif yönetim kurulu, başarıyı getiren etkenlerin başında gelir. Önce yabancı dil bilen dürüst, çalışkan bir genel sekreterle işe başlamak, teknik ve idari ast başkanlar tespit edilirken işinin uzmanı kişilere görev verilmelidir. Federasyon yönetim kurulunu ben zihniyetinden çıkarıp, biz zihniyetiyle yönetmek gerekir. Federasyon başkanı kamptaki sporcunun malzemesiyle ilgilenmemelidir. Örneğin, federasyon yönetim kurulunun bazı konularda anlaşmazlığa düşmesi, milli takım antrenörlerine yansıtılması ve bu konuların sporcular tarafından bilinmesi moral ve motivasyonu etkileyerek fitneye sebep olmaktadır. En önemli konu milli takım antrenörlerine görev verildikten sonra işlerine karışılmaması, yetkilerinin artırılması ve onlara güvenilmesi gerekir. Korktuğu zaman çok fazla yanlış yapılmakta ve bunun sonucu olarak da başarısızlık gelmektedir.

2)               Milli Takım Antrenör Seçimi: İşin temeli ve başarının mimarları olan antrenörler seçilirken, bilimsel kriterlere göre seçilmeli ve vazife ehline verilmelidir. Burada antrenörler hangi kriterlere göre seçileceği benim konum olmamakla beraber yalnız adil ve doğru bir seçimin başarı getireceğine bütün kalbimle inanmaktayım.

3) Altyapı Çalışmaları ve Güreş Okulları : Bugün Türk güreşinin kalbi altyapı çalışmalarıdır. Bununda en önemli kaynağı güreş okullarıdır. Güreş okullarında güreşçi sayısını artırmak değil, kaliteyi artırmak ana hedef olmalıdır. Bu okullar bilimsel bir laboratuar gibi çalışmalıdır. Dünya güreşinde böyle bir kaynak sadece Ülkemizde vardır. Bunu çok iyi değerlendirmeliyiz. Altyapıda yetişen güreşçiler 16 yaşına geldiklerinde güreşin bütün tekniklerini yapmalıdır. Bunun için güreş okullarında görev yapan antrenörler ülkenin en kaliteli antrenörleri olmalıdır. Altyapısı mükemmel olan güreşçiler A takıma geldiklerinde şampiyon olmaları çok kolay olmaktadır. Örneğin, Hamza YERLİKAYA, Şeref EROĞLU ve Nazmi AVLUCA gibi sporcular 17-18 yaşlarında Dünya şampiyonluklarına ulaşmışlardır. Bugün altyapıda istenilen başarı gelmemektedir. Bu konu çözümlendiğinde Türk güreşi dünya minderlerinde ilelebet var olacaktır.

4) Kulüp Çalışmaları: Ülkemizdeki kulüp çalışmaları federasyon denetimi altına alınmalıdır. Kulüplerdeki kamp çalışmaları mili takım çalışmaları ile aynı paralellikte olmalıdır. Kulüp ve milli takım antrenörleri yılda en az 2 defa bir araya gelerek, antrenman programları ve teknik-taktik konularında bilgi alış - verişinde bulunmalıdır. Kulüp antrenörleri zaman zaman milli takım kamplarına çağrılarak kulüp antrenörlerine bilgi, tecrübe kazandırılmalıdır.

5) Yıldızlar ve gençler milli takım kamp çalışmaları : Yıldızlar ve gençler A milli takımı ile koordineli bir şekilde çalışma yapmalıdır. A milli takım teknik direktörleri yıldızlar ve gençler antrenörleri ile birlikte antrenman plan ve programları yapmalıdır.

6)               Kamp yerleri seçimi ve ortamı: Milli takım kamp yerleri seçilirken, her türlü modern dizayn içerisinde olmalıdır. Kamp yerleri çalışma dönemlerine göre seçilmelidir. Örneğin, genel hazırlık kampları rakımı yüksek doğal ortamda yapılmalıdır. Müsabaka kamp yerleri, müsabakanın olacağı yerin iklim şartlarına uygun olmalıdır. Çalışma ortamı sporcuları etkileyecek her türlü olumsuzluklardan uzak olmalıdır. Sporcuların dinlenme ortamı stres atmaya uygun olmalıdır.

7) Biyokimya ve beslenme : Biyokimya, sporcu performansında önemli yer tutmaktadır. Artık babadan, dededen kalma usullerle beslenme yapılmıyor. Biyokimya denince akla kesinlikle doping gelmemelidir. Bir işte başarılı olmak isteniyorsa, dünyanın takip etmiş olduğu yolu bizde kullanmalıyız. Yıllarca performansa tesir eden vitaminleri kullanmadığımızdan, büyük şampiyonalarda herkesin bildiği gibi sayısız madalya kaybettiğimiz bilinen bir gerçektir. Güreş
’te güçlü ülkeler yıllarca birlikte çalıştığı doktorlarla hedefe gitmektedir. Örneğin Amerikalılar, Almanlar, Ruslar, Romenler gibi Spor hekimliği  tıbbın içinde ayrı bir uzmanlık dalı olarak bulunmaktadır. Ama maalesef yıllarca spordan anlamayan hekimlerle çalıştığımız bir gerçektir. Güreş federasyonu olarak, özellikle kilo düşülerek yapılan güreşte biyokimya konusuna çok önem vermeliyiz. Ayrıca kamplarda antrenman programları yapılırken kesinlikle doktor, masör, psikolog doktor ve diyetisyen bulunması şarttır.

8) Moral ve motivasyon : Bu konu sporda performansa tesir eden konuların başında gelmektedir. Bir sporcuyu teknik-taktik fiziki bakımdan ne kadar iyi hazırlarsanız hazırlayın, şayet sporcunuzu şampiyonaya motive edemiyorsanız başarılı olmanız çok zordur. Motivasyon konusu bir bilim dalıdır. Çağımızda sporda olduğu gibi hayatımızın her safhasında karşımıza çıkmaktadır. Yıllarca milli takımlarda yöneticilik ve antrenörlük yapan kişiler, bırakın sporcuyu motive etmesini, kampın havasını ve sporcuların motivasyonunu bozdukları bir gerçektir. Güreşte söz sahibi ülkelerin bu konuda çok büyük çalışmalar yaptıklarını bilmekteyiz. Milli takım antrenörleri seçilirken, moral ve motivasyon konularını iyi bilen kişiler olmalarına dikkat edilmelidir. Bu konularda mutlaka kamplarda ve şampiyonalarda psikolog bulundurulmalıdır. Güreş federasyonu olarak dikkat edilmesi gereken en önemli konu, sporcu şampiyonaya hazırlanırken moral ve motivasyona etki edecek en ufak bir olaya izin verilmemelidir.

9) Basınla ilişkiler : Bu konu sporcunun moralinde önemli bir yer tutmaktadır. Sporcu kendisi hakkında görsel ve yazılı basında yer alan  her türlü olumlu haberle moral bulur. Ama olumsuz haberle morali bozulur. Çalışma şevki ve azmi kırılır. Bunun için basınla ilgili konuları federasyon takip etmeli, şampiyona öncesi kamptaki sporcuyu basından uzak tutmalıdır.

10)  Ödül ve sosyal konular : Hepimizin bildiği gibi Ülkemizde ödül yönetmeliği yürürlüğe girdikten sonra, başarıda önemli bir itici güç olduğu bilinmektedir. Bugün ülkemizde şampiyon olmuş sporculara verilen ödüller bugünün şartlarına göre azdır. Federasyon, şampiyon olmuş ve şampiyonluk vaat eden sporculara hariçten sponsor bularak desteklemelidir. Milli takım aday kadrosu ve gençlerde şampiyon olmuş sporculara kamp dönemleri maaş verilmelidir. Ayrıca milli takımda görev yapan antrenörlere maaş verilmelidir. Bunun yanında sporcuyu yetiştiren antrenöre de ödül verilmelidir. Milli takımlar antrenör ve sporcularının maddi, manevi ve sosyal durumları federasyon tarafından takip edilerek çözüm bulunmalıdır. Sporcu ve antrenörün kafasında şampiyonluktan başka hiçbir şey bulunmamalıdır.

Dünyada güreşte güçlü ülkelerin hedefe ulaşmasındaki en önemli etken, yukarıda anlatılan konuları en ince ayrıntılarına kadar çözmüş olmalarıdır. Türkiye serbest güreşte başarılı olmayı düşünüyorsa, tüm bu anlatılan konuları tekrar masaya yatırıp neşter atmalıdır. “Olimpiyatlara altın madalya için 4 yıl çalışırsın 1 saniyelik hata yapar madalya kaybedersin. Rakibin 1 saniyelik hata yapar madalya kazanırsın”  bunun için en ince ayrıntı hesaba katılmalıdır.

Türkiye’nin serbest güreşte 2004 olimpiyatlarında başarılı olabilmesi, elindeki kabiliyetli sporcuları yetiştirmesine bağlıdır. Önümüzde yapılacak 2001 Avrupa şampiyonasında güreşecek serbest güreş takımı, Sydney Olimpiyatlarından sonra moral yönünden çok kötü bir durumdadır. 2 as elemanı ceza almıştır. Bu sporcular mutlaka affedilmelidir. Bunun yanında eldeki kadro gençlerle takviye edilerek 2004-2008 olimpiyat takımlarını hazırlamalıyız. Aşağıda isimlerini verdiğim güreşçileri milli takıma hazırlamalıyız. 2001-2004 yılları arasında milli takımda güreşmeleri muhtemel olan güreşçiler aşağıda tablo 1’de sunulmuştur.


 

 

Tablo 1. 2004-2008 Olimpiyat Takımı için Hazırlanması Gereken Güreşçiler.

 

Sıkletler
G Ü R E Ş Ç İ L E R

54 kg.

Murtaza AYDIN, Fatih YERLİ, Ersin Burak ÇETİN, *Orhan BİNBOĞA

58 kg.

*Tevfik ODABAŞI, *Erhan BAKIR, *Hüseyin DEGE

63 kg.

*Ömer ÇIBUKÇU, *İsmail ÇAYLAK, Mehmet MACİT, Mehmet YÜKSEL

69 kg.

*Ramazan ........?., Abdullah ÇAKMAK, Bekir CEYLAN, *Hakkı CEYLAN

76 kg.

Fahrettin ÖZATA, Ziya KAMBUR, *Fatih KOYUNCU, Şevki OKCANOĞLU,  Akif KURT

85 kg.

*Serhat BALCI, Seyfullah GÜNAYDIN, Bahadır KARATOY

97 kg.

Hakan KOÇ, Sait BİNGÖL

130 kg.

Fatih ÇAKIROĞLU, Recep KARA

         ( * ) Konmuş sporcular üstün kabiliyetlidirler.

 

Elimizdeki bu gençlerin tecrübelerini artırmak için senede en az 4-6 turnuvaya mutlaka göndermeliyiz. Senede 20-30 maç yapmaları onları milli takıma kazandırır. 2004 Olimpiyatlarına kadar bizim elimizde altın madalya alacak sporcular mevcuttur. 130 kg’da Zekeriya GÜÇLÜ, Aydın POLATÇI, 76 kg’da Adem BEREKET, 69 kg’da Ahmet GÜLHAN bu kadroya Harun DOĞAN ve Yüksel ŞANLI katıldığında serbest takım çok daha başarılı olacaktır. 2004 yılına kadar hedeflememiz gereken Avrupa, Dünya ve Olimpiyat oyunlarında takım dereceleri ve madalyalar tablo 2’de gösterilmiştir. 

Tablo 2. 2004 Yılına Kadar Hedeflenmesi Gereken Avrupa, Dünya ve Olimpiyat Oyunlarında dereceler.

YIL

ŞAMPİYONA

TAKIM DERECESİ

MADALYA SAYISI

2001

Avrupa

3-4

3 (1 altın)

2001

Dünya

3-6

2 (1 altın)

2002

Avrupa

2-4

3 (1-2 altın)

2002

Dünya

3-4

3 (1-2 altın)

2003

Avrupa

2-5

4-5 (2 altın)

2003

Dünya

1-5

4 (1-2 altın)

2004

Avrupa

1-4

3 (1 altın)

2004

Olimpiyat

2-4

4 (1-2 altın)

 

Not : Olimpiyatlara gidecek as takımla 2004 Avrupa Şampiyonasına da gidilirse madalya sayısı artabilir.

          Yukarıda da söylediğimiz gibi, önemli olan serbest güreşin bu hedefleri tutturmasıdır. Milli takımın bu hedeflere ulaşmasında hiçbir eksiği yoktur. Yalnız tek birşeye ihtiyacımız vardır. O da camiamızın birlik ve beraberliğinin sağlanması, akıllı, bilimsel plan programlarla, ehil kadroların iş başına getirilmesidir.  Saygılarımla.

DİĞER KONUŞMACILAR

        Oturum Başkanı Avni TARHAN: Sayın TOPUZ’a teşekkür ediyorum. Şimdi konuşma sırası sayın Dursun Ali KİSHALI da Buyurun Sayın KİSHALI

 

Dursun Ali KİSHALI’nın Konuşması: Muhterem başkan, güreş camiasının güzide mensupları, değerli basın mensupları; konuşmama başlamadan önce hepinizin geçmiş Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyorum. 2001 yılının camiamız için başarılı bir yıl olmasını temenni ediyorum. Konuşmamı bölgesel olarak üç ana başlıkta takdim etmek istiyorum; (1) bölge illerindeki güreş faaliyetleri, (2) Erzurum’daki güreş faaliyetleri ve problemleri, (3) Çözüm yolları ve tavsiyeler.

    Bölgemizde Ağrı, Ardahan ve Iğdır’da güreş adına hiçbir faaliyet görülmemektedir. Kars ilimiz, minik ve yıldız seviyesinde Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü bünyesinde faaliyet sürdürmekte olup, herhangi bir güreş kulübü bulunmamaktadır. Keza Erzincan ilimizde önceleri Sümerspor daha sonra Şekersporun faaliyetlerini durdurmalarından sonra Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü bünyesinde minik ve yıldız seviyesinde faaliyetler görülmektedir. Artvin’in de bu illerden farklı bir durumu yoktur. K.H. İl Müdürlüğünün güreş takımı olmasına rağmen bir faaliyeti bulunmamaktadır. Ancak, Yusufeli ilçesinde Eğitim Merkezi bulunmaktadır. Yusufeli’ne çok daha fazla önem verilmelidir. Çünkü Yusufeli’nin çocuğu güreşe çok yatkındır.

         Muhterem arkadaşlar, ikinci bölüm olarak Erzurum’daki güreş faaliyetlerini ve problemlerini anlatacağım. Güreş sporu dünyada olduğu gibi Erzurum’da da çok eskiye dayanmaktadır. Daha önceleri Karakucak olarak Tortum, Oltu ve Hasankale ilçelerinde GSM’a güreşleri olarak yapılmakta iken, 1959 yılında şehir spor salonunun hizmete girmesi ve Şekerspor kulübünün kurulması ve daha sonra Kombinaspor ile Toprak Mahsulleri Ofisi ve Yolspor kulüplerinin güreşte faaliyet göstermeye başlaması ile birlikte minder güreşi de başlamış oldu. Şekerspor ve Yolspor o dönem Erzurum’da yetişen elit sporcuları bünyelerine almaları ve onlara kadro vermeleri sonucunda, güreşteki başarılar 1965 ve 1988 yılları arasında doruk noktasına ulaşmıştır. Bu yıllar arasında birçok Avrupa şampiyonu, Dünya üçüncüsü ve dördüncüleri, Ordulararası Dünya şampiyonları, Akdeniz Oyunları şampiyonları, Balkan şampiyonları çıkaran, yurt içi ve yurt dışına güreşçi ihraç eden ve yine 1980-1990 yılları arasında minik, yıldızlar, gençler, ümitler ve büyüklerde başarıdan başarıya ulaşan milli takım kamplarında her dönem mutlaka beş, altı sporcu bulunan milli takımlara eleman veren Erzurum ilimiz, maalesef bugün sefilleri oynamaktadır.          Bugün Şekerspor kapanmıştır. Yolspor ise minik, yıldız seviyesinde,  DSİ Spor ise yıldız ve gençler seviyesinde, PTT Spor (Telekom) ise minik ve yıldız seviyesinde, rolantide faaliyetlerini sürdürmektedirler. 1996 yılında kurulan, Kazım Karabekir Belediyespor kulübü 1998 ve 1999 tarihlerinde İkinci Türkiye Güreş Ligine katılarak eksik takımına rağmen 1999 yılında dördüncü olup, bünyesinde birçok elit sporcu barındırmasına rağmen 2000 yılında, güreş bizim için bir külfettir, diyerek kulübü kapatmalarından sonra hepsi üniversite öğrencisi ve mezun olan sporcularını işe yollamışlardır. 1990 yılında açılmış olan Güreş Eğitim Merkezinde halen 28 sporcu bulunmaktadır. Ancak Erzurum’da yirmi yıldır antrenör bulunmadığı gibi Eğitim Merkezinde de antrenör bulunmamaktadır. Üniversite mezunu birçok genç antrenör olarak çalışmak üzere müracaat etmiş olmalarına rağmen bu gençler değerlendirilmemişlerdir. Belediyelerde çalışan üniversite mezunu gençlere izin alarak geçici görevle çalıştırabilme imkanı varken, maalesef bu da yapılmamıştır. Güreş Eğitim Merkezinde biri 55 diğeri 60 yaşında iki arkadaşımıza görev verilmiştir. Yukarıda kısaca izahına çalıştığım Erzurum ve bölgedeki güreş faaliyetleri ve problemlerinden sonra üçüncü ana başlık olarak çözüm yolları temenni ve tavsiyeler bölümünü de kısaca bilgilerinize sunmak istiyorum.

1)Pilot bölgelerde güreş vakfının şubesi açılmalıdır.

2) Müessese kulüpleri ihya edilmeli, fevkalade tesislere ve maddi imkanlara sahip hale getirilmelidir.

3)Yolspor kulübünün minikler ve yıldızlar seviyesinde en üst düzeyde faaliyet sürdürmesi sağlanmalıdır.

4)    DSİ Spor Kulübü aynı şekilde çalışmaya zorlanmalıdır.

5) Büyükşehir Belediyesi ve dört alt belediyenin güreşte faaliyet göstermeleri sağlanmalıdır.

6)Karakucak güreşi geliştirilmeli ve teşvik edilmelidir.

7) Geniş imkanlara sahip olan İl Özel İdarelerine güreş kulüpleri kurdurulmalı ve İlde ihtiyaç duyulan spor tesisleri acilen yaptırılmalıdır.

8)Güreşte pilot bölgeler tespit edilmeli, Erzurum’da bu bölgelerden biri olmalıdır.

9)Pilot bölgelere il temsilciliklerinin dışında federasyon temsilcilikleri açılmalıdır.

10)Pilot bölgelere sporu seven münhasıran güreşi seven Gençlik ve Spor İl Müdürleri atanmalıdır.

11)Yine pilot bölgelerdeki müessese müdürlüklerine güreşi seven idarecilerin atanmaları sağlanmalıdır.

12)Güreş il temsilcileri, illerinde sevilen, tanınan, resmi ve özel kurumlarla iyi diyalog kurabilecek zamanı olan, maddiyatı olan şahsiyetli kişiler olmalıdır.

13)Federasyon temsilcileri, periyodik olarak bölgesindeki güreş faaliyetleri hakkında federasyona rapor vermelidir.

14) Federasyon kurulları zaman zaman pilot bölgelerde toplantılar yapmalıdır.

15)Pilot bölgelere ve özellikle Erzurum’a üniversite mezunu antrenörlerin görevlendirilmeleri zaman geçirmeden gerçekleştirilmelidir.

16) Gençlik ve Spor İl Müdürlerinin başkanı olan valilerden destek istenmeli, federasyon ve il temsilcileri bulundukları ilin valisi ile iyi diyalog sağlamalıdırlar.

17)Hepsinden önemlisi bu pilot bölgelerde güreşe destek verebilecek sporcular bulunmalıdır.

18)Bütün bunlardan sonra ben inanıyorum ki; Erzurum da, güreş eski parlak dönemlerinin çok daha ötesinde başarılı olacaktır.

19)Pilot bölge ilan edilen illerde mutlaka Güreş İhtisas Kulüplerinin kurulmaları sağlanmalı veya Gençlik Spor İl Müdürlükleri spor kulüpleri Güreş İhtisas Kulübü haline dönüştürülmelidir.

20) Büyükşehir Belediyesi ve alt belediyelerden spor tesisi yapmaları istenmeli ve yaptırılmalıdır.

21)Son olarak genel bir tavsiyem olacak, trilyonluk bütçelere sahip olan profesyonel futbol kulüplerinin güreşte de faaliyet göstermeleri sağlanabilmelidir.

Muhterem arkadaşlar, bugüne kadar hiçbir maddi harcamadan kaçınmayan, bugün de çok büyük bir maddi destek sağlayarak bizleri burada bir araya getiren Güreş Federasyonumuzun genç başkanı kurullarını oluştururken varlıklı iş adamlarının yanı sıra bu işin heyecanını duyan becerikli ve cesur insanlara da yer verirlerse, ben inanıyorum ve temenni ediyorum ki başarılı olacaklardır. Bu münasebetle, güreş camiasının her kademesinde görev alacak arkadaşlarıma özellikle Federasyon Başkanı sayın Osman ŞANSAL ve kurullarına başarılar diliyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

 

Oturum Başkanı Avni TARHAN: Sayın KİSHALI’ya teşekkür ediyorum. Buyurun söz sizin Sayın DEMİR.

 

Fikret DEMİR’in Konuşması: Sayın başkanım, sayın misafirler. Türk güreşimizin medar-ı iftiharları, sayın şampiyon ağabeylerim hepinizi Tekel Spor Kulübüm ve şahsım adına saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.          Bugün burada birlik ve beraberlik içerisinde Türk Güreşinin problemlerini görüşmek üzere toplanmış bulunmaktayız. İnşallah burada verimli bir çalışma yaparak sağlıklı ve yararlı sonuçlar elde edeceğimize inanmaktayım.

         Saygıdeğer Türk Güreşi’ne değer vermiş arkadaşlar, biraz önceki konuşmacı arkadaşlarımız ve bundan önceki güreş toplantılarında da herkes basınla iyi diyalog içerisinde olmamız gerektiğini söylediler. Ama bu konuda, bir arpa boyu ilerleyemedik. Herkes konuşuyor, hiçbir şey yapılmıyor. Dünya, Avrupa, Olimpiyat Şampiyonu çıkaran, güreşten başka bir branş yoktur. Ama her nedense “Neremi, Neremi” diyen sarı kadın kadar kendimizi tanıtamıyoruz. Size bir örnek daha vereyim,  1994 yılında Mahmut DEMİR Dünya Şampiyonu olmuştu. Televizyon kanalının birisi Kızılay Meydanına dikelmişti. Oradan geçen vatandaşlara soruyordu; “Bu arkadaşı tanıyor musunuz?” diye herkese soruyordu. Vatandaşların bir çoğu tanıyordu. O anda devletin bakanı oradan geçiyordu. O zamanki devlet bakanı, Mahmut DEMİR’i tanımadı ve dedi ki; “Evet, tanıyorum, şarkıcı Balık Ayhan” diye cevap verdi. Belki de dalga geçti. Doktor Babuna için Türkiye’deki bütün spor İl Müdürlüklerine yazı göndererek bütün spor teşkilatlarını harekete geçiren ve herkesi kan vermeye davet eden bir bakan, bu memleketin bayrağını çektirmiş, Olimpiyat Şampiyonu Hasan GEMİCİ Hoca için kılını bile kıpırdatmaz iken, güreşe verdiği değer ortadadır. Bu da ortaya koyuyor ki, bize bizden başka fayda yoktur. Güreşte birlik ve beraberliğin zamanı gelmişte geçmiştir. Artık sen ben kavgasını bırakalım, herkes elini taşın altına koyarak, “Böyle gelmiş, böyle gider” zihniyetinden vazgeçelim. Biz Tekel Spor Kulübü olarak bu teze katılmıyoruz ve diyoruz ki; “Böyle gelmiş, böyle gitmesin artık” yeni ufuklara, büyük hedeflere yönelelim. Ufak hesaplar, siyasi çıkarlar, adam kayırmalar, ayrıcalıklar, sen-ben davaları olmasın. Birlik ve bütünlük arz ederim. Ben değil, siz ve bizler demesini öğrenelim artık.

         1983 yılından bu yana özelleştirme kapsamı içinde olan kamu kuruluşları bünyelerinde bulunan kulüplerimize sporcu kadrosu verilmediğinden zor şartlar altında hizmet vererek ayakta durmaya çalışmaktadırlar. Yine Türk güreşini ayakta tutan bu kuruluşlarımızdır. Çünkü alt yapıları vardır. Güreşe hizmet alt yapı ile mümkündür. Yoksa bir kulüp batırarak yahut kapatarak o kulübün yetiştirdiği as elemanları kandırarak yahut çalarak kolay yoldan kulüp kurulmaz. Malumunuzdur bunun örneklerini hep beraber yaşadık ve yaşıyoruz.

         Biz Tekel Spor Kulübü olarak birinci ligde faaliyet göstermekteyiz. Amacımız, ekmek yediğimiz bu spora hizmet etmektir. Şu anda kulübümüzde minikler, yıldızlar, gençler ve büyükler olarak, dört kategoride kırk sporcuyla yatılı olarak hizmet etmeye çalışıyoruz. Ama bin bir zorluklarla mücadele ederek bu sporcuların kamu kulüplerindeki zorluklarını diğer kulüp hocaları ve idareci arkadaşlar bilirler. Mesela, TEDAŞ, MTA, ŞEKERSPOR, İZMİR TEKEL, ULAŞTIRMA gibi birinci lig takımları buralarda hizmet, siyaset ile başkan veya müdür olan yöneticilerin iki dudağı arasındadır. Bunlar güreşi severse idare eder, sevmezse artık her yola başvurulur. Kulübü ayakta tutmaya çalışırsın. Kulüplerin ayakta durması için oralarda güreşin sabit olabilmesi için tedbirler olmak lazım. Mesela; liglerde, kulüplerde maddi yardım, kulüplere sporcu kadrosu verilmesi gibi federasyon tarafından devamlı kontrol edilip, desteklenmesi gerekmektedir. Federasyon kulüpleri ne kadar desteklerse o kadar kulüpler devamlılık sağlar. Eğer yıllardır olduğu gibi boş vermişlik olursa, ayakta durması zor olur. Çünkü kırk sporcunun yatılı kalması onların yemesi, içmesi, okuması, çalışmasıyla ilgilenmezsen, başarı beklemek ve ayakta durmak zor olur. Öyle bol parayla kulüp kurmak elit sporcuları bir araya toplayıp, Türk Güreşine hizmet edilemez.

Hizmet edenleri hiçe sayarak, kendilerini Kaf Dağında görüp de, çalışanları enayi yerine koymak kaplumbağa sırtında mum söndürerek, devlet kurmaya benzer. Bu şekilde geçinen, güreşin içindeki asalakların temizlenmesi şarttır. Kulüpçülükte hizmet budur.

         2000-2001 sezonunda devam etmekte olan Türkiye 1’inci Liginin ilk yarısı bitti. İkinci yarısındaki ilk maçın 4-5 Ocak 2001 tarihinde yapılması gerekirken ertelendi. Ortada hiçbir gerekçe yokken, amaç milli takım kampı açmakmış. 12-13 Ocak’taki Greko-romen Türkiye Şampiyonası, 19-21 Ocak’taki Serbest Türkiye Şampiyonası varken, milli takım kampı açmaktaki amaç nedir? Türkiye Şampiyonasına hazırlık kampı mı? yoksa 2004 Olimpiyatlarına hazırlık mı? Liglerin ertelenmesi için hangi kulüp idarecisi ve hocalarına sorularak ertelenmiştir. Biz birinci lig kulübü olarak, lig maçına hazırlanmak için bayrama dahi sporcularımızı izine gönderemedik. Her sporcu kilosunu düşmüş iken, kamu sektörü olan kulübümüz ne zorluklarla hazırlanırken, sadece 2-3 kişinin menfaati için ligler erteleniyor.

         Bu kişilerin bol paralı kulüplerinde çalışma ortamı dahi olmazken, birinci ligdeki takımlarını ligden çekerek amaçsız ve gayesiz insanların sırtından geçinmekten vazgeçilsin. Kulüplerine elit sporcuları toplayıp ligde mücadele etmekten korkanlar, milli takım kampında neyin mücadelesini verecekler? Şu anda kulüpleri olmadığı halde hiçbir lig maçını izlemeye dahi gelmeden, hangi sporcu iyi, hangisinin kötü olduğunu araştırmadan telefonla milli takıma sporcu çağıran antrenörden ne fayda gelir? Bırakın artık bu işe emek veren cefakar insanların sırtından geçinmeyi, liglerin ertelenmesiyle bin bir zorlukla kiraladığımız sporcuların ve maddi açıdan zorluk çekilen liglerin hesabını kim verecek? İyi niyetle göreve seçilmiş, malıyla canıyla hizmet etmeye gelmiş, Federasyon Başkanımızın iyi niyetini su istimal etmeden el birliğiyle hizmet edelim. Tekel Spor Kulübü olarak Güreş Federasyonuna önerilerimiz;

1)Kulüplerimizin alt yapısına önem ve özen gösterilerek maddi olarak desteklensin ve denetlenmelidir.

2)Bazı Uluslararası turnuvalara kulüplerimiz gönderilmeye teşvik edilsin, kulüplerimize imkan sağlanmalıdır.

3)Bütün yaş kategorilerinde kendisini ispatlamış Avrupa, Dünya, Olimpiyatlarda ilk üç dereceye girmiş güreşçilerimize kadro imkanı sunulmalıdır.

4)Bölgelerimizdeki Spor İl Müdürlüklerinde görev yapan güreş antrenörlerimizin ne yaptıkları araştırılmalıdır.

5)Kulüplerimizdeki çalışmaların ve antrenmanların programları her yaş grubunun ayrı ayrı olmalıdır. Bütün Güreş Okulu ve Kulüplerinde hazırlanacak tek program uygulanmalıdır. Bu çalışmalar federasyon tarafından kontrol edilmeli ve denetlenmelidir.

6)Milli takım antrenörlerimiz (yaş kategorileri için) Teknik Kurul tarafından belirlenmelidir. Teknik Kurul ise tarafsız, işi bilen akademik kariyeri olan kişilerden oluşturulmalıdır.

7)Güreşin birlik ve beraberliği için, sen bana oy verdin diye milli takım antrenörü olmamalıdır. Yine sen beni seçimlerde desteklemedin diye de milli takımlarda görev yapmış hiçbir antrenör arkadaşımız dışlanmamalıdır.

8)Sizin taahhüdünüzdür. Bundan sonra yapılacak liglerin serbest güreş ve greko - romen güreşin ayrı ayrı yapılması yabancı antrenörlere de sporcuya da kiralama usulü ile yapılan transferlerin de kaldırılması gerekmektedir..

9)Güreş federasyonumuz bünyesinde Teknik Kurul Denetleme Kurulu, Teftiş Kurulu ve Danışma Kurulu oluşturulmalıdır. Kulüplerimizdeki çalışmalar, Milli Takım Kamplarımızın çalışmaları bu kurullar aracılığı ile bilgi akışı sağlanmalıdır.

10)Milli Takım Kampları kısa tutulmalı, sporcuya taviz verilmemeli, görev şuuru aşılanmalıdır. Kamplarda hakimiyet sporcuda değil, antrenörde olmalıdır.

11)  Milli takım antrenörlerine ödül verilmelidir. Eğer ödül verilecekse sporcuyu yetiştiren ona emek veren kulübüne ve antrenörüne verilmelidir. Görevli bulunduğu süre içinde Milli takımlarda görevli antrenörlerimize ise tatminkar bir maaş verilmelidir..

12)  Medar-ı iftiharımız, vitrinimiz Avrupa, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonlarımızın tecrübelerinden bilgi ve becerilerinden üstün zekalarından onlara maddi ve manevi destek vererek yararlanmalıyız.

13)  Herkesin Milli Takım antrenörü olmaması bazı belirli kriterler, ölçüler, bilgi, beceri, liyakat, tecrübe, akademik kariyeri olan camiamız tarafından sevilen sayılan kendisine güven duyulan ve sözüne inanılan kişiler tercih edilmelidir.

14)Türk güreşimiz tek federasyon adı altında yağlısı, karakucağı, serbesti ve greko - romeni bir elin parmakları gibi bütünlük arz etmelidir.

15)Yurt içinde ve yurt dışında seminerler düzenleyerek antrenörlerimizin bilgi, beceri, beşeri ilişkilerinin geliştirilmesi ve sporcu antrenör arasındaki diyalogun ilmi olarak nakil olması gerektiğini psikolojik, pedagojik, motivasyon gibi önemli değerlere ulaşılması ve uygulaması yapılmalıdır.

16)Milli takım kamplarımızda ve kulüplerimizde çok yemekle, dengesiz beslenmekle değil de beslenme uzmanlarının ve kondisyonerlerin ortaklaşa hazırlayacakları antrenmanlarda kaybedilen kalori ve alınması gereken kalorinin bütün sporcularımıza anlatılarak beslenme programı uygulanmalıdır.

17)Türkiye Şampiyonalarında ilk beş dereceye giren sporculara değil de, ilk on dereceye giren sporculara federasyon tarafından Harcırah ödenerek  sporcularımızın bu mağduriyetlerinin giderilmelidir.

18)Türk güreşine hizmet etmiş eski, yeni antrenör, idareci, masör, kondisyoner hepsinin açık adresleri,ne iş yaptıkları maddi ve manevi sağlık durumlarının ne olduğu, telefonları bulunarak bilgisayara yüklenmelidir. Güreşte birlik ve beraberlik böyle başlamalıdır. Yoksa kimin nerede olduğunu bilmemekle değil.

Netice olarak hiçbir menfaat beklemeden, güreşe gönül vermiş herkesin maddi ve manevi gücü ölçüsünde bu ağır göreve katkıda bulunulması dileklerimle, kulübüm ve şahsım adına hepinize saygılar sunar, başarılar dilerim. Allah’a emanet olun.

 

 

Oturum Başkanı Avni TARHAN: Sayın DEMİR’e teşekkür ediyorum. Buyurun Sayın OKTAY.

 

Halil İbrahim OKTAY’ın Konuşması:

        Sayın Divan, değerli meslektaşlarım, kıymetli şampiyonlarım; sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlarım. Bu toplantının yapılmasında bize bu imkanları sağlayan sayın federasyon başkanımız Osman ŞANSAL beye teşekkürlerimi arz ediyorum. Değerli arkadaşlarım, 25-30 yıla yakın güreşin içinde bulunan bir kardeşiniz olarak sizlere hitap etmekten mutluluk duymaktayım. Bu toplantının amacı hep beraber ata sporumuz güreşin dünü bugünü ve geleceğiyle ilgili olarak çözüm önerileri ortaya koyup, bu fikir görüşler doğrultusunda Türk güreşinin Dünya güreşi arasında üst basamaklarda yer almasını sağlamaktır. Türk güreşinin analizini yaparken, yapılmayanları, eksikleri cesurca ortaya koyarak bir daha yanlış yapmamak için gerekli önlemleri alıp geleceğe ışık tutmak, ana hedefimiz olacaktır. Bunu yaparken her düşünceye, her görüşe saygı göstermemiz gerekiyor. Yaptıklarımız eleştirici ama yıkıcı değil yapıcı olmalıdır. Dünya coğrafyasına bakacak olursak Orta Asya, Kafkasya, Balkanlar dünya güreşinde önemli bir ağırlık merkezi oluşturmaktadır ve bu bölgelere baktığımızda her kısımda Türk ve Türk kökenli topluluklar bulunduğunu görmekteyiz. Bu nerede Türk varsa orada güreş var demektir. Yapılan şampiyonaların sonuçlarını analiz ettiğimiz zaman, hak edilen şampiyonlukların bu bölgelerde yaşayan insanların %80’ninin elde ettiğini görmekteyiz. Atalarımızın Orta Asya’dan alıp Kafkaslara, Anadolu’ya ve oradan da Balkanlara taşıdığını görmekteyiz. Bu diğer ülkeler tarafından da benimsenmiş ve olimpik sporlar arasında da yerini almıştır. Türk güreşi 1950 yıllarından başlayarak 1970 yılına kadar en parlak dönemini yaşamıştır. Bu dönem Türk güreşinin adeta altın çağı olmuştur. Bu dönemde Türk insanının sosyal faaliyetleri olarak gördüğümüz düğün, bayram, festival gibi şenliklerde güreş varolmuş, güreşçi toplum tarafından benimsenmiş, sevilmiş ve varolmuştur. Daha sonraki yıllarda elde edilen şampiyonlukların temeli işte bu şölenlerde atılmıştır. Bu dönemde Türk güreşine hizmet etmiş eski şampiyonlarımızdan vefat etmiş olanlara Allah’tan rahmet diliyorum, kalanlara saygılarımı sunuyorum. Ayrıca bu dönemde bir Yaşar DOĞU Türk güreşine büyük hizmette bulunmuştur. Anadolu’yu karış karış dolaşarak, kabiliyetli sporcuları alarak onlara iş ve aş temin etmiş ve onları Türk güreşine kazandırmış bulunmaktadır. Değerli arkadaşlarım, 1970 yıllarından başlayarak çöküş dönemi 1980’li yıllara kadar sürmüştür. Bu çöküş dönemini çok iyi analiz etmemiz gerekiyor. Yaptığımız tespitler olumlu olmalı ve geçmişten ders çıkarmalıyız. Niçin 1970 yıllarından 1990’lı yıllara kadar Türk güreşi geri kaldı? O zaman niçin bu toplantılar yapılmadı? O zaman niçin Türk sporunun sorunları dile getirilmedi? Daha geçmişi 20 yıla dayanan Hentbol sporunun bile lig sistemi şu anda mükemmel bir şekilde işlerken, o zaman niçin Türkiye’de lig sistemi kurularak rekabet ortamı artırılmadı? Eski şampiyonlar güreşi bırakınca niçin onlara imkan sağlanmayıp güreşin dışında bırakıldılar? Bu imkanlar sağlanmış olsaydı, Türk güreşine uzun seneler antrenör olarak hizmet edeceklerdi. Niçin ödül yönetmeliği o yıllarda çıkarılmadı? Bir sporcusunu madalya aldığında bir kuruluş tarafından ödüllendirildiği zaman bizim olimpiyat komitemiz tarafından amatör lig sporuna ters düşüyor diye, cezalandırmaya gidilen zihniyetle o zaman hiçbir yere varılamazdı. Burada suçlu kim arkadaşlar, suçlu hepimiz maalesef. Spor politikası gütmeyen devlet, suçlu kısır çekişmelerle sürtüşen antrenörler, suçlu birbirini çekiştiren yöneticiler, suçlu sporcusunu hakir gören köşelerinde kamp yaptıran federasyon başkanları yani suçlu hepimiz.

Bundan sonra ne yapabiliriz. Şahsımca en büyük tehlike, güreş kulüplerinin kapanma durumudur. %80’ini bünyesinde bulunduran KİT’ler bugün özelleştirme kapsamına girmektedir. Şimdi yapacağımız iş bir an evvel kulüplerin sayısını artırmak için yerel yönetimleri devreye sokmaktır. Özel sektöre girmenin yolları aranmalıdır. Kalıcı bir lig sistemi oluşturulup rekabet arttırılmalıdır. Tıp ve psikolojiyi tamamen güreşin eğitimine sokup gerekli hedefe varmak görevimiz olacaktır. Değerli arkadaşlarım, kısır çekişmeleri bir tarafa bırakıp hepimiz üzerimize düşen görevi elimizden geldiği kadar yapmalıyız. Bugün sporcuların yetiştiği kulüpler büyük bir sıkıntı içerisindedir. Yetkili kişilerin, kulüplerin maddi sıkıntılarını aşması için üzerine düşen görevleri yapmaları gerekmektedir. Sürem olmadığı için yarım kalan konuşmamı burada bitirmek zorundayım. Hepinize teşekkür ediyorum.

 

Oturum Başkanı Avni TARHAN: Sayın OKTAY’a teşekkür ediyorum. Buyurun söz sizin Sayın BERÇİN.

 

Nezir BERÇİN’in Konuşması:

        Değerli katılımcılar, divan başkanımıza sabahleyin ilk itirazı ben yapmıştım. Türk güreşindeki meseleleri tartışmak için burada toplanmış bulunuyoruz. Maalesef sabahtan beri yaptığımız konuşmalarda, çok özür diliyorum. Kimseyi kınamıyorum ancak politikacılar gibi şu yapılacak, şu edilecek değil daha doğrusu yanlışı bilmiyoruz. Yanlışımız ney onu bulamadık. Ben bulmuş değilim. Şimdi yanlışı bilmedikten sonra doğruyu nasıl bulacağız. Bana göre, ben 12 yıldır Gençlik ve Spor Müdürlüğünde Şube Müdürlüğü yapıyorum. Sporun içindeyim. Hem idareci, hem antrenörüm. Ayrıca, güreş eğitim merkezinde 5 yıl antrenörlük yaptım. Onun yanı sıra il temsilciliğin de yaptım. Meselelerin tabanından geldiğimi biliyorum. Daha halen Türk güreşinde alt yapıyla kaynağı ayırt etmiş değiliz. Çok acı 2 örnek vereceğim. (I) Alt yapının önemi için şunu arz ediyorum; 1989-90 yıllarında en büyük seçmelerde 150 tane çocuk Sivas Yıldızeli kampına götürüldü. İçlerinden 4 tanesi alındı. Geri kalan nereye gitti? Bugün Türkiye’nin en üst seviyesindeki yıldız sporcuların alt yapısı hazır olmuyor. Sayın il müdürümüzü tenzih ediyorum, başarılıdır, işi biliyordur ama tek başına ne yapabilir? Benim çocuğum da bir sporcu, ama yanlış anlaşılmasın laflarım Anadolu’nun birçok yerinde güreşi seven yerlerimiz  var ama tek tek saymamıza gerek yok. Sporcu yolda yürürken insanlar ona başarısından dolayı saygı gösterebilir alt yapı bu, alt yapı sporcu çalışırken temizliğini yapacak hizmetli olmalıdır. (2) Hakem konusunda ben güreşi bırakalı 15 sene oldu. Bu gün geçmiş dönemde hakemlik yapanlar, halen maç yönetiyor. Bu hakemlerin üstüne çıkacak üniversiteyi bitirmiş akademik kariyeri olan hiç mi hakemimiz yok. Ama maalesef halen çok özür diliyorum onların hepsi ağabeyimdir, özür diliyorum, antrenörlerimizin dilindedir ben bir sporcu olarak konuşuyorum bir hakem mafyasıdır, tutturulmuş gidiyor. Bir genç hakemimiz çıkamıyor. Oturup konuşurken diyoruz ki dünya liderlerini titreteceğiz. Hakemleri niye titretmiyoruz? Hakem olmayınca sporcu nasıl yetişecek, antrenörün 5 yıllık emeğini kim karşılayacak? Neden bunları konuşmuyoruz? Tepeden başladık aşağıya doğru iniyoruz. Antrenörlük en büyük dertlerimizden birisidir. Biraz önce gösterildi. Atılanlar, gelenler ne kadar acı, atılanlar kim bizim antrenörümüz gelenler kim bizim antrenörümüz. Sonuç nedir? Sonra rant meselesidir. Kim ceketini düğmeliyorsa, o antrenör oluyor. Hangi antrenör kariyer sahibi olarak aşağıdan yukarıya doğru yükseliyor. Hangi antrenörümüz kademelerini geçe geçe gelmiş bir yerlere. Son olarak federasyonumuzdan şunu istiyorum; antrenörlerimizin milli takım bölge başarısı göz önünde bulundurularak ayrılmalarını, derecelerinin yapılmasını istiyorum. Teşekkür ediyor herkese saygılarımı sunuyorum.

 

Oturum Başkanı Avni TARHAN: Sayın OKTAY’a teşekkür ediyorum. Buyurun Sayın GÜÇLÜ

 

 

Mehmet GÜÇLÜ’nün Konuşması:    

        Değerli divan başkanı, arkadaşlarım, büyüklerim, küçüklerim, hepinize saygılar sunuyorum. Benim düşüncelerimi arkadaşlarım anlattılar. Özellikle en son konuşan kardeşim Nezir BERÇİN benim söylemek istediklerimin çoğunu söyledi. Ben de ilaveten şunları söylemek istiyorum; bu sadece serbest güreşte değil, karakucakta, yağlıda, aba güreşinde federasyon bünyesinde bu sancılar olmuştur. Şimdi arkadaşlarım hep temel eğitim diye başlıyor konulara fakat antrenörlük seminerleri seyrekçe yapılmaktadır.Güreşte şunlar yapıldı veya bunlar yapılmadı demeyeceğim, saygısızlık yapmayacağım antrenörlük olayı neye göre; atıyorum, adam Milas GEM’de serbest veya greko - romen antrenör hiç fark etmez. Ben ordaysam ve serbeste sıcak bakıyorsam, adam greko - romenciyse ben onun kafasına yumruğu vuruyorum. Çok yanlış greko - romenciler ben emekli olunca o da benim kafama yumruğu vuruyor. Geldik buraya kendi kendimize boğuşup duruyoruz. Federasyonun görevlendireceği arkadaşların, yağlı güreşteki arkadaşların, sayın başkanım bunların aramızda yaşatmayalım. Bunlarla kastetmek istediklerim güreşin içindeki tehlikeli kişilerdir. Adam akademisyen, üniversite bitirmiş bu işi biliyor ama iyi niyetle yapmıyor. Açık yüreklilikle konuşalım er meydanı gibi sorunları ortaya koyalım, hepinize teşekkür ediyorum.

 

Oturum Başkanı Avni TARHAN: GÜÇLÜ’ye teşekkür ediyorum. Buyurun Sayın ŞAHİN.

 

Bekir ŞAHİN’in Konuşması:

        Değerli divan üyelerim, değerli arkadaşlarım, saygıdeğer ağabeylerim, hepinize saygılar sunuyor, hepinizi selamlıyor ve konuşmama başlıyorum. Ben Türk güreşi için bazı önerilerim olacak. Birincisi; yabancı antrenör konusu var çok şeyler gündemde, şimdi bu kadar akademisyen arkadaşlar var, öğretim üyelerimiz var, şampiyon ağabeylerimiz var. Pratik ve teorikte tahsil yapmış insanlar var. Biz gene de dışarıdan antrenör getirip bunlarla uğraşıyoruz. Ben başımdan geçen bir şeyi anlatacağım. 1989 yılında Ankara’ya geldim, şimdi stat otelinde doçent bir arkadaşım var. Yurt dışından Türkiye’ye getirilen arkadaşım da vardı. Biz üçümüz oturduk sohbet ediyoruz. Doçent arkadaşım dedi ki Türkiye’deki güreş sorunları kulüplerimizin durumu budur, karakucaktaki durum budur, şu budur falan filan. Yabancı durdu durdu şöyle dedi; zaten bende bunların bir kısmını yapmaya geliyorum da burada bilmediklerimde var. “Burada siz niçin bunları yapmıyorsunuz” dedi. Biz de dedik ki; çok acı bir şey, biz Türk’üz biz dediğimiz zaman yapmıyorlar. Yani bu kadar Türk sporcu, antrenör varken onların yaptıklarını teknikler, hareketler neden bir kasete CD’ye alınıp ta faydalanılmıyor. Biz kendi sporcumuza, antrenörümüze ne kadar değer verirsek, milli takım bazında da o kadar üst seviyeye çıkarız. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor saygılar sunuyorum.

 

Oturum Başkanı Avni TARHAN: Sayın ŞAHİNE’e teşekkür ediyorum. Kısa konuşmasını yapması için sözü Abdurrahim İpek’e veriyorum. Buyurun Sayın İPEK.

 

Abdurrahim İPEK’in Konuşması:

        Sayın Divan Üyelerimiz, sayın büyüklerim, idareci, antrenör ve sporcu arkadaşlarım, hepinize saygılarımı sunuyorum. Sabahtan beri anlatılan bir şeyler var. Ama hala ana sebep bulunamamıştır. Herkes bir şeylerin peşinde. Konu şudur ki asıl sancı kulüplerdedir. Kulüp olmazsa sporcu olmaz. Kulüp antrenörü olmazsa, milli takım antrenörü olmaz. Eğer ki kulüp antrenörü olmazsa, stajyer antrenör olarak milli takım kamplarında eğitilmesi uluslararası seminerlerde yetiştirilmesi, federasyona ve yönetime bağlıdır. Türk güreşinin sorunları geçmişten günümüze kadar devam ede gelmiş ve edecektir de. Sorunların çözümü çok hassasiyet ve özveri isteyerek, vurgulayarak söylüyorum ki özveri isteyen anlayışla ancak biter. Bu hassasiyet federasyona, kulüplere ve kulüp antrenörlerine düşmektedir. Güreşin geleceği bitmiş geri gitmektedir. Eğitim merkezlerine gelelim şimdi, buraların da disiplini ve düzeni bozulmuş, halde başıboş, başarı seviyesi çok düşmüştür. Başarılı sporcular da okul sonrası istihdam edilecek kulüp aramaktadırlar. Maalesef kulüp yoktur. Varolan kulüplerde bunları istihdam edememektedir. Bunlar da Türk güreşinin ara sorunu haline gelmiştir. Güreş federasyonunun güreşe bakış açısı çok önemlidir. Zaman içinde işi bilenlerin göz ardı edilmesi bu insanların güreşe küsmelerine ve uzaklaşmalarına sebep olmuştur. Bunlar antrenör ve idareci bazındadır. Ligde bulunan kulüplere önem verilmemiştir. Bunlar antrenörlerin çabasıyla ayakta durmaya çalışmaktadır. Adam kayırmacılık, zamanın Türk güreşini tanımayan idarecilere görev verilmiştir. Türk güreşi, bulunduğu zamanda esaslı çalışmalarıyla ele alınmamıştır. Eğitim merkezlerinin çok olması ve bunların kontrolden çıkması, halbuki bunların azaltılması ve buradaki antrenörlerin maaşının düzeltilmesi önemlidir. Buradaki antrenörlerimize 130-150 milyon maaş veriliyor bu çok azdır. Bu antrenör bununla ne yapabilir. Ne kadar verimli olabilir. Düzenli hakem eğitimine gidilmemiştir. Gidilmediği gibi, kulüpler bazında Türkiye’nin doğu, batı, kuzey ve güneyinde güreşten kopuşu önlenememiştir. Türk güreşi hale devlet politikası haline gelmemiştir. Sponsorluk ve özerklik gibi yasalar hala çıkmamıştır. Madde döneminde manayla uğraşmanın anlamı yoktur. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

 

Oturum Başkanı Avni TARHAN: Sayın İPEK’e teşekkür ediyorum. Buyurun Sayın DEMİREĞEN.

 

Muharrem DEMİREĞEN’in Konuşması:

        Sayın Divan Üyelerim, saygı değer arkadaşlarım, hepinize saygılarımı sunarak konuşmama başlamak istiyorum. Geçmişte ve günümüzde milli takımda, kulüplerde yapılan hataları söylemek istiyorum. Hocam biraz önce güreş okullarından misal verdi. Buna göre Türkiye’nin en iyi antrenörleri buralardan yetişmesi lazım. Güreş okulları çok iyi sporcular yetiştiriyor da bu sporcular milli takıma gönderildiği zaman, bir ay içinde perişan edildiğini de düşünmek gereklidir. Yani buralarda eğitilen çocukların 5 yıllık emeği milli takım kamplarında bir ayda bitirilmektedir. Onun için güreş okullarından bütün kulüplere milli takıma kadar antrenörlerin çok iyi eğitimden geçmesi lazım. Ben bugün bakıyorum adama, kulüplerde 30 yıllık antrenörlük yapmış, bir tane adam yetiştirmemiş, Milli Takım başına getirilmiş. Size soruyorum, bu adam ne verebilir. Yani biz bu insanlara ödül mü vermeliyiz cezamı vermeliyiz? Söylüyorum, yani güreş okullarında, eğitim merkezlerinde sporcu yetiştiren antrenörleri milli takımın başına getiriyoruz, başarılı olduklarını görüyoruz. Ben bunların ödüllendirilmesini daha doğru buluyorum. Yani ben burada kendi acizane fikirlerimi söylüyorum. Sen şimdi bir adamı alıp Yalova’da kampta bir ay hazırlıyorsun, öteki adam Anadolu’nun bir köşesinde kendi başına çalışıyor. O adamın suçu ne? Türkiye Şampiyonası nedir? Objektif olunması gerekmez mi? Türkiye Şampiyonasına herkes objektif ve eşit şartlarda hazırlanıp, gelip, Türkiye Şampiyonası yapılmalıdır. Kamplar ondan sonra yapılmalıdır. O zaman sen Türkiye Şampiyonasını yapma, zaten kampı belirlemişsin. Şampiyonayı neden yapıyorsun? Şampiyonanın amacı nedir? Göze giren sporcuları kampa seçmek için mi? Ben kişiler üzerine konuşmadım. Genel olarak söylüyorum, hiç kimseyi itham altında bırakmak istemiyorum. Yapılan bu olumsuz eleştirilerden dolayı 1973’lerden 1993’lere kadar dünya şampiyonu, bu ülkeden çıkmadığı gibi bir 10 sene daha çıkmayacak gibi görünüyor. Ben o durumlara düşmek istemiyorum. Ayrıca Harun DOĞAN olayının da af edilmesi ve güreşimize kazandırılması taraftarıyım. Bu olayların bir daha yapılmamasını diliyor ve hepinize saygılar sunuyorum.

 

Oturum Başkanı Avni TARHAN: Sayın DEMİREĞEN’e teşekkür ediyorum. Buyurun Sayın BİRİNCİOĞLU.

 

Mehmet BİRİNCİOĞLU’nun Konuşması:

        Sayın Divan, değerli şampiyonlar, çok kıymetli dostlarım, ekmeğini çayırdan ve minderden çıkaran arkadaşlarım. Kurultaylar ve kongreler her zaman için faydalıdır. Eskileri hiç kurcalamadan ileriye bakarak gitmemiz lazımdır. Güreşte biliyorsunuz, 8 yıllık bir eğitim başladı. İleride kaynak problemi başlayacaktır. Başkanımızın burada üniversitelere eğilmesi söz konusu, üniversitelere gitmek tabi güzeldir ama biliyorsunuz 22-23 yaşından sonra güreşçi yetiştirmek çok zordur. Önce ilköğretimden başlamak lazım. Bundan sonra üniversiteye giren çocuklar oradaki güreşçi çocuklara sahip çıkılmalıdır. Sayın bakanımızdan isteğim Türkiye genelinde tüm Milli Eğitim Müdürlüklerine genelge göndererek, okullar arası ligler kurulması, bunun masrafı da yoktur. Benim divan kurulundan isteğim, personel sayısı 500’ü geçen müesseselerde, bunu beden terbiyesi kanunu değil de meclisten geçirip bir kanun halinde getirilip, bu müesseselerin güreş kulübü kurmaları zorunlu kılınmalıdır. Aksi taktirde bazı kişilerin cebinden çıkacak paralar, bir yerlere gelmek zorunda kalacaktır. Güreşin kaynağı olan Balıkesir’de bir güreş eğitim merkezi yok. Ben başkanımdan bir an önce Balıkesir’e güreş eğitim merkezi yapılmasını istiyorum. Kısaca birlik ve beraberlikte olmamız, başkanımıza sahip çıkmamız lazım. Sözlerimi bitirirken herkese saygılar sunar, beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

 

Oturum Başkanı Avni TARHAN: Sayın Birincioğlu’na teşekkür ediyorum. Buyurun Sayın ÇAKIR.

 

Bekir ÇAKIR’ın Konuşması:

        Saygıdeğer Divan Üyelerim, antrenör ve sporcu arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ne yazık ki biz ulus olarak sahip çıkmadığımız sporumuza başkaları sahip çıkmıştır. Bizden ithal ettikleri bu sporu tekrar bize ihraç etmişlerdir. Hala biz yerimizde sayıyoruz. Maalesef ülkemizde, çok şehrimizde güreş minderimiz yok denecek kadar azdır. Buna paralel olarak başarılı güreşçi sayısı azalmaktadır. Türkiye bölgelere ayrılarak ele alınmalı ve bu şekilde çözüm yolları üretmeliyiz. Hepinize en içten teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım.

 

Oturum Başkanı Avni TARHAN::

        Sayın ÇAKIR’a teşekkür ediyorum. Şimdi sizlere en fedakar güreş adamlarından olan milli takım antrenörü, Gebze Belediyesi Güreş takımı kurucusu ve Gazi Osman Paşa Belediyesi baş antrenörü  Sayın Ahmet CEYLAN’ı takdim ediyorum. Buyurun Sayın CEYLAN.

 

Ahmet CEYLAN’ın Konuşması:

        Şimdi burada sayın basın mensupları demeyeceğim. Burada olmayanlardan bahsetmeyeceğim, sadece burada olanlara selam vereceğim. Güreş sporunu konuşuyoruz, güreşin sorununu çözecek bizden başka kimse yok, biz çalacağız biz söyleyeceğiz. Basın nerede? Spor Bakanı nerede? Genel Müdür nerede? Peki o zaman biz neyi konuşuyoruz. Yakup Topuz arkadaşımız biraz önce bazı güreşçilerin isimlerini saydı. 2004’te olimpiyatlarda bu güreşçiler derece yapabilir. Peki bu güreşçilere bakıyorum, yarısı Şeker’de yarısı Ben’de. Niye söylemediniz Gazi Osman Paşa  Güreş antrenörü diye. Bu güreş kulübünü kuran kişiler reklamla büyüyor, sen bunlardan bahsedeceksin. Ahmet Pembegül, Recep Oral, Şeker’den, Tekel’den bahsedeceksin ki bu insanlar güreşe yatırım yapsın. 2 veya 3 tane güreşi seven arkadaşın sırtına güreşi yüklemişiz. Buraya gelen tüm antrenörlerin bende dahil bir tek gayesi var, nasıl milli takım antrenörü oluruz. Güreşçiler kimin, Gençler Gazi Osman Paşa’yla Şeker’in, Büyükler de Gebze ile Büyükşehir’in Tekel’in, peki bakıyorum kariyeri olanlar, peki kardeşim akademik değeri varsa git dört güreşçi çalıştır. Akademide bir sürü öğrenciler var, git onları çalıştır, şampiyon yap. Başkalarının çalıştırdığı insanların sırtına binme. Ondokuz Mayıs Üniversitesinden Y.Doç. Dr. Mehmet TÜRKMEN gibi git akademide okuyan öğrencilere tüm varlığınla destek ver. Sayın akademisyenler sizde verin, verebiliyorsanız, niye veremiyorsunuz? Üniversitelerde bu iş iki kişinin sırtında gidiyor. Benim bazı akademilerde güreşçim var, adamlar güreş yapamıyor. Ama Mehmet TÜRKMEN’in yanındakiler şampiyon oluyor niye? Antrenman yapma imkanı buluyor. Hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

   

Oturum Başkanı Avni TARHAN:

        Bu toplantı buraya kadar. Emek sarf edipte buraya gelen bütün güreş severlere ve yönetici arkadaşların, benden büyüklerin ellerinden, benden küçüklerin gözlerinden öpüyorum. Hepinizden Allah razı olsun. Bugün Türkiye’de güreşe önem veren büyük kulüpler var. Yapılan bir araştırmaya göre, 50’ye yakın kulüp kapatılmıştır. Biz Ahmet Pembegülü, Büyükşehir, Gebze, Şeker, Gazi Osman Paşa dahil ben kendi adıma konuşuyorum, en büyük desteği sağlamaya çalışıyoruz. Bugün bir güreş yöneticisi ve kulüp yöneticisi arayıp ta, hocam bizim şu sorunumuz var dememiştir. Dört senedir diyen ya bir, ya da iki kişi olmuştur. Güreşte bir bilinçlenme yok. Deniliyor ki medyada bize yer verilmiyor. Neden yer versin? Çünkü sen ona haber vereceksin, onun senin peşinden koşacak hali yok. Ben güreşin son çırpınışını verdiği kulüplere sahip çıkan bu insanlardan Allah bin kere razı olsun diyorum. Türk güreşi bu insanların sırtında gidiyor. Toplantıyı ben en kalbii saygılarımla ve sevgilerimle kapatıyorum. Hepinizden Allah razı olsun.

 

 

GREKO - ROMEN GÜREŞ

6 Ocak 2001 Cumartesi

 

 

Oturum Başkanı: Ata KARATAŞ

 

1.Türk Greko - romen Güreşi’nin Bugünkü  Durumunun Değerlendirilmesi

   Oturum Başkanı Ata KARATAŞ

  Greko - romen Milli Takımlar Baş Antrenörü-İstanbul

 

2.Greko - romen Güreşi’nin Dünyadaki Durumu ve Önde Gelen

    Ülkelerin Antrenörlerinin Analizi

   G. SAPUNOV

Rusya, Türkiye, Kazakistan, Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya  Milli     

Takımlar Eski teknik    Direktörü

 

3. Greko - romen Güreşin Alt Yapısı

    Remzi ÖZTÜRK

    Milli Takım Eski Antrenörü-İstanbul

 

 4.Güreşçilerin Sorunları

   Hakkı BAŞAR

   Greko - romen Milli Takım Kaptanı-İstanbul

 

5.Türk Greko - romen Güreşinin Hedefleri

   Vedat ERGİN

  Milli Takım Antrenörü, Şekerspor-Ankara

 

S O R U L A R

C E V A P L A R

Öğr.Gör.Kamil CESUR

G.SAPUNOV

Serdar KORKUSUZ

G.SAPUNOV

Mithat BOZKURT

G.SAPUNOV

Mithat BOZKURT

Hakkı BAŞAR

Arş.Gör.İbrahim ŞAHİN

G.SAPUNOV

İbrahim YILDIRIM

G.SAPUNOV

D  İ  Ğ  E  R     K  O  N  U  Ş  M  A  C  I  L  A  R

Necdet UÇAR

Milli takım Eski Antrenörü-İstanbul

Salih BORA

Milli Takım Antrenörü-İstanbul

Yzbş. Seçkin SARUHAN

Milli Takım Antrenörü KKK-Ankara

Ömer SUZAN

Milli Takım Antrenörü-Ankara

Arş.Gör. Mehmet ÖZDEMİR

Selçuk Üniversitesi-Karaman

Öğr.Gör.Arif KISACIK

Harran Üniversitesi-Şanlıurfa

Hüseyin ÇADIRCI

Kulüp Yöneticisi-Şanlıurfa

Nuri KILIÇ

GSGM Eğitim Dairesi-Ankara

Mehmet ÖZSOY

Şekerspor Güreş Antrenörü-Erzincan

Seyfi KARADAVUT

GEM antrenörü-Kayseri

Müzahir SİLLE

Olimpiyat Şampiyonu-İstanbul

 

  

Konuşmacı: Oturum Başkanı Ata KARATAŞ

Greko - romen Milli Takımlar Baş Antrenörü-İSTANBUL

 

Konu: Türk Greko - romen Güreşi’nin Bugünkü  Durumunun Değerlendirilmesi

             Değerli katılımcılar, sevgili meslektaşlarım; hepiniz Türk Güreş Kurultayı’na hoş geldiniz. Genellikle güreş denince Türk milletinin aklına hep yağlı güreş veya serbest güreş gelmiştir. Ancak minder güreşinin bir diğer tarafı olan greko - romen stil ise özellikle son yıllarda Türkiye’de büyük bir çıkış gösterirken, serbestle arasındaki farkı kapatmaya başlamıştır. Geçmiş yıllara bakıldığı zaman istatistiksel olarak greko - romen stilde büyük bir ilerleme kaydedilmiştir. Tabii bunun altında yatan en büyük etken gerek greko - romenin alt yapısına verilen önem ve gerekse burada yetişen genç sporcuların kazandığı başarılardır.

             Türk güreşi greko - romen stilde dünya, Avrupa ve olimpiyatlarda büyükler kategorisinde bu güne kadar toplam 114 madalya kazanma başarısı gösterdi. Bu madalyaların 40’ ı altın, 37’ si gümüş ve yine 37’ si ise bronz madalya olmuştur. Bu rakamlar serbest stilin gerisinde olmasına rağmen başarıların büyük çoğunluğu ise 1990’dan sonraki yıllarda elde etmiştir.Bu dönemde kazanılan toplam madalya sayısı 37’dir.  Yine bu dönemde yıldızlar 24, gençler 16 ve ümitler ise 6 birincilik kazanmıştır.

          1970 yılında Türk güreşinin içerisine girdiği durgunluk greko - romene de yansıyınca 1970 ile 1992 yılları arasında hiç altın madalya kazanılamadığı gibi gümüş ve bronz madalyalarda çok nadir geldi. 1992 yılında ise Türk greko - romeni gözle görülür bir çıkışın içerisine girdi. Barselona’da yapılan olimpiyat oyunlarında şeytanın bacağını kıran greko – romenciler, devam eden yıllarda her yılı mutlaka altın madalya ile kapattılar. 10 sıkletin altısında katıldığımız 1992 olimpiyatlarında 28 yıllık hasret, Mehmet Akif PİRİM’in altın madalyası ile dinerken, Hakkı BAŞAR’ da direkten dönerek bir gümüş madalya kazandı.

               1996 yılında Atlanta’da yapılan olimpiyat oyunlarında ise,greko - romencilerimiz bir önceki olimpiyattaki başarının aynısı olmasa bile benzerini yakaladılar. Bir önceki olimpiyattan daha fazla elemanla yani 10 sıkletin yedisinde katıldığımız olimpiyatta yine bir altın madalya kazanırken, Hamza YERLİKAYA bu madalyanın sahibi oldu. Ancak bu sefer geçen olimpiyatların şampiyonu PİRİM bronz madalyada kaldı.

          2000 Sydney Olimpiyatlar’ına ise, neredeyse bir rüya takımı diye adlandırılacak kadro ile katıldı. Sekiz sıkletin altısında mücadele eden greko - romen takımın içerisindeki güreşçilerin biri dışında diğer beşi dünya şampiyonu olmuş isimlerdi. Yine, bunların 4’ü Avrupa şampiyonu ve biri olimpiyat şampiyonu olmasına rağmen gerek erken gidilmesi, gerek motivasyonsuzluk ve gerekse minder dışı organizasyonun eksik olması sebebiyle ancak bir şampiyon çıkarırken, diğer isimlerimizin hepsi başta elenerek gittiler. Yani ibre yeniden düşmeye başladı.

         2000 yılı içerisinde geçte olsa alınan bir karar, aslında alt yapının ve ikinci adamların ne kadar güçlü olması gerektiğinin bir göstergesi olmuştur. Bu yıl yapılan Avrupa şampiyonasına ikinci adamlarla katılan greko - romencilerimiz maalesef beklenen başarıyı gösterememişlerdir. Sadece Mehmet ÖZAL bronz madalya kazanırken, diğerleri dereceye girememiştir. Aslında bu davranış yani ikinci veya üçüncü adamlarla Avrupa şampiyonalarına, Akdeniz oyunlarına turnuvalara katılmak gerekliliği 1996 yılından itibaren kendini göstermiştir. Eğer bu karar, o yıllarda alınmış olsaydı belki de olimpiyatlarda daha büyük başarılar gelirdi. Bunu gören teknik kadro iyi yapmıştır, ancak çok geç kalmıştır. Zira bunun yıllar önce yapılması gerekirdi. 1990 sonrası başlayan alt yapıdaki çıkış bir noktaya gelip durmuştur. Bugünkü milli takımın iskeletini oluşturan isimlerin hepsi 1990 sonrasının alt yapısının meyveleridir. Ancak özellikle son 4-5 yılda duraklayan alt yapı tehlike sinyalleri veriyor. Zira şu anda milli takımda bulunan isimlerin yerine ikame edecek fazla isim bulunmamaktadır. Bunu da 2000 yılındaki Avrupa şampiyonasında gördük.

Tabii alt yapıya da değinmeden geçmek imkansız. Alt yapımız 1990 sonrası dönemin federasyon başkanlarının da desteği ile büyük bir çıkış yakaladı. Kazanılan şampiyonluklar takım halinde gelen dünya şampiyonlukları başarının göstergesiydi. Ancak daha sonra bu yine bir iniş seyrine girdi. Bir dönem kaldırılan yaş tahsisi sebebiyle de yeniden yaşlı isimler milli takıma girince, yine alt yapı tehlike sinyalleri vermeye başladı. Şimdi aşağıda göstereceğim tablolar gerçektir :

 

   

Tablo 1. Tüm Avrupa Greko - Romen Güreş Şampiyonalarında

Altın, Gümüş, Bronz Madalya Dağılımı ve Toplam Madalya Sayısı.

A L T I N

G Ü M Ü Ş

B R O N Z

T O P L A M

Sıra no

Ülke

Madalya

Sayısı

Sıra no

Ülke

Madalya

Sayısı

Sıra no

Ülke

Madalya

Sayısı

Sıra no

Ülke

Madalya

Sayısı

1

RUS

130

1

RUS

64

1

RUS

49

1

RUS

243

2

BUL

46

2

BUL

49

2

HUN

45

2

BUL

131

3

SWE

46

3

SWE

44

3

BUL

34

3

SWE

123

4

HUN

33

4

ROM

36

4

SWE

32

4

HUN

113

5

FİN

26

5

HUN

35

5

ROM

29

5

ROM

86

6

ROM

21

6

POL

26

6

FİN

24

6

FİN

74

7

GER

19

7

FİN

24

7

TCH

23

7

POL

65

8

POL

18

8

GER

24

8

POL

21

8

GER

62

9

TUR

16

9

EST

11

9

GER

19

9

TUR

43

10

YUG

8

10

TCH

10

10

İTA

17

10

TCH

37

11

BLR

5

11

TUR

10

11

TUR

17

11

YUG

25

12

EST

5

12

GDR

9

12

FRG

11

12

EST

25

13

FRG

5

13

YUG

9

13

GRD

10

13

FRG

24

14

GDR

5

14

FRG

8

14

EST

9

14

GDR

24

15

NOR

4

15

BLR

8

15

FRA

9

15

İTA

21

16

TCH

4

16

UKR

7

16

NOR

9

16

UKR

20

17

UKR

4

17

GRE

6

17

UKR

9

17

NOR

17

18

ARM

3

18

DEN

5

18

GRE

8

18

GRE

17

19

EUN

3

19

AUT

4

19

YUG

8

19

FRA

15

20

FRA

3

20

NOR

4

20

BLR

5

20

BLR

18

21

GRE

3

21

ARM

3

21

DEN

3

21

ARM

9

22

İTA

2

22

FRA

3

22

GEO

3

22

DEN

9

23

AZE

1

23

GEO

3

23

LET

3

23

GEO

6

24

DEN

1

24

AZE

2

24

MOL

3

24

EUN

5

25

EGY

1

25

İSR

2

25

ARM

3

25

LET

5

26

LET

1

26

İTA

2

26

BEL

2

26

AUT

5

27

SWİ

1

27

MOL

2

27

İSR

2

27

MOL

5

28

AUT

0

28

SWİ

2

28

AUT

1

28

AZE

4

29

BEL

0

29

EGY

1

29

AZE

1

29

İSR

4

30

GEO

0

30

EUN

1

30

EUN

1

30

SWİ

4

31

İSR

0

31

LET

1

31

KOR

1

31

EGY

2

32

KOR

0

32

BEL

0

32

NDR

1

32

BEL

2

33

MOL

0

33

KOR

0

33

SWİ

1

33

KOR

1

34

NDR

0

34

NDR

0

34

EGY

0

34

NDR

1

Tablo 2. Tüm Dünya Greko - Romen Güreş Şampiyonalarında Altın, Gümüş, Bronz Madalya Dağılımı ve Toplam Madalya Sayısı.

 

A L T I N

G Ü M Ü Ş

B R O N Z

T O P L A M

Sıra no

Ülke

Madalya

Sayısı

Sıra no

Ülke

Madalya

Sayısı

Sıra no

Ülke

Madalya

Sayısı

Sıra no

Ülke

Madalya

Sayısı

1

RUS

152

1

RUS

58

1

RUS

43

1

RUS

244

2

BUL

25

2

BUL

32

2

BUL

34

2

BUL

100

3

HUN

23

3

HUN

32

3

FİN

23

3

HUN

77

4

FİN

22

4

ROM

26

4

HUN

22

4

FİN

63

5

SWE

21

5

POL

25

5

ROM

22

5

ROM

63

6

GER

16

6

TUR

23

6

GER

21

6

SWE

61

7

ROM

15

7

SWE

22

7

SWE

18

7

TUR

53

8

TUR

13

8

FİN

18

8

TUR

17

8

GER

52

9

CUB

11

9

YUG

17

9

POL

16

9

POL

51

10

POL

10

10

GER

15

10

YUG

16

10

YUG

38

11

KOR

7

11

AUS

8

11

FRG

12

11

CUB

27

12

AUS

6

12

FRG

8

12

CUB

11

12

FRG

22

13

KZK

5

13

GDR

8

13

JPN

9

13

AUS

21

14

YUG

5

14

USA

7

14

TCH

8

14

KOR

18

15

DEN

4

15

JPN

6

15

USA

8

15

JPN

18

16

FRG

4

16

CUB

5

16

AUS

7

16

USA

17

17

JPN

3

17

İRN

4

17

DEN

7

17

GDR

16

18

EGY

2

18

İTA

4

18

KOR

7

18

DEN

13

19

FRA

2

19

KOR

4

19

GDR

6

19

TCH

13

20

GDR

2

20

KZK

4

20

İTA

6

20

İTA

11

21

TCH

2

21

NOR

4

21

GRE

5

21

İRN

10

22

USA

2

22

ARM

3

22

İRN

5

22

NOR

10

23

İRN

1

23

FRA

3

23

NOR

5

23

KZK

9

24

İTA

1

24

TCH

3

24

UKR

5

24

FRA

9

25

NOR

1

25

BEL

2

25

FRA

4

25

UKR

7

26

UKR

1

26

DEN

2

26

EGY

3

26

EGY

5

27

ARM

0

27

MOL

2

27

BEL

2

27

GRE

5

28

AZE

0

28

AZE

1

28

BOH

2

28

ARM

4

29

BEL

0

29

BLR

1

29

GEO

2

29

BEL

4

30

BLR

0

30

CHN

1

30

ISR

2

30

GEO

3

31

BOH

0

31

CZE

1

31

NDR

2

31

ISR

3

32

CHN

0

32

EST

1

32

ARM

1

32

MOL

2

33

CZE

0

33

GEO

1

33

LBN

1

33

LBN

2

34

EST

0

34

İSR

1

34

MOL

1

34

BOH

2

35

GEO

0

35

LAT

1

35

SWİ

1

35

NDR

2

36

GRE

0

36

LBN

1

36

SYR

1

36

AZE

1

37

İSR

0

37

UKR

1

37

AZE

0

37

BLR

1

38

LAT

0

38

BOH

0

38

BLR

0

38

CHN

1

39

LBN

0

39

EGY

0

39

CHN

0

39

CZE

1

40

MOL

0

40

GRE

0

40

CZE

0

40

EST

1

41

MON

0

41

MON

0

41

EST

0

41

LAT

1

42

NDR

0

42

NDR

0

42

KDK

0

42

MON

1

43

SWİ

0

43

SWİ

0

43

LAT

3

43

SWİ

1

44

SYR

0

44

SYR

0

44

MOL

0

44

SYR

1

 

 


Tablo 3. Tüm Olimpiyat Oyunların Greko - Romen Güreşte Altın, Gümüş, Bronz Madalya Dağılımı ve Toplam Madalya Sayısı.

 

A L T I N

G Ü M Ü Ş

B R O N Z

T O P L A M

Sıra no

Ülke

Puan

Sıra no

Ülke

Puan

Sıra no

Ülke

Puan

Sıra no

Ülke

Puan

1

RUS

37

1

RUS

20

1

SWE

19

1

RUS

70

2

SWE

21

2

FİN

19

2

FİN

17

2

SWE

56

3

FİN

20

3

SWE

16

3

ROM

13

3

FİN

56

4

HUN

14

4

BUL

14

4

RUS

13

4

HUN

15

5

TUR

11

5

GER

14

5

HUN

11

5

BUL

32

6

BUL

9

6

HUN

10

6

BUL

9

6

ROM

27

7

ROM

6

7

POL

8

7

GER

8

7

GER

27

8

GER

5

8

ROM

8

8

İTA

8

8

POL

19

9

İTA

5

9

TCH

6

9

DEN

7

9

TUR

18

10

POL

5

10

USA

6

10

POL

6

10

İTA

17

11

KOR

5

11

JPN

5

11

KOR

5

11

KOR

12

12

JPN

4

12

YUG

5

12

EST

4

12

USA

12

13

EST

3

13

İTA

4

13

GRE

4

13

YUG

12

14

EUN

3

14

TUR

4

14

TCH

4

14

JPN

11

15

YUG

3

15

CUB

3

15

YUG

4

15

DEN

11

16

CUB

3

16

DEN

3

16

CHN

3

16

TCH

11

17

USA

3

17

EUN

3

17

EUN

3

17

EUN

9

18

GDR

2

18

GRE

3

18

FRA

3

18

CUB

8

19

NOR

2

19

AUS

2

19

TUR

3

19

GRE

8

20

ARM

1

20

BLR

2

20

USA

3

20

EST

7

21

AUS

1

21

EGY

2

21

BLR

2

21

GDR

6

22

DEN

1

22

FRA

2

22

CUB

2

22

FRA

6

23

EGY

1

23

GDR

2

23

EGY

2

23

EGY

5

24

FRA

1

24

KOR

2

24

GDR

2

24

NOR

4

25

GRE

1

25

FRG

1

25

GEO

2

25

BLR

4

26

KZK

1

26

İRN

1

26

JPN

2

26

AUS

3

27

TCH

1

27

LAT

1

27

LBN

2

27

CHN

3

28

UKR

1

28

LBN

1

28

BEL

1

28

UKR

3

29

BEL

0

29

MEX

1

29

FRG

1

29

LBN

3

30

BLR

0

30

NOR

1

30

İRN

1

30

FRG

2

31

CHN

0

31

UKR

1

31

MOL

1

31

İRN

2

32

FRG

0

32

ARM

0

32

NDR

1

32

GEO

2

33

İRN

0

33

BEL

0

33

NOR

1

33

ARM

1

34

LAT

0

34

CHN

0

34

PRK

1

34

KZK

1

35

LBN

0

35

EST

0

35

SWİ

1

35

BEL

1

36

MEX

0

36

GEO

0

36

UKR

1

36

LAT

1

37

MOL

0

37

KZK

0

37

ARM

0

37

MEX

1

38

NDR

0

38

MOL

0

38

AUS

0

38

MOL

1

39

SWİ

0

39

NDR

0

39

KZK

0

39

NDR

1

40

PRK

0

40

PRK

0

40

LAT

0

40

PRK

1

41

GEO

0

41

SWİ

0

41

MEX

0

41

SWİ

1

 

 Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Değerli katılımcılar şimdi 2’inci konuşmacı olarak kendisini dünyaca ispatlamış çok sayıda Avrupa, Dünya ve Olimpiyat şampiyonları çıkarmış G.SAPUNOV’u dinleyeceğiz. Buyurun Sayın Sapunov.

 

Konuşmacı: G. SAPUNOV

Rusya, Türkiye, Kazakistan, Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya Milli Takımlar Eski teknik Direktörü

 

Konu: Greko - Romen Güreşi’nin Dünyadaki Durumu ve Önde Gelen Ülkelerin Antrenörlerinin Analizi

 

         Hepinize,sevgi ve saygılarımla konuşmama başlamak istiyorum. Türk güreşi için düzenlenmiş olan 1. Kurultaya katılan Federasyon Başkanı, yöneticiler, basın ve değerli antrenör arkadaşlarım. Türk Güreşi için yeni seçilmiş olan federasyon başkanı Sayın Osman ŞANSAL, Birinci Güreş Kurultay’ına şahsımı davet ettiğinden ve greko - romen güreşi hakkında konuşma fırsatı verdiğinden dolayı kendilerine teşekkür ederim. Sayın çok değerli arkadaşlarım, son 10 yıldır Türkiye greko - romen güreşinin gelişmesinde bana verilen görevlerden dolayı memnuniyetimi bir daha belirtmek istiyorum. Değerli arkadaşlarım, dünyadaki greko - romen güreşi hakkında şahsım adına kısaca görüşlerimi sizlere açıklamaya çalışacağım.

Tüm dünya ülkelerinde greko - romen güreşi gelişmektedir. Bazı ülkelerde greko - romen güreşi çok popüler duruma gelmiştir. Bunları dünyada ve Avrupa’da yapılan müsabakalarda bizler kolayca görmekteyiz. 50 veya daha fazla dünya ve Avrupa ülkesinde greko - romen güreşine çalışma imkanı sağlanmaktadır. Fakat, şahsım adına söylüyorum, dünya greko - romen güreşinin daha çabuk gelişmesi için bazı problemlerin olması, greko - romen güreşinin gelişmesi engellenmektedir. Bunlar nelerdir? Güreş sporunda sık sık güreş ve hakem kurallarının değişmesidir. Bu da tüm sistemlerin değişmesi demektir. Ayrıca bazı ülke hakemleri müsabakaları doğru ve bilinçli olarak yönetmektedirler. Bazıları ise bilinçsiz yönetip, güreşçinin alacağı neticeyi ve dereceyi engellemektedir. Örnek, son yapılan olimpiyat oyunlarında Rus Karalin ve Amerikalı arasında görülmüştür.

Sistemlere gelince; Türkler çok sayıda daha önce Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonalarında madalya almışlar, fakat bu sistemlere göre sıralamaya bile girememişlerdir. Örnek, Şeref EROĞLU’nun 1’inci turda olimpiyat şampiyonu olan Rus güreşçiye kaybetmesi. Bu sporcunun en azından bronz madalya alma imkanı vardı.

Önde gelen ülkelerin antrenörlerinin analizine gelince; sistemler sık sık ve çabuk değiştiğinden antrenör arkadaşların yeni çalışma metotları araması gerekmektedir. Bu yeni metotları bulabilmemiz için yüksek seviyedeki müsabakaların analizini çok iyi bir şekilde değerlendirip, en iyi ve yüksek seviyede neticeler nasıl alınabilir. Çalışmaların ne şekilde, hangi özellikleri içermesi gerektiğinin belirlenmesi lazımdır. Örneğin,  güç, dayanıklılık, çabukluk, teknik ve taktik, sporcunun psikolojisi gibi. Bunu belirledikten sonra, sonunda göreceğimiz şey, sporcumuzun yüksek seviyedeki müsabaka için çok iyi bir yere geldiğinin anlaşılmasıdır. Bu da demektir ki;  diğer ülkelerden önce kuralları ve sistemi en iyi, en çabuk ve en doğal benimseyebiliyoruz. Şahsım adına söylüyorum, bu kuralları diğer ülkelere nazaran en çabuk ve en doğru Güney Kore ve Küba benimsemektedir. Bunu da kolaylıkla görebilmemiz gerekiyor. Seul 1988’den beri  bu ülkelerin sporcuları dünya ve olimpiyat altın madalyası almışlardır. Son yıllarda küçük ülke olmalarına rağmen büyük şampiyonalarda 1-2 altın, 1-2 gümüş ve bronz madalya almışlardır.

Benim görüşüm, Türk güreşçilerinin bu seviyeye gelmesinde hiçbir engel yoktur. Çünkü Türkiye’de güreş atalardan kalmış bir spor dalıdır. Türkiye’de güreşe devlet maddi manevi her türlü desteği vermektedir. Türkiye’de güreşin alt yapısını bulmak hiç mi hiç zor değildir. Türkiye Güreş Federasyonu başkanı seçilen, güreşin içinden gelen, genç, dinamik sayın başkan Osman ŞANSAL’a, Türk Güreşinin dünya güreşi içinde en iyi bir yere gelmesinde başarılar diliyorum. İyi bir sistemin eğitim merkezleri, okullar, kulüpler ve de milli takımlarda uygulandığı taktirde başarının olmaması mümkün değildir. Çok değerli arkadaşlarım, beni dinlediğiniz için sizlere tekrar teşekkür ediyorum ve başarılar diliyorum.

 

Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Sayın SAPUNOV’a çok teşekkür ediyoruz.Şimdi Üçüncü Konuşmacı olarak sayın Remzi ÖZTÜRK Bey’e söz veriyorum. Buyurun sayın ÖZTÜRK.

 

Konuşmacı: Remzi ÖZTÜRK

Milli Takım Eski Antrenörü-İSTANBUL

 

Konu: Greko - Romen Güreşin Alt Yapısı

 

Sağlam bir temele oturmayan hiçbir yapının uzun ömürlü olması mümkün değildir. Bu noktadan hareketle Milletimizin medarı-iftiharı olan, ata sporu kabul ettiğimiz güreşin gelecekte büyük başarılar kazanmaya devam etmesi, A Takım seviyesinde, takım halinde Dünya şampiyonlukları kazanması, bunun da istikrarlı bir biçimde devam etmesi için alt yapıya gereken önemin mutlak surette bir an önce verilmesi gerekmektedir.

         Başarılı olabilmek için öncelikle bilimsel temellere oturtulmuş, sağlıklı ve akılcı bir biçimde işleyen gelişmeye açık, dinamik bir sistem herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Şu da bir gerçek ki bu sistemin sağlıklı ve kalıcı bir biçimde işlemesi, kararlı, tutarlı ve her türlü bilimsel gelişmeyi kabul eden, yarını bu günden planlama yeteneğine sahip bir yönetim anlayışıyla mümkündür.

         Türkiye’de greko - romen güreşte son on yılda bir takım başarılar ve şampiyonluklar kazanılmışsa ve greko - romen güreş 1990 öncesi düştüğü duraklama döneminden bir atağa geçmiş ise, bunun altında 1980’li yılların sonunda ve 1990’lı yılların başında alt yapıya yönelik çalışmalar vardır. 1980’li yılların sonunda dönemin federasyon başkanı Esat GÜÇHAN tarafından başlatılan Karakucak projesi çerçevesinde Güreş Eğitim Merkezlerinin (GEM) kurulması,  meyvelerini 1990’lı yılların başlarında vermeye başlamıştır. GEM’lerden ve kulüplerden yetişen yetenekli yıldız sporcular doğru bir çalışma metoduyla üst yapıya adapte edilmiş ve sonuç alınmıştır. O dönemlerde atılan tohumlar daha sonra meyvelerini verdi ve yıldızlarda takım halinde şampiyonluklar kazanıldı. Daha sonra bu çocuklar üst yapıyla birlikte çalışarak ve bütünleşerek Avrupa, Dünya ve Olimpiyat şampiyonu olabildiler. Ancak bu gün baktığımız zaman GEM’lerin sayılarının artmasına rağmen nitelik olarak eski kalitede olmadıklarını görüyoruz. Kulüplere baktığımız zaman ise, durumun pekte farklı olmadığını ve birçok kulübümüzün kapanmakla karşı karşıya kaldıkları ve büyük sıkıntı içinde olduklarını görüyoruz.

         Yıllarca Türk güreşini ve bilhassa greko - romen güreşini omuzlayan ve adeta lokomotif görevi gören bir çok müessese kulübü ilgisizlik, kadrosuzluk ve imkansızlık içerisinde adeta kapılarına kilit vurulacak günü beklemektedir. Bu acı gerçeği görmek ve çözüme yönelik bir şeyler yapmak gerekmektedir. Bugün A Takımlarımızda şampiyon sporcuların bulunması kimseyi yanıltmasın. Bir çok şampiyon güreşçi, birkaç yıl içinde güreşi bırakınca onların arkasından aynı kapasite ve kalitede güreşçi bulmakta zorlanacağız. Nitekim serbest güreşte bunun sıkıntısını bir nebze olsun çektik. Kısa zamanda sonuç almak ve başarı sağlamak düşüncesi ile son yıllarda kurulan kulüplerde arzu edilen hareketliliği sağlamamıştır. Hele hele alt yapıya hiçbir katkı sağlamamıştır. Çünkü alt yapıyla uğraşmak, sıfırdan güreşçi yetiştirmek zaman ister, büyük özveri ve sabır ister. Bu sebeple yeni kurulan ve imkanı olan kulüpler yetişmiş sporcuları transfer etmeyi tercih etmektedir. Bu da sınırlı sayıda olduğundan ve yeteri kadar kulüp açılmadığından Türk Güreşinin alt yapısına çok fazla katkı ve köklü bir çözüm sağlamamaktadır.

         70 milyona yakın nüfusa sahip ülkemizde, lisanslı güreşçi sayısı, İstanbul kadar bile nüfusu olmayan Bulgaristan’ dan daha azdır. Bunun üzerinde önemle durmak gerekir. Şu anda greko - romen güreşin alt yapısındaki sorunlar Türk güreşinin genel olarak içinde bulunduğu sorunlardan bağımsız değildir. Bu sorunları kısaca şöyle sıralamak mümkündür; (1) kulüplerin bozulan durumları ve istihdam problemleri, (2) yetersiz tesisleşme ve malzeme eksikliği, (3) ekonomik veya kaynak  sorunları, (4) eğitsel ve bilimsel çalışmaların yeterli seviyede olmaması, (5) antrenörlerin durumları, (6) sporcu sağlığı konusunda yeterli çalışmanın yapılmaması, (7) hakemlerle ilişkiler, (8) FILA ile ilişkiler, (9) basın ve medya ile ilişkiler ve (10) daha da önemlisi disiplin sorunu ve alt yapıya gerekli önemin verilmemesi.

         Türkiye’de giderek zayıflayan alt yapı konusunda kapsamlı ve sonuç verici çalışmalar bir an evvel başlatılmalıdır. Bu gün Türkiye’de greko - romen güreşin alt yapısını omuzlayan Güreş Eğitim Merkezleri, Kulüpler ve Gençlik Spor İl Müdürlüklerinin yani bölgelerin çalışmalarıdır. Şu anda Türkiye’de Güreş Eğitim Merkezlerinin sayısı son açılanlarla beraber 22’ye ulaşmaktadır. Ancak bunların sayılarının artmasıyla problemlerinin de arttığı ve istenilen kaliteden giderek uzaklaştığı görülmektedir. Ancak kısaca GEM’lerin sorunlarını şöyle sıralayabiliriz; (1) tesis ve malzeme sorunu, (2) öğrenci, sporcu ve okul ilişkileri, (3) idari sıkıntılar ve ilgisizlik, (4) dengesiz beslenme, beslenme uzmanının bir çok yerde olmayışı, (5) sağlık konusundaki eksiklikler, (6) birkaç merkez hariç, antrenörlere verilen ekonomik imkanların yetersizliğinden dolayı deneyimli antrenörlerin buralarda görev almak istememeleri, (7) sporcu açısından diğer bir önemli sorunda okuldan mezun olduktan sonra istihdam konusundaki sıkıntılar.

         Bir çok genç sporcu kulüplerde iş bulamıyor, belki de yıllarca verilen emek boşa gidecek ve sporcu giderek güreşten kopabilecektir. Kulüpleri ele aldığımız zaman ise karşılaştığımız tablo pek farklı değildir. Bu gün birçok kulübümüzün kadrosuzluk yüzünden işlerini yitirmiş ve neredeyse kapanma durumuna geldiğini hepimiz biliyoruz. Bu durum hem greko - romen hem de serbest güreşin alt yapısını olumsuz yönde etkilemektedir. Kulüpler bin bir güçlükle yetiştirdikleri sporculara kadrosuzluk yüzünden sahip çıkamamaktadırlar.

Greko - romen güreşte alt yapıyı olumsuz yönde etkileyen diğer sorunları da şöylece sıralamak mümkündür; (1) medyanın ve yazılı basının güreşe olan ilgisinin yetersizliğinden dolayı güreşin popüler olmaması ve bu yüzden genç kuşağın güreşe yeterli ilgi göstermemesi, (2) güreşin okullara istenilen düzeyde girmemesi, (3) ödül yönetmeliğinin uzun yıllar kulüplerin alt yapısında çalışan antrenörlere gerektiği gibi uygulanmaması sebebiyle antrenörlerin çalışma motivasyonlarının yeteri kadar sağlanmaması, (4) greko - romen güreşin alt yapısına serbeste oranla çayırdan yani yağlı ve karakucaktan daha az sporcu gelmesi, (6) yeni güreşe başlamış minik sporculara yanlış antrenman metotları ve yüklenmede de sporcuları erken bıktırıp bazen sakatlayıp güreşten soğutulması ve (7) diğer bir olumsuzluk ta güreş sporu yapma arzusunda olan minik sporculara antrenör ve idareci konumundaki insanların takındıkları sert ve yanlış tavırlarla onları güreşten soğutması ve uzaklaştırması.  

      Alt yapının Milli Takım seviyesinde de bazı sorunları vardır. Bunlar zaman içerisinde istikrar ve başarıyı olumsuz yönde etkilemektedir. Mesela, minik ve yıldızların, genç ve büyüklerin birlikte ve yeteri kadar kamp yapmamaları gibi. Bu durum uzun vadede gelişme ve alt yapıya adaptasyonu ve alternatif sporcu yetiştirmesini zorlaştırmaktadır.        Özellikle yıldız milli takımlarda yaşı büyük sporcuların son yıllarda tekrar güreştirilmeye başlandığını maalesef görüyoruz. Böylelikle alınan madalyalar yanıltıcı ve aldatıcı olmakta ve uzun vadede alt yapıya fayda sağlamamaktadır. Kıymetli katılımcılar, değerli misafirler, bu noktada bazı önerilerle sözlerimi tamamlamak istiyorum.

1)Mevcut kulüplerin durumları iyileştirilmeli, kadro sağlanmalı ve malzeme yardımı yapılmalıdır.

2)Yeni kulüpler kurulmalı, bu konuda belediyeler ve özel sektör kuruluşları teşvik edilmelidir.

3)Güreşi cazip hale getirecek medya ve basınla ilgili çalışmalar başlatılmalıdır.

4)Güreşe yeni başlayan minik ve yıldız sporculara malzeme ve ekonomik destek sağlayarak onları güreşe ısındırmalı ve teşvik etmelidir.

5)Alt yapıda başarılı sporcu yetiştiren antrenör ve kulüpleri ödüllendirmelidir.

6)Minik ve yıldızlar Türkiye şampiyonalarında başarılı olan sporcular ödüllendirilmelidir.

7)Yaş gruplarında bölgesel ligler ciddi bir biçimde yapılmalı ve şampiyon takımlar ödüllendirilmelidir.

8)Güreşin okullara ciddi bir biçimde sokulması için Milli Eğitimle  ortak bir çalışma yapmak ve okullara her türlü malzeme yardımı ve minder temin edilmelidir. Ayrıca okullarda güreş kökenli bir çok beden eğitimi öğretmenlerine destek verilmediği için güreşle ilgilerini en aza indirmiş durumdalar. Buradaki beden eğitimi öğretmenlerinin güreşle ilgilenmesini sağlamalı ve tatilde güreş yaz okulları açılmalıdır.

9)Antrenör seçimi ve eğitimine özen gösterilmeli ve bazı kriterler getirilmeli, antrenörler yurt içi ve yurt dışı eğitimden geçirilmelidir.

10)Güreşe ilginin artması ve alt yapının güçlenmesi için güreşin özendirilmesi gerekir. Bu amaçla müsabakalardan önce minik güreşçilere cazip hareketlerle gösteriye yönelik güreşler yaptırılmalıdır.

11)Milli Takım seviyesinde alt yapıda ikili kamplar yapılmalı, yurt içinde ve yurt dışında müsabakalar çoğaltılmalıdır.

12)Miniklerin yıldızlarlarla ve gençler büyüklerle birlikte kamp yapmaları sağlanmalıdır.  

13)Yaş gruplarında yaş istismarını önlemeli, büyük ve yaşlı sporcuların müsabık olmaları engellenmelidir. 

14)Milli takımlarda sık sık antrenör değişikliğine gidilmemelidir. Zira istikrarsızlığa ve motivasyon eksikliğine yol açmaktadır.

15)Son olarak sponsorluk yasası mutlaka çıkartılmalı ve özel sektör imkanlarından, güreş ve güreşçiler yararlandırılmalıdır.

      Bu düşüncelerle sözlerimi tamamlıyorum. Bu kurultayın ve çalışmalarımızın Türk Güreşi’nin daha iyi yerlere gelmesine katkı sağlayacağını umuyor, hepinize saygılar sunuyorum.      

 

Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Sayın Öztürk’e konuşmasından ötürü çok teşekkür ediyorum. Değerli katılımcılar şimdi 4’üncü konuşmacımızı davet ediyorum buyurun sayın Hakkı BAŞER.

 

Konuşmacı: Hakkı BAŞAR

Greko - Romen Milli Takım Kaptanı-İSTANBUL

 

Konu: Güreşçilerin Sorunları

 

Sayın Başkanım, Değerli Konuklar ve Büyüklerim; ben öncelikle aktif ve şampiyon bir sporcu olarak arkadaşlarımı temsilen bu çok değerli toplantıya azda olsa bir katkıda bulunmak ve bazı sorunlarımızı sizlerin bilgisine sunmak ve anlatmak maksadı ile burada bulunmaktayım. Arkadaşlarımın sıkıntılarını burada gündeme getirme fırsatını bana tanıyan değerli büyüklerime teşekkür ederek konuşmama müsaadenizle başlamak istiyorum.

          Güreşçilerin sorunları derken aslında ben futbol gibi bazı branşlar dışında tüm branşlara ait sporcuların bir anlamda sorunlarına da değinmiş olacağım. Güreşçilerin sorunları nedir? diye bana bir soru sorulduğunda, ilk evvela aklıma gelen özellikle milli takımlar düzeyindeki sporcu arkadaşlarımın moral ve motivasyon sorunu gelmektedir. Herkes de bilir ki hiçbir güreşçi maç kaybetmek istemez. Her güreşçinin en büyük hedefi ve hayali şampiyon olmaktır. Ancak çeşitli sebeplerle maç kaybeden sporcu tek suçlu olarak gösterilir ve boy hedefi olur. Galip gelen ve şampiyon olan insana herkes sahip çıkar. Önemli olan kaybeden insanın yanında olabilmektir. Çünkü spor yarışmaları bir defaya mahsus değildir. Dünyada yenilmeyen sporcu pek nadirdir. Alınan başarısız netice sonunda bir konsültasyon yapılmalı, başarısızlığın her türlü sebepleri araştırılarak bir ikinci yarışmada o eksiklikler izole edilmeli ve başarı sürekli hale getirilmelidir. Sen yenildin, böyle maç mı olur, ben onu tek elimle yenebilirdim gibi kötü ve olumsuz tavırlarla dünyası yıkılan insanı, yapıcı tavırlarla motive ederek ona öz güveni tekrar kazandırmak lazımdır. Yenilenler de bizim sporcularımızdır.

         Değerli büyüklerim, her türlü spor branşında başarıyı getiren önemli şartlardan bir tanesi de amaca uygun tesislerdir. Bilindiği üzere yıllardır Türk güreşi otel odalarında kamp yapmaktadır. Bir çok yarışmaya, gerekli motivasyon çalışması yapılmadan ve çevrenin de olumsuz şartları ile hiçbir sağlıklı hazırlık devresinden geçmeden gidilmektedir. Gelişmiş birçok ülke, başarıyı sürekli hale getirmek için her türlü teknolojik imkanları sporculara tahsis etmekte ve sporcunun başarısını engelleyecek her türlü olumsuz pozisyonu ortadan kaldırmaktadır. Son yıllarda ülkemizde de bu yönde olumlu gelişmeler olmaktadır. Avrupa kıtasında en büyük genç nüfusa sahip olan Türkiye’mizin, yeterli tesisleşme ve teknolojik donanımla önümüzdeki dönemde büyük başarılara imza atacağı kanaatindeyim.

         Değerli büyüklerim, her türlü spor branşında başarıyı etkileyen en önemli bir diğer etken de, çalıştırıcı ve teknik heyetin isabetli seçilmesidir. Teknik ekipte yer alacak kişilerin mesleki formasyonu olan çağın gerektirdiği, bilgi ve beceriyi taşıyan sürekli araştırmacı olan insanlardan seçilmesi gerektiğini düşünmekteyim. Geçmiş yıllarda olduğu gibi, her gelen yönetim kendi adamını göreve getirdiği taktirde bunun zararını millet olarak maalesef hepimiz çekeriz. Bu yeni yönetimin çok adil ve liyakatli bir kadroyla, Türk güreşinin her branşını temsil edeceğine ben şahsen inanıyorum.

         Değerli büyüklerim, spor branşlarında başarıyı etkileyen bir diğer faktör de medyadır. Bilindiği üzere medyamız her zaman düzenli şekilde güreşe yer vermemektedir. Kırk yıl kar yağar bir gün av olur, misali bir sansasyonel haber olduğu zaman günü birlik yazılar yazılmaktadır. Yılın 365 gününü anne, baba ve sevdiklerinden ayrı olarak bir ideal uğruna hayatını kamplarda geçiren sporculara medyamız hiçbir moral ve motive edici katkıda bulunmamaktadır. Bu da tüm sporcuları üzmektedir.

Yeni yönetimin medya ile daha şeffaf ve sıcak ilişkiler içinde olacağını ümit ediyorum. Bunun yanı sıra bir başka problem olarak da federasyon yönetimi, teknik ekip ve sporcu arasındaki iletişimdir. Bir çok zamanlar şahit olduğumuz ve üzüldüğümüz bir çok olumsuz davranışlara şahit olduk. Yönetim görev verdiği teknik ekibe tam güvenmelidir. Dünyanın hiçbir yerinde teknik ekibin işlerine karışılmaz. Umarım, şimdiki yönetimimiz bu ilişkiyi çok iyi bir şekilde düzenleyecek ve özlenen birlik ve beraberliği yeniden tesis edecektir.

         Değerli büyüklerim, güreşçi kardeşlerimin bir diğer sorunu ise malzeme ve teknik ekipman noksanlığıdır. Bana göre güreş milli takımında, branşında uzmanlaşmış spor hekimi, fizyoterapist ve her türlü etüt ve analizi yapabilecek teknik cihazların kamp merkezlerinde bulunması lazımdır. Kısacası başarıyı negatif etkileyecek olumsuz şartların ortadan kaldırılması gereklidir. Bugün gelişmiş ve sporda bir hayli ileri gitmiş ülkelerde bu duruma şahit olmaktayız. Türk spor tarihinin en başarılı branşı olan ata ve ecdat yadigarı güreşimiz için devletimizin ne verse az olacağı kanaatindeyim. Çünkü güreş, desteğin en büyüğünü hak eden tek branştır.

         Türk güreşinin yıllardır başarılı bir grafik çizmesinde belirleyici faktörlerden birisi birlik, beraberlik ve disiplin gerçeği idi. Ben, benden büyük bir güreşçi ağabeyimi gördüğüm zaman ona saygılı davranmayı hayatım boyu bir borç bildim. Yeni nesil gençlerde bu davranışı ben görmedim. Ayrıca milli takım kamplarında sinema, tiyatro gibi herhangi bir sosyal aktivite olmamaktadır. Günde 5-6 saat antrenman, oda, spor salonu ve yemekhane çemberinde kamplarda hayat sürmektedir. Başarının en önemli etkenlerden biriside, moral ve motivasyondur. Moralli bir insanın hem çalışma verimi hem de performansı çok iyi olur. Son yıllarda güreş sporunu yapan arkadaşlarımızın büyük bir bölümü yüksek öğrenim görmüş bir nesilden gelmektedir. Uluslararası yarışmalarda yabancı dil bilmek sporcular için bir kazançtır. Sporcu ve hakemlerle ülke kültürünün dünyaya açılımını sağlamak açısından bunu bir noksanlık olarak görmekteyim. Bu nedenle kamplarda mutlaka güreşte lazım olan enternasyonal dil eğitimi verilmeli ve uzman insanların, spor hekimlerinin doping ihtiva eden ve sporcu sağlığını ciddi boyutta tehdit eden ilaçlarla ilgili her türlü bilgi ile sporcuları bilgilendirmeleri gerekmektedir. Yeni yönetimimizin bu hususları dikkate almasını önemle rica etmekteyiz.

         Değerli büyüklerim, sizlerin de taktir edeceği üzere Türk sporunda mali açıdan en zor durumda bulunan dal güreş sporudur. Kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi sonucunda bir çok kulübümüz kapanmış ve birçok şampiyon olacak genç kardeşimiz işsiz ve başı boş kalmıştır. Türk güreşinin selameti açısından mutlaka kulüplerin sağlam kadro ve kuvvetli bir ekonomik pozisyonda tutulması lazımdır. Sporda başarı mutlaka iyi çalışma şartları, iyi beslenme ve sosyal güvence şartları sağlanması ile olacağı kanaatindeyim. 2001 yılı itibariyle güreşimizi devralan ve büyük bir özveri ile Türk güreşini omuzlamaya çalışan federasyonumuzun yukarıda zikretmiş olduğum konuları çözeceği kanaatindeyim. Yapılan bu kurultayın Türk güreşi ve Türk milletine hayırlı olması ve tarih boyu bizleri başarıdan başarıya taşıyan güreşimizin bu başarısının sürekli hale getirilmesi temennisi ile hepinize en derin saygılarımı sunuyorum ve teşekkür ediyorum.

 


 

Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Değerli üyeler şuanda son divan konuşmacısı olarak Vedat ERGİN Bey’e söz veriyorum.

 

Konuşmacı: Vedat ERGİN

Milli Takım Antrenörü, Şekerspor-ANKARA

 

Konu: Türk Greko - Romen Güreşinin Hedefleri

 

Bugünkü konumumu güreşe borçluyum. Hedef, güreşi en üst seviyeye çıkarmak olmalıdır. Dört yıl önce olimpiyatlarda rekor olan dereceler Sydney de birinci günde kırıldı. Buda gösteriyor ki bilim ve teknoloji çok hızlı ilerliyor ve bunlardan yararlanılmalıdır.

           Kamplarda sağlıkçı, malzemeci gibi görevliler olmalıdır.  Bizim zamanımızda milli takım antrenörü her şeyi yapar ve en son iş olarak da antrenörlük yapardı. Bir takım kısıtlamalarla karşı karşıya kaldık her zaman antrenörler ilaç yapımı, malzeme temini gibi konularla dahi ilgilenirlerdi.

         Türk güreşinin sorunları maalesef çok gözükmektedir. Sayın Remzi ÖZTÜRK çoğunu açıkladı. Bunlarda daha çok yönetimden kaynaklanan sorunlar mevcuttur. GSGM    yasalara  göre yönetiliyor. Güreşin mevcut önemli sorunlarını aşağıda olduğu gibi sıralamak mümkün gözükmektedir; (1) 1. derecede antrenör eğitimi ele alınmalıdır, (2) Göstermelik seminerle yapılıyor ve bunlara iş  olsun diye antrenörler gönderiliyor, (3) Seminerler gerçek ve bilimsel olarak yapılmalı ve bu seminerlere bu işi hak eden  genç insanlar gönderilmelidir, (4) İdarecilerin eğitimine de önem verilmelidir, (5) Bu işi bilen ve en iyisini yapmak isteyen insanlara görev verilmelidir, (6) Akademik kariyere sahip insanlardan yararlanılmalıdır, (7) Elit sporcu normları iyi düzenlenmelidir, (8) Hacettepe Üniversitesi ile imzalanan protokolün hızlanması sağlanmalıdır, (9) üniversitelerin sağlık ve kültür merkezleri ile ilişki kurulmalıdır, (10) kamplarda doktor bulunmalıdır, (11) kamplarda psikologlar bulunmalıdır ve bunlar göstermelik olmaktan uzak olmalıdır, (12) Ekonomik sorunlar  çözülmelidir, (13) Türk güreş antrenörlerine bir şahsiyet kazandırılmalıdır, (14) Sosyal sorunlar çözülmelidir, (15) bir dayanışma derneği kurulmalıdır, (16) Antrenörler derneği kurulmalıdır, (17) Sağlık sorunları çözülmelidir.

Bu güne kadar 22 GEM’de 560 sporcu çalışmakta ve 37 tanede antrenör görev yapmaktadır. Bu insanlar bir şeyler yapmaya çalışmaktadır. İlk olarak buralarda görev yapan antrenörlerin  ekonomik durumları iyileştirilmelidir. Genel merkez daha önce Aksaray’da  sporcuları topladı. Bu bana göre  Ankara, İstanbul, İzmir veya Bursa’da olmalıydı ve üniversitelerdeki psikologlardan  yararlanılmalıydı. Kulüplerin, kadro, sigorta ve ekonomik sorunları çözülmelidir diyorum. Herkese teşekkürler.

 

Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Değerli divan üyelerinin konuşmaları bitmiştir. Şimdi Sayın Sapunov aramızdan ayrılacağından ilk soruları Sayın Sapunov için almak istiyorum. Sayın Sapunov’a sorusu olan buyursunlar.

 

G. SAPUNOV’a Sorulan Sorular ve Cevapları :     

 

Soru - Kamil CESUR: Sayın hocam, Türkiye’de çalıştığı sürede elit seviyede antrenör yetiştirmesi için görev verilmiş midir? Bunu öğrenmek istiyorum.

Cevap – SAPUNOV: Bana güreş federasyonunun verdiği antrenörlerle ben çalıştım. Milli takım kamplarında, ama ayrıca bu antrenörle çalışacaksınız, bu antrenörü yetiştireceksiniz, diye görev verilmedi.    

Soru – Serdar KORKUSUZ: Şu anda en önemli gerçeklerden biri olan greko - romen güreşin dünya ve Türkiye’de daha sevilmesi için yapılan çalışmalarda FILA sürekli olarak değişiklikler içerisinde olduğu bir gerçektir. Bu gerçek doğrultusunda bizim greko - romen güreşin özellikle puan kaybetmemeye yönelik çalışmalarını, puan kazanma, daha aktif yönde geliştirme açısından düşünceleriniz ve görüşleriniz nelerdir?

Cevap – SAPUNOV: Arkadaşlar bu kurallar sık sık değiştiği için antrenör arkadaşlar kendilerini yenileyip ve bu kurallara çabuk şekilde adapte olmaları gerekiyor. Antrenörlerin  bunu hissetmesi lazım. Başka yolu yok.

Soru – Mithat BOZKURT: Sapunov Türkiye’deyken yeni bir sistem getirdi, başarılı olduk. Ben de kendisiyle çalışma şansı bulduğum için kendi kulübümde de bu sistemi uyguluyorum. Şunu merak ediyorum; Türkiye’den ayrıldıktan sonra Yunanistan, Bulgaristan ve Kazakistan’ı çalıştırdınız. Aynı başarıyı yakalayabildiniz mi?  Hakkı Başar’a sorum ise; siz bu sistemle şampiyon oldunuz. Sapunov gittikten sonra bu sistemde kopukluk oldu mu?

Cevap – SAPUNOV: Yunanistan’da bu sistem üzerinde çalıştım. Yalnız gençlerde başarılı oldum. Halkı başka yapıda. Yunanistan halkı çalışmak istemiyor. Oysa burada çocuklar çok yetenekli ve istekli. Kazakistan’da başka bir problem var. Çok tecrübesizler, psikolojik olarak bitmişler çalışmak istemiyorlar.

Cevap Hakkı BAŞAR: Tabii ki Sapunov Hocanın sistemiyle bir yerlere geldik, şampiyon olduk.

Soru – İbrahim ŞAHİN: Türkiye’de çalıştıktan sonra başka ülkelerde de çalıştınız. Türk sporcularla oradaki sporcuların anlama kapasitelerinde bir farklılık var mı acaba?

Cevap – SAPUNOV: Ben bu soruya değer veremem. Değişik insanlar var. Yalnız Türkiye’de yetenekli çocuklar var. Türkiye’de çok imkan var.

Soru – İbrahim YILDIRIM: Türkiye’de kendi döneminden sonra kendi sistemini yönlendirecek, geliştirecek antrenörler var mı?

Cevap – SAPUNOV : Bizde Rusya’da bir atasözü vardır. “Dünyada her insanın yeri vardır” derler. Bu soruya cevap verecek yetenekte değilim. Burada birçok antrenörler var. Benim kendi değerlendirmem var. Bunu arkadaşlarımın karşısında söyleyemem.

 

Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Çok teşekkürler ediyorum arkadaşlar Sayın Sapunov’a hayırlı yolculuklar diliyoruz. Şimdi değerli arkadaşlar söz alıp konuşmak isteyen arkadaşlarımıza beş dakikalık konuşma süresi veriyorum. İlk konuşmacımız Sayın Necdet UÇAR Beyefendi. Buyurun Sayın UÇAR.

 

Necdet UÇAR’ın Konuşması:  Ben 1949 yılında güreşe başladım, 1989’da bıraktım. 20 sene milli takım antrenörlüğü yaptım. Eşofmanı sırtımdan hiç çıkartmadım. Ben kimseyi tenkit etmeyeceğim. Biz Avrupa şampiyonasına giderken, 25 gün kamp yapardık. Şimdi bakıyorum 365 günün 262 günü kamp yapılmaktadır. Yani biz kendi antrenörlerimizi sürekli yeriyoruz, sanki bu ülkede hiç antrenör yok gibi. Ben buraya eski arkadaşlarımı görmeye geldim ve çok mutlu oldum. Hepinize teşekkür ediyorum.

      

Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Bizlerde değerli hocamıza teşekkür ediyoruz. Şimdi sözü Sayın Salih BORA’ya veriyorum. Buyurun sayın Bora.

 

Salih BORA’nın Konuşması: Değerli hocalarım, kıymetli büyüklerim ve arkadaşlarım. Ben acizane olarak milli takım antrenörleri ve milli takım kampları ve de müessese kulüplerinin sorunlarına değinmek istiyorum. Müessese kulüpleri senelerdir Türk güreşinin lokomotifi olmuş ve peşinden sürüklemiştir. O dönemlerde de %100 milli takımı oluşturan sporcular da, bu müessese kulüplerinden gelmektedir. Bunun haricindeki ihtisas kulüplerinden de güreşimize takviyeler olmaktadır. Müesseselerimiz bu son dönemlerde iyice geriye gitmiş ve bitme aşamasına gelmişlerdir. Özel sektöre pek cazip gelmeyen güreş, eğer kamu sektörlerinden de ilgi görmezse bitme aşamasına gelmektedir.

         Milli takım antrenörleri konusundaki düşüncelerimi sarf etmek istiyorum. Milli takım antrenörlüğünde kademe aranmadığı için 1’inci kademe antrenör olan bir antrenör bile milli takımlarda görev isteyebilmektedir. Bu kademelerin ayrılarak hangi kademedekilerin hangi görevleri alabileceği derecelerine göre belirlenmesi gerekir. Milli takım antrenörlüğünün milli takım güreşçileri karşısında en çok zorlandığı konuların başında maddiyat konusu gelmektedir. Güreşçilerimizin ki ise eskiye nazaran çok iyi duruma gelmiştir. Türkiye’de güreş antrenörlerinin hiçbir statüsü yoktur. Federasyon başkanlarının iki dudağı arasından çıkacak cümlelere bağlıdırlar. Sözleşme yapmak veya teknik direktörlerle anlaşma yaparken kendi grubunu hazırlaması imkanı çok az rastlanan bir durumdur. Antrenörün onuru yoktur. Fakat sporcular başarı elde ettiği zaman başarı ona lanse ediliyor, başarısızlık durumunda ise antrenöre yöneliyor. Günümüzde tek bir kişi başarı elde edemez, bu bir ekip işidir. Antrenörlük büyük özveri isteyen bir meslektir. Önemli bir konu da, antrenörlüğün eğitimidir. Şampiyon olmuş bir sporcu hemen milli takımda bir görev istemektedir. Ancak antrenörlük bir eğitimle yapılmalıdır. Milli takımla ilgili görüşlerim ise, özellikle son dönemlerde uluslar arası yarışmalarda başarılı olmamızın nedeni, sistemli bir kamp çalışmalarının sonucudur. Antrenmanlar sık ve yoğun geçmektedir. Kampta 30-40 sporcu bulunmaktadır. Kamplardaki en önemli problemlerden birisi, sosyal etkinliklerin olmamasıdır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

 

Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Sayın hocamıza da teşekkür ediyoruz. Şimdi arkadaşlar sırada Sayın Seçkin SARUHAN var. Buyurun sayın Saruhan.

 

Yzbş. Seçkin SARUHAN’ın Konuşması: Değerli konuklarımız, saygıdeğer federasyon yetkililerimiz, bir konuda dikkatinizi çekmek istiyorum. Türk güreşinin sorunları belli, bunları tekrarlamaya gerek yok. Milli takımların durumu, tesis sorunu, GEM’lerin durumu, bunlar belli başlı sorunlarımızdır. Bundan sonra belli konulara değinmenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Sorunlarımızı çözümleriyle birlikte dile getirmeliyiz. Bizim antrenörlerimiz eğitim amaçlı birçok yere (yurt dışına) gitmiş fakat bir fayda sağlayamamıştır. Diğer bir konu hiçbir teknik adam başarısızlığı istemez, başarı sporcunun kendisinden başlayıp herkesi kapsamaktadır. Son olarak hiç kimse sorunları istemez. Sorunlarımız gerçek ama sonuçları halledilmemektedir. Gerçekçi çözümler bulunamamaktadır. Bunlar hayali olarak kalmaktadır. Güreşin neresinde olduğu belli olmayan insanlarla çözüm üretmemiz mümkün değildir. Çözüm üretecek insanlar Türk güreşinin kulüplerinde ve GEM’lerindedir. Hepinize çok teşekkür ediyorum.

 

Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Sayın Saruhan’a çok teşekkür ediyoruz. Şimdi Sayın Ömer SUZAN Beyefendiyi davet ediyorum buyurun efendim.

 

Ömer SUZAN’ın Konuşması: Değerli hocalarım, değerli antrenör arkadaşlarım ve değerli federasyon yetkilileri, ben bilindiği gibi yıldız milli takımda 3 yıl görev yaptım. Genelde alt yapı yok deniyor, ama çok yetenekli sporcularımız mevcut. GEM’lerdeki hocalar rahat çalıştırılmıyor. Kulüplerimizde birçok genç sporcumuz var. Akademisyen olmuş, genç bir sürü antrenör arkadaşlarımız var. Bunlardan bir ekip oluşturularak, bunların başına bir ağabey gibi veya bir arkadaşlarını getirerek onu da bir as başkana bağlayarak en az bir hafta kalacak şekilde GEM’lere gidilip oradaki çalışmayı yerinde görmek, hem de dertlerini birebir dinleyip, anında getirip federasyona ileterek acil çözüm bulunması gerekiyor. GEM’lerin acilen bir yapılanmaya ihtiyacı vardır. Yatağından, yorganından, dolabından tutun birçok şeyinin yenilenmesi gerekiyor. Güreşin alt yapısı GEM’lerdir. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

 

Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Sayın Ömer Suzan Hocamıza da teşekkür ediyoruz. Buyurun Sayın Mehmet ÖZDEMİR.

 

 Mehmet ÖZDEMİR’in Konuşması: Konuşmama başlarken hepinize saygılar sunarım. GEM dedik hep, hep problem, problem, problem. Beslenme bir tanesi. Çocukların beslenmeleri, aşçının saat beşte mesaisi bitiyor. Çocuk zaten saat beşte okuldan geliyor. Beşten sonra mutfağa girmekte yasak. Ne yiyecek bu çocuk soruyorum size. Gidip bir bisküvi olacak, onu yiyecek. Antrenmana gelecek onunla, sonra yetersiz beslenme ve hepimizin bildiği mazeretler. GEM’lerdeki hocalara sormak istiyorum, çocuklara aylık ne kadar maaş veriliyor. Bunun cevabını almak istiyorum. Anlaşılan hocalarımız verdiği cevaba göre GEM müdürünün inisiyatifine kalmış bir şey, isterse verir istemezse vermez. Anlaşılan maaş yok. 150 bin lira okul parası değil. Onunla okula mı gidecek, yoksa karnını mı doyuracak? En küçük şehirde dolmuş parası 300 bin liradır. Giydiği ayakkabıya bakıyorum, sanki 10 yıldır değişmemiş ve çok eski görünüyor. Genel müdürlüğü falan suçlamıyorum. Malzemelerde çalınma var diyorum. Açıkça söylüyorum, suçlamıyorum ama çalınma var, ya da alınmama var. Aylık maaşların yetersiz ve idari mekanizma iyi çalışmıyor. Eğitim merkezleri ve GEM’ler bir şube müdürlüğüne bağlanıyor. Şube müdürü güreşi seviyorsa, ilgileniyor, bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bir hocamla konuştum. Daha doğrusu bu hoca doğuda bir yerde görev yapıyordu. Çok üzüldüğümü belirttim. O hoca bana “sıcak suyu veya kaloriferi açtırmam için, orada çalışan görevliye rüşvet vermem gerekiyor” dedi. Düşünebiliyor musunuz arkadaşlar. O hoca eğer görevliye hediye alabiliyorsa, kaloriferi ve duşu açtırabiliyormuş. Peki buradaki görevlinin asli hizmeti nedir? Niçin bu görevini yerine getirmiyor. Aynı hoca bir başka GEM’e yine antrenör olarak gitmiş. Orada da bağlı olduğu şube müdürünün inisiyatifine kalarak iyileştirme yoluna gidebiliyormuş.

         Bir başka konu, GEM’lerin hocalarına verdiği maaştır. Şimdiye kadar sorup öğrendiklerime göre, bu antrenörlere 100-200 milyon arasında maaş verildiğidir. Hocalar aldığı bu cüzi miktardaki maaşlarından bir kısmını da öğrencilere vermek zorunda kalıyorlar. Soruyorum size; bu antrenörler GEM’in sporcularını mı besleyecek, yoksa evine, ailesine mi bakacak? Onu da merak ediyorum. Yani benim burada teklifim, GEM’lerin de çalışan antrenörlerin maaşlarının iyileştirilmesidir.

         Diğer başka konu ise, az önce söylemiştim, GEM’lerde uygulanan antrenman programıdır. Az önce bazı büyüklerimiz dedi ki “bu antrenman programı için akademisyenlerden faydalanılsın" bana göre çok doğrudur. Üniversitelerimizde güreşten gelme belli bir kariyer sahibi arkadaşlarımız var. Yardımcı doçent, doçent ve profesör  gibi. Bunlardan bazılarının alanı antrenman bilgisidir. İşte bunların oluşturacağı bir “Bilim Kurulu” olmalı ve bu kurulda ortak bir antrenman programı yaparak tüm GEM’lerde uygulanmalıdır. Bu programlar GEM’lerde bulunan güreşçi çocukların testlerinin sonucuna göre olmalıdır. Sapunov hocamın dediği gibi, bu testlerin sonucuna göre çift antrenman programı hazırlanmalıdır. Bu programların tek tip olmasına dikkat edilmelidir. Bu GEM öğrencilerinin test kontrolleri üç ayda bir yapılmalıdır. Başkanımız Sayın ŞANSAL’ın dediği gibi; altı ayda bu periyotlar yine testlerle kontrol edilmelidir. Çünkü buna göre bir gelişme olup olmadığı somut bir şekilde belli olsun. Hepinize beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

 

Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Arkadaşlar, konuşmacılar beş dakikayı aşmamaya dikkat ederlerse memnun olurum. Aksi halde elimde bulunan listede beş kişi talepte bulunmuş, sadece bunlara söz veririm. Sırasına göre ve süreye uygun olarak konuşsunlar. Şimdi sırada bulunan Şanlıurfa bölgesinden Sayın Arif KISACIK’ı konuşması için kürsüye çağırıyorum. Buyurun Sayın KISACIK.

          

 

Öğr.Gör.Arif KISACIK’ın Konuşması: Sayın hocalarım, değerli arkadaşlar ve değerli katılımcılar. Böyle bir otelde ağırlanmak, böyle bir otelde yemek yemek, herkesin arzu ettiği bir şeydir. Fakat bunu rüyasında dahi göremeyen birçok insanımız mevcuttur. Tahmin ediyorum 100-300 milyar liraya yakın bir masraf edilmiş. Bu masrafa, Şanlıurfa’ya bir Güreş Eğitim Merkezi kurulabilir. Ben bunu bir iyi niyet temennisi veyahut hüsnü zan olarak değerlendiriyorum. Yani Sayın Şansal’ın bu talebi yerine getireceğini düşünüyorum. Ben Şanlıurfa Harran Üniversitesinde öğretim görevlisiyim. Orada bazı problemlerle karşılaştım. Özellikle Gençlik ve Spor İl Müdürlükleriyle ilgili. Öyle tahmin ediyorum İl Müdürlüğüyle ilgili bu tür problemler Türkiye genelinde yaşanıyor. Benden önceki konuşmacılarda buna değindiler. Yine Vedat hocamın da belirttiği gibi, sadece antrenörler eğitimden geçmemeli; bunların yanı sıra idareciler de eğitilmeli ve kendilerini yenileyebilmelidirler. Güreş, iki kişinin görünürde olduğu gibi birbiriyle sadece güreş tutması değildir. Bu sporu yapmanın ve yapabilmenin birçok sebebi vardır. Bunlar; psikolojik, sosyolojik olabilir. Biraz önce söylendiği gibi doğu illerindeki sorunlardan bir tanesi de yönetici sorunudur. En önemlisi bunların, bu illerin insanlarının gelir düzeyi oldukça düşüktür ve insanlar fakirdir. Güreşçiler de maalesef fakir aile çocuklarından çıkmaktadır. Yine maalesef güreşçiler fakir insanlardır. Hepimiz bu camianın çocuklarıyız. Kimin babası trilyoner veya katrilyoner. Hepimizin durumu bellidir. Bu durum doğuda hat safhadadır. Eğer bu bölgenin insanlarına biraz imkan tanınırsa Türk güreşine büyük katkılar sağlayacaklardır.

         Yine Mehmet ÖZDEMİR kardeşimiz “GEM’lerin Gençlik Spor İl Müdürlüklerine değil de, Güreş Federasyonuna bağlanması gerektiğini” söyledi. Eğer İl Spor Müdürlüklerine bağlı olarak devam ederse çok büyük problemlerin yaşanmasına devam edilecektir. Spor İl Müdürlüklerinde görevli veya idareci olan birçok insanların kapasiteleri yüzünden oralarda spor yaptırılamamaktadır. Örneğin, bir spor salonuna bizler dahi giderken endişe duyuyoruz. Acaba bize spor yaptırırlar mı? Yoksa yaptırmazlar mı? diye. Çoğu zaman salonlardan birçok bahaneler yüzünden geri dönüyoruz. Bugün burada bu veya şu etkinlik var, veya temizlik, boya, badana gibi bir çok neden söylüyorlar, antrenman yaptırmıyorlar. Dolayısıyla GEM’lerin federasyona bağlı olması, çok iyi olacağı kanaatindeyim.

         Önümde yazılı birçok notun tamamını söylemiyorum. Çünkü benden önceki  arkadaşlar aynı konulara değindiler. Söyleyeceklerim bu kadar, hepinize saygılar sunuyorum.

 

Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Sayın Arif Kısacık Bey’e teşekkür ediyorum. Şimdi sıra Hüseyin ÇADIRCI Bey’de, buyurun efendim.

 Hüseyin ÇADIRCI’nın Konuşması:

         Ben Şanlıurfa Güreş İhtisas Kulübü başkanı, aynı zamanda Balıklıgöl’ün muhtarıyım, aynı zamanda bir siyasi partinin gençlik kolları başkanıyım. Öncelikle bütün büyüklerime, şampiyonlara saygılarımı sunuyor, kurultayın hayırlı geçmesini temenni ediyorum. Ben üç başlık altında konuşmak istiyorum.

         Türkiye’de güreşin iyi bir yere gelebilmesi, uluslararası arenalarda şampiyonlar çıkarıp, takım olarak şampiyon olabilmemiz konusunda üç ana temadan bahsedeceğim.

Birinci olarak, okullara eğilmemiz lazım. Bakanlar Kurulundan çıkarılacak bir yasayla bütün okullarda güreş takımlarının kurulması zorunlu olmalıdır. Bu şartı, değerli mebuslarımız bir an önce kanunlaştırmalıdır. Bu konu güreşin alt yapısı veya potansiyelini halletmiş olur.

İkinci olarak, yerel idareler, yani belediyelerin de takım kurmak zorunluluğu yine mecliste yasalaşmalıdır. Burada konuşulanlar sümen altı edilmeden, ciddi bir şekilde konuyu mecliste ele almalılar. Yoksa bu iş lafta kalır. Bu konuda yasal bir zorunluluğun gerekli olduğu kanaatini taşıyorum. Bunlar yapıldığı sürece güreşte başarıya ulaşırız.

Üçüncü olarak, Federasyonumuz Türkiye’yi güreşte bölgeleşmek adına sekiz bölgeye ayırmıştır. Bizim bundan haberimiz olmadı. Bu konuda federasyon neyi kriter aldığını bilemiyorum. Ama, bazı bölgelerin isabetli olmadığını duydum. Nüfusu bir milyona varan ve çok sayıda şampiyonlar çıkaran bölgeler dururken, 150 bin nüfuslu bir ile bölge temsilciliği verildiyse, bu bir hatadır. Bu konu üzerinde, sayın federasyon başkanının yeniden düşünmesini ve buna göre bölgelerin yeniden tespit edilmesini istiyorum. Bu konu mutlaka yeniden analiz yapılırsa başkanımıza minnettar kalırız.

         Buraya gelmişken bizim Şanlıurfa’nın bazı problemlerini dile getirmek istiyorum. Bizim bu ilde sekiz sene önce kurduğumuz bir Güreş İhtisas Kulübü bulunmaktadır. Bu, ilimizde sadece üç kişinin sırtında gitmektedir. Bunlar güreşle ilgilenmez ise Şanlıurfa’da güreş bitti demektir. Biz bu sene 2’nci ligden çekildik. Sebep neydi derseniz efendim, federasyon perşembe günü bize bildiride bulunuyor. Benim sporcularımın hepsi öğrenci, cuma günleri tartı var, Cumartesi maçlar oluyor. Yani ben sporcuyu perşembe gününden okuldan alacağım, İstanbul’a veya başka bir İle götüreceğim ve Pazar günü Urla’ya getireceğim. Bu haftalarca devam edecek arkadaşlar. Söyleyebilir misiniz? Bu zor şartlara bir de maddiyatsızlığı eklerseniz bu işin altından nasıl kalkılır? Benim sporcularımın hemen hepsi devamsızlıktan okulda kaldı veya atıldı. Diğer bir konu da maddi imkansızlık ki bu durum beni kahrediyor. Örneğin, güreşçilerime ufak birer hediye alabilmek için şu ticaret odası, bu sanayi kapısı velhasıl kapı kapı dileniyoruz. Çok iyi bir ödül yönetmeliği çıkarılması lazım ki bu dilenme işinden vazgeçelim. Utanıyoruz arkadaşlar. Bir dünya şampiyonu güreşçinin en azından 3’üncü lig futbolcusu kadar maddi imkana sahip olabilmesi gerekir. Güreşçinin neden kıymeti bilinemiyor, anlamak çok zor. Kurultayın başarılı olmasını arzu ediyor, herkese saygılar sunuyorum.

 

 Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Sayın ÇADIRCI Bey’e teşekkür ediyorum. Sırada bulunan konuşmacı, Sayın Nuri KILIÇ Bey’i kürsüye davet ediyorum.

          

Nuri KILIÇ’ın Konuşması:

        Ben Gazi Beden Eğitimi Öğretmenliğinden mezun oldum. Altı yıl beden eğitimi öğretmenliği yaptım. Bundan sonra Yozgat’ta Spor İl Müdürlüğünde on yıl şube müdürlüğü yaptım ve fiilen orada bulunan güreş eğitim merkezine katıldım. Beş yıldır da GSGM Spor Eğitim Daire Başkanlığında çalışmaktayım. Burada da spor eğitim ve güreş eğitim merkezlerine bakmaktayım. Yani güreş eğitim merkezlerinin açılışından, öğrenci alımından ve atılımından, denetlenmesinden sorumluyum. Kurultayın hayırlara vesile olmasını diliyor saygılar sunuyorum.

         Şimdi öncelikle, Vedat Ergin hocamın bir sorusu var. Yanlış anlamadıysam “GEM’lerin merkezi, niçin Ankara veya İstanbul gibi büyük illere değil de, Aksaray’a kuruldu” gibi bir sorusu var. Vedat hocam doğru mu? Vedat Ergin cevap veriyor ”evet doğru”. Şimdi şöyle açıklayayım, ben Artvin Öğretmen Lisesinde okudum. O dönem taşra öğretmen liselerinde çok başarılı olmuş öğrenciler Ankara veya İstanbul fen liselerine yatay geçişle alınırdı. Bizler de okurken hep bunun hesabını yapardık. Şimdi biz zaman zaman GEM antrenörleriyle Kayseri’de bir araya geliyorduk. Bu araya gelişler seminer şeklinde oluyordu. Bu antrenörlerin şikayetlerini veya temennilerini alıyorduk. Özellikle de Kayseri’den örnek vereyim Cuma Güzel, Mahmut Gürüz ve Ali Oğuz Gürsoy şampiyon olmuş birer sporculardı. Çocuk diyordu ki “benim burada artık rakibim yok”. İstişare sonucu önce Kayseri’ye karar verilmişti. Daha sonra Aksaray’a çevrildi. Amaç; burada altı sene okumuş ve bıkmış bir çocuğa, başka bir ilde okuma imkanı ve heyecanı tanımaktı. Ayrıca, bu işi tatlı bir rekabete dönüştürüp, öğrencileri bir merkeze götürebilmede yarıştırmaktı. Amasya’da bu iş için düşünülmüştü. Bu arada Kayseri  ve Amasya illerindeki eğitim merkezlerine gidilip kontrol edildi. Bu iki ilin de eğitim merkezleri binalarının merkez binası olabilme vasfına haiz olmadıkları anlaşıldı. Bu arada Aksaray’da bir eğitim merkezinin yeni yapıldığı bildirildi. Buraya giden arkadaşlar, bu binanın Merkez GEM için müsait olduğu bildirildi. Ayrıca da, bildiğiniz gibi Aksaray İl Müdürü Nuri Öcal’ın güreşin içinden geldiği de bilinmekteydi. Nuri Bey’e durum iletildi. Nuri bey Vali ile görüşüp müsaade alarak, Ankara’ya bildirecekti. Vali izin verdi ve orası Merkez GEM oldu. Şu anda GEM’lerinin 52 elit sporcusu orada bulunmaktadır. Oraya 300 milyar Türk lirası para gitti.

Şimdi arkadaşlar diyor ki: “GEM’ler çoğaltılsın”. Ne oldu? İşte Aksaray’a 52 kişilik bir GEM açılmış oldu. Diğer okullar yine aynı sayıda sporcu alacaklar. Aksaray’a çok iyi iki antrenör olan Mehmet Biçici ve Hüseyin Çolakoğlu görevlendirildi. Şimdi buraya kadar gelindi. Oradaki antrenörlere şube müdürleri, şube müdürlerine il müdürü, il müdürüne vali, valiye Ankara yardımcı olacak ve bu iş böyle devam edecek. Bu işler böyle devam etmelidir. Benim ne konuştuğuma bakmayacaksınız. Ne iş yaptığıma bakacaksınız. GEM’lerin bizim tespit ettiğimiz 16 maddelik sorunları var. Bu problemleri aşmak için bütçe lazım. Biz gerekli bütçeyi hazırladık. Ancak, bu bizim istediğimiz gibi olmadı. Problemde budur işte. Bu kurultay çok güzel geçiyor. Yapılması gereken birbirimize destek olmak, eldeki imkanların ölçüsünde olabildiğince hizmet vermek, özveride bulunmak gerekmektedir. Birbirimize destek verip, sırt sırta mücadele verirsek, birçok problemi aşarız. Devletimizin imkanı ancak budur. Gönül isterdi ki daha fazla olsun. Olmayınca elimizdeki ile yetinmek zorundayız. Seçkin hocayla Eskişehir’e gittik, oradaki antrenörün ilgisini ve isteğini gördük. Eskişehir il müdürünün istememesine rağmen oraya eğitim merkezi açtık. Samsun’a eğitim merkezini denetlemeye gittik. Oranın il müdürü ile sohbet ettik. Bize, “hocam buraya gelen denetçiler sanki amirim gibi davranıyorlar. Halbuki sizlerle ne güzel anlaşıyoruz” dediler. Buralara da dikkat etmemiz gerekiyor. Konuşmama son verirken, kurultayın tekrar hayırlı ve uğurlu olmasını dilerim.

 

Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Sayın Nuri Kılıç beye teşekkür ederim. Sayın Mehmet ÖZSOY’u davet ediyorum. Buyurun efendim.

 

Mehmet ÖZSOY’un Konuşması: Ben Erzincan Şeker’de çalışan eski milli bir güreşçiyim. Erzincan Şekerspor kulübünde 1977 yılından beri greko-romen güreşini ayakta tutmaya çalışıyoruz. Konumuz greko - romen güreş olmasına rağmen bakıyorum konuşmacılar bu konuya pek girmediler. Biz 1977’den 1988’e kadar greko - romen stilde ve 1 ve 2’nci ligde hep yer aldık. Bu zaman zarfında başımıza gelen amirlerin güreşe bakış açılarına göre inişli çıkışlı dönemlerimiz oldu. Şu anda Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğünün Ankara dışında güreşi bitirmek üzere olduğundan endişeli ve dertliyiz. Buna rağmen bizler bulunduğumuz yerlerde bir şeyler yapma gayreti içindeydik. Maalesef federasyon ligleri yaparken coğrafi konumları hiç dikkate almıyor. Eğer liglerin yapılmasını istiyorsan bazı katkılarda da bulunman gerekir kanaatindeyim. Güreş ligini oluşturan heyetin bu durumları göz önünde bulundurması gerekir. 27 Şeker Fabrikalarından sadece Turhal, Ankara ve Erzincan ayakta kalabilmiştir. Bende geçen sene İstanbul kulüpleriyle eşleştiğim için ve coğrafi olarak uzak konulduğumdan tepki gösterip liglerden çekildim. 20 senelik bir işletme olmasına rağmen aslında şu zamanki dönem en parlak dönemimizdir. Müessesemize çok güzel bir güreş salonu yapıldı. Bizde orada vatanı milleti seven temiz insanlar yetiştirme gayreti içindeyiz. Aynı, dört yılda milletvekili seçimlerinde olduğu gibi, federasyon başkanlıkları seçimlerinde de çok sayıda telefonlar alıyoruz. Halbuki, bizler orada 20 yıldır çok uğraşlar veriyoruz. Bizler, inanıyoruz ki federasyon başkanları müessese müdürlerimizi arasalar, onlarla iyi bir diyaloga girseler, bizim orada yaptığımız hizmetler güreş adına kat kat artacaktır. Şu anki müessese müdürümüz aransa, bu müdüründe biz güreşçilere, çok katkı ve destekte bulunacağından eminim. Ama o müdürleri arayıp soran olmadıkça, onlar da güreş olayına soğuk bakıyorlar. Ben dört senede bir değil de, hiç olmazsa denetleme bakımından da olsa oralara gelmeleri, bizleri sorup dilek ve temennide bulunmalarının dahi çok katkı sağlayacağı kanaatindeyim. İl temsilcilerinin güreşe katkıları olabilir. Biz Erzincan’da maddi açıdan çok iyi bir il temsilcisi seçtik. Kendisi Erzincan milletvekilinin danışmanıdır. İsteseler bir takım kuracak imkana sahiptir. Çünkü mağazalar zinciri vardır. Federasyonunda bu tür temsilcileri iyi değerlendirmesi gerekir. Bunu not defterlerine kayıt etmelidirler. Bizler doğuda olmamıza rağmen greko - romen güreşe ağırlık veriyoruz. İnşallah, yıldız ve miniklerde çok iyi greko - romenci güreşçiler çıkaracağız. Bu imkanlar yavaş yavaş gelmektedir.

         Vedat hoca Ankara’da olmasına rağmen Şeker Sporla ilgili birçok şikayette bulundular. Neden Malatya, Erzurum, Kayseri ve Erzincan’da bulunan kulüpler kapandı. Bizim taşrada olan kulüplerin çok ağır problemleri var. Ankara’da bu bizim zor durumlarımızı birilerinin dile getirip destek olması lazım. Vedat hoca Erzincan’dan milli takıma neden antrenör gelmedi deyip, ilgili yerden bir telefon açtırabilirdi. Ankara’da bulunan arkadaşların sızlanmaya bizim kadar ihtiyacı yoktur. Buradaki tesisler ile bizim tesislerin kapasiteleri her yönüyle aynıdır. Ancak, buradaki imkanlar Erzincan’da yoktur. Biz Ankara’nın her yönüyle desteğini bekliyoruz. Buna gerçekten ihtiyacımız var. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ederim.

 

Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Mehmet Bey’e teşekkür ediyorum. Seyfi Bey mesajı aldınız herhalde, buyurun.

          

Seyfi KARADAVUT’un Konuşması:   Ben Kayseri’den yetiştim. 20 senedir bu bölgede antrenörlük yapıyorum. Benim şu anda karşımda oturan değerli hocalarım Sayın Müzahir Sille, Necdet Uçar, İsmail Ogan ve Turan Koçak’tır. Bu hocalarımdan almış olduğum derslerle Türkiye çapında iyi veya kötü bir yere kadar geldik. Ancak, milli olamadık. Birçok sakatlıklar geçirdim. Bir köylü çocuğuyum. Sizlerin öyle alkışlarına mahzar olmak benim için çok önemlidir. Teşekkür ediyorum. GEM Kayseri’ye 1995 yılında açıldı. Diğer GEM’ler bizden beş yıl önce açılmıştı. İlginçtir ki bizim GEM’in öğrencileri, okulların açılmasından bir buçuk ay sonra Kırşehir, Nevşehir, Kayseri ve Malatya’dan diğer GEM’lere girememiş öğrenciler arasından seçildi. Buradan hepinizin dikkatini çekiyorum. Yani, bu dört vilayet arasından seçtiğimiz bu öğrencilerin, birazdan başarılarından bahsedeceğim.

         1995 yılında ben yalnızdım. İlk olarak ilkokulun dördüncü sınıfından başlattım. 16 öğrencimle beraber burada görevlendirildim. 1996 yılında Mehmet Biçici’de geldi. İkimizin gayretiyle şu başarıları aldık; bu başarıları küçümsemeyin lütfen.

1997 Minikler Türkiye Birinciliği / Aksayar, takım birinciliği,

1997 Minikler Serbest Güreş Türkiye Şampiyonluğu,Elbistan, takım birinciliği,

1998 Minikler Türkiye Şampiyonası, Adana, takım birinciliği,

1998 Serbest Güreş Türkiye Birinciliği, yine üç birincilik aldık,

1998 Yıldızlar Türkiye Birinciliği, Malatya üç altın, takım birinciliği,

1998 Serbest Türkiye Birinciliğine biz takım çıkarmadık. Sadece bir sporcumuz katıldı, o da ikinci oldu. Çünkü biz greko - romen ağırlıklı çalıştık ve devam ediyoruz.

1999 yılında Türkiye’de altı kişimiz kürsüye çıktı. Gelelim yurt dışına. Yurt dışında da bizim GEM’den çok sayıda derece elde ettik. Lütfen kendi aranızda beni eleştirmeyin. Ben lise mezunuyum. Şimdi akademisyenler gelecek onların da başarısını göreceğiz.

 

Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Sayın Seyfi bey; derecelerinizi yeterince dinledik. Şimdi ne gibi çözüm öneriyorsun, lütfen oraya geçiniz.

          Seyfi KARADAVUT’un Konuşması: Efendim geleceğim. Ama yabancı antrenör dediniz de onun için bunları söylüyorum. Bakınız biraz önce Seçkin SARUHAN ne güzel dedi, yabancı antrenörün ne işi var efendim. Türkiye’de hiç antrenör yok mu? Siz hiç kendinize güvenip inanmıyorsunuz. Seçkin hocayı bunun için binlerce tebrik ediyorum. Eğer akıl alacaksanız, karşımızda dünyayı dize getiren değerli şampiyonlarımız var. Onlara danışın ve onlara güvenin. Bu sene minikler milli takımına antrenör olarak çağrıldım. Ne yazık ki, öğrencilerimle birlikte yurt dışına gidemedim.

 Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Lütfen arkadaşlar iki dakikamız var, sabredin. Siz de sayın Seyfi Bey; bir an önce konuyu özetleyin ve gerçek mesajlara geçin.

 Seyfi KARADAVUT’un Konuşması: Şimdi karşımızda bulunan değerli hocalarımın yanında benim antrenörlüğümün lafı bile olmaz. Ama benim de başarılarım göz önündedir. Maalesef 45 günlük hızlandırılmış eğitimden mezun Spor İl Müdürlerinin elinde oyuncak oluyoruz. Hepinizin huzurundan ayrılırken mutlu ve bahtiyarım.

 Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Türkiye’nin uzağından yakınından gelen değerli arkadaşlar. Bu salona 96 kişilik bir katılım oldu. Böylece bu salon rekor kırdı. Bundan sonraki çalışmalarımı bire bir hepinize ulaştırmaya çalışacağım. Bu denli katılımlarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum. Son sözü Değerli Hocamız Müzahir SİLLE’ye veriyorum. Buyurun hocam.

 

Müzahir SİLLE’nin Konuşması: Kıymetli arkadaşlar, sevgili talebelerim, değerli hocalar; ben pek konuşmayı sevmem ama, bazı şeyleri de söylemek istiyorum. Konu biraz dağıldı. Bizim devremizdeki Saim hoca İran’a, Hüseyin Meksika’ya ve Nuri hoca İtalya’ya ve Adnan hoca Polonya’ya gitti. Bunların yurt dışına gitmesinin sebepleri Türk takımının güçlü olmasına bağlıydı. Çünkü Türk takımı yurt dışına gittiği zaman, hep şampiyonluklar alıyordu. Bu hocaların hiç birisi gittikleri yerde başarılı olamadılar. Nedeni ise; At koşmuyordu. Diğer bir deyişle, ellerinde eleman yoktu. Türk gibi güreşçi yoktu. Bu gün Türk güreşi eskiden olduğu gibi çok iyi bir noktada. Ara sıra sarsıntılar olabilir. Ben serbest güreşten bahsetmek istemiyorum, çünkü alanım değil. Türk greko - romeninin bu düzeye gelmesinin sebebi, karşımızda bulunan hocalardır. Yani benin öğrencilerimdir. Bunlardan gurur duyuyorum. Böylesine başarılı antrenörlerimiz varken, yabancı antrenöre bence hiç gerek yoktur. Antrenörlük yaptığım dönemlerde Rus, Macar, İsveç ve Finlandiya gibi ülkelerin sporcularına bakıp imreniyorduk. Şimdinin  güreşçileri ve antrenörleri güreşi o dönemimizden daha iyi bilmektedir. Eğer, bizler o dönemde, şimdiki sporcular gibi güreşi bilseydik, çok sayıda şampiyonlar çıkarırdık. Ben şahsen son olimpiyattan en az greko - romene üç madalya bekliyordum. Bunun ikisi kesinlikle altın olmalıydı. Orada başarılı olunamadı. Bunun sebebi değişik faktörlere bağlanabilir. Ben konuşmak istemiyorum ve zaten konuşmayı da sevmiyorum.

         Son olarak, yabancı antrenöre gerek olmadığından eminim. Siz değerli antrenörlerin çalışmalarınızı devam ettirmenizi istiyorum. Asla yılmayın ve küsmeyin. Size güveniyorum, başarılı olacağınıza ve şampiyonlar çıkaracağınıza inanıyorum. Hepinizin gözlerinden öpüyorum. Türk güreşi sizlerin sayesinde gelişecek ve ilerleyecektir.

 Oturum Başkanı Ata KARATAŞ: Değerli arkadaşlar, oturumumuz burada bitmiştir. Bütün katılımcılara teşekkür ediyorum, yarın birçok konuda ayrı ayrı salonlarda oturum olacak. Oralarda sorularınız ve konuşmalarınızla iştirak ederek katkıda bulunacağınızdan eminim. Tekrar teşekkür eder, hepinize saygılar sunarım.   

 

GÜREŞ EĞİTİM MERKEZLERİ

7 Ocak 200l  Pazar

 

Oturum Başkanı : Nuri KILIÇ 

 

1. Güreş Eğitim Merkezleri hakkında Genel Değerlendirme.

    Naci NUMANOĞLU

    Gençlik ve Spor İl Müdürü-Artvin

2. Güreş Eğitim Merkezlerinin Sorunları.

     Mustafa BOYLU

    Güreş Eğitim Merkezi Eğitmeni-Aksaray

3. Güreş Eğitim Merkezlerine Antrenör Seçimi ve

     Federasyon  İlişkileri.

     Şehzade ASLAN

    Öğretim görevlisi ve Güreş Federasyonu Uzmanı-Ankara

4. Güreş Eğitim Merkezlerinin Geleceği.

     Mehmet ACAK

     TEAŞ Güreş Takımı Teknik Direktörü-Malatya

5. Güreş Eğitim Merkezlerine Öğrenci Girişi ve Sonrası

     Nuri KILIÇ

    GSGM Eğitim Dairesi Şube Müdürü-Ankara

 

D İ Ğ E R       K  O  N  U  Ş  M  A  C I L A R

Prof..Dr.Gazanfer DOĞU

A.İ.B.Ü Spor Yüksekokulu -Bolu

Avni SEL

GSGM APK Dairesi Başkanlığı-Ankara

Ali TAYYAR

Gençlik ve Spor İl Şube Müdürü- Amasya

Fevzi ÇELİK

Gençlik ve Spor İl Şube Müdürü- Afyon

Turan CEYLAN

Dünya Şampiyonu-Tokat

Seyfi KARADAVUT

Güreş Eğitim Merkezi- Kayseri

İlyas KÖLÜK

Güreş Antrenörü- Adana

Mehmet BİÇİÇİ

Güreş Eğitim Merkezi-Aksaray

Dursun Ali KISHALI

Hakem-Erzurum

İrfan ERDOĞAN

Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü

Nasip SAZAK

İl Temsilcisi-Eskişehir

Mehmet BİNİCİOĞLU

Gençlik ve Spor İl Temsilcisi-Balıkesir

İsmet ATLI 

Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu-Adana

Aslan TURAN

Afşin TEK Işık Spor Kulübü- Kahramanmaraş

Seyit EFE

MEDAŞ Genel Müdürlüğü-Konya

Y A Z I L I   M E T İ N    V E R E N L E R

Öğr.Gör.Metin KAPLAN

Sütçü İmam Üniversitesi-Kahramanmaraş

Ali TAYYAR

Gençlik ve Spor İl Şube Müdürü- Amasya

Zekai ERTEN

Güreş Eğitim Merkezi-Denizli

  

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ:

        Sayın genel müdürüm, değerli büyüklerim, sevgili arkadaşlarım. Bugün burada Türkiye’deki 20 ilimizdeki Güreş Eğitim Merkezlerinin sorunları problemleri ile ilgili konuları tartışacağız. Problemler tartışılacak, önerileriniz alınacaktır. Bu eğitim merkezleri bence iki gündür burada yapılan kurultayın temelini teşkil eden bu salondur. Sebebine gelince  Eğitim merkezleri  güreşimizin alt yapısını oluşturuyor. Buralarda yetişen gençlerimiz kulüplerde faaliyetlerini sürdürüyor ve milli takımlarımızın temelini teşkil etmektedir. Bu vesile ile kurultayın Türk milletine hayırlı olmasını diler hepinize saygılar sunarım. Bu oturumda  G.E.M’ler hakkında  genel değerlendirme konusunda Artvin Gençlik ve Spor İl Müdürümüz Naci Numanoğlu konuşacak. İkinci konuşmacı olarak yine güreş eğitim merkezlerinin sorunları hakkında uzun yıllar G.E.M antrenör olarak milli takımımızda görev yapan Mustafa Boylu bey açıklamada bulunacak. Üçüncü olarak güreş eğitim merkezleri öğrencilerin girişi, sorunları ve genel değerlendirmeyi de ben yapacağım. 4’üncü konuşmacımız G.E.M’ lere antrenör seçimi ve federasyon ilişkileri konusunda Atatürk Üniversitesi öğretim üyesi ve aynı zamanda da uzun yıllar Güreş Federasyonunda Güreş Eğitim Merkezleri ve federasyon arasındaki diyaloğu sağlayan Şehzade ARSLAN bey konuşacak.  5’inci konuşmacı olarak uzun yıllar özellikle Yozgat ta beraber çalıştığımız özellikle o dönemde Yozgat’ta 8 tane çocuğumuz şampiyon olmuştu ve  Güreş Eğitim Merkezinde görev yapan Mehmet Acak Bey, G.E.M’lerin geleceği hakkında konuşmasını yapacak. Daha sonra da bu konu ile ilgili görüş bildirecek veya soru soracak arkadaşlarımıza ve büyüklerimize söz vereceğiz. Tekrar hayırlı ve uğurlu olması dileği ile  ben şimdi bu oturumu açıyorum.

              Ben şöyle bir Güreş Eğitim Merkezlerinin kuruluş amacını müsaade ederseniz kısa bir açıklayım ve sonra arkadaşlarımıza söz vermek istiyorum. Güreş Eğitim Merkezleri kuruluşu 1987 yıllarına rastlamaktadır. 1987 yıllarında uygulamaya başlayan karakucak projesi güreşimizin kaynağını teşkil eden karakucak güreşlerini minder güreşine kazandırmaya ve güreşimizin alt yapısını oluşturmayı amaçlıyor. Bu amaçla karakucak  güreşi yapılan bölgelerde müsabaka düzenlenerek istikbal vadeden İlkokulu bitirmiş 11,12 ve 13 yaş arasındaki çocuklarımızın minder güreşine intikalini bir sistem içinde sağlamaktır.  Şu anda aynı sistem devam etmektedir. İlk yıllarda Karakucak oldu, son 3-4 senedir de minderde yapılıyor. Ata sporumuz güreşin alt yapısını oluşturmak amacı ile kurulan ve spora başlama yaşındaki çocuklarımız teşkilatımıza ait çeşitli illerimizde güreşe uygun özel yetenek sınavı sonucu seçilerek alındı. Bu ilimiz 23, fakat Bolu da deprem nedeni ile başka illere nakledildi. Kağıt üzerinde 23 gözüküyor ama şu anda 22 ilimiz vardır. Bu merkezlerde halen 541 öğrenci sporcumuzun eğitim, öğretimi ve masrafları teşkilatımızca karşılanarak elit sporcu olarak yetiştirmek üzere çalışmalar sürdürülmektedir. 2000-2001 eğitim yılında Güreş Eğitim Merkezlerinde başarısız olan 108 kişinin ilişiği kesilmiştir. Yerine yeni açılan eğitim merkezi ile birlikte bu sene 2000-2001 eğitim yılında 169 öğrenci sporcu alınmıştır. Ata sporumuz güreşte milli takımlarımızın alt yapısı Güreş Eğitim Merkezlerinden yetişen öğrenci sporculardan oluşturulmaktadır. Dünkü konuşmalarda da bahsedildi. Özellikle Greko-Romen de  yıldızlar milli takımının % 80 inin Güreş Eğitim Merkezleri öğrencileri olduğu bilinmektedir. Dünya ve Avrupa Şampiyonu olan Şeref Eroğlu, Harun Doğan ve aynı zamanda Nazmi Avluca bu Güreş Eğitim Merkezlerinden yetişmiştir. Sözü sayın Gençlik ve spor İl Müdürümüz Naci Numanoğlu beye Güreş Eğitim Merkezleri hakkında genel değerlendirmesini yapmak üzere veriyorum. Buyurun Naci bey.

 

Konuşmacı:Naci NUMANOĞLU

                    Gençlik ve Spor İl Müdürü- Artvin

 

Konu: Güreş Eğitim Merkezleri Hakkında Genel Değerlendirme

       

        Sayın başkan, değerli konuklar , önce sevgi ve saygılarımı sunuyorum. 1’inci Türkiye Güreş Kurultayının Türk Milletine hayırlı olmasını diliyorum.

       Ben, Güreş Eğitim Merkezleri ile ilgili ve benim  başında bulunduğum ildeki çalışmalardan birkaç örnek vereceğim. Çok şanslıyım, güzel bir eğitim merkezimiz var, ama  şanssızım Güreş Eğitim Merkezi 2-3 yıl içerisinde devletin en büyük yatırımı olan barajlar nedeniyle sular altında  kalacak. Bu yönden şanssızım.  İnşallah diğer ilçelerimizden birine taşıyacağız. Genellikle ben Güreş Eğitim Merkezlerinin sorunları içinde  öncelikle antrenör sorunundan bahsedeyim. Uzun zaman antrenör ihtiyacı çektik ve ancak Sayın Genel Müdürümüzün büyük desteğini alarak bir   sözleşmeli bir fahri antrenör ile bu çalışmaya devam ediyoruz. Ancak 1 antrenörle bu işin yürümesi yeterli değil,  daha sonra fahri antrenörlerimizle Güreş federasyonu başkanlığınca açılan kursların belgesini almış değerli arkadaşlarımızı da buraya monte ettik ve bu çalışmayı yürütüyoruz. 

      Şu an 4’üncü yılımız olmasına rağmen belli bir yere kadar geldik. Ama mutlaka Güreş Eğitim Merkezleri en az iki antrenörle  Serbest ve Greko-Romen olmak üzere yerleştirilmesi şart. Bunun yanında psikolojik yönden uzman özellikle geceleri bu çocuklarımızın başında mutlaka rehberlik denetimi yapacak kişinin olması benim en çok üzerinde durduğum konudur. Öncelikle 3 yıldır açılışı bana nasip olan Güreş Eğitim Merkezleri ‘nin sorunlarını 3. ve 4. yılında aşağı yukarı tamamını bilen bir insanım. Zorluklar içerisinde açtık ama şu anda çok güzel bir yere kadar getirdik. Özellikle bir şeyi vurgulamak istiyorum. Ben eski bir boksörüm, Boks ve güreş kardeştir. Hiçbir ayırım yapmadan özellikle ben güreşe olan bir sevgimden dolayı göreve başladığım ilk günde Güreş Eğitim Merkezlerini hizmete açmakla başladım. Ve şu ana kadar 12 kişi ile başladığımız Güreş Eğitim Merkezlerin de 23 tane pırıl pırıl gencecik çocuklarımızın eğitimi yapılıyor.  Ve periyodik olarak da bizim bir Güreş Eğitim dairesi ile yapmış olduğumuz bir yazışma sonucunda da antrenörümüz olmadığı  dönemlerde talep ettiğimiz yıllar vardır. Zaman zaman yürüyor ama şu an yürümüyor. Milli takımda görev yapan çok değerli hocalarımızın Güreş Eğitim Merkezleri’nde periyodik olarak görev yapmaktadır. Bunun çok faydalarını gördük. Gençlerimiz ve çocuklarımız orada bunları görme fırsatını buluyorlar. Bunun da mutlaka devam etmesi lazım. Antrenör veya isimsiz fahri antrenörlerimizin yapmış olduğu mücadeleye onların da biraz katkısı olursa çok güzel olacağını düşünüyoruz.

      Antrenörle beraber yetişmiş personelin olması gerekir. Özellikle Güreş Eğitim Merkezleri idareci arkadaşlarımız bunun alım satımından tutun, yetişmiş bekçi, bakıcısında yardımcı hizmetler, çocuklarımızın çamaşır sorunları, kaloriferler bunlar için bir yatırım yapılması, kadroların olması lazım. Bunlar olmadığı sürece, biz sayın valimin, kaymakam ve belediye başkanımızın ilave desteği ile bir takım arkadaşlarımızın desteği ile bu çalışmaları yürütmeye çalışıyoruz. Tabi kendi personelimizin büyük bir özverisi ile çalışıyor. Cumartesi ve Pazar’ı var. Bütçenin çok önemli bir yeri var. Güreş Eğitim Merkezleri deki aylık bütçeleri yaparken 1 yıllık normal kendi bütçesini yaptıktan sonra bir de müsabakalar devri başlıyor. Müsabakalarda da biz devreye giriyoruz. İaşe onların konaklaması, eğitim merkezlerinin ihtiyaçları dışında çok yoğun bir giderde var. Biz bu konuda gerçi zorlanmıyoruz, sayın başkanımızın fonu devreye giriyor. Ayrıca genel müdürlük bütçesinden yardımlar geliyor. Araç gereç yönünden bir sıkıntımız yok ancak dediğiniz gibi özellikle Güreş Eğitim Merkezleri  müsabakalarını bugün kendi bütçemizden ödüyoruz. Bu mutlaka federasyon bütçesinden verilirse Güreş Eğitim Merkezleri rahatlar diye düşünüyorum. Çünkü senede 15 tane maça gidiyoruz. Bir müsabakanın maliyeti 1-1,5 milyar. Buda bize ayrı bir yük getiriyor. Son iki maçları federasyon karşıladı ve buda bizim için mutluluk oldu. Müsabakalarla ilgili daha çok müsabakanın yapılması bana göre daha çok başarıyı getirir. Zaman zaman Güreş Eğitim Merkezlerinin kendi aralarında özellikle bu son dönemde Gürcistan Acar Özerk Bölgesi ile ikili yaptığımız spor değişim projesi adı altında müsabakalar yapıyoruz. Bu da sporcularımıza iyi bir motive oluyor. Yakın illerde de Güreş Eğitim Merkezleri kendi aralarında bu maçları yaptıklarına başarının geleceğine inanıyorum. Ben genel olarak Güreş Eğitim Merkezlerinin Türk sporuna gelecekteki demin bahsettiğim gibi çok değerli şampiyonlar çıkaracağına inanıyorum. Biraz daha özveri gerekli. Genel Müdürümüz ve sayın Başkanımızın bakış açıları çok güzel. Bu konuda güzel çalışma yapıyor. Güreş federasyonu başkanlığının da bize vereceği destekle bu çalışmaların daha da yükseleceğine inanıyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Teşekkür ederiz Naci bey. Güreş Eğitim Merkezlerinin sorunları ile ilgili Mustafa bey konuşacak, buyurun Mustafa Bey.

 

Konuşmacı:Mustafa BOYLU

                    Güreş Eğitim Merkezi Eğitmeni

 

Konu: Güreş Eğitim Merkezlerinin Sorunları

      

       Sayın başkan, sayın hocalarım, değerli antrenörler, hepinizi saygı ile selamlarım.Türk güreşini bulunduğu durumda kurtarmak için 1988 yılında yapılan Karakucak güreşlerinin seçimleri ile Güreş federasyonu başkanı sayın Esat Güçhan döneminde Eğitim Merkezi Projesi başlamış oldu. Sayın Sadettin Tantan ve İsmail Demirci federasyonu döneminde mükemmel seviyeye ulaştı. Ancak son federasyon döneminde ise adeta çöküş durumuna gelmiştir. İnanıyorum ki inşallah yeni federasyon başkanı sayın Osman Şansal Eğitim Merkezlerini eski seviyelerine getirecektir. Güreş Eğitim Merkezleri periyodik olarak denetlenmeli. Güreş Eğitim Merkezleri de görev yapan antrenörün eğitim formasyonu almış akademik kişilerden oluşması gerekir. Güreş Eğitim Merkezleri nasıl olmalı? İlkokula başlayan bir öğrenci 1. sınıftan 5. sınıfa kadar bir eğitim alıyorsa Güreş Eğitim Merkezleri de öyle olmalı ve bu eğitimci kişilerden olmalıdır.

          Güreş Eğitim Merkezleri de görev yapan antrenörler mutlaka maddi  yönden desteklenmelidir. Güreş Eğitim Merkezlerinde her antrenör planlı ve programlı çalışmalıdır ve bu çalışmalar federasyonca denetlenmelidir. Halen 14 senedir ben Güreş Eğitim Merkezlerinde görev yapıyorum. Bir  program yapılmadı ve federasyonca da verilmedi. Diğer merkezlerde de görev yapan arkadaşlar kendi plan ve programları doğrultusunda çalışmışlardır. Güreş Eğitim Merkezleri sayısını azaltmalıyız. 23 tane Güreş Eğitim Merkezleri açtık bir Güreş Eğitim Merkezi 20-30 kişi.Bu sayı olmaz. Zaten bunun 3-4 tanesi torpille giriyor, sakatlılar oluyor ve ne oluyor ? Bir takım olamıyor. Liglere katılamıyor. Onun için Güreş Eğitim Merkezleri sayısını kesinlikle azaltmalıyız. Hem denetleme yönünden de faydalı olur. Güreş Eğitim Merkezlerinde sporcu sayısını çoğaltmalıyız. Yani her eğitim merkezinde en azından 60 sporcu olması lazım ki 60 sporcu içinden daha elit sporcu şampiyon çıksın. Her Eğitim merkezinde bir sorumlu antrenör olması lazımdır. Bu sorumlu antrenörün tüm yetki ve görevleri federasyona verilmelidir. Eğitim Merkezinde yaş kategorilerine  göre ayrı ayrı çalıştırmalıyız. Diyelim ki bir eğitim merkezinde 10 tane güreşçi var. 2’inci  yıl 3 tane daha alıyor. Ondan sonraki yıl iki, ondan sonra ki yıl 3 tane daha alıyor. Büyük takım olmaz. Yaş kategorisi diyelim 15 veya 20 tane aldık. Bir  öğretmen, hocaları alsın yetiştirsin. İlkokulda öyle oluyor. Bir öğretmen 1. sınıftan alıp 5. sınıftan mezun ediyor.  Güreş Eğitim Merkezlerin de bir hocaya al 20 tane öğrenci sana aittir. Bunu ta mezun edene kadar götür. Başarılı veya başarısız sana aittir. Öyle bir şey oluyor ki ben bir antrenman yaptırıyorum. Bir dünya şampiyonu var bir de yeni gelen çocuk var. Şimdi programı hangisine  göre yapacağım. Onu bırak ona gidersen zaman kaybına gidersin. İster istemez öteki çocuklar eriyip  gidiyor. Antrenör genelde kime yöneliyor? Tabi ki şampiyon olacak olan sporcuya yöneliyor. Eğitim merkezlerini branşlaştırmalıyız. Grekoromen ve Serbest gibi. Nasıl branşlaştırmalıyız? Yaz dönemlerinde tüm eğitim merkezleri arasında seçme  yaptırılıp grekoromen de başarılı olanlar, grekoromen , serbestte başarılı olanlar serbest  Güreş Eğitim Merkezleri’ne gönderilir. Eğitim merkezlerinde her yıl sağlık taraması yaptırılır. Yani öyle bir şey oluyor ki çocuk seçmelerden geliyor arkasından gözleri görmüyor. Veya herhangi bir sakatlık çıktı. Çok geldi başımıza. Yani bu demektir ki sağlık taraması yapılmıyor. Sağlık raporu alıyor ama teşekküllü değil. Eğitim merkezi antrenman malzemesi takviye edilmelidir. Şu anda Güreş Eğitim Merkezlerindeki çocuklar yalınayak antrenman yapmaktadırlar. Bu doğru, açılsın denetlensin. Denetleyici bütün her şeyi görür. Güreş Eğitim Merkezlerine sporcu alımında kendi fikrim şöyledir: Herkes! kendi seçme yaparak illerden gelen sporcuları bir araya toplayalım. Örneğin yerde vardır. Çanakkale müsait illerden biridir. Bir yere toplayalım orda 30-40 gün geniş bir antrenör denetimde çalışmaya tabi tutalım. Oradaki çalışmalarda 30-40 gün sonunda alalım. Ben bir sporcunun eğitim merkezine 40 gün sonunda girip girmeyeceğini anlarım. 30-40 günlük kamp sonundaki seçmeler sonucuna göre Güreş Eğitim Merkezlerine alalım. Böyle olmazsa yazık bir seneki masrafa. Halbuki bir senelik masrafı önceden 30 günde yapalım. Alırken sağlam  alalım, bir daha çıkarmayalım. Bilgi, kondüsyon ve sağlık yönünde ve en sonunda da seçme ile Minikler Türkiye Şampiyonasını yapıyoruz, birde minik altı şampiyona yöneliyorum. Minikler 13-14 yaş 12 yaş doktor raporu kolu, minik altı 11-12 yaş, 10 yaş doktora kolu ve bu minikleri de Türkiye şampiyonası yaptıktan sonra mutlaka onlara kamp yaptıralım, kaç tane kamp dönem sonu, iki sene 3 sene her yıl kamp yaptıralım. Yıldızların alt yapısını oluşturmak için. Ben şimdi 4-5 sene milli takım antrenörlüğü yaptım.  Bence şu an altyapı bitmek üzere, bu senede belki yani 1998 de dünya ikincisi1999 da dünya şampiyonu geçen sene Avrupa şampiyonu. Bu sene belki ilk 3’e zor girecek, seneye kesinlikle giremez. Çünkü bitti. Yavaş yavaş, neden bitti? orda açıkça konuşmamız lazım,  acilen tedbir almamız gerekli. Çocuklar okullarda 10 gün devamsızlık yaptığı zaman sınıfta kalıyor. İkinci bir şey Aksaray’da açılan üst düzey Güreş Eğitim Merkezine değineceğim. Şimdi burada dediler  “efendim görüş aldık”. Hayır efendim hiçbir antrenörden görüş alınmadı. Onu söylüyorum.Üst düzey Güreş Eğitim Merkezi bütün iyi olan çocukları toplamaktadır. Güzelde şimdi adam diyor ki  ben Milas eğitim merkezine gittim iki tane iyi çocuk var. Bu senede üst Güreş Eğitim Merkezine alınmışlar. Ondan sonra da  hoca diyor ki ne yapalım ben bunları iyi olanları aldılar. Çünkü “ben bu sene şampiyon çıkaracaktım iyi olanları aldılar” diyor. Bir ikincisi ligler yapılıyor. Mesela  liglerde bu çocukları alacaksınız. Hayır efendim! gelmiyor, “ben hastayım” diyor, gelmemesi de doğaldır. Hani orda bir antrenörün dersine çalışıyordur. Artık çocuk oraya gitmiştir yani kalkıp ta oradan oraya gelmez Milas’tan Aydın’a maça gidiyoruz. Milas Aydın yol masrafı alıyor. halbuki taaa Aksaray’dan gelecek oraya bir de Cuma günü gelirse okuldan da devamsızlığı olacak, devamsızlığı olduğu zamanda 10 gün dolunca okuldan atılacak. Üst eğitim merkezi hocası nasıl olmalı? Üst eğitim merkezi bur da hocamda var. Okulu bitirdikten sonra veya Güreş Eğitim Merkezini bitirdikten sonra üst eğitim merkezi yapılabilir. Üniversite düzeyinde gençler üzerinde olursa daha faydalı olur kanısındayız.Teşekkür ediyorum.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Mustafa beye açıklamalarından dolayı teşekkür ederiz. Mustafa Bey birkaç konuyla ilgili konumuzla ilgilendirdiği için ben açıklama yapmak istiyorum. Birincisi Güreş Eğitim Merkezinin çöküş durumundan bahsetti. Şimdi ben bunu bir yerde kabul ediyorum, gerekçesi de şudur: G.E.M de çalışan arkadaşlarımız var. Bende  on yıl Yozgat Güreş Eğitim Merkezinde çalıştım. Şube müdürü olarak şu anda 5 yıldan beri Türkiye genelindeki eğitim merkezlerine bakıyorum. Gerekçesi şudur arkadaşlar;  G.E.M ilde açıldığında heyecanlı bir çalışma vardı. Mehmet Bey yanında, ilgili arkadaşlarımızda var, Güreş Eğitim Merkezleri çalışan, şimdi bu arkadaşlarımız G.E.M’de ilini veya kendi eğitim merkezini ispatlama için yani gece gündüz bir çalışma gayreti içine girdiler. Sonuçta  bu arkadaşlarımızın yetiştirdiği sporcularımız milli takıma gitti. Yıldızlar da ve gençlerde Dünya şampiyonu oldu, Avrupa şampiyonu oldu. Geriye döndüğü zaman Antrenör arkadaşlarımıza gözle görünür, elle tutulur bir maddi destek sağlanmadı, sağlanmadığı zamanda arkadaşlarımızla biz zaman zaman her şeyi görüştük. Haklı olarak “ben yetiştiriyorum” diyor. Yozgat la ilgili söylüyorum. “A adamı götürüyor milli takım kampında bir ay çalıştırıyor ve şampiyonaya o götürüyor ödülü de o alıyor” diyor. “O zaman ben onun için niye çalışayım” diyor. “Ben 657 ye tabi devlet memuruyum. O zamanın parasıyla 150, bu zamana göre 170 milyon lira  para alıyorum” diyor, ben bunu defalarca her toplantıda dedim bir kriter bir kıstas geliştirelim. Nedir? A eğitim merkezinden Yıldızlar gençler milli takımına sporcusu giren antrenörü ödüllendirmek üzere milli takım kamplarında görevlendirelim.  Milli takımla birlikte oda gitsin öbür eğitim merkezi şunu diyebilsin, “bakın Tokat eğitim merkezinde iki tane güreşçi vardı”. O gitti orada derece yapan çocuklarında ödüllerini aldı. eğitim merkezlerine ilk giriş dönemlerinde cüzide olsa bir ödül vardı. O gün biz Yozgat’ta 1300 mü yalan söylemesem  1800 kişiden 20 kişi seçtik. Çünkü afişler benim köydeki vatandaşımın alacağı paraya bakıyor. Diyor ki “benim oğlum güreşe girerse 1’inci olursa o gün için 5 milyon bugün için 100 milyon alacak.  Onun için iyi para, o paraya bakarak büyük ilgi alaka vardı. Zamanla bu para kalktı ve eğitim merkezlerindeki belli şeylerde düşüşler oldu. Artı basın yoluyla kendimizi ve sporcuyu tanıtamadık. Diyemedik ki ya bu eğitim merkezinde yetişen bir çocuk buraya girişinden çıkışına kadar en sonunda hiçbir şey yapmıyorsak buyurun işte Güreş Eğitim Merkezinden mezun olup da bizim Yozgat ta söyleyeyim. Yozgat YIMPAŞ Güreş İhtisas kulübünde güreşen ve oradan maaş alan öğrenciler var. Yine 8 tane çocuğumuz TEAŞ’a geldi. Yani bir yerde de  çocuğun hayat garantisini gösteremedik ve tanıtamadık. Eksiklikler bizim eksiklerimiz. Federasyonlarda plan program dendi, hatırladığım kadarıyla plan program gönderildi. Hatta Teknik kurul üyeleri özellikle Gazi Üniversitesinden  gitti ama ne olur her sene bu yenilenebilir. Birde şunu söylüyoruz; arkadaşlar özellikle bulunduğumuz dönemde bütün arkadaşların fikirlerini biz alıyoruz. İllere yazıyoruz ve diyoruz ki “biz bu sene öğrencilere bir seçme sınavı uygulayacağız görüşleriniz  nedir?”. Bütün illerin görüşleri alınıyor, teknik heyet veya ilgili milli takım antrenörler veya bu işin içinde yetişmiş arkadaşları topluyoruz. Diyoruz ki    “arkadaşlar illerden böyle görüşler geldi, Buyurun” Yani sizlerin illerden gelen görüşler doğrultusunda yapılıyor.  Ne olur? Bu her sene yenilenir.

 

Prof.Dr.Gazanfer DOĞU: Pardon Sayın Başkan!

 

Nuri KILIÇ: Buyurun.

 

Prof.Dr.Gazanfer DOĞU: Usul olarak söz alabilir miyim? Müsaade ederseniz diğer arkadaşlar konuşmalarını bitirsinler çünkü siz böyle bir konuşmaya cevap vermeye kalkarsınız, bizlerde konuşmak istiyoruz, bizlere vakit kalmayacaktır. Siz cevap vermeyin bizlerde konuşalım en sonunda toparlarsınız. Böylece daha iyi sonuca varırız.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Rica ederim. O zaman en son konuşmacı olarak ben konuşayım.

 

Prof.Dr.Gazanfer DOĞU: Zaten başkan olarak sonunda toparlayacaksınız.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: O zaman Güreş Eğitim Merkezlerine Antrenör seçimi ve federasyon ilişkileri hakkında Şehzade Aslan  bey konuşacak, buyurun hocam.

 

Konuşmacı: Öğr.Gör.Şehzade ASLAN

                     Güreş Federasyonu Uzmanı-Ankara

 

Konu: Güreş Eğitim Merkezlerine Antrenörler Seçimi ve  

            Federasyon İlişkileri

  

Sayın başkanım, çok kıymetli olimpiyat sporcusu İsmet hocam, saygı duyduğumuz Gazanfer hocam ve değerli arkadaşlar. Burada ağabeylerimizin bulunması bizi memnun etti ve heyecanlandırdı. Benim konum, Güreş Eğitim Merkezi antrenörler seçimidir. Mevcut yasalarımız ve kanunlarımız içinde şu anda Güreş Eğitim Merkezinde görevli antrenörlerimizin statülerini izah etmek istiyorum.

1-Kadrolu Antrenörlerimiz var.  Bunlar GSGM bünyesindeki kanun ve yasa içinde sınava girmiş kazanmış  kadro almış güreş antrenörü olarak hizmet ediyor.

2-Aynı statünün diğer bir benzeri sözleşmeli statüde antrenör arkadaşlarımız hizmet veriyor.

3-Beden Eğitimi öğretmeni olup ta sonradan güreş antrenörü olan arkadaşlarımız hizmetin içerisindedir.

4-Fahri, sadece lise mezunu veya güreş yapmış milli olmuş antrenörlük kurslarına katılmış diplomasını almış arkadaşlarımız hizmet etmektedir.

Şimdi kadrolu ve sözleşmeli hizmet eden antrenörler Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde maaş alıyor. Beden eğitimi öğretmeni  olarak görev yapan ve güreş antrenörlüğü statüsünde olan arkadaşlarımızda Gençlik ve Spor İl Müdürlüklerimizde kendi maaşı dışında ders ücreti karşılığında görev yapıyor. Bir de güreş Antrenörü olup da yine fahri olarak il Müdürlüğü kendi bünyesinde ücret ödeyip çalıştırdığı arkadaşlar var. Şimdi şu andaki hizmet bu arkadaşlarımızla devam ediyor. Fakat biz tabi üniversite kökenli, federasyonla şu anda eğitim şubesi ve yurt içi faaliyetlerinde çalışıyorum. Çalıştığım için Gençlik ve Spor Müdürlüğümüz sadece güreş faaliyetlerinde değil diğer branşlar için 2000’nin üzerinde bir antrenör ihtiyacının olduğuna dair başbakanlığa bir talebim var. Maliye bakanlığına mücadele ediliyor bildiğim kadarıyla, ihtiyaç var. Şu anda bizim kadrolu antrenör sayımız 57 tanedir. Türkiye genelinde  tabi bu yetmiyor. İnsana bir sosyal güvence maaş vereceksiniz ki ondan hizmet elde edeceksiniz. Yetmediği için gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bunun mücadelesini veriyor. Ama Federasyonda başkanlığı da  şu anda milli olmuş uluslar arası dereceleri olan çok büyük yetenekli kabiliyetli,  arkadaşlarımızdan boşta olan insanlar var. Bunlar için yine o siyasiler vasıtasıyla zorlamalar oluyor. Fakat sonuç Maliye Bakanlığı işte bu kadro tahsisini şu ana kadar gerçekleştirmedi.

Şimdi burada bizim geçmişimiz,işte hepimiz görüyoruz  rahmetli Yaşar Doğu sembol olmuştur. Hizmetiyle çalışmalarıyla bizim hep efsanemizdir. Bana göre bu efsane anlayışını herkes kendi gönlünde yaşattığı gibi kendi icraatında da yaşatmalı. Yani bu hizmet eden insanlar, bizde bir alışkanlık var kusura bakmayın, sadece eleştiriyoruz, sadece konuşuyoruz, ama herkes kendi üzerine düşen görevi yerine getirmeli ve onun çabası içerisinde olmalı bir de bir beklenti var her şer yukardan bekleniyor, bulunduğu yerden de insanlar kendi kendilerine çözüm üretmeli. Bana göre Türk güreşinin kurtuluşu o. Şimdi Mustafa hocam şunu söyledi. Kendisi hizmet adamıdır. Gerçekten Türk güreşine büyük hizmeti ve emeği geçmiş insan. Ben konudan konuya geçeceğim kusura bakmayın. Ve takdir ediyoruz mesela Şeref Eroğlu arkadaşımızın hocalığı yapmış yetiştirmiştir. Şimdi dünde ben konuşmaları dinledim. Gerçekleri objektif olarak ortaya koymamız lazım. Şu anda 38. Federasyon başkanımız seçildi. Hepsi hizmet heyecanı ile, şu andaki başkanımızda hizmet heyecanı ile göreve geldi ve geçmişteki insanlar hepsi Ata sporuna görev yapmış ve görevleri sona ermiştir. Hepsine sonsuz teşekkür etmemiz lazım. Hepimiz bir güreş ailesiyiz. Şimdi Mustafa hocam siz Denizli’de görev yapıyordunuz, yani bir sene içinde federasyon desteği ile Aksaray’a tayininiz çıktı. Hizmet amacıyla, ondan sonra da Muğla’ya çıktı. Şu anda orada görev yapıyorsunuz. Dediniz ki “Güreş Eğitim Merkezleri de müthiş bir çöküş var”. Şimdi yani böyle çöküşün sebeplerini açıklamalıyız. Şimdi ben polemiğe girmeyeceğim müsaade edin. Güreş Eğitim Merkezlerinin iyiye ulaşması için her dönem herkes mücadele etmiştir. Burada oturan arkadaşlarımız var. Hizmetin içinde asıl sıkıntı nerede biliyor musunuz. İç bünyedeki çatışma . Bana göre iç bünye kendisiyle barışık olmalıdır. Antrenör, antrenör ile anlaşamıyor. Meseleleri medeni cesaretle ortaya koyamıyoruz. Hep birbirimize ayak oyunları, bununla bir yere varamayız.Camia olarak beni bir yere götüremez. Mesela Güreş Eğitim Merkezlerinde yıldızlarda yarışma sistemi içerisinde iyi bir noktaya geldik, Şimdi ben öneriler bölümünde çok detaylı açıklayacağım. Güreş Eğitim Merkezleri ile Federasyon ilişkisi ne olmalı, önerilerimiz var. Ama asıl konuma geliyorum. Eleştirerek değil de objektif olmalıyız.

        Güreş Eğitim Merkezi üst kurulu güreş eğitim ve çalışmalarının içerisinde bir takım antrenörlerimiz de yer almıştır. Bu çalışmalarda da raporlar yazılmıştır.  Federasyonumuzun hizmetlerini daha yukarıya taşımanın temeli bu olmalı. Spor Eğitim Dairesi ve federasyon başkanlığının Güreş Eğitim Merkezleri ile ilgili idari teknik konularda müşterek ve düzenli çalışmalar yapmaktadır. Bu biliniyor. Bu amaçla uzmanlardan oluşan Güreş Eğitim Merkezleri üst kurul oluşturulmuş olup, bu kurul eğitim ve denetim çalışmalarını yürütmektedir. Bu çalışmaların içerisinde milli takım antrenörlerimizde periyodik olarak yer almıştır. Teknik taktik ve eğitim amaçlı çalışmalar. Bu çalışmalarda bakın raporlar yazılmıştır. Mesela örnek vereyim; Amasya Güreş Eğitim Merkezinin, mevcut güreş antrenman salonunun büyütülmesi bunlar eksik olarak tespit edilmiş. Ama şu andaki konumda  hizmetin en iyi durumda  verilmesi olan bölgeyiz. Güreş Eğitim Merkezleri yemeklerin eğitim merkezi mutfağında çıkarılması, en iyi kaliteye çıkması için böyle bir rapor hazırlanmış . Mesela Afyon Güreş Eğitim Merkezi binası; yerinde tespit yapılarak binanın iç tefrişatının yeniden düzenlenmesinin sağlanması. Bina olarak biliyorum biraz daha yeniden yapılanmasına ihtiyaç var. Buna benzer çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmada bulunduğu yerden daha iyi noktaya taşınmalıdır.

           Kendi tespitlerimi söylüyorum Türk Güreşinin alt yapısının en önemli kaynağı bunlar. Federasyon güreş kelimesi geçtiği zaman onun sahibi biziz bir kere her güreşçi güreşçinin sahibidir. Yani güreş kelimesi bizin heyecanımız, yaşantımız. Öneriler bölümünde bu konudan bahsedeceğim. Şimdi sözü fazla uzatmak istemiyorum. Spor eğitim dairesi başkanlığı ve Güreş Federasyonu başkanlığı ile gençlik ve Spor İl Müdürlükleri Güreş Eğitim Merkezlerinin bulunduğu durumdan daha iyi seviyeye getirmesi amacı ile çalışmalarını sürdürmek zorundadır. Arkadaşlar dönelim yine geriye. 2,5 senedir güreş federasyonunda çalışıyorum, buradaki oturan arkadaşlarım, Güreş Eğitim Merkezleri hizmetinde bulunan arkadaşlar detayı benden daha iyi yaşamışlardır ve yaşıyorlar. Bir kere benim tespitlerimi söyleyeyim şu anda Türk güreşinin alt yapısına, kaynağına hizmet eden en önemli merkezler bunlar;  Eleştirsek de Türk güreşinin alt yapısını Güreş Eğitim Merkezleri oluşturuyor. Burada minikler Türkiye şampiyonasının 2000 yılı sonuçlarına  bakarsak ille 3 derecenin dışındaki ilk altı derecenin % 90’lık bölümünü Güreş Eğitim Merkezleri talebelerinden oluşuyor. Yıldızlar Türkiye Şampiyonları Grekoromen ve serbestlerde de  yine % 70 yakın potansiyelini G.E.M oluşturuyor. Yıldız milli takımın Grekoromen’in  hemen hemen %100,yine  G.E.M’de yetişmiş ama kulüplerimize gitmiş sporcular bulunuyor. Ve bu kaynak Anadolu da mayasını  tutturmuştur. Büyük ilgi heyecan var Anadolu insanı güreş seviyor onun hayalini ne süslüyor hem eğitim yapacak hem de güreş yapacak. Büyük bir katılım ve istek var. Bu seçmelerde yetenekli insanlar var. 11 yaşında şiir gibi öğrenmiş o çocuklarla o yarışa katılmak için karşılaşıyoruz. Şimdi bu potansiyelin Güreş Eğitim Merkezlerini hizmetlerini iyi bir yere taşımak olmalıdır. Önerilerim: 

1- Güreş Eğitim Merkezlerinin fiziki ve bu gibi koşulları yeni federasyon tarafından bana göre bir komisyon tarafından yeniden oluşturulmalı ve bu insanlar objektif hizmetin daha iyi bir noktaya taşıyacak anlayışından olan insanlardan oluşmalı. Eksikler tespit edilip bunlar üzerine gidilmeli.

2- Güreş Eğitim Merkezleri de görev yapan antrenörlerin değerlendirilmesi ve görev süresince hizmet performansı başarısız olanlar tespit edilmeli ve yerlerine başarılı olabileceklerin görevlendirilmesi ve başarılı olanlara maddi destek sağlanması gerekiyor.

Şimdi Necati hocamla dün konuşuyorduk dedi ki mesela belirli bir yaşa gelmiş bir ağabey pozisyonunda ki yıllarca hizmet etmiş bir antrenörümüz ne olmalı. Gence yerini vermeli, hizmeti şöyle uygulamalı. Mesela doğru çeşitli yorgunluk belirtileri olabilir, maddi sıkıntıları olabilir, bunların çözülmesi gerekiyor. Eskileri darıltmadan yeni, heyecanlı mesela beden eğitimi kökenli güreş antrenörü olabilir, diğer şeyler bunlar takviye edilmeli. Hizmeti kim üretiyor, arkadaşlar? Terleyen antrenörler! şimdi efendim Mehmet Biçici hocamız burada. Bunlar yürütüyor. Biz burada konuşuyoruz, ama hizmeti bunlar yapıyor. Onları her türlü ödül ve motivasyonla desteklemek gerekiyor. İşte yeni komisyon bunları dinlemeli ve o hizmeti de iyi bir yere taşımalı.

3- Diğer bir konu Güreş Eğitim Merkezlerinde görevli tüm personele görev alanları ile ilgili hizmet içi seminer verilmeli. Güreş Eğitim Merkezleri de çalışan  personel eğitilmeli özelliklede aşçılar.

4- Antrenörlerin sürekli kendini yenilemesi ve geliştirmesi için  gerekli eğitim, seminer ve kurs programlarının uygulanması zaten federasyonlar her dönemlerde bu tür seminerler ve kursları uyguluyorlar. Daha genişletilerek uygulanmalı.

5- Önemli diğer bir konu Güreş Eğitim Merkezlerine sponsorluk desteğinin sağlanması. Şimdi burada içişleri bakanımız sayın Sadettin Tantan beyde geçmişte federasyon başkanlığımızı yapmış büyüğümüz, ağabeyimiz, hatta bu konuda şöyle bir düşüncede ön planda özel idareler şu anda İl Müdürlükleri, valilerin emrinde, hatta valilerimiz İl Müdürlüklerinin başkanıdır. Asıl sorumlusudur. Bu koordine ile birincisi sponsorluk konusunda özel idarelerden etkili destek sağlanabilir.Bir şey daha söylemek istiyorum. Antrenör hizmet üretir ama  kendisi için bir şey istemeye utanır. Bizde utanıyoruz. O antrenöre idareci sponsorluk hizmetinin sağlanmasına uğraşmalı.

6- Güreş Branşı olan başarılı beden eğitimi öğretmenlerinden yararlanılması, Güreş Eğitim Merkezlerinde dışlamak olmamalı, camia her şeyi paylaşabilmeli, bilgisini ve hizmetini de paylaşmalı. Her şeyini paylaşmalı ve bütünleşmeli. Biz egoizmden benliğimizden kurtulmalıyız. Güreş camiası bir olabilmeli.

7-Güreş Eğitim Merkezleri ile Üniversiteler diğer eğitim kurumları ile bir koordinasyon sağlanmalı. Tüm hizmetlerde ama bak biz burada şu andaki konuşmalarımız samimidir. İç bünyemizde samimi olmayız. O samimi insanlarla diyalog kurup hizmeti bir noktaya taşımak. Aslında konuşulacak konu açıldığı zaman çok şeyler var. Hepinize teşekkür ediyorum.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Şimdi Güreş Eğitim Merkezlerinin geleceği ile ilgili Mehmet Acak bey buyurun.

 

Konuşmacı:Mehmet ACAK

                    TEAŞ Güreş Takımı Antrenörü-Ankara

 

Konu: Güreş Eğitim Merkezlerinin Geleceği

        

       Değerli başkan, arkadaşlar, sayın genel müdürüm, bana bu fırsatı verdiğiniz için hepinize teşekkür ederim.Öncelikle size teşekkür ederim. Güreş Eğitim Merkezleri kuruluşunda emeği geçen özellikle sayın, Esat Güçhan’a teşekkürlerimi arz ederim.

      Güreş Eğitim Merkezlerini yetenekli, güreşi seven ve tecrübeli insanlara teslim etmek gerekmektedir. Bu nedenle buradaki sporcuların emin ellere teslim edilmesi gerekir.Teslim edilecek kişi antrenörlerdir. Antrenörler ve oradaki idarecilerdir. Güreş Eğitim Merkezleri 3289 sayılı Gençlik ve Spor genel Müdürlüğü Teşkilatlandırma Kanununun 2. bendine göre 21835 nolu kararına göre çıkarılmıştır. Bu çerçeveden dışarı çıkılmayan ana taslağı bu Resmi gazetede yayınlanmıştır. Antrenörlerin ve özellikleri kendim antrenör olduğum için bu konuya değinmek istiyorum. Güreş Eğitim Merkezleri antrenörleri Üniversite mezunu, özellikle spor akademisi, milli takıma girmiş olmalı. Sosyal yönüyle insanlarla ilişkisi çok iyi olmalı. Sporcuların psikolojisinden anlamalı.

       Antrenörlerin iyi eğitimden geçmesi ve vücut yapısı uygun olmalı. Antrenörlerimizin tek işi antrenörlük olmalı, en az bir yıllık eğitiminden geçmeleri gerekir. İdarecilere gelirsek; Güreş Eğitim Merkezleri müdürleri çok iyi birer eğitimci olmalıdır. Bu sorumlu kişiler İl Müdürlüklerine bağlı oldukları için İl Müdürlüğünün emrinden dışarı çıkamazlar. Her türlü denetim il müdürlüğünün emri altındadır. İl Müdürü ne derse o olur. İl Müdürleri Güreş Eğitim Merkezlerine iyi bakarsa iyi olur. Kötü bakarsa kötü olur. Güreş Eğitim merkezinin her yere açılması ile sorunlar çözülmemektedir. Çünkü sporun yapılabilmesi için sporcuların sağlıklı olması gerekir. Güreş Eğitim Merkezleri açılmasında o ildeki Mülki İdare Amirleri ile işbirliği yapılmalıdır. Bilindiği üzere Güreş Eğitim Merkezleri federasyona bağlı değildir. Güreş Eğitim Merkezlerinin başarılı olabilmesi için Gençlik ve Spor İl Müdürlükleri ile devamlı iş birliği yapmak gerekmektedir.Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü  Eğitim dairesi ile Güreş federasyonu Eğitim dairesinin ortaklaşa çalışma yapmaları sadece kağıt üzerinde eğitim kurulu değil çalışmalar seminerler denetimler yapılması sağlanmalıdır.Eğitim Kurulu Kurullar, bu sadece Güreş Eğitim Merkezleri ile ilgilenen eğitimci ve antrenörlerden oluşan bir kurul olması gerekir. Bu eğitim kurulu, üniversitelerden öğretim üyesi, antrenörler, psikolog, il müdürleri, şube müdürleri, çünkü burayı birinci yönetecek il ve şube müdürleridir. Bu kurul bir ay toplanıp bilgi üretip bunların uygulanıp uygulanmadığı  kurul tarafından denetlenir. Güreş Eğitim Merkezlerine ayrılan ödenekler yeterli değildir. İl Müdürlüklerinin personel sayısının kısıtlı olması nedeni  ile vasıflı eleman tayin edilememektedir. Vasıflı eleman (sağlıkçı, psikolog, Aşçı,) dışarıdan temine dildiğinde maddi yönden sıkıntı çekilmektedir. Güreş Eğitim Merkezleri bulunduğu illerde spor salonları yetersiz olup araç, gereç temininde il müdürlüklerinin desteğine ihtiyaç bulunmaktadır. Güreş Eğitim Merkezlerinde malzemeler kısıtlıdır, maddi konularda desteğe ihtiyacımız vardır.

Güreşin Problemleri: Güreşin problemleri ülkenin ekonomik yapısı ile ilgilidir. Güreş şu anda 17 yaşında Dünya şampiyonu çıkıyorsa, geçmişte ileriyi gören idarecilerin ürünüdür. 1988 yılında başlayan Güreş Eğitim Merkezlerinin meyveleridir. Ne yazık ki bu meyveler 2-3 yıldır yok. Bu açıdan bizim görüşümüz genellikle Güreş Eğitim Merkezleriyle ilgilidir. Bu gözlemlerimiz güreşin alt yapısı ve milli takımlar düzeyindedir. Bu problemler başlıklar halinde aşağıdaki şekildedir.

1-Güreş Eğitim Merkezleri,

2-Kulüpler

              a) Özel kulüpler

              b) Kamu kulüpleri

              c)Belediye kulüpler.

3-Gençlik Spor İl  Müdürlükleri

            4-Güreş federasyonunun eğitim kurulu ve sağlık kurulu

5-Antrenörler

               a)Güreş eğitim merkezi antrenörleri

               b)Gençlik spor ve il müdürlüklerinin antrenörleri

               c)Kulüp antrenörleri

               d)Milli takım antrenörleri

6-Sporcuların problemleri

7-İdarecilerin problemleri

8-Güreş federasyonunun problemleri.

              Biz sadece Güreş Eğitim Merkezlerinin sorunlarını anlatacağız.

              Güreş Eğitim Merkezlerinde çalışan antrenörler iki üç yıl çalışıp birer beceri kazanmışlardır. ( Sporcu çocuk eğitimi hakkında) Bunlar tam işi kavradıkları zaman verimli olmuşlar, o yıllarda senede bir defada olsa seminerler düzenlenmiş bu antrenörlerde o seminerlerden öğrendiklerine biraz da olsa becerilerini katmışlar ve araştırmışlardır. Dünyada en zor iş bize göre insan eğitimidir. Güreş Eğitim Merkezlerinde antrenörlük Milli takım antrenörlüğü gibi değil, Orada antrenörün yaşamı, hareketi sporcuların her şeyidir. Temel bilgi orada verilir. Bu nedenle en zor antrenörlüktür. Çünkü sporcu ilkokulu bitirir, gelir ve liseyi bitirene kadar o çocuk ergenlik dönemini geçirir. Bizdeki antrenörler kulüpte veya milli takımda ne gördüyse onu çalıştırır. Ama Güreş Eğitim Merkezinin antrenörü öyle değildir. Buradaki Antrenörlük,bambaşka. Ayrı bir hüner sahibi olmaları lazım.

              Güreş Eğitim Merkezlerinin Problemleri:

              1-İl Müdürlüklerinin Problemleri

              2-Antrenörlerin Problemleri

              3-Güreş Federasyonunun problemleri

              Güreş Eğitim Merkezlerinin bulundukları illerde, il müdürleri değiştikleri için önceki il müdürlerinin Güreşe sempatisi vardır, siyasilerin isteğiyle Güreş Eğitim Merkezi  açılmıştır. Her hangi bir nedenle oradan ayrılan müdürlerin yerine gelenler, Güreşe sempati ile bakmayabiliyor veya Güreşi sevmeyebiliyor. Bu nedenle Güreş Eğitim Merkezlerine soğuk bakıyor. Güreş Eğitim merkezi olan İl Müdürlükleriyle Güreş Federasyonunun Eğitim Kurulu beraber çalışmamaktadır.Güreş Eğitim Merkezleri İl müdürlüklerinin elinde vasıfsız elemanlar vardır. Bir örnek verecek olursak aşçılıktan anlamayan kişiyi aşçı yaparlar. Bunu da güreş eğitim merkezine gönderirler. Çünkü oradaki çocuktur. İl müdürlüklerinin genellikle doktoru, aşçısı, psikologu, diyetisyen kadroları olmadıkları için bunlar yetersizdir.

 Güreş Eğitim Merkezlerinde görev yapan antrenör arkadaşlar ne yazık ki kendilerinin hiç yenilemiyorlar. Öğrenmek çabasında değiller. Antrenörler böyle olunca o ilden oldukları için  o il müdürü neden başarısız olduğunu veya neden çalışmadığını sorduğunda, ya maaşını beğenmez ya da herhangi neden öne sürer. Ata sporumuz olan güreş devlet bütçesinden ayrılan payla  büyük başarılara ulaşılması mümkün görülmemektedir. Çünkü Güreş sporu Devletin bünyesinde olduğu için teşebbüs girişimi yok denecek kadar azdır. Güreş sporunu özel kurumsallaştırırsak, yani özel kulüplere teşvik edici programlar yapılmalıdır. Özel kulüpleri basın yoluyla teşvik edilmelidir. Bu nedenle güreş federasyonu gençlik ve Spor İl Müdürlükleri ile Güreş sporunun bir politikası olmalıdır. Bu nedenle alt yapının iyi olup, güçlenmesi lazımdır. Bu alt yapılarda güreş eğitim merkezleri ile temeli atılmıştır. Bu Güreş Eğitim Merkezlerinin Sporcularının temeli iyi olursa, ülkemiz büyük başarılara imza atar.1988 yılında kurulan Güreş Eğitim Merkezlerinin ortaya çıkardığı genç güreşçilerin başarıları devam etmiştir. Ancak bu başarılar 1997 yılından sonra azalmıştır. Bu yıllarda Güreş Eğitim Merkezlerinde gençlerde ve yıldızlarda Milli takımlarda etkili olmuşlardır. 1992 yılında Güreş Eğitim Merkezinin sayısı 9 dur. Bu tarihten sonra gelen Güreş federasyon Başkanları Güreş Eğitim Merkezlerine destek vererek katkıda bulunmuşlardır. 1997 yılına kadar gençlerde ve yıldızlarda Milli takıma giren sporcu oranı %70-80 iken bu oran 1997 den sonra %10-20 ye kadar düşmüştür.  Güreş Eğitim Merkezlerinin temel görevi güreşi bölgesine sevdirmek yetenekli gençleri Türk Güreşine kazandırmaktır. Görev yapan ilgililerin görevlerini yerine getirmedikleri elde edilen başarıyla orantılıdır.

Güreş Eğitim Merkezi Antrenörleri: Güreş Eğitim Merkezi Antrenörleri, çocuk yaştaki sporcuları yetiştirecek tecrübeli, yetenekli ve güreşi seven insanlara teslim etmek gerekmektedir. Bu nedenle ilk akla gelen buradaki sporcuları emin ellere teslim etmek gerekir. Teslim edilecek kişiler antrenörlerdir. Antrenörlerde şu vasıflar bulunmalıdır:

Üniversite mezunu (spor akademisi)

Milli takıma girmiş olmalı

Sosyal yönü ve insanlarla ilişkileri çok iyi olmalı.

Çocuk ve sporcuların psikolojisinden anlamalı

Antrenörlerin iyi eğitimden geçmesi

Vücut yapısı uygun olmalı ( ağır sıklet olmamalı)

Antrenörlerin tek işi antrenörlük olmalı.

Güreş Eğitim merkezinin yöneticileri bağlı oldukları şube müdürleri veya Güreş Eğitim merkezi müdürleri çok iyi bir eğitimci olmalıdır. Bu sorunlu kişiler il müdürlerine bağlı oldukları için il müdürlerinin emrinden dışarı çıkmasınlar. Her türlü harcama il müdürlüğünün yetkisinde olduğu için Güreş Eğitim Merkezleri İl Müdürlerinin güreşe bakış açısıyla orantılıdır. Güreş Eğitim Merkezlerinin her yere açılması ile bu sorunlar çözülmemektedir. Çünkü bu sporu yapabilmek için sporcuların sağlıklı olmaları, beslenme, psikolojik açıdan ve antrenman programları sürekli kontrol altında olmalıdır.

                 Güreş Eğitim Merkezlerinin bulunduğu illerde belediye kamu ve özel kuruluşlarda güreş kulüplerinin açılmasında o il mülki idare amirleriyle işbirliği yapılmalıdır. Bilindiği üzere Güreş Eğitim Merkezleri Güreş federasyonuna bağlı değildir. Güreş Eğitim Merkezlerinin başarılı olması için Gençlik ve Spor İl Müdürlükleri ile devamlı işbirliği yapmak gerekmektedir. Gençlik ve Spor genel Müdürlüğünün Eğitim dairesi  başkanlıklarının ortaklaşa yapacakları çalışmalara seminerler düzenlenmesi, ve denetimin yapılması sağlanmalıdır.Güreş federasyonu Eğitim kurulu kurulurken sadece Güreş Eğitim Merkezleriyle ilgilenen eğitimci ve antrenörlerden oluşan bir kurul olması gerekir. Bu eğitim kurulu üniversitelerden öğretim üyesi, başarılı antrenör, psikolog, il müdürleri ve şube müdürleri olmalıdır. Bu kurul her ay toplanıp bilgi üretip bunların uygulanıp uygulanmadığı kurul tarafından denetlenmektedir.

           Gençlik ve spor il Müdürlükleri Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünden ayrılan ödeneklerden Güreş Eğitim Merkezine ayrılan ödenekler yeterli değildir. İl Müdürlüklerinin personel sayısı kısıtlı olması nedeniyle  vasıflı eleman temin edememektedir. Vasıflı elemanı dışarıdan temin ettiğinde maddi yönden sıkıntı çekmektedir.Güreş Eğitim Merkezlerinin bulunduğu illerde spor salonları olup halter, kondisyon aleti, ve minder temin edilmesi konusunda il müdürlerinin desteğine ihtiyaç bulunmaktadır. Güreş Eğitim Merkezlerinde hemen hemen hiçbir temizlik ve antrenman malzemeleri ( eşofman, ayakkabı, vb.) bulunmamaktadır. Güreş Eğitim merkezi açmakla iş çözülmüyor. Çocuğun antrenman salonu yok. Yemekhane, yatakhane çok yetersiz. Bunların başına  çalışacak insan lazım. Bunlarda maddiyata bakıyor.Güreş Eğitim Merkezlerinde bulunan sporcuların tümü şampiyon olamaz. Fakat bunlar ileride birer sporu seven özellikle güreşi seven devlet adamı, bürokrat olabilirler. Güreş Eğitim Merkezlerine bu açıdan bakmak lazımdır. Okullardaki eğitim seviyeleri çok düşüktür. Buralara özellikle rehber öğretmenler, ( Matematik, İngilizce, Türkçe) olmalıdır.Güreş Eğitim Merkezlerinin bugün sayısı 22’dir. Mevcut öğrenci 560 tanedir. Güreş Eğitim Merkezi bulunan illerin 11 tanesinde spor akademisi vardır. Bu spor akademilerinden   faydalanılmalıdır. Güreş Eğitim Merkezlerinin kendi yakınlığına göre 5 gruba ayrılmalıdır.

 

Tablo 1. Güreş Eğitim Merkezlerinin Guruplandırılması.

1. Bölge

2. Bölge

3. Bölge

4. Bölge

5. Bölge

Afyon

Aydın Denizli Burdur Muğla

Konya

Mersin

Aksaray

Eskişehir

Bolu

Kayseri

K.Maraş Yozgat

Sivas

Çorum

Amasya Tokat Samsun

Erzurum

Kars

Artvin

Ordu

 

Bu bölgelerin eğitim kurulunun denetimi altında her grup şu kişilerde oluşmalıdır:

Milli  takım antrenörleri

Başarılı antrenörler ( Tecrübeli)

Şampiyon olmuş sporcular

Eğitim Kurulundan  görevli kişiler

       Bunlar her grupta görev yapacak, tespit edilip 5 gruba bölünüp denetimini yapacak herkes kendi grubundan sorumlu olmasıdır. Bu kontrol eğitim kurulunun denetiminde çalışmalıdır.Güreş Eğitim Merkezlerindeki rekabeti artırmak için sık sık müsabakalar düzenlenmelidir. Bu müsabakalarda, Güreş Eğitim Merkezleri arası lig, Cumhurbaşkanlığı kupası, Başbakanlık kupası gibi turnuvalar düzenlenmelidir. Her ay bir ilde müsabaka yapılmalıdır. Güreş Eğitim Merkezlerinde görev yapan antrenörlerin genç ve dinamik, serbest ve Groke-Romen olmak   üzere iki antrenör olmalıdır.Gençlik spor ve il Müdürlüklerinde bulunan kadrolu güreş antrenörlerinin %90 ‘ı işini aksatmaktadır. Bunların antrenörlük mesleği olmasına rağmen bir yük gibi görüyorlar. Güreş Eğitim Merkezi bulunan illerde Milli Eğitim Bakanlığı ile irtibata girerek bu illere spor akademisi mezunu branşı güreş olan Beden Eğitimi öğretmenlerini bu illere tayin ettirip, Güreş Eğitim Merkezlerinde görevlendirilmelidir. Diğer bir çözüm Ankara, İstanbul’da bulunan kulüplerden Güreşi bırakmış spor akademisi mezunu olan sporcu arkadaşlarımız var. Bu nedenle bu sporculara pek ihtiyaç yok. Bu sporcuları geçici  görevli olmak üzere bu illere görevlendirilebilir. İstenirse böyle bir liste yapılabilir.

        Güreş Eğitim Merkezi öğrencilerinin en verimli çalışmaları yaz tatilinde yapılır. Çünkü bu sporcular okulda okudukları için pek verimli olamazlar. Ama yazın okul yoktur. Rahat olurlar. Bu nedenle yaz tatilini iyi değerlendirmek lazımdır. Yazın bu Güreş Eğitim Merkezlerini toplu halde toplayıp, deniz kenarında hem kamp yapıp hem de yaz tatilini geçirmek açısından toplu antrenman yapılmalıdır. Çünkü 1990’lı yıllarda böyle yapılıyordu. 2 yıl yapıldı. Böyle gençlik spor il müdürlüklerinin yerleri var. Örneğin Antalya, Adana, Çanakkale İntepe bu kamp merkezlerine uygun yerlerdir.

        Güreş Eğitim Merkezlerinin maddi yönden desteklenmesi için, önceleri Türk Güreş vakfından para geliyordu.Bu para iki yıl geldi, sonra kesildi. Bu nedenle ya alternatif vakıf kurulmalı  yada Gençlik Spor Müdürlüğü bütçesinden kaynak aktarılmalıdır. Bir de bu illerin belediyeleri ile işbirliği  yapılarak hem kulüp kurulmalı hem de Güreş Eğitim Merkezlerinin kısım ihtiyaçları belediyeler tarafından karşılanmalıdır.Bazı Güreş Eğitim Merkezleri ise gereksiz. Alt yapısı yok çünkü. Alt yapısı olmadan Güreş Eğitim Merkezi açılmış, yatakhane, yemekhane, antrenman salonu, güreş antrenörü yok olduğu halde açılmıştır. Böyle yerler her yönden gereksiz. Örneğin Kars, Mersin, gibi Güreş Eğitim Merkezleri. Bazı Güreş Eğitim Merkezleri ise 10 yıldır var fakat öğrenci yetiştiremiyor. Buraları da antrenör ve il müdürleri yatakhane gibi kullanılıyor. Güreş Eğitim Merkezlerinin tümü kontrolden geçirilmelidir. 22 Güreş Eğitim Merkezinin spor akademisi mezunu antrenör sayısı 5 tanedir.

        Bazı büyük illerde Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Konya, Denizli, Antalya gibi illerde sadece öğlen ve akşam yemeği verip, eğitim merkezleri açabilir. Buralara sadece o illerden öğrenci alınmaktadır. ( böylece bir uygulamayı Judo Federasyonu Konya’da yapıyor) Bu sistem hem ekonomik hem de başarılı olmaktadır.Mustafa Boylu, Sedat Üçüncüoğlu, Mehmet  Berciye, Hüseyin Çolakoğluna ve emeği geçmiş şampiyon yetiştirmiş tüm arkadaşlara teşekkür ediyoruz.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Teşekkür ediyoruz.

 

Prof.Dr.Gazanfer DOĞU:  Benim bir önerim var başkanım, eğer arkadaşlarımız çoğunluk kabul ederse, düşüncelerimiz, duygularımız bölünmeden bir bütünlük sağlamak açısından burayı dağıtmadan bizlere de söz verirseniz iyi olur . Çünkü eminim bu grubu dağıttığınız zaman bu grubun yarısı geri gelmeyecektir.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Devam ediyorum. Hocam o zaman devam ediyoruz. Arkadaşlar müsaade ederseniz ben de bu Güreş Eğitim Merkezlerinin seçimi ve genel bir değerlendirme yaptıktan sonra arkadaşlarımıza sırası ile söz vereceğiz. Şimdi o zaman söz almak isteyen arkadaşlarımızdan geçmişi değil de önerilerimiz, video kayıtlarına geçiyor daha sonra da bunlar deşifre edildiği vakit oradan iyileri yetkililer tarafından seçilecek .Sayın hocam! Gazanfer Hocam buyurun,

 

DİĞER KONUŞMACILAR

 

Prof.Dr.Gazanfer DOĞU’nun Konuşması: Değerli arkadaşlarım:. burada hepinizi aile ortamı içerisinde taşıyoruz. Lütfen! ne söylediklerinizi duyalım. Ben burada söz aldım. Güreş ailesinin evladı olduğum için o zamanki genel müdürümün daveti üzerine ve ama burada zikredilmeyen bir sürü şeyler var mesela Mehmet Akzambak ağabeyimizin Karakucak güreşi de bu Güreş Eğitim Merkezlerinin  bir parçasıdır. Onları da saygı ile anıyorum. Buradan başlamamın nedeni çok kopuk olmadığımı söyleyerek söyleyeceklerimin bir birikim sonucu olduğunu ifade etmek isterim.

       Türkiye’nin realitesi, Gençlik ve Spor İl Müdürlüklerimizin hali belli. Onların ihtiyaçlarını çoğunuz bilmiyorsunuz. Bir zamanlar hizmetli sınıfı daha fazla, idari sınıfı daha azken, devletteki bir yapılanma ile bizim il müdürlüklerimizin ihtiyacı olan hizmetli sınıfı terse çevrilmiş ve hep şefler yaratılmış. Bize aşağıda çalışacak Kızılderili bulamıyoruz. İl müdürümüz bütün ildeki sorunları yanında Güreş Eğitim Merkezine bu kadar eğilebiliyor. Çok seven il müdürü olabiliyor. Güreşe verilen azıcık şeyden biz güreş camiası olarak tatmin oluyoruz. Halbuki tatmin olmamamız lazım. Çünkü yapılan harcamalara rağmen ulaştığımız nokta hiç de iyi değil. Bolu gibi bir il müdürü ise eviriyor çeviriyor, güreşin sırtından yapılan yatırımları jimnastiğe aktardı. O da spor o da  Türkiye ye hizmet ama bugün deprem bahane edildi ve Bolu’da güreş kapatıldı. Jimnastikçiler niye devam ediyor o zaman? Aslında bu bizin Türkiye’nin realitesini suçlamak için demiyorum. Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum. İllerimizdeki eğitim merkezleri çok branşlı olduğu zaman biz Türkler kavgacı milletiz. Branşlar arası ufak hesaplara giriyoruz. Ve bu kavgada ağır basan kazanıyor. İşte Bolu’da jimnastik ağır bastı ve kazandılar.

          Bence biz güreş camiası olarak Güreş Eğitim Merkezlerini  tek branşı illere cevirmeliyiz. Öncelikle kim gönül veriyorsa tek branşı oturtmamız lazım. Duyuyoruz başka illerde faaliyetler var, diğer federasyonların iteklemesi ile de diğer branşlar. Bu bize zarar verecek. Eğitim Merkezlerinin başlangıcını güreşçiler yaptı, biz bu özelliği korumamız lazım.

          İkincisi yönetsel sorunlar çok, nitelikte çok önemli. Sayısal problemler var ama diğer kalite programları var. Dile getirdiler.Örneğin; antrenörlerimiz konusu var. Öğretici olması lazım, Öğretmen olması lazım. Böyle olursa bir çok faydaları var. Çocuğu eren yaşta uzmanlaştırmayan ve ilerisinde olimpiyat şampiyonluğunu hedefleyen öğretmenlere ihtiyacımız var. Biz marifet mi yapıyoruz? Gençlerde ve yıldızlarda dünya şampiyonu çıkarıyoruz. Ama büyüklere geldikleri zaman ne oluyorlar? Mühim olan bu bütünlüğü sağlayacak tarzda planlamalar yapmamız lazım. Hazır antrenörlüğe geldiğimde karşı olduğum bir konuyu dile getireyim. Liglere  ben karşıyım. Güreş Eğitim Merkezlerinde buna yaş grubu olarak karşıyım. Ne zaman? lise yaş grupları için lig düşünülebilir. Çok erken bir müsabakaya şartlıyoruz. Hatırlar mısınız müdahale etti güreş federasyonu! Bir ara güreşçileri kilo düşürdüler ve saunaya güreşçi sokulmayacak diye bir uygulamaya girdi. Niye bazı hocalarımız 12 yaşında ki çocuğa 6-7 kilo düşürüyor, sonra o çocuk ileriki yıllardaki gelişimi ne olacak, bir sürü problem var. Eğitimci antrenör şart. Bu üniversitelerden yetişmiş olur. Federasyon ilave kurslarla takviye etmiş olur. Ama çocuk gelişimi açısından eğitimli antrenör şarttır.

          Birde Milli eğitim Bakanlığı ile iyi bir koordine sağlanması bakımından öğretmen antrenör olursa çok daha iyi olur. Bu gün sistem hazır. Bırakın antrenörümüz öğretmen maaşı alsın ama iki protokol  var iki bakanlık arasında. Ve gençlik ve Spor İl Müdürlüğü de ödeme yapsın ve dolayısı ile çift maaş alan antrenörümüz ekonomik olarak tatmin olur. Daha da iyi çalışır. Yalnız burada zaman ayarlaması açısından İl müdürü ile Milli Eğitim İl müdürü arasında güzel diyalog şarttır. Okullarımız Güreş Eğitim Merkezlerinde görev yapan beden Eğitimi öğretmenine o serbest zamanı tanımalı. Derslerini bir veya yarım güne toplamalı ondan sonraki 4 günü Güreş Eğitim Merkezinde çalışabilmeli. Milli  Eğitim bunu isterse başarabilir. Bu arada biz Güreş Eğitim Merkezlerinden şampiyon sporcular bekliyoruz. Biz aslında başlatırken amacımız şu idi. Devlet parası ile köyde güreşe yetkin kişileri şehir ortamına çekelim sadece şampiyon yapmak değil ama güreş kültürüne sahip iyi vatandaşlar yetiştirelim istiyorduk. Güreş Eğitim Merkezlerinden mezun olanlar şampiyon olamadı, ne yapalım? Ne diyorlar, soran var mı? Bence başarılı ise Güreş Eğitim Merkezlerindeki  bütün sporcular Üniversiteye girebilmeli ve üst eğitim alabilmeli. Böyle bir ön eğitim yaptırmamız lazım. Bir zamanlar güreş vakfı para ödüyordu. Etüt saatlerine hoca getiriyorduk. Sonra Gençlik ve Spor genel Müdürlüğü dedi ki “bir dakika biz hepsini öderiz, vakıf karışmasın”.  Para göndermeyi Genel müdürlük engelledi. Ben o zamanlar yönetimde idim. Ama devlet olarak her şey yapılanıyor.  Vakıf artık işe yarar. Benim önerim Güreş Eğitim Merkezleri olan bölgelerde o yerlere hamilik yapacak birer “istişare kurulu” kurulsun, buna mütevelli heyeti denir. Ne denirse densin. Gençlik ve Spor İl Müdürü, Milli Eğitim bir parçası olsun. Ama zenginleri de  orada toparlanıp Güreş Eğitim Merkezinin babaları olsun. Belki de yapıyı değiştirelim. Bu vakfın şubeleri gibi her Güreş Eğitim Merkezinin bir vakfını veya şubesini kuralım, belki bugünkü şartlardan daha çok iş yaparız. Ama Genel Müdürlüğün yapısından uzaklaştı mı il müdürü doğal üyesi olsun. O vakıfta bizim için önemli görev yapmalı. Güreş Eğitim Merkezlerindeki çocuklara iyi eğitim vermeyi de hedeflememiz lazım. İyi eğitimin yolu takviyeden geçer. İyi eğitim veren okullara dağıtmaktan geçer. Bizim çocuğumuza en az eğitim vererek idare eden mezun edecek kalitesiz bir okulda tutmak marifet değil. Hatırlar mı arkadaşım? Sivas’ta birileri oradaki öğretmen okuluna demiş ki, “bunlara dokunma bunlar güreşçi. Bunları 3 sene burada misafir edeceksin, 3 sene sonra biz alacağız senden”. Has bel kader o sırada ben de güreşin yönetiminde idim.

          Güreşçiler aslında en iyi öğretmen olarak yetiştirilmeye çalışılmalıydı. Şampiyon olacak sporcu yaş gruplarına zeka olarak da üstün olacak dolayısıyla biz biraz takviye edersek inanın iyi eğitim almamaları için hiçbir neden yok.Eğitim alamayan kişiler yani bu işi beceremeyen kişiler okullardan süratle uzaklaştırılmalı. Çünkü takviyeye rağmen notlarını düzeltemeyen kişi şampiyonda olamaz.  Zihinsel olarak o hazır değil, dolayısıyla biz bir beygir çalıştırmıyoruz ki beni robotsal bazı hareketlere alıştırıp ta üretecek çocuk sahada düşünmesi lazım. Biliyorsunuz araştırmalara göre güreş zeka ve fiziğin en çok işbirliği içinde olan bir spordur. Ve güreşçi aynen satranççının 7 kademe üst düzey düşünebilmesi gibi, üst düzey düşünebilen kişi olursa anacak başarılı güreşebiliyor. Güreş zekası dedikleri olay var. Zira eğitimle güreşi birleştirdiği takdirde güreş eğitim projesi güreşte şampiyon yetiştirmeye hizmet edecektir. Son önerim ise Güreş Eğitim Merkezinde kadrolarda eğitim psikologu yok. Ama biz çok üstün düzey de bir psikolog aramıyoruz. Bu yaş düzeyine hizmet edecek bir psikolojik danışman ve rehberlik eğitimi almış daha alt düzeyde bu çocukları kucaklayacak, anne baba şefkati verebilecek bir aile arıyoruz. Bir zamanlar Rusya yapmış, devler anlayışından bölgelerden toplamış süze süze getirmiş ama birer makine yetiştirmeye çalışmış. Bugün dağıldı, demek ki o yaramıyor. Güreş Eğitim Merkezleri bölgesel seçim yapmamız lazım. Bu çocukları yatılı okulda okutuyoruz ama ailelerinden uzak olmamaları lazım. Çocuğun ailesi bir günlük zaman dilimi içinde gelip çocuğunu ziyaret edebilecek kadar yakın mesafede olmalı. Çocuk sosyal olarak hem ailesiyle bağlantısını devam ettirmeli, hem bizim disiplinimiz içinde korunmalı ve yaz okulu yazın olduğu zaman çocuğu köye geri salmalı. Sosyal yapıyı korumak için çok güzel öneriler var. Güreş Eğitim Merkezleri çocuklarımız bir gençlik kampına götürelim. Sayın başkanımız bir sürü para akıttı ve gençlik kampları yapıldı. Güreş Eğitim Merkezleri öğrencileri bir araya getirilirse kaynaşması bütünleşmesi ve birbirlerinin okulları hakkında yorum yapmaları gerçekleşir. Devlet bunu yapamaz. Alın size Çanakkale gençlik kampı götürün okulu bir seferde hepsini kaldırın ve hakikaten yazın çocukları serbest bırakıp 8 aylık uğraşları sıfırlanmasına sebep olmamalı. Bende arkadaşların söylediklerine katılıyorum. Teşekkür ederim.

Sayın Mustafa BOYLU “Pardon hocam bir şey sorabilir miyim?    Şimdi siz bu eğitim konusunda söylediniz de ben böyle bir şey yaşamadım. Güreş Eğitim Merkezleri de 2-3 öğrencim liseye gidiyor. İdareciler diyor ki bir daha bunlar gitmesinler neden? Kitaplar pahalı  bu bir, ikincisi burada yanımda müdürüm.

 

Prof.Dr.Gazanfer DOĞU: Bırakın kitabın pahalısını, biz diyoruz ki ekstra para verelim ve oranın en iyi İngilizce hocasını getirelim. Yani İngilizce öğretelim. Akılcı spor enternasyonaldir. Dolayısı ile bizim her Güreş Eğitim Merkezleri çocuğun iyi bir dil bilmesi lazım. Bizim sporcularımızın yurt dışına gittikleri zaman ne gerektiğini biliyor musun? Yabancı dil bilmemekten çekiniyor.

 

Mustafa BOYLU: Hocam ikincisi,  oraya gitti ve bir eğitim merkezine “Bana şunları şunları  çıkartıyorlar” diye telefon etti. Aman hocam etme dedim, bunların bütün dersleri 5, süper lisede okuyor, sakın bunları çıkartma diye söylemiş hemen, yani demek ki eğitime karşılar.

 

Prof.Dr.Gazanfer DOĞU: Müsaade ederseniz biz ne olmalıyız? Konuşuyoruz. Burada karşı olanlar zaten dışlanmalı, burada benim söylediğim her şeye önem vermeniz gerek. İyi bir antrenman rejimi tabi bunlara kimse itiraz etmiyor. Onların karteksleri tutulmalı ve antrenman programları yapılmalı. Ben merkezi antrenman programına karşıyım. Çünkü, her çocuğun kendisi değerlendirilmeli ve ona göre antrenman yaptırılmalı. Ama genel bilgi olarak merkezi çerçevede hazırlanması lazım, merkezi eğitimden geçmesi lazım. Bu eğitim merkezlerinin antrenörlerinin, herkesi saldım meydana misali serbest bırakılmamalı. Federasyon koordinatör olmalı. Ama benim söylediğim eğitim kısmında, mesele bir sürü ilde yapılan hatta il müdürü diyor ki, “benim için güreşçiyi götürüp getirmen daha kolay oluyor”. Tek okula koyuyorlar, tek okulda tek sınıfa koyuyorlar. “Hababam sınıfı” oluyor. Hababam Sınıfı eğitim olmaz ki! çeteler oluşuyor ve maalesef yanlış bir kültür. Benim önerim şu Çocuklarımızı 3’er 5’er farklı sınıflara koyup kendi normal yaş grupları içinde normal çocuk gibi gelişirken sporculuğu o çerçeve içinde normal hale getirsin. Ve benim için ideal . Ben bir il müdürü olsam , Gençlik ve Spor İl Müdürü olsam Güreş Eğitim Merkezleri antrenörü olsam, kaç sporcum Dünya Şampiyonu oldu diye övünmem. Güreş Eğitim Merkezleri sadece 20-30 çocuğun değil, onlar aracılığı il ilde kaç kişiye güreş yaptırıyorum onunla övünürüm. Artvin il Müdürümüz burada; 23 dediniz değil mi sporcumuz? Peki bu çocukların gittiği okullardaki o yaş grubundan güreş yapan var mı?

 

Naci NUMANOĞLU: Var tabi.

 

Prof.Dr.Gazanfer DOĞU: İşte övünülecek sizin raporlandıracağınız şey bu olmalı. Yaygınlaştırma da Güreş Eğitim Merkezleri bilimsel bir araç olur.

 

Naci NUMANOĞLU:  Güreş Eğitim Merkezinde okuyan sporcular Yusufelinde bir ayrıcalık taşıyorlar.

 

Prof.Dr.Gazanfer DOĞU: Ben de inşaat aşamasında oraya geldim, has bel kader bir katkım oldu. Yusufeli sosyal yapı olarak güzel bir tercih. Mesela Samsunda İl Merkezinde Güreş Eğitim Merkezini saymayın. Benim memleketim orası sosyetik, sosyetik söylemem, yanlış oldu. Orası takımların, diyelim ki misafirhane olarak kullanması gereken bir yer. Onun yerine Kavak’taki inşaatı bitiriverin de o çocukları oraya taşıyın çünkü kavak içinde çocuklar iyi bir yere gelirler. Bu çocukları sosyo - kültürel olarak alıp ta köyden , bir den bire çok sosyo - ekonomik olarak statüsü farklı bir yere getirirseniz sudan çıkmış balığa dönerler. Biraz yavaş, kademe kademe geliştirmek lazım. Bu nedenle ben Aksaray gibi bir merkez okulunu destekliyorum. Yalnız zırt pırt, her altı ayda bir yeni çocuklar kayda götür, getir, oraya geri ver, başarısız oldu geri ver, şeklinde oynatılmaması lazım. Daha geniş periyotlarla çok başarılı olan bir grubu meydana getir. Hedef ne? Milli takım oluşturmak. Dolayısıyla bir arkadaşımız çalıştırdı ama onun daha fazla antrenman alamayacağı durumu var.

       Ya bugünler gibi bu çocuğu 365 günün 300 günü kamplarda dolaştıracaksın. O da Türk sporuna, güreşine bir yara veriyor. Çünkü kamp kültürüyle yetişen bizim güreşçilerimiz anti sosyal oluyor. Açıkça söylüyorum ben Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde serbest güreş takımını misafir ettim. İki ay, yok üç ay aşağı yukarı ve bir daha güreşçiler benim üniversiteme kolay kolay gelmeyecek. Öyle yaralar açtılar ki, Yahu Olimpiyat şampiyonu! garson yan baktı diye kaldırdı çiviledi duvara . Onlar kendi kamp içinde kendi kültürlerini yaratmışlar. Toplumdan o kadar kopmuşlar ki neyse bu başka bir sorun. Ben Aksaray da veya başka yerde bir süzgeçten geçirip çok elit olanları yetiştiren antrenörleri, bu haksızlık değil ama Türkiye’nin çıkarı için başka bir yerde toplanması taraftarıyım. Ama ben ödül yönetmeliğine de karşıyım. Çocuklara madalyasına göre antrenöre para verdiğin zaman çocuk Antrenörüne şöyle bakıyor.,  benin sırtımdan  para kazanan kişi olarak bakıyor. Ve ondan sonra Antrenör sporcu  ilişkisinde özendiğimiz bu antrenörlerimiz sporcunun peşinden gidiyor olabilir mi böyle bir şey.

 

Mehmet ACAK:Güreş sporlarının en iyi yapıldığı yerler belediyeler. Belediyelerle irtibata geçilip o ilde Güreş Eğitim Merkezleri yok. Buralarda kulüpler açılmalıdır. En büyük çözüm de odur.

 

Prof.Dr.Gazanfer DOĞU: Yani öyle bir vakıf mütevelli heyeti kurulursa yarının iyi yetişmiş güreş camiasına çok daha katkıda bulunur. Bir de sayın başkanın dile getirdiği husus 2000-3000 öğrenci her sene almak doğru değil. Yaş grubu Antrenman  prensipleri açısından doğruluyorum. Teknik kadro hatalı, dolayısıyla bir grubun kapasitesi 30 ise antrenör 30 tane öğrenci alır. Ondan sonra belli bir zaman gelir mezun verir, yeni bir grup alır ve böylece sistem daha iyi çalışır. Siyasilerin belli çıkarları doğrultusunda 2’şer 3’er adam sokmasının bir anlamı yok. Çok vakit aldım. Beni dinlediğiniz için teşekkürler.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Hocama teşekkür ederiz. Sayın arkadaşlar! sırası ile söz vereceğiz. Avni hocam, buyurun.

 

Avni SEL’in konuşması: Sayın  başkan, değerli arkadaşlarım. Şu anda dışarıda bir ihtisas komisyonu daha var. Orada güreş hakemleri ilgili konuşuluyor. Fakat orada konuşmayı hissetmedim. Güreş Eğitim Merkezleri ile ilgili birkaç konuya eğileceğim. Şimdi önce öğrenci seçimi ile ilgili. Güreş Eğitim Merkezleri alınacak öğrencilerle ilgili talimat her nedense Mayıs ayının son günlerine bırakıyorlar. Bu talimat, İl müdürlerine gittiği zaman ilgili yerlere bunu ulaştırması çok zor. Zamanında  il müdürüyken bende yaşadım, yarışmaları sevdiğim için zamanında milli eğitim müdürlüklerine gidip verirdim. Ama şuan son yıllarda hakem olarak ta gittim temsilci olarak da gittim. En büyük sıkıntı bu talimatın il müdürlüklerine zamanında ulaştırılamaması. İkincisi bu Güreş Eğitim Merkezleri sayısıdır. Şu anda 22 tane de 541 öğrenci eğitim görüyor. Güreş Eğitim Merkezlerinde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Kamp Eğitim Merkezi yönetmeliğini incelediğimiz zaman Doktor, psikolog ve sağlık beslenme uzmanı hatta telsizine kadar var. İkincisi antrenörler kusura bakmayın. Ben akademik personele çok saygı duyarım. Hiçbir federasyona nasip olmamıştır. Şimdi Mustafa Boylu hocam “geçmişte bir çok hatalar yapıldı” dedi.  Mutlaka geçmişte bir çok hata olacaktır. Şu anda Güreş federasyonunda 11 senelik sözleşmeli antrenörler var. Bu sözleşmeli antrenörlerle istihdam edilecek. Gerçekte Eğitim merkezlerine bakın teknik kapasitesi yüksek insan ve sporcu psikolojisini bilen insanların görevlendirilmesinde mutlaka fayda vardır. Çocuk ailesinden çıkıp geliyor. Aile hasreti var, çevre hasreti var, okula karşı bir yabancılık, artı kırsal kesimden geliyor. Mutlaka birer tane rehber öğretmene ihtiyaç var. Antrenörlerden beklemeyin. Ben de Antrenörlükten geldim bunların hepsini bir antrenörün vermesi mümkün değil insan fıtratına aykırıdır.

    Güreş Eğitim Merkezlerinde yetişen sporcuların bir üst eğitim merkezine yerleştirilmesi gerekmektedir. Gazanfer hocanın da dediği gibi ya çocuğu birinci sınıftan alıp 6 sınıfa kadar eğitmeli. Veya 1. kademesini bitirmiş çocukların bir üst eğitim merkezine götürülmesinde fayda var. 7. sınıfta ki ile 1. sınıftaki çocuğu aynı kategoride tutamazsınız. 1. sınıftaki çocukla 7. sınıftaki çocuğu aynı antrenörle de eğitemezsiniz. Ki şekli var ya birinci sınıftan son sınıfa kadar çocuk götürülecek veya ilk üç seneden sonra çocuk lise öğrenimine geçtikten sonra başka bir Güreş Eğitim Merkezine naklinde fayda vardır. Amaç Türk güreşine hizmet ve bu çocuklardan birer şampiyon yetiştirmekse bırakın nerede yetişirlerse oraya gitsin. Aksaray’daki bir çocuğun ta Aydın’daki Güreş Eğitim Merkezlerine gönderilmesine de karşıyım. Aksaray nere Aydın nere çocuğa yazık günah o çocuk şampiyon olsa ne olur olmasa ne olur.Bu konuyu arkadaşların mutlaka dikkate almasında fayda görüyorum.

     Güreş Eğitim Merkezleri de öğrenim gören çocukların GSGM yaz kamplarından yararlanması lazım. Şu an da GSGM de 4 tane yaz kampı var. Çanakkale İntepe, Aydın Kuşadası, İzmir Daltaş bir de Hazar kıyısında var. Eğer bizim gençlik hizmetleri daire başkanlığı ile falan görüşürse burada bir şeyi en azından Güreş Eğitim Merkezlerin de eğitim gören çocuklarımıza ayırma şansı olabilir. Diğer taraftan sayın Gazanfer hocamızın da dediği bir konu var. Bende değineceğim. İllerde eğitim merkezlerinde birkaç branşın var olduğunu söyledi. İşte kayak, atletizm, güreş. Bak! bir eğitim merkezinde 4 tane spor branşı var. Ben mecliste görev yaptığım süre içinde Eğitim Merkezi yapımı için o zamanın parasıyla bir 100 milyar para çıkartmıştık. Neyse Kars Güreş eğitim Merkezi bitti ama oradaki kavgayı hangi spor branşı kazanır bilemem. Onu zamana bırakacağız. Teşekkür ederim.

 

Öğr. Gör.Şehzade ASLAN:Sayın hocam sözleşmeli antrenörlerin Muhammet Kızvanof Afyonda,Mehmet Bicici Aksaray da, Ömer Demir Artvin’de, Zekai Erten Denizlide, Mehmet Güçlü Muğla’da, Erdoğan Koçak  Konya da,H.İbrahim Oktay İstanbul da görev yapıyor.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ:Arkadaşlar özellikle rica ediyorum bu anlattıklarımız  yıllardır anlatılıyor. Tek çözüm var. Ekonomi para bir, ikinci çözümde yetkililerin olaya daha yakın durması.  Avni hoca bir şey anlattı, bu talimatlar her yıl şubat ayının en geç ikisinde illere gidiyor gerekçesini izah edeceğim hocam. 31 Mayıs’a kadar bütün iller il seçmesini yapıp takımını oluşturup Ankara ya bildiriyor. Yani bakanlardan özellikle rica ediyorum zaten bu konular yılar önce tekrar edildi. Yani kısa ve öz anlatın . Değişik ne var? Arkadaşlarımızın söylediklerini tekrar tekrar arz etmeyelim, zaman kısıtlı.Buyurun Ali bey.

 

Ali TAYYAR’ın Konuşması: Sayın başkan, Türk güreşinin isimsiz kahramanları, hepinize hoş geldiniz diyorum,saygılar sunuyorum. İçimizde Dünya ve Avrupa şampiyonu arkadaşlarımız var. Onlara da hoş geldiniz diyorum.Daha önce yazı hazırlamıştım onu gerekli yerlere ilettim. Gençlik ve spor şube müdürüyüm ve 10 yıldır güreş eğitim merkezi müdürlüğünü vekaleten yürütüyorum. Bizim devletimizin sorunu sporun komitesidir. Milli eğitim ve spor problemleridir. Bütün kamu kuruluşlarında problem vardır. Bir de güreşin 1990 yılından sonra kötü gittiğine inanmıyorum. Türk güreşi A takımı seviyesinde 1990’lı yıllarda 17 madalya almış, 1950 de 22 , 1960 da 30, 1970 den 1980 e kadar ölü sezon dediğimiz bazı siyasi ve ekonomik yozlaşmaların olduğu dönemde 5 madalya almışız. 1990 dan 1998 e kadar hesap ettim 46 madalya almışız. Dün Sabahattin ile konuştum 12 tanesi Sabahattin Öztürkünmüş. Ben şöyle söyleyeyim. Türkiye de ne zaman ekonomik çöküntü başladıysa sporun bütün dallarında çöküş başlamıştır. Rahmetli Özal’ın 1982 de iktidara gelmesi ile sporda bazı yapısal değişikliler yapılmıştır. 3530 sayılı kanundan cayılmış, 3289 sayılı yasa çıkarılmış buna rağmen ödül yönetmeliği çıkarılmış ve 500 spor kuruluşuna spor kurma yönetmeliği zorunluluğu getirilmiş. Bununla beraber de Türk güreşine bir hareket getirmiş ve bu hareket 1986 dan itibaren başlamış 1990 dan sonra da meyvesini vermeye başlamıştır.

         Tabi bizim gönlümüzde hep iyiye doğru gitmektir. 1998 den sonra da Milli takımda bazı güreşçilerin aniden güreşi bırakmaları ve Türk güreşinin altındaki yapısal değişikliklerin yapılmasına devam etme nedeniyle sporcu kaynağı iyi gelmediği için bir düşüş yaşanmıştır. Bu düşüşün 2000 yılında 60, 2000 ile 2009 yılları arasında 60-70 olmasını dilerim. Ancak 1996 olimpiyatlarında biz 11 madalya aldık, 2000 olimpiyatlarında 4 madalya aldık. Bunun nedeni iyi tespit edilmeli ve mutlaka devletimiz tarafından tedbirleri alınmalı. Ancak Türk sporunda antrenörlerimizin bir sorunu vardır. Antrenörlerimiz birer ev reisidirler. Deminde Mehmet Acak’a takıldım. Adam kendi ekonomik durumunun daha iyi olması amacıyla Yozgat’tan TEAŞ’a gelmiş. Ben derim ki demire ağaca şekil veren insanlar teknik hizmet kadrosunda oluyor, ama insana şekil veren teknik elemanlar teknik kadroda olamıyor. Ben bunu Ahmet ağabeyimizin Beldibinde ki tesislerinde dile getirdim. Hocamda oradaydı. Biz bu konuda tedbir alacağız denildi. Ama belki de geçti genel müdürümüzün buna gücü yetmedi mutlaka halledilmesi lazım.

        İkincisi; eğer bu yapılıyorsa  kadro karşılığı sözleşme ve bu sözleşme ücretidir. Antrenörümüzün arkasındaki ailesini düşünme durumu olmamalı, sporcusu ile ilgilenmeli ve sadece onu düşünmeli. Antrenöre iyi ücret, verimli olana devam, verimsiz olanların ise bürolarda değerlendirilmesine gidilmeli. Türkiye de ki güreşin en büyük sorunu antrenörlerdir. Sporcu tespitinde bir tek konuyu meydana getirmek istiyorum. Mutlaka seçilmiş listenin bir yerde toplanıp sadece Güreş Eğitim Merkezleri ne girmeye hak kazanan öğrenciler ile yedeğe kalan ilk üç kişi kesin kayıttan önce sağlık, zeka ve yeterlilik testinden geçirilmesi gerekmektedir. Güreş Eğitim Merkezleri ne gelen sporcular iyi tanınmadığından bir yıl sonra enkaz olduğu anlaşılıyor. Burada da devletin en az iki yılı heba oluyor. İki yıl sonra da adama çıkış veriyor. Benim şimdi Amasya Güreş Eğitim Merkezinden 5 öğrencim mezun olacak 5 öğrencimde çıkış alacak,  niye? 2 senedir çalıştırıyoruz, hiçbir ilerleme yok kafa basmıyor ve çocuğun  bu işe yeteneği yok. 10 kişiyi çıkaracağız, on kişiyi almak istiyoruz. Ben emekli olacağım ama bu bensiz de olacaktır mutlaka, ama bu 10 kişinin iyi tanınarak alınmasını isterim. Devletin bunlara yapacağı masraflar boşa gidiyor, adam çürük çıkıyor. Bir tanesinde Astım bronşit çıktı. Yolladık Amasya ya oradan Ankara tıp fakültesine gönderdik “bu hastalığın çaresi yok, kesinlikle terlemeyecek spor yapmayacak nasibini başka şeylerde arayacak” dendi. Eğitimde beslenme çok önemli, aşçılarımızın mutlaka eğitimden geçirilmesi lazım. Bir diğer sorunda araç- gereçtir. Bende 3 spor kolu var manken lazım alamıyoruz. Güreş Eğitim Merkezleri yani G.S. İl Müdürlüklerinin bu onu da sıkıntıları var. Halter takımının bir gözden geçirilmesi araç gerecin sağlanması lazım. Mutlaka rehber öğretmen şart. Akşamları biz çocuklarımıza kendi imkanlarımızla bütçemizden matematik, edebiyat öğretmeni tayin ettik.

 

Oturum başkanı Nuri KILIÇ: Hocam müsaade ederseniz bu yabancı dil eğitimi ile bütün illere talimat çıktı. Yabancı Dil öğreteni tutularak eğitilecek. Yukarı gönderiyor da aşağı yapmıyorsa ne yapalım.


Ali TAYYAR:
Biz bunu uygulamaya soktuk ama İngilizce branşında belirlenen rakamlarda adam gelmiyor. Ama biz kendi girişimlerimizle edebiyat ve matematik öğretmenleri kendileri müracaat ettiler biz onlara görev verdik. Saat 8 ile 10 arası çocuklara etüt yaptırıyoruz. Saat 10’dan sonrada yatın diyoruz. Çocukların lig maçları  var federasyon müsabakaları var. Okullardan bize şikayet geliyor, bu çocuklar çok izin kullanıyor, bu çalışmaları ancak yaz aylarında devam edebiliriz.  Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ederim.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Sayın hocam bu konuştuklarımız gündemde Genel müdürümüze ilettik. Bu söylediklerimiz en yukarı gidiyor ve tıkanıyor. Bu devletimizin sıkıntıları olabilir. Bunu hepimiz biliyoruz. İl Müdürlüğünün sıkıntısı belli şube müdürünün belli, antrenörün belli, her kesimin sıkıntısı belli. Eleman sıkıntısını açtı arkadaşımız. Genel Müdürümüzde o zaman Genel Müdür yardımcısı idi bu konular dile getirildi. Herkes bir şeyler yapmak istiyor ama yukarı gidiyor orada tıkanıyor. Ben çok basit bir örnek vereyim. Aksaray’a G.E.M. üst kurulu açıldı. Bu kurul açıkken Kayseri’de ki toplantıda dile getirildi, gerekçeleri izah edildi. Arkadaşlarımız o gün tek bir şeye karşı çıktı. Antrenörler dediler ki “bu çocukları yetiştiremiyoruz, alacaksınız bizden gidecek yarın başkasına, başka yerde güreşecek”, başka yerde güreşmeyecek, sizin lisansınızla sizin adınıza güreşecek dendi. Bu olayı herkes kabul etti. Şimdi ben şunu söylüyorum. Bu olaylar yapılırken işte sizin içinizden çağrılıyor soruluyor, görüş alınıyor. İrfan Hocam burada, Mehmet Binici Hocam burada . Geçmişte SESAM’da bir toplantı yapıldı, dedik ki eğitim merkezlerinden şu şu insanlarda gelsin. O zamanki genel müdür yardımcısı şu anki genel Müdür Kemal Mutlu beyin başkanlığında, ilgili federasyonlar, ilgili üniversitelerden öğretim üyeleri ve bu işle uğraşan insanlarla oturuldu. G.E.M. problemleri ve çözümleri tamam mı, tamam şimdi aynı şeyler tekrar tekrar tartışılıyor . Gönül istiyor ki her şey birden çözülsün. Basit bir örnek vereyim. Siz evinizde çocuğunuzun veya ailenizin her istediğini alabiliyor musunuz?Bu devletimizin sıkıntıları. Buyurun Fevzi Bey,

 

Fevzi ÇELİK’in  Konuşması: Değerli arkadaşlarım hepinizi saygıyla selamlayarak başlamak istiyorum. Gerçi diğer konuşmacı arkadaşların hepsi de değindiler. Ama birkaç madde de ben eklemek istiyorum. Güreş Eğitim Merkezleri iyi niyetle Türk güreşinin alt yapısı bakımından son derece yararlı ve faydalıdır. Ancak Güreş Eğitim Merkezleri açılırken burada alt yapısı hiç göze alınmadan açıldığı için bu günkü sancılara gelindiğine inanıyorum. İl Müdürlüğünde biz bunu gerçekten yaşıyoruz. Bakıyoruz  Fiziki açıdan Güreş Eğitim Merkezleri son derece ilkel, personel açısından bekçi, bakıcı arkadaşlarımızla işi götürüyoruz. Nereye kadar götüreceğiz? Ben diyorum ki yeniden kurulacak bir komisyonla Güreş Eğitim Merkezleri yeniden gözden geçirilmelidir. Raporlar burada hazırlanarak çözümler bulunması yanındayım.  Diğer taraftan Güreş Eğitim Merkezlerindeki personel ve antrenörler ayrı bir statüde değerlendirilmesi lazım. Diğer GSGM ne bağlı Antrenörlerle aynı kategoride yer almaması lazım. Diğer antrenörler çalışmasını yapıyor evlerine gidiyor. Ama Güreş Eğitim Merkezlerindeki antrenörler gece gündüz orada geçiyor. Bunu mutlaka yetkililerin göz önünde bulundurması lazım, ayrı bir statüde yer alması lazım.

          Diğer konu Güreş Eğitim Merkezlerine bağlı karakucak projesi yapıyoruz. Gerçekten büyük paralar harcayarak bunu gerçekleştiriyoruz. Neticesinde bakıyoruz Güreş Eğitim Merkezleri 5-10 tane öğrenci almış, biz bunlarla bir yere gidemiyoruz. Çok sayıda olması lazım, sporcu sayısı çok önemlidir. Bir sıklette ne kadar fazla sporcu varsa orada rekabet daha iyidir. Daha kaliteli sporcu yetişecektir. Onun için Güreş Eğitim Merkezlerinin kapasitesini artırmakta yarar vardır. Seçim sadece o gruplarda yapılmamalıdır. Seçim oradan alacağınız çok sayıda sporcuyla seçim Güreş Eğitim Merkezlerin de belli bir süre devam etmelidir. Orada diyelim, ama biz ne yapıyoruz bir grup alıp getiriyoruz kimisi sakat çıkıyor kimisi özürlü ondan sonra da ligler başladığında Güreş Eğitim Merkezlerinden takım çıkaramıyoruz. Diğer konu bu proje içerisinde kulüplerimiz neden yararlanmıyor. GSGM çok güzel bir program uygulamasında bulunuyor. Belli çok iyi sıklette sporcular orada gözüküyor grup müsabakalarında Güreş Eğitim Merkezleri’nin seçtiği gibi kulüplerimiz de buralarda yer alsa alt yapısını oluştursa ama bakıyorum, Güreş Eğitim Merkezlerin de kim daha iyi olmuş kulüplerimiz onları takip ediyor. Bu bakımdan belli kulüp yöneticisi, arkadaşlarıma buradan önemle söylüyorum. Bu projeleri takip etsinler bu projeden sporcu alsınlar ki Türk güreşinin alt yapısı Güreş Eğitim Merkezleri ile kulüpler arasında müşterek devam etsin. Teşekkür ediyorum.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ:Hocam çok güzel bir konuya değindi. Bu güzel konulardan birisi G.E.M. çocuklarının kulüplere alınması. Neden bu gençleri takip edipte almıyorlar diyor. Tabi biz millet olarak hazıra konmayı seviyoruz. Hazır daha güzel evet buyurun Turan hocam,

 

Turan CEYLAN’ın  Konuşması:Sayın başkanım, değerli büyüklerim, hepinize saygılar sunarım. Bende şampiyon bir güreşçi olarak Türk güreşinin alt yapısını ve temelini düşünmek zorundayım, onun için buraya geldim. Benim dört yıllık antrenörlük devresi geçirdiğim süre içinde Güreş Eğitim Merkezleri de çok güzel anılarım oldu. Biz Gebze belediyesi spor kulübü olarak yıldızlar ve minikler Türkiye şampiyonalarında 20 tane çocuk ismi tespit ettim., hepsi kabul etti gelmeyi hiç birini alamadık. 40 kişi kapasitelik yatak ve yemekhaneli, bu çocukları alıp Türk Güreşinin alt yapısını oluşturmak amacı ile biz eğitim daire başkanlığına müracaat ettik. 20 kişiyi alıp bunları Türk güreşine kazandırmak amacı ile sporculara 2 milyar adam başı değer biçildi. O zaman dedik ki biz 20 sporcuyu alamayız 40 milyar veremeyiz. Belediye kulübümüz bari birkaç tane alalım dedik.Bir tane dahi alamadık.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ:  Turan hocam, Fevzi hocam diyor ki neden kulüpler G.E.M. yetişen çocukları alıyor da kendileri alt yapıdan yetiştirmiyor. Geçmişte bu Eğitim Merkezlerinde yetişen öğrenciler istediği zaman gidiyorlardı. Şimdi buna ilgili il müdürleri karşı çıktı. Antrenör farklı olarak diyor ki ben çalıştırıyorum ben yetiştiriyorum A ilgili kulüp götürüyor. Yani ben bunu hiç anlamıyorum.Eğitim  merkezi niye var Güreş alt yapısına sporcu yetiştirmek için var. Şimdi Gebze  Belediyesi şampiyon olmuş bir kulüp, Türkiye de üst üste 3 yıl Dünya şampiyonu ve Avrupa şampiyonu çıkartmış bir kulüp. O zaman sen niye yetiştiriyorsun bu adamları? Demin buradaki arkadaş Kulüplere de el atılması gerek dedi. Kulüpler çok iyi adamsan tespit ediyorlar etmesine ama tespit ettiklerini alamıyorlar zaten.

 

Fevzi ÇELİK: Ben Gençlik ve Spor Şube  Müdürüyüm, aynı zamanda Güreş Eğitim Merkezlerinin başında da görev yaptım. Bizlere kulüplerden geliyor “falanca sporcuları istiyoruz” diyorlar. Ben onlara orada sıralıyorum.  Benim uyguladığım uygulanan şudur. G.E.M. müdürlüğüne bağlı Karahisar kulübünü kurduk. Burada herkes rast gele sporcuları alamazsınız diyemez, ama siz talip olduğunuz zaman diğer kulüp talip olduğu zaman size soruyorum. Ya bu çocuğa maddi manevi destek olabilecek misiniz? Okutabilecek misiniz? Artı çocuğun eğitimini sürmesine yardımcı olacak mısınız? kulüplerle çocuklar anlaşırsa tamam. Ama bunun   haricinde kendilerinden biz maddi bir şey beklemiyoruz.

 

Turan CEYLAN: Türkiye genelinde 22 tane Güreş Eğitim Merkezi var. Bunların içinde iyi çocuklarda var, kötü çocuklarda var. Ama ben kötülerin iyilerini örnek olarak düzeleceği kanısındayım. Bir eğitim merkezi olan illerde bir A takımının olması lazım. Çünkü ben bunu yaşadım, örnekleri var. Ömer Osman Pelit, İsa Gürses, Ercan Tanrıverdi. Tokat Eğitim merkezinde büyüdüler ve bunlar Ankara ya geldi. 3 sene sonra bunların hepsi kayboldu. Bunu  en büyük nedeni bence, bizim memleketimiz kırsal kesim . Kırsal kesimden Ankara ya gittiler aynı devreleri ben de geçirdim. Ben 1984 de gittim iki sene kendime gelemedim çünkü Ankara yaşamı farklı Tokat yaşamı farklıdır. İstanbul farklıdır. Bu nedenle her ilimizde bir A takımı olursa çok isabetli bir karar olacağına inanıyorum. Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Saygılar sunarım.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ:Mümkünse kısa ve öz aynı şeyleri tekrar etmeyelim. Bizde Turan hocanın fikrine saygı duyuyoruz. Ama 20 tane Antrenörün fikrini alarak uygulama yaptık. Sayın Hocam lütfen biz sizi dün dinledik videoda var bir teşekkür ederim. Buyurun.

 

Seyfi KARADAVUT’un Konuşması:Sayın Başkan; Güreş Eğitim Merkezlerinin bir antrenörü olarak şunu arz etmek istiyorum. En önemli sorunlardan birisi  yabancı dil, yabancı dil çok önemli. Bu sene biz Polonya da yaşadık inanın başımızda giden adamlar dahi bilmiyor. Ders durumları matematik, fen, yabancı dil öğretmenleri gelmiyor. Hocam biliyor.Program sorunu hocam, Sayın Acak beye cevap veriyorum. 1995 yılında Güreş Eğitim Merkezleri açıldı. Dünya Olimpiyat ve asrın güreşçisini seçen ve yetiştiren arkadaşlarımız burada hemen ben bir antrenör olarak koşarak gittim. Onu buldum ve program ondan aldım ve bu şekilde başarıya vardım. 1984’te 4 birinci çıkardım. Bölgeye kadrolu antrenörleri burada dışladık arkadaş ta oradan geldi. Güreşçi bölgede yetişir. Bölge antrenör desteği ile gelir. Güreş Eğitim Merkezleri ne bölge antrenörleri güreşçi getirir. Sen kalkar sözleşmeli antrenör olarak maddi durumu gayet iyi , her şeyin iyi 150 milyon maaş alan ve 6 yıldır Güreş Eğitim Merkezinde Antrenörlük yapan ve 25-30 milyonu yol parası olarak veren bir adam ve takım halinde bir çok şampiyonluklar getiren bir adama sen kalkıp program bilemiyor proje  bilmiyor, kadrolu antrenörler şöyle şöyle diyor. Yani ben bunu size yakıştıramıyorum.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Her kes için söylemiyorum.

 

Seyfi KARADAVUT: Kimsenin onurunu rencide etmeye gerek yok, eksikliklerin tamamlanması lazım.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: İlyas Hocam, buyurun.

 

İlyas KÖLÜK: Benden memnun kalacaksınız.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Teşekkür ediyorum.

 

İlyas KÖLÜK: Herkesi selamlıyorum. Adana da yani yapılan Güreş Eğitim Merkezlerinden haberiniz olsun diyorum. İnşallah bu önerilerimizi orada örneklersiniz diyorum, saygılar sunuyorum.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Mehmet Biçici buyurun.

 

Mehmet BİÇİÇİ’nin  Konuşması: Hepinizi saygı ile selamlıyorum. Güreş Eğitim Merkezleri güreşi katleden bir kuruluştur. Evet 1989 yılında 250 öğrenciyle Mustafa Boylu ile Sedat Tütüncü başladı. Şu anda kaç kişi kaldı bir oraya bakalım. Güreş Eğitim Merkezlerine  ne kadar para akıyor? Mezun olan çocuklar ne yapıyor kimse bilmiyor. Güreş Eğitim Merkezleri’ne alınırken öğrenci ben diyorum ki benim şahsi fikrim Güreş Eğitim Merkezleri ne aktarılan imkanlar Türkiye de şu anda tamamlanan yatılı bölge okullarına aktarılmalı. Yatılı bölge okulları şu anda hem köyden kentten gelen çocuklar var, aynı sizin Güreş Eğitim Merkezleri kuruluş amaçlarına yönelik dinamik yapısı müsait köylü çocuklarının orada değerlendirilmesi lazım.  Yatık bölge okullarına ister vasıflı ister vasıfsız antrenörler olsun bu önemli değil önemli olan bunları sevk ve idare edebilecek çok kaliteli bir müdürün atanması. 22 tane Güreş Eğitim Merkezi var. Bunların başına çok kaliteli bir müdür atanmadıkça buralardan verim alamazsınız. Yatılı bölge okullarındaki öğrenciler, buradan başarılı olan öğrenciler alt yapısı tamamlanmış Güreş Eğitim Merkezleri ve Güreş Eğitim Genel Merkezine orada seçilecektir. Bu lise seviyesinde o zaman olur. Ondan sonra bu çocuklar kulüplere çıkartılırsa başarılı olur. Bir yıl içerisinde çocuğu beceriksiz, yeteneksiz antrenöre teslim ediyorsunuz  ve siz de buradan başarı bekliyorsunuz. Antrenörler  bunların hiç biri fizik eğitimi, yabancı dil eğitimi görmedi, has bel kader antrenör kursuna gitmiş antrenör olmuş. Siz gidip pırlanta gibi çocuğu bunun eline teslim ediyorsunuz . Bu da çocuğa yok şunu yanlış yaptın, yok bunu yanlış yaptın tekme tokat giriyor. Ondan sonra belki de çok başarılı olabilecek bir çocuğun hayatını karartıyorsunuz. Ondan sonra yolluyorsunuz onu. Oda ailesinin yanında sen beceriksizsin diye aşağılanıyor, belki de çocuk hem sigaraya, başlıyor ondan sonra boy boy sokak çocukları. Ondan sonra tabi bizim alt yapımızda çürük olur her şeyimizde.Güreş Eğitim Merkezleri de çok kaliteli yetişmiş   vasıflı antrenör, alanında çok iyi olanları zaten Türkiye de 64 tane spor bölümü var oralar kapıyor. Bize gelenler gerçekten birazcık bu işte doyuma ulaşmış kişiler oluyor. GSGM eleştirmeye müsait yeni yapılanmaya uygun bir kurum. Herkese soruldu uygun bir şekilde gelindi. Ama alt yapısı müsait değil. Şu ana kadar hiç kimse güreşçilere “Asisks”  güreş ayakkabısı,  “Asisks”  mayosu ve eşofmanı olmadı. Ama Aksaray Güreş Eğitim Merkezleri bunların hepsi mevcut, aldık. 11,5 milyar lira sırf malzeme parası verdik. Ama  salonumuz müsait değil aşçısı yok, vs. Bunlar yazıldı genel müdürlüğe bir tane cevap gelmedi.  Bir de idari merkezimizde bir kopukluk var. Bir yapılanma eksiği var. Bu eksiklik giderilirse tahmin ediyorum çok güzel olacak. Teşekkürler ediyorum.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: G.E.M.  ile ilgili problemleri çözün dedi. Hocam buyurun.

 

Dursun Ali KISHALI’nin Konuşması: Sayın divan hepinizi  en kalbi muhabbetimle selamlıyorum. Ben yıllardır görev yapmış bir spor idarecisi olarak, burada İl Müdürlüklerinin her şey olduğunu söylemek istiyorum. İl Müdürleri isterlerse illerdeki bu güreşle ilgili tüm sorunları çözerler . Yani nasıl diyeceksiniz? İl Müdürlüklerinin başında vali vardır. Vali İl spor teknik müdürlüklerinin başkanıdır. Valinin emri altında özel idarenin bütçesi vardır. Valinin emri altında acil destekten paralar vardır. Şayet il müdürümüz valiyle iyi diyalog içerisine girerse,İl genel meclisi üyeleri ile ortamı iyi tutarsa maddi konuda ihtiyaçlarını bunlardan sağlayabilirler. Güreş Eğitim Merkezlerinin GS İl Müdürlerinin elinden alınması onların özel idareye devredilmesi onları parasal yönden çok daha rahatlatacaktır. Bu da benim kanaatimdir. Gençlik ve Spor İl Müdürleri istihdam konusunda sıkıntı çekerler ama özel idarede böyle bir problem   yoktur. Geçici işçi statüsünde çalıştırabilecekleri insanlar vardır. Güreş Eğitim Merkezleri deki sporcu sayısının artırmak gerekir. Gazanfer hocanın dediği gibi önce elinizdekileri yetiştirip gönderin olmaz. Sayının çok olmasın da fayda vardır. Bir de sporcuları transfer konusunda serbest bırakmak gerekir. Transfer ücreti de  almamak lazım. Ben özellikle il müdürlerinin bu konulara daha fazla eğilmesini istiyorum. Teşekkür ederim.

 

Şehzade ASLAN: Şimdi sayın hocam yıldızlarda iki tane yapılıyor. Zafer Turnuvası ülkemizde federasyon tarafından yapılıyor. Birde Türkiye Cumhuriyetleri Turnuvası yapılıyor ama bunun geliştirilmesi daha iyi olur.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Hocam teşekkür ederiz . Nasip hocam buyurun. Hocam kendinizi tanıtır mısınız.

 

Nasip SAZAK’ın Konuşması: Ben Eskişehir İl temsilcisi Nasip Sazak. Değerli  katılımcılara buradan saygılarımı sunuyorum. Türkiye de icra ile ilgili bir söz vardır. “Ben bu işi yapabilirim ya da ben bu işi yapacağım” iki kelime. Şu ana kadar tüm katılımcılar Güreş Eğitim Merkezlerinin tüm sorunlarını anlattılar ve ortaya koydular. Ama hepimizin söylediği şey “şu işler yapılabilir”. Ama biz bu işin karar ve yürütme yerinde maalesef  yokuz. Demek ki  Ortaya çıkan sonuç Türk güreşini Güreş Eğitim Merkezleri önce güreşe mensubiyeti hisseden 1. dereceden insanlar yönetmeli. Sizin karalarınız güreş camiası olarak sizin dışınızda ki inanlar tarafından temin edilirse ancak yapabilirim şeklinde olur. Maksat Güreş Eğitim Merkezlerinin temel sorunu bizin yapabilirim noktasıdır. Hepimizin kaderi bir başkasına bağlıdır. Güreş Eğitim Merkezleri normal misyon içinde Türk güreşine ciddi anlamda taban oluşturması konusunda faydalı olmuştur. 23 tane Güreş Eğitim Merkezlerinin fiziki yapısındaki verimsizlik  23 ile çarpacak kadar sorun üretmiştir. Sorunlar çoğalmıştır. Maalesef sayın müdürümüz söyledi dedi ki bu işin esas sorunu para. Para olduğu zaman hemen hemen bir çok sorunları çözeceksiniz. Şimdi 23 Güreş Eğitim Merkezlerinin bütçesi 2000 yılı için175 milyar lira, yani bu 3. futbol  liginde oynayan futbolcunun transfer parası. Çok dar bir bütçeyle Türk güreşine taban yapmaya çalışıyoruz. Şimdi Türkiye de bence artık Güreş Eğitim Merkezleri genel anlamda yapılanmasının ne derecede faydalı olmasını tartışmak lazım. Mehmet Biçici hoca bahsetti.Bölge yatılı okullarından , belki oda değil , Türk güreşine taban yapacak ilk öğretim kolejleri var. Yani Türk güreşi tarafında tesis edilmiş, devlet tarafından desteklenmiş muhtelif yerlerde Türk Güreş Vakfı İlköğretim koleji veya lisesi veya kendi teknik ekibimizi yetiştirecek böyle bir camiaya hizmet edecek Üniversite. Bütün bunlar bu gün Ata sporu dediğimiz siyasilerimizin çok sıcak yaklaştıkları dönemde devleti kullanmanın dışında biz bu işi fevkalade özel kişilerle de yapabiliriz. Bu gün İstanbul da liseler açıyorlar. Öyle o şekilde ilköğretim okulları açıp altların da fiziki yapısı tamamlanmış elverişli spor salonları olan , içinde psikiyatristlerinden İngilizce öğretmenine kadar Türkiye’nin seçkin öğretmenlerini çalıştırdığımız liselerle de sonuca gitmek bu gün mümkün gözükebilir.

         Tabi ki bunun fizibilitasyonu araştırması yapılacağı bir iş. Şimdi güreşçilerimizin bir başka konusuna daha  geçip fazla sizi meşgul etmek istemiyorum. Güreşçilerimizin istihdam konusu var. Güreşçilerimizi artık biz işçi ve memur olmaktan çıkartmalıyız. Halk bankasında genç girişimciler kredisi var.nasıl Üniversitelerde milli güreşçi olmak üniversiteye girmek için bir öncelik ise Halk Bankalarından da kendi işlerini kurmak için genç girişimciler kredisinden faydalanmaları sağlanmalı ve güreşçilerimiz kendi işlerine sahip olabilmeleri için mesleki formasyonları geliştirilmelidir. Bunlar diğer konular hakkında notlar almıştım, burada hepsi söylendiği için farklı şeyler söylemek istedim. Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunarım.

 

İrfan ERDOĞAN’ın Konuşması: Sayın başkanım, sayın hocalarım. Afyon Güreş Eğitim Merkezi antrenörüyüm. Bazı şeylere daha ayrıntılı bakmak zorundayım. Bence de başarı ayrıntı da gizlidir. Bazı ayrıntıları da unutuyoruz göz ardı ediyoruz. Şimdi burada kaç tane Güreş Eğitim Merkezi Antrenörü var. Ben biliyorum 22 tane Güreş Eğitim Merkezleri var. Şimdi yorumları da ben sizlere bırakacağım zaten, video da seyrederken oradaki insanlara bırakacağım. Şimdi anlatmak istediğim bir konu daha var. Sayın hocam şimdi kademeler  var 1.,2. ve 3. kademeler var. Ne işe yarıyor  halen anlamış değilim. 20 yıldır bu işi yapıyorum. 1. kademeye geçiyoruz 2. ve 3’üncü kademeye geçiyoruz. Her insana bir hedefe ulaşma sebebi var. Geçen bakanlık yapan sayın hocalarımız da var, bakan oldum ama hiçbir şey beceremedim. Başaramıyoruz işte bende anlatmak istiyorum. 1. ve2. kademe oluruz ,parasal tasarruf yok. Peki ben soruyorum yani kademeler ne işe yarıyor. Demin söyledim ben ayrıntılardayız da başarıda ayrıntıda gizlidir. Bu ayrıntıyı öğrenmek lazım. Şimdi diyorum ki antrenörlerin ekonomik durumlarını düzeltmemiz gerekiyor. Tabi düzeltiriz çok düzeltiriz o kadar ki bakanlar kurulunu aşmamız gerekiyor, onu da aşamayacağız. Diyoruz ki sporcuların  başarıları antrenörlere bağlı. O antrenörleri gerekli yerlere saygıyla getirmek lazım. Maddi ve manevi olarak. Akademik personel diyorsunuz hangi arkadaşımız akademik söyleyin bakalım. Hangi akademik personel gelip Güreş Eğitim Merkezlerinde 150 milyona görev yapar. Şimdi ben söylüyorum ama yorumları da size bırakıyorum, kimse cevap vermesin. Peki hangi antrenör arkadaşımız Avrupa da ki yenilikleri görmek için çağrıldı? 1992 de çağrıldık patlama oldu. Güreşçilerimiz zeki insanlardır. Bir de size şunu söylüyorum, hepinizde bunu biliyorsunuz. Antrenör kaç tane kişie sorumludur. İl müdürümüzün bakış açısı değişik  onu geçecek, Şube müdürünü geçecek şube müdürünün bakış açısı psikolojisi değişik. Onunla birebir diyalog sağlayacak, hepsine şirin görünecek, ama suyu 80 dereceye çıkart diye arkadaşına rüşvet verecek, sırtını sıvazlayacak, ondan sonra federasyona sorumluluğunu gösterecek . Basına müsabakadan sonra hesabını verecek ondan sonra her şey antrenörden istenecek. Ondan sonra da bazı şeyler geldiği zaman Antrenör kenara çekilecek, çünkü o memnun  sen 657 ye tabisin konuşma. 150 milyon da maaş verecek. Onun için ben ayrıntıların üzerinde durdum, hepiniz de ayrıntılara dikkat edin. Antrenörlere Türkiye de gerekli önemin verilmesi lazım. Önce antrenöre vereceğiz,sonra isteyeceğiz. Antrenöre önem verilmiyor ama her şeyi antrenöre soruyoruz. Hepinize teşekkür ederim.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Güreş eğitim merkezlerinin yönetmeliğini tek başına yapmadık.Birkaç kurul bir araya gelerek yaptık.Kimsenin şahsi çıkarlarına göre uygulayamayız.Bir sporcunun istihdamında kulüplere gidene kadar hazırlanan konular yönetmelikte var. Aynı şeyleri tekrarlamayalım.

 

İzleyici: G.E.M.  İl müdürlüklerinin bir kamburu olarak görülüyor. Bunlar direk G.S.G. Müdürlüğüne bağlanırsa direk Ankara ile muhatap olur. G.E.M. Müdürleri bu çok önemli bir konu.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Buyurun hocam,

 

Mehmet BİNİCİOĞLU’nun Konuşması: ayın  divan kurulu, Şampiyon güreşçilerimiz, çok değerli antrenörlerimiz ve idarecilerimiz, hepiniz saygı ile selamlarım.  Benim konuşacağım çok kısa. Ben bunu dün de okudum . “Seni cihanda büyük ün almış Türk Pehlivanı olarak tanıdım. Parlak muvaffakiyetlerinin sınırını şu sözlerinle izah ettiğini de öğrendim. Ben her güreşte arkamda Türk Milletinin bulunduğunu ve millet şerefini düşünürdüm. Bu dediğini en az yaptıkların kadar beğendim. Onun için senin bu değerli sözünü Türk sporcularına bir meslek düsturu olarak kaydediyorum. Bununla senden ve sözlerinden ne kadar memnun olduğumu anlarsın”.      15.11.1931     Gazi Mustafa  Kemal.

           Bunu yanında Bizim Çoban Mehmet en az Kurtdereli kadar Avrupa’yı kasıp kavurmuştur. Ondan sonra sırası ile Hakan Kayalar, Nurettin Ayarlar Balıkesir’i temsil etmişlerdir. Ama bakıyorum şura da bazı G.E.M.’lerin Jimnastik salonu olmuş. Veya Balıkesir güreşçi yatağı, çevresi güreşçi yatağı, Gören, Bandırma, Çanakkale, Manisa güreşçi yatağı. Balıkesir de Güreş Eğitim Merkezi yok. Bunun yorumunu size bırakıyorum.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Sizden istek gelmemiştir.

 

Mehmet BİNİCİOĞLU: İsteğimiz çok orada dosyalar doludur. Maalesef siyasi oluyor.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Balıkesir ile ilgili ben bakıyorum. 5 yıldır böyle bir dosya gelmedi.

 

Mehmet BİNİCİOĞLU: Ben kendim 1983 den 1990’a kadar il temsilcisi idim. Yerini de arsasını da hazırladık.Şimdi yine Bağ Kur ile G.Spor İl Müdürlüğü kıyasıya mücadeleye girdi. 10 dönüm yer. Her türlü kamp yapılabilecek  bir yer ve biz bunu Bağ-Kurdan Gençlik Spor İl Müdürlüğüne aldık ve ekibi topladık, Ankara’ya geldik. Federasyon başkanımıza izah ettik ama çare bulamadık. İşte Nuri bey dediler yukarıya gidin bundan sonrasını siz yol göstereceksiniz. 10 tane dosyamız mevcut.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Hocam müsaade edersiniz,  bu yatırımdan çıkar. Yatırım Devlet Planlamadan çıkar. Demek ki planlama teşkilatı Balıkesir veya Yozgat’a böyle bir binanın yapılmasını uygun görmemiş. Orası uygun görmezse bizim veya bakanlığın yapabileceği hiçbir şey yok. Yatırımdan programdan çıkarsa olur. Siz açılmadığından şikayet ediyorsunuz, biraz önce nasip Hoca Eskişehir’e açıldığı için teşekkür ediyor. Dedim ki bunu yatılımı  yapalım. Sayın müdürüm burada yani gördünüz affedersiniz ilgili kişi tek gözlükten bakıyor. Ama orayı idare eden İl Müdürü her kesime bakmak mecburiyetinde.

 

İsmet ATLI:  Arkadaşımıza Adana’yı misal verebiliriz. Adana da; Adana Valisi Oğuz Kaan Köksal biz güreş kulübü kuracağız derken adamcağız el attı özel idareden 150 milyar aldı. Türkiye’nin en büyük Güreş Eğitim Merkezini yaptık.

 

Mehmet BİNİCİOĞLU: Alaaddin Yüksel bize burasını aldı, 10 dönüm kadar çok güzel bir yer. Milli takım kamp yapabilir. Gelip görmenizi isterim.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Ben gelip görsem çözüm yapamam. Çözüm senin mahallinde siyasilere baskı yapıp ta özel idareden temelini attırıyorsan olur.

 

Mehmet BİNİCİOĞLU: İl müdürü güreş sevmiyorsa nasıl yapacaksınız? Bütün konu G.E.M’leri için finans konusu. Valiler il başkanımızdır. Özel idarelere özerklik verilirse bu konunun çözüleceğine inanıyorum.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Hocam teşekkür ederim. Müsaade ederseniz dün iki tane bakan konuştu, devletin zirvesindeki insan. Onlar her şeyi izah etti, onlarda yapamıyorum diyor.

 

Mehmet BİNİCİOĞLU:Ben burada konuşmazsam nasıl duyuracağım.

 

Nuri KILIÇ: Hocam buyurun mümkünse kısa tutun.

 

Aslan TURAN’ın Konuşması: Sayın hocam, divan üyeleri, hepinize saygılar sunuyorum. Ben kısaca G.E.M. alınan sporcuların seçimi ve bu sporcuların tekrar Eğitim merkezlerinden atılmasıyla ilgili kısaca başımdan geçende bir olay anlatacağım. 1987 doğumlu bir sporcu G.E.M sporcularından Türkiye ikincisi olarak kayseri Eğitim merkezine yerleştiriliyor ve 1 yıl sonra bu çocuk hiçbir müsabakaya katılmadan, yaşı tutmadığı için müsabık olmuyor. Bu çocuğu İl Müdürlüğünün atma yetkisi var mı? Onu da bilmiyorum. İl müdürlüğünün bir yazısı ile çocuğun ilişkisi kesiliyor. Bunu bilemiyorum en az 100-150 tane çocuk atılmıştır. Eğitim Merkezlerinde hak eden çocukların yerine bir de hak etmeyen yanlış işte antrenörün, İl Müdürünün veya öbürünün yakını birini insanların beslendiğine hepiniz şahit olmuşsunuzdur. Ben de şahit oldum. Hak eden insanları atıyorlar Buradan sonra atılacak çocuklar konusunda psikologu, antrenörü, doktoru bir kurul inceleyecek başarısız mı, hırsız mı, yolsuz mu? 11-12 yaşında çocuğu alıyorsun hata yapabilir. Sen onu ülkesine faydalı insan olması için eğiteceksin. Belki spor alanında da başarılı bir insan olur ve Türk bayrağını dalgalandırır. Bu çocukları eğitmek ve hatalarını düzeltmek zorundasın. O çocuğun yıkılan psikolojisini siz benden daha iyi takdir edersiniz. Hepinize saygılar sunuyorum.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Hocama teşekkür ederiz, hocam mümkünse çok kısa ve öz,

 

Seyit EFE’nin  Konuşması: Değerli arkadaşlar,  Konya MEDAŞ ta 1969 dan beri güreş yapıyorum. Güreş hakemi idim maalesef Ahmet Ayık federasyonu tarafından 3 senedir görev verilmedi. Güreş vakfı var. Güreş Vakfı ne yapıyor? Tesisler yapıyor diyorlar, kimler faydalanıyor ve güreşe katkısı ne? Bak işte antrenörler, arkadaşlar ağlıyorlar 150 milyon maaş diye. Diğer arkadaşlar malzeme yok diye. Vakıf üzerinde durulmalı. Ne yapılacaksa yapılsın. Ne için kuruldu, hakem ağlıyor,antrenör ağlıyor para yoktur. Sporcusu malzeme yoktur diyor. Güreş vakfı ne yapıyor. Bir de G.E.M. yetişen insanlar illa şampiyon olacaklar diye bir şey yok. Kabiliyeti vardır iyi antrenöre gelmiş, iyi zaman ve yer bulmuş, şampiyon olmuştur. Şart değil, eğitimci öğretmen, veya iş adamı olsun işte  arkadaşımız yetişmiş gelmiş hizmet ediyor. İşte Osman Şansal bey gelmiş hizmet ediyor. Şampiyon olması şart değil Güreş ruhunu ve terbiyesini alsın güreşe hizmet etsin .Biz Anadolu’dayız bürokrasiyi bilmiyoruz.  Neyin nereye gideceğini bilmiyoruz. Güreş federasyonu bize rehberlik etsin. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ederim. Güreşten ekmek yiyen ve sahip çıkan insanlara teşekkür ediyorum.

 

Oturum Başkanı Nuri KILIÇ: Bütün konuşmacı arkadaşlara teşekkür ediyoruz. Esas konuşmacı olarak ben konuları şöyle bir tekrar edersem;G.E.M. öğrenci alımları biliyorsunuz 3289 sayılı kanunun 2. maddesi gereğince hazırlanan yönetmeliğe göre 31 Ocak 1994 tarih ve 21835 sayılı gazete de yayınlanarak yürürlüğe giren Gençlik ve Spor Genel müdürlüğü sporcu eğitim merkezleri yönetmeliğine göre öğrenci alınır. Öğrenci alımları bu şekilde olduğu gibi çıkartılmasında bu şekilde olur. Nasıl çıkartılacağı yönetmelikte açık ve nettir. Onun açıklayacağını öğrenci alımları ile ilgili bu eğitim merkezleri kurulduktan sonra Türkiye 6 grup merkezine ayrılıyordu. İşte Erzurum birinci grup merkezi yakın iller oraya göre ayarlıyor ve grup merkezlerinde başarılı olan ve Eğitim merkezlerine alınacak olanların 3 katı Türkiye Şampiyonasına davet ediliyor. Türkiye şampiyonasında belli bir fizyolojik testlerden belli bir şeylerden geçtikten sonra alınmalı.Türkiye genelinde kaç eğitim merkezi var? Atıyorum bugün için söylüyorum 22 tane, kaç öğrenci almışsın 200 tane. Bunları illerine yakın olacak şekilde Güreş Eğitim merkezlerine dağıtıyorsun. Bu şekilde devam ettikten sonra belli bir sıkıntılar geldi. Çünkü Edirne’de ki çocuğu alıp Kars’a veriyorsun bu aileden uzak çeşitli fizyolojik sıkıntıları oluyor. Yöresel yapalım, Türkiye Şampiyonasını kaldıralım grup yapalım, grupta Artvin grubunda kaç tane merkez var 3 tane, bu gruba yakın illerden seçelim, Artvin’e 5, Karsa 4, işte Erzurum’a 6 bu şekilde yerleştirelim. Şu andaki sistem bu şekilde devam ediyor. İkinci bir konu eğitim merkezlerinden çıkartılacak öğrenciler; yönetmelikte açık, İl müdürü komisyon başkanı, İlgili şube müdürü ve antrenörler, gerek duyulduğu takdirde Ankara dan  federasyon üyesi geliyor, doktorda var. Hoca dosyaları getiriyor, bilgi veriyor. 3 yıl olmuş, merkezde başarısı ne?  sıfır, ders durumu ne?  sıfır. O zaman bu çıksın, çocuk güreşte başarılı değil ama derslerinde başarılı diyoruz ki bu ilerde güreşe yönetici vs. olarak faydası olur devam etsin. 1 yıllık öğrenci atılmaz, nasıl atılır o öğrenci çok istisnai bir şey olursa . Örneğin öğrenci ve toplum huzurunu bozuyor vs. Veli olarak çocuklarımızın ne yaptığını araştırmıyoruz.

      Şimdi Sivas G.E.M’ne sokmuşsun çocuğunu. Yaşını gizlemişsin, okuduğunu gizlemişsin, orta ikide okuyan çocuğu Orta 1’den başlatmışsın, dosyasını getiriyor çocuk orta ikide olması gerekir. Dosyası geliyor bakıyorsun ki bu orta ikide. O zaman bu çocuk bir başkasının hakkını gasp etmiş. Çıkartılan kanun yönetmelik dışına çıkmış. Ne yaparsın bunu? sahte beyanda bulunmuş. O zaman bu çocuğuna velisini de savcılığa vereceksin. Toplumda böyle insanlarla karşılaşıyoruz. Çok mecbur kalmadığımız müddetçe bu yola baş vurmuyoruz. Güreşteki puanı hazırlayan milli takım antrenörleri  40 puanı güreşe diğerini kondüsyonel özelliklere vermiş. Eğer güreş bilmiyorsa öbür taraftan 60 puanı alsın geçsin. Güreş eğitim merkezlerindeki sorunları sayarak geçiyorum.

Güreş Eğitim Merkezlerinin Temel Sorunları:

1-Güreş Eğitim Merkezlerinde Antrenör sorunu,

2-Güreş Eğitim Merkezlerinde okuyan öğrencilerin eğitim ve öğretim sorunu,

3-Güreş Eğitim Merkezlerinin fiziki imkansızlıkları sorunu (yemekhane, yatakhane, Antrenman salonu, Kondisyon salonu)

4-Ödenek tahsis sıkıntısı,

5-Güreş Eğitim Merkezlerinde okuyan çocukların yaş farkından doğan sorunlar,

6-Güreş Eğitim Merkezlerine başka illerden gelen öğrencilerin uyum sorunu,

7-Güreş Eğitim Merkezlerinde malzeme sorunu

Güreş Eğitim Merkezlerinin Mevcut Durumlarından Daha İyi Duruma Getirilmesi İçin Öneriler:

1-Bu merkezlerde kalitenin yükseltilmesi için açılan ödenek sıkıntısı giderilmeli.

2-Öğrencilerin Eğitim ve öğretim sorunları için seçme sınavı esnasında bu konuya dikkat edilmeli, zeki öğrencilerin alınmasına gayret gösterilmeli. Eğitim merkezlerinde Eğitim ve öğretim başladıktan sonra ana temel derslerde Türkçe, Matematik, Fen Bilgisi, ve İngilizceden özel takviye  kurs verilmeli.

3-Güreş Eğitim Merkezlerinin fiziki koşullarının bir komisyon tarafından tespit edilerek eksikliklerinin giderilmesi. Bütün G.E.M. eksiklikleri bende mevcut istenirse veririm.

4-Eğitim Merkezlerinde görevli Antrenörlerin elden geçirilmeli, onlara maddi destek sağlanmalı ve ödüllendirilmeli, kaliteli antrenörler görevlendirilmeli.

5-Merkeze öğrenci alımları afişlendirilmeli teşvik edici ödüller verilmeli. Yozgat’ta o dönem biz 1200 kişiden seçme yaptık. Şimdi 100 kişiden seçiyorum.

6-Eğitim Merkezleri yaş gruplarına ayrılmalı.

7-Eğitim merkezlerinde  görev yapan ve başarılı olan antrenörler milli takımda görevlendirilmeli.

8-Eğitim merkezlerinde okuyan öğrencilerden 3 yılı aşıp ta bir ilerleme kaydetmeyenseler kurulacak komisyon tarafından elenmelidir.

9-Eğitim Merkezleri en az ayda bir yetkililer tarafından denetlenmeli, denetleyecek kişiler iyi seçilmeli.

10-Güreş Eğitim Merkezleri Antrenörleri senede en az iki defa seminerlere tabi tutulmalı.

11-Eğitim Merkezlerinden çıkartılacak öğrenciler kurulacak komisyon tarafından çıkartılmalı.

12-Eğitim Merkezlerinin malzeme eksiklikleri tespit edilerek en kısa zamanda giderilmeli.

13-Merkezlere alınacak öğrenciler kendi illerinden veya yakın illerden alınmalı.

14-Üniversite veya diğer kurumlarının desteğinin sağlanması için gerekli çalışma yapılması.

         Şu anda durum bu daha konuşacak çok şeyler var.Hepinize teşekkür ediyoruz.İnşallah hayırlı ve uğurlu olur.Hepimizin amacı bir şeyler yapmak.Teşekkür ediyoruz.

 

 YAZILI VERİLEN METİNLER 

 

Öğr.Gör.Metin Kaplan

Sütçü İmam Üniversitesi-Kahramanmaraş

 

 Bölge Faaliyetleri

 

Türkiye’nin bölgelere ayrılması, her bölgenin sorumlusu veya sorumluları belirlenip çalışmalar büyük bir gizlilik içinde takip edilmelidir. Sorumlu, yetkili ve görevli tarafından olumlu olumsuz her şey disiplinli bir şekilde rapor edilmeli federasyona bildirilmelidir. Bölgelerdeki sorumlulara çalışma odası oluşturulmalı. Telefon, fax, video, kamera,bilgisayar gibi teknik malzemeler temin edilip maaş karşılığı hizmet ettirilmelidir. Alt yapının zenginleştirilmesi ve iyileştirilmesi için pilot bölgeler tespit edilip, bu bölgelerde yine tespit edilen ilköğretim okullarına Üniversitelerin Beden Eğitimi ve Spor bölümü güreş ihtisas branşlarından mezun olan antrenör ve beden eğitimi öğretmenlerinden faydalanılarak kendi okullarında minik, yıldız ve genç yaş gruplarından güreş takımları oluşturma çalışmaları yapılmalı. Okul müsabakaları düzenli olarak bölge, grup, Türkiye Şampiyonaları organize edilmeli. Bu çalışmalara gönülden katılan eğitimcilere ya federasyon kanalıyla yada Milli Eğitim Bakanlığının desteğiyle ders ücretleri dışında emeklerinin karşılığı olarak ek bir ödeme yapılmalı. Çünkü hizmet edecek eğitimcilerin başarı ve motivasyon açısından daha hırslı çalışmaları sağlanır. Federasyon Bölge sorumlusunun denetim ve nezaretinde çalışmaların sağlıklı yürümesini daha ciddi daha disiplinli takip etmesi sağlanacaktır. Bu faaliyet hayata geçirildiğinde belirlenen aylarda ve günlerde müsabakalar yaptırılıp sporcu ve antrenörlerin performans ve başarıları da takip edilmiş olacaktır. Daha sonra bütün bölgeler Türkiye Şampiyonası gibi bir organizasyonla bir araya getirilip başarılı olanlar çeşitli gruplara ayrılarak bölgelerinde kamp çalışmalarına alınarak güzel bir çalışma ve disiplin ortamı sağlanmış olacaktır. Her şampiyona ve grup müsabakalarında başarılı antrenör ve sporculara altın veya parasal ödüllerle veya imkanlar dahilinde sportif malzeme, madalya, takım başarılarına kupa, şilt gibi teşvik edici ödüllendirme sistemi getirilmeli.

Bölgelerde; yatılı bölge okulları, çocuk esirgeme kurumlarında güreşin sportif faaliyet olarak mecburi yapılması, okul ve kurum müdürleri ile görüşülerek program hazırlanabilir. Bölgelerde yapılacak okul yarışlarına G.E.M. güreşçileri alınmamalı. Sebebi Güreş Eğitim Merkezleri'nin olduğu illerde diğer okulların güreşte başarılı olamayacakları düşüncesi ile güreş faaliyetlerinde bulunulmamaktadır. Çünkü güreş eğitim merkezleri güreşçileri okulları adına yarıştıklarında kesin başarılı oldukları için diğer okul takımları güreşte şanslarının olmadığından güreş faaliyetlerini durdurmuşlardır. Ayrıca okullar maddi sıkıntılarla boğuştukları için bütün spor branşlarında spor faaliyetlerini de durdurma noktasına getirmiştir Milli Eğitim Bakanlığı ' da bu konuda uyarılmalı ve spordan sorumlu Devlet Bakanlığı, spor federasyonları işbirliği ile okul yarışları ve ata sporumuz güreşi kalkındırma projesi çerçevesinde Türk sporu tekrar canlandırılmalıdır. Güreş adına kurulan bölge danışma kurumları kendi bölge ve illerinde bu projenin hayata geçirilmesinde, yürütülmesinde, organizasyonunda antrenör ve eğitimci bulmada, okul çocuklarının çalışmalarına yardımcı olacak her türlü hizmeti götürmede faal olarak çalışmalı. Böylece Türk Sporuna ve ata sporumuz güreşin alt yapısına en önemli kaynak sağlanmış olacaktır .

          M.E.B. ile yazışıp görüşülerek belirlenen pilot bölgelerde ilköğretim okullarında Ata sporumuz güreşin teorik ve uygulamalı ders olarak okutulması sağlanmalıdır. Çünkü altyapıda yetişecek çocuklarımıza şampiyonların hayatları, başarıları ve nasıl şampiyon oldukları vs. gibi çeşitlendirilmiş konular anlatılarak özendirme ve teşvik edici bir altyapı çalışması yapılmış olacaktır. Bu başarılırsa şu an öğretmen olamayan beden eğitimi ve spor bölümü güreş ihtisas mezunları bu programla hemen öğretmen edilerek dışarıda kalmamaları sağlanacaktır.

          Eğitim kurulu sürekli planlama programlama ve kitap hazırlığı çalışmaları yaparak güreşin kalkınmasına ve başarılı olmasına katkıda bulunmalıdır. Bu kurul üniversitelerden ve eğitimli tecrübeli antrenörlerden oluşturulmalıdır. Saadettin Tantan zamanındaki gibi video, kaset ve eğitim çalışmaları yapılmalıdır. Bu kaset ve kitaplar çoğaltılıp spor kulüplerine okullarda ders olarak okutulmaya başlanırsa pilot bölgelerdeki sorumlular vasıtasıyla bu okullara dağıtılmalıdır. Eğitim merkezi güreşçilerine aylık harçlık verilmeli antrenöre daha iyi maaş temini sağlanmalı. Güreş Eğitim Merkezleri'nin bir bir sorunları tespit edilip bu sorunlar çözüme kavuşturulmalı ve üniversitelerin beden eğitimi ve spor bölümü güreş ihtisas mezunları antrenör edilmelidir. Federasyon yönetimi son derece demokratik olmalı her milli takım sorumlu antrenörü çalışacağı yardımcı antrenörlerini kendi tespit etmelidir. Sorumlu antrenörle resmi sözleşme yapılarak göreve getirilmeli karşılıklı  anlaşma şartları belirlenip imzalar atılmalı. Sorumlu antrenör planıyla, projesiyle gelmeli ve hiçbir hazırlığı olmayan antrenörler tercih edilmemelidir.

Milli takım kamplarında yapılması gerekenler:Kamp merkezlerinde antrenörler ve sporcular dışında görevli bir veya iki tane malzemeci, yine bir veya iki tane masör, bir tane doktor ve psikolog bulunmalı. Sporcuların antrenman malzemeleri bir veya iki kampta tek tip eşofman, ter forması, ayakkabı, çorap vs. olarak verilmeli. Her antrenman sonrası malzemeci tarafından odalardan poşetle teslim alınıp, yıkanıp ve kurutulup yine odalara teslim edilmeli. Aksi taktirde sporcular bugüne kadar kamp merkezlerinde ve otellerde yapılan kamp çalışmalarında malzemeleri balkon ve odalarında kuruttukları için çirkin ve pis bir görüntü oluşturduğu gibi hijyenikte olmamaktadır. Odalarda istirahata çekilen güreşçiler ter kokulu malzemenin içerisinde istirahat ettiği için hiç dinlememekte ve çalışmalarda da performans ve verim düşmektedir. Monoton kamp çalışmalarından sporcu ve antrenörleri görevlileri korumak ve kollamak için uygun kamp merkezlerinde aile ve çocukların kamplara katılmaları sağlanmalı sürekli uzun süren kamplardan dolayı güreşçiler kamplara artık gelmek istemiyor. Gelseler de çalışmalardaki verim istenilen seviyede olmuyor çünkü psikolojik olarak kafa sürekli aile ve çocuklarını arıyor. Onların hasreti sporcuyu olumsuz etkiliyor. Artık bu tabularda yıkılmalı ve modern ülkelerde olduğu gibi kamp merkez ve çalışmaları ciddi bir aile ortamı ve aile merkezi gibi olmalıdır. Amerika, Almanya örneklerindeki gibi. Kamplarda sporcuların sürekli iyi beslenmelerinin yanında doktor kontrolünde doping ihtiva etmeyen ilaçlar temin edilmeli. (Yurt içinden ve dışından )Milli takım kamplarına gelen sporcu ve antrenörlere     Esat Güçhan dönemindeki gibi maaş bağlanmalı ve rekabet oluşturulmalıdır. Bütün kategorilerde Avrupa, Dünya, Olimpiyat şampiyonlarına ve madalya kazanan diğer güreşçilere daha büyük ödüller verilerek turnuvaların büyüklüğüne, kalitesine, zorluğuna ve başarıya göre de, yine Esat Bey zamanındaki gibi altın veya para ödülü sistemi getirilmelidir. Güreş ligleri daha geniş kapsamlı bir şekilde devam ettirilmeli. Kategorilerinde 1.,2. ve 3. olan takımlara büyük ödüller verilerek teşvik edilmeli diğer takımlara da özendirilmelidir. Ata sporumuz güreşin diğer branşlarından ayrı tutularak güzel ve iyi bir   çalışmayla Avrupa , Dünya ve Olimpiyat Şampiyonlarına kırk yaşından sonra verilen şeref maaşı iyileştirilerek birinci derece devlet memuru maaşı seviyesine getirilmeli.  Yine maaş artışı memurlara yapılan zam oranında arttırılmalıdır. Yine  Avrupa, Dünya ve Olimpiyat şampiyonlarına diğer spor branşlarından ayrı tutularak ata sporumuz güreşe özel bir yasa çıkartılarak korunması ve alanlarla aynı özlük haklara ölene kadar sahip olması sağlanmalıdır. Öldükten sonrada eşinin faydalanacağı bir şekilde olması gerekir.

Güreş  Eğitim Merkezlerinin Güreşe Katkısı: Güreşin kalkınmasının ileriye dönük başarılarının elde edilmesini sağlamak amacıyla, Güreş Eğitim Merkezlerinin kurulma  düşüncesi çok isabetli ve yerinde bir karar olmasına rağmen, maalesef iyi niyetle başlanan bu projenin uygulanmasında, yani hayata geçirilmesinde her alanda olduğu gibi bir çok eksiklikler ve çarpıklıklar ortaya çıkmıştır.  Ne yazık ki 1987 yıllarına rastlayan eğitim merkezlerinin faaliyete geçmesinden 1994 yılına kadar talimatlar doğrultusunda hizmetlerini yürütmüş ancak 31 Ocak 1994 tarih ve 21835 sayılı Resmi gazete de yayımlanan “ Sporcu Eğitim Merkezleri Yönetmeliği” ile kendi şahsiyeti içerisinde hizmetlerini sürdüre gelmektedir. Söz konusu yönetmeliğe şöyle bir göz gezdirdiğimizde bir eğitim merkezinin arzulanılan ve istenilen şekilde faaliyetini sürdürebilmesi için bu yönetmeliğin bir ölçüde yeterli olduğunu söyleyebiliriz düşüncesindeyim. Ama bir fiil görev yaptığım bu kuruluşun teorikteki ifadesiyle pratikteki yaşamsal boyutu tamamen tezat oluşturmaktadır. Nasıl dersiniz kısa ve öz olarak madde halinde sıralamak istiyorum:

1.Yeterli sayıda personel bulunmamaktadır.

2- Doktor, beslenme uzmanı, psikolog, fizyoterapist, hemşire sağlık memuru, ve yabancı dil bilen öğretmenler bulunmamaktadır.

3- Eğitim merkezi birimine tahsisli araç bulunmamaktadır.

4- Kütüphane, sauna gibi fiziki müştemilatlar hemen hemen bir çoğunda bulunmamaktadır.

5-  Şehir merkezleri içerisinde yapılandırılması  motivasyonun sağlanması gibi faktörler eğitim merkezlerinin bilimsel yönden yoksun faaliyet göstermesine sebebiyet vermektedirler.

Bunun yanında; bir defa antrenörlerin durumu başlı başına bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğitim merkezlerimizin bir çoğunda asli görevleri başka bir kurumda olup fahri olarak antrenörlük yapmaktadırlar. Bu hizmete cüzi bir ücret karşılığı antrenman saati ile sınırlı kalınmakta sporculara yeterli kadar faydalı olamamaktadırlar. Sosyal ve Kültürel yönden boş zamanları değerlendirme konularında sınıf ortamında antrenman bilgilerin sunulmasında olsun hiçbir icraat yapılamamaktadır. Sadece antrenmanla sınırlı bir toplama merkezi halinde faaliyetlerini sürdürmektedirler.

Ödenekler zaman zaman yetersiz olup yeterli olduğu zamanlarda bile parayı yönlendirme eğitim merkezi için kullanma yani sarfların yerine getirilmesi ihtiyaçların karşılanmasında mali açıdan müstakil değiller. Her şey o dönemin il müdürünün güreşe bakış faaliyetine endeksli olarak icraatlar yapılmaktadır. Antrenörlerin takipsizliğinden ara öğünlerin verilmesinde yeterli beslenme konularında antrenörlerin olumsuz çalışma koşullarına paralel aksamalar olmaktadır. Bütün bunlar antrenman bilimine bilimsel verilere dayanan, eğitim merkezi olma özelliğiyle bağdaşmayan çok çok yetersiz hizmetle güreşe katkı sağlanmaktadır.

          Eğitim merkezinden yetişen güreşçilerin uluslararası başarısı hemen hemen yıldızlar ve gençler kategorisi ile sınırlı olup, aynı başarıya büyüklerde görülmemektedir. Temel eğitim almış ergenlik çağındaki elitleşmiş başarılı bir güreşçinin herhangi bir kulüp tarafından istihdam yönüyle veya maddi bir katkı yönüyle yardımcı olamadığı zaman otomatikman gelecek kaygısı psikozu ile başarısızlığa itilmektedir. Buradan şu sonucu da çıkarabiliriz. Eğitim merkezinden kulüplere geçiş dönemi içerisinde kulüplerin iyi bir yapıya kavuşturulması ihtiyacı doğmaktadır.

          Çözüm noktasında ama başlıklar altında izah edilen bu eksiklerin yerine getirilmesinde dört başı mamur tabir ettiğimiz ve özlemini çektiğimiz örnek bir eğitim merkezinin hizmet sunması hiçte zor bir olay olmasa gerek. Neden derseniz bir defa sayıları 19’a ulaşmış eğitim merkezlerinin çoğalması yerine tabi ki bunların bir çoğu fiziki yetersizlikler içerisinde teknik yönündeki eksiklerde hal böyleyken mantar gibi çoğalması yerine Türkiye’yi 7 bölgeye ayırarak 19 eğitim merkezinde barınan öğrenci sayısı kadar sayıyı azaltmadan hatta kapasiteyi daha da büyüterek her bölge içerisinde 1 tane pilot il’in seçilmesi pilot ilde eğitim merkezinin faaliyet göstermesi, faaliyet gösterecek eğitim merkezinin yukarıda izah ettiğim eksiklikler olmadan tam kapasiteli, teknik ve fiziki donanımı yeterli, günün 24  saati nöbetleşe olmak üzere sözleşmeli, ücret yönünden tatminkar başka bir işi olmayan yarı profesyonel antrenörlerin görevlendirilmesi dağınık yapılanmaya gidilmeden bütün ağırlıkların imkanların oluşturularak bu 7 eğitim merkezinde seferber edilmesini ancak çok ciddi yaklaşımlar neticesinde eğitim öğretim aksatılmadan alt yapıda arzulanan hedefe ulaşılacaktır.

        Unuttuğum diğer konuda Aksaray’da açılan bu yıl hizmet veren eğitim merkezleri genel merkezine de değinmek istiyorum. Orada da yanlış uygulamaya gidildiği tespitine vardım. Bu yıl muhtelif eğitim merkezlerinden oluşan 51 öğrenci- sporcunun buraya nakilleri gerçekleştirilmiş olmasıdır. Buda diğer eğitim merkezlerindeki antrenörlerin teşvik yönünden olumsuz etkilenmiş hatta atılacağı endişesi doğurmuştur. Birebir görüşmelerde bunun böyle gerçekleşmediği iyi anlaşılmış oldu. Bu gidişe bir son verip, sporcuları kendi illerine gönderip onun yerine eğitimden mezun olan, üniversiteye yerleşmeyen elit sporcuların barındırılması daha isabetli olacaktır. Yoksa diğer merkezlerde antrenman verecek başarılı sporcular olmayacak iyi sporcular yetişmeyecek anlamına gelmektedir.   Saygılarımla.

 

ALİ TAYYAR

Gençlik ve Spor Şube Müdürü-Amasya

 

A-Sporcu Eğitim Merkezleri

1.Antrenörlerle İlgili Problemler: Tüm spor branşlarındaki antrenörler kadro ve derecelerine çok az maaş almaktadır. Bunun mutlaka çözülmesi gerekmektedir.Çözüm ne olabilir? Bir kanun teklifi hazırlanır ve antrenörleri antrenörler teknik hizmetler sınıfına dahil edilebilir. Durumları düzeltilir. Demir ve ağaca şekil veren insanlar teknisyen oluyor da neden insana şekil veren kişiler teknisyen sayılmıyor bunu anlamak mümkün değil.Bir de şu çözümle düzeltile bilir. Tüm antrenörler kadro karşılığı sözleşmeli personel statüsüne dönüştürülebilir. Tabi bu arada çalışkan verimli antrenörlerinde ayrıca ödüllendirilmesi konuya rekabet ve teşvik sayılabilir.Bu ödül yönetmeliğinde yapılacak bir değişiklik ile sporcunun ilk antrenörüne belli bir miktar ödül verilmesi şeklinde düzeltilmelidir.Kısaca antrenörler dinlenilmeli. Problemleri çözülmeli ve daha sonra spor kontrolörleri vasıtası ile üç ayda bir denetlenerek rapor hazırlanmalı. Bu raporlardan bir adet federasyona birde il müdürüne verilir. Bir adet de antrenörün kendisine verilmeli ki antrenör varsa eksiklerini tamamlamalı,gelişmesine ve kendini yenilemesine yardımcı olunması gerekir.

2.Yönetimle İlgili Problemler: Eğitim merkezlerinin yönetiminde görev alacak personel mutlaka uzman kişiler olmalı veya eğitilmeli.yönetmeliğe göre bulundurulması ve atanması gereken yardımcı personel.rehberlik öğretmeni mutlaka atanmalı sporculara çalışmalarında ve tercihlerinde yol göstermeli.

3.Sporcu Tespit ve Seçmelerindeki Problemler: Sporcu tespitlerindeki başarı maalesef %100 oran olarak çok düşük % 40- 50 civarındadır. Bu da seçici kurulun sporcuları iki üç gün gibi kısa bir devrede olması nedeniyle isabet oranı düşüyor. Benim önerim yapılan testler ve imtihandan sonra okula girmeye hak kazanan çocuklar ile yedek listeden en fazla üç kişi, yani illerin belirlediği ihtiyaç sayısının üç de biri nispetinde yedek listeden sporcuların tıp fakültesi bulunan bir merkezde toplayıp 15 günlük bir kamp neticesinde kesin listeyi oluşturmak lazım düşüncesindeyim. Bu sporculara ciddi bir sağlık taraması ve zeka testi yapılması gerektiği inancındayım. Biz eğitim merkezlerinde Güreş Eğitim Merkezlerine hiç gelmemesi gereken sporculara en az iki  yıl bakmak zorunda kalıyoruz.

4.Araç Gereç ve Çalışmalarla İlgili Problemler: Sporcu eğitim merkezlerinde her 15  kişi ye bir minder düşecek şekilde salon, her 5 kişilik sıklet grubuna bir adet düşecek şekilde bir manken,kondisyon ve ağırlık aletleri noksansız olmalı.

5.Yiyecek ile İlgili Sorunlar: Sporcuların mutlaka beslenmeleri bir diyetisyen tarafından yapılmalı gerekirse yaz tatilinde aşçılar Ankara SESAM  merkezinde kursa tabi tutulmalı. Sıklet ağırlığına göre tüm sporculara bilimsel beslenme yapılmalı. Bizim yaptığımız biraz gelişi güzel alışılmış bir şey gibi geliyor bana. Eğitim merkezlerinin daha verimli ve rantabıl olması için mevcut imkanların ve kaynakların kullanımında kapsamlı diyalog içine girilmeli ve 2004 yılına mutlaka bir hedef tespiti yapılarak koşmalıyız. Aksi taktirde 2004 yılı olimpiyatlarındaki hüsranımız bundan daha kötü olabilir. Güreş kalan eğitim merkezlerinde öğrencilerin günlük bedelleri 1200 000 TL’dir. Günümüzde bir sporcunun üç öğün bu parayla ne derece besleneceğini fikirlerinize sunuyorum. Bu ücretler akılcı bir düzeye getirilmelidir.2000 yılı içinde Amasya Güreş Eğitim Merkezimizin tüm yiyecek, içecek ve kırtasiye masrat1arı 36 çocuk için 17 milyar liradır. Bu da 36 kişilik bir grup için fazla bir para değildir. Bu paranın denkleştirilmesinde yinede İl müdürlüğümüz zaman zaman zor durumda kalmaktadır. Sporculara şampiyon olmadan önce nasıl sahip çıkılmasının sorularını ve çözüm yollarını bulmalı, şampiyon olduktan sonra da onların bilgi ve becerilerinden nasıl yararlanabiliriz. Onların kendi görüşlerini alarak gerçeğe ulaşmalıyız. Eğitim  merkezlerinden mezun olan sporcuların takipleri sağlanmalı. Devletin harcadığı 6 yıl boşa gitmemelidir.

B- Klüpler :

1- Klüplerin Kaynakları ve İşlevleri: Kulüplerimiz dernekler yasasına göre kurulmuş amatör kişilerle yürütülen ve amatör faaliyetler içerisinde yer alan kuruluşlarımızdır. Federasyon faaliyetlerine iştirak eden tüm klüplerimizle bire bir görüşerek onların problemleriyle ilgilenmek onlara en azından moral vereceği inancımdayım. Ayrıca klüplerimizin lig müsabakaları öncesi yıldız takımlarının maç yapmaları hususunda girişimde bulunulması gerektiğine inanıyorum. Bu usul sanırım Almanya da uygulanmaktadır. Özel sektörümüzün amatör faaliyetlerde de yerini alması için özendirici tedbirler alınabilir. Mesela vergi muafiyeti gibi amatör federasyonların faaliyetlerine katılan ve en az üç branşta faaliyet gösteren klüplere belli oranda vergi muafiyeti getirilebilir.

2-Sporcuların Arzu ve İstekleri: Klüplerde bulunan sporcuların ne gibi sorunları var, çalışma ortamları güzel mi? yapmış olduğu spora uygun mu değil mi? Bunların mutlaka dinlenmesi ve sporcuların istekleri doğrultusun da kulüplerimizin uyarılması gerekir. Bir klüp kurulurken şu kontrollerin mutlaka yapılması gerekir. Klüp faaliyetlerine uygun saha ve salonu var mı, o sporla ilgili araç gereç,antrenör ve sporcunun çatışmasını sağlayacak ortam hazır mı değil mi bunların kontrolünün yapılması gerekir.

3-Antrenörlerin Çalışma Usul ve Esasları: Klüp antrenörleri de aynen eğitim merkezi antrenörleri gibi denetlenmeli. Dernekler masası ve spor teşkilatı arasında yapılan sözleşme ve talimat imzalanarak protokolün bir nüshası klüplere gönderilir ve kontroller spor kontrolörlüğü dairesi başkanlığınca denetleme sağlanabilir. Antrenörlerin sorunları tespit edilir varsa bunlar giderilir ve daha sonra verimlilik istenir.

4-Kulüp Yöneticilerinin Sorunları: Klüplerin yöneticileriyle görüşülerek sorunları bakanlıklar nezrinde çözümleri sağlanabilir.

5-Klüp Tesisleri: Klüplerin kuruluş tüzüklerini Gençlik ve Spor genel müdürlüğümüz onaylamaktadır. Onaylamadan önce klüplerin tesisleri kontrol edilmeli yeterli görülen faaliyetlerine izin verilmelidir.  Çünkü daha sonra sporcuların heder olmasına çalışma ortamı bulamadığından dolayı sadece aylıklı sporcu olarak boş gezmelerine neden olmaktadır. Mevcut kaynaklar boşa gitmektedir. Bu nedenle spor tesisi yapan klüplerimize teşvik edici kaynaklar sağlanmalıdır. Yeni kurulan klüplere yakın olan spor tesislerinden yararlanmalar hususunda protokol imzalattırılması ön koşul olarak getirilmelidir.

C- Okul Spor Kolları:

 1-Spor Kolları İle İlgili Problemler: Okulların spor kollarının kaynak ve spor tesisi araç gereç konusunda kurumlar arası diyalog kurularak bunların problemleri giderilmelidir. Sporda altyapının çok önemli olduğu günümüz dünyasında sporcu sayısının artırılarak rekabet ortamı oluşturacağı inancındayım. Mevcut tesislerimizin tam kapasite kullanılması hususunda çalışmalar yapılmalı ve okullarımızın spor tesisine kavuşturulması hususunda Milli Eğitim Bakanlığı, Spor Bakanlığı, Belediyelerimiz ve il Özel idare katkıları ile spor salonları ve açık sahaların yapılması sağlanmalıdır.

2-Beden Eğitimi Öğretmenlerinden Gerektiği Gibi Yararlanma: Beden eğitimi öğretmenlerimizin ders saatleri dışında ve tatil günlerinden yaralanmak için belirlenecek ücret karşılığında günde en az 2 saat haftada 8 saat çalışmaları karşılığında ücret ödenerek en az 15 kişilik sporcu takımının çalıştırılması sağlanmalıdır. Bunların alacağı ücretlerle ilgili kaynak sağlanmalı denetim ve takibi Gençlik ve Spor İl müdürlüğü ile okul müdürlerinin sorumluluğunda olmalıdır. Milli Eğitim bakanlığının organize ettiği müsabakalarda dereceye giren sporculara eğitim bursu imkanı ve çalıştırıcılarına ödül verilmelidir.

3-0kul Yöneticileri İle Diyalog: Okullarımızın yöneticileri ile bire bir diyaloga girilmeli ve sorunları dinlenmelidir. Gençlerimizin % 100 ünü temsil eden okullarımızın sporun içine çekilmesi ve elit sporcuların çıkartılması hususunda beden eğitimi öğretmenlerimizin görüş ve düşünceleri dinlenerek sistemi okul, klüp ve federasyon faaliyetlerindeki rekabet ortamı içerisine çekilmelidir.

D- Federasyon:

1-Federasyon Seçimleri: Federasyon seçimlerinde oy kullanacaklarla ilgili yönetmeliğin her seçimde değişikliğe uğraması doğru değildir. Federasyonlarımızın özerkleşmeye doğru gittiği günümüz dünyasında oy kullananların daha çok devlet memurları olduğu yanlış bir davranıştır.Bu nedenle federasyonları temsil eden sporcu,.antrenör,hakem ve il temsilcileri ve klüp yöneticilerinin oy kullanması sisteminin getirilmesi gerekmektedir.

2-Federasyon Kaynakları: Federasyonlarımızın kaynakları son derece yetersiz olması nedeniyle Anadolu ya gerekli hizmeti götürememektedir. Kaynakların çoğaltılması konusunda birinci önerim Türk Güreş vakfı gelirlerinin bir miktarının ( kanunla tespit edileceği kadar ) güreş federasyonuna aktarılması gereklidir. İkinci önerim profesyonel futbol gelirlerinin ve sporcu transfer ücretlerinden kesilecek bir miktarın (kanununla tespit edileceği kadar) amatör federasyonlara aktarılması üçüncü bir gelir olarak ta yine kanunla sağlanacak olan aşağıda izah edeceğim gelirlerdir. Bu gün il ve ilçelerdeki sokak aydınlatmaları ve camilerimizin kullandığı aydınlatma bedelleri o şehirde yaşayan halkın faturalarına ortak kullanım bedeli olarak yansımaktadır. Gençlik ve spor il müdürlüğüne ait tesislerimizde o şehrin halkına ve gençliğine  hizmet verdiğini düşündüğümüzde aydınlatma giderlerinin halka yansımasında bir mahzur olmayacağı inancındayım. Yine su giderlerimizin de bu mantıkla hareket edilerek halka yansıtılması amatör faaliyet gösteren federasyonlarımızın bütçelerine katkı sağlayacağı inancındayım. Bu meblağın ne kadar olacağına bir açıklama getirecek olursak 2000 yılında tüm Amasya Spor tesislerinin aydınlatma su ve yakacak giderleri toplamı 43 milyar 500 milyondur. Oysaki 2000 yılının spor il temsilciliklerinin amatör spor faaliyetleri için harcadığı ödenek 20 milyar 700 milyondur. Yukarıda önerdiğimiz kanun teklifleri gerçekleştiği taktirde spor faaliyetlerine %100 ek kaynak sağlanacaktır.

3- Federasyon Çalışma Usulleri: 22-11 -1993 tarih ve 21766 resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren federasyonların çalışma yönetmeliği incelendiğinde görev ve sorumlulukları iyi belirlenmiştir. Federasyonumuzun her müsabakasında her minder için mutlaka video ve kamera bulundurulması şarttır. Müsabakalarda hakemlerimizin yapmış olduğu hataların anında düzeltilmesi antrenör hakem tartışmasını önleyecektir. Antrenör medeni kurallar içerisinde itirazını yapacak hakem heyetimiz banttan müsabakayı tekrar izleyecek ve durum anında düzelecektir. Bu yapılmadığı taktirde hake ve antrenör tartışması hiçbir zaman önlenemez. Uluslar arası güreş kurallarının değişiklikleri en son haliyle kitap halinde basılarak hakem ve antrenörlere iletilmelidir. Yapılacak olan seminerlerin hakem ve antrenörle birlikte düşünülmesi antrenör hakem kaynaşmasını sağlayacaktır.Federasyonumuz yıllık programlarını zamanında yapmalı ve illere zamanında göndermelidir.

4-Milli Takım Antrenörleri: Milli takım antrenörlerimizin antrenör yönetmeliğinin 6.  maddesinde yer alan kıstaslara uyularak tayin edilmeli sık sık milli takım antrenörü değiştirilmesi önlenmelidir. Şayet antrenörlerimizin çağdaş kurallara uygun olarak geliştirilmeleri gerekiyor ise üniversitelerimizde ortak çalışmalar neticesinde bunların yetiştirilmeleri sağlanmalıdır. Yabancı antrenörlerin kullanılması hususunda bilimsellik ön planda tutulmalı o antrenörün daha önceki başarıları iyice İncelenerek tespit edilmelidir.

5-Aday ve Birinci kademe antrenörler: Sık sık antrenör kursu açmaktan ziyade mevcut lisanslı antrenörlerimizin geliştirilmesi sağlanmalı, mevcut kapasite iyi kullanılmalıdır. Bilhassa birinci kademe belgesine sahip olan Güreş Eğitim Merkezleri ve bölge antrenörlerimizin yarıyıl tatilinde ve yaz tatilinde seminerlere çağırılarak bilgi ve görgülerinin arttırılması sağlanmalıdır.

6-Hakemler: Hakemlerimizin yükselmeleri ve ceza verilmesi merkez hakem komitesince yapılması, federasyon yönetim kurullarının merkez hakem komitesine müdahalesi olmamalıdır. Ayrıca çok gülünç durumda olan hakem ücretlerinin hakemlerimizin onurların yakışır bir seviyeye getirilmesi gerektiği inancımdayım.

7- Karakucakla İlgili Problemler: 17.01.1998 tarihinde çıkan karakucak yönetmeliğinin 5. maddesinde yetki belgesi almayan hiçbir kişi ve kuruluşun müsabaka yapması mümkün değildir. Oysaki daha önceki yönetmelikte yoktur. Köy düğünlerinde yapılacak müsabakalar için mülki amirden müsaade almak yeterliydi. Bu kesin şart köylü vatandaşlara külfet getirdiğinden düğün güreşleri yapılmaz hale gelmiştir. Ayrıca festival güreşleri yapan belediyelerimizde fazla teferruatlardan dolayı güreş yapmaz hale gelmişlerdir. Bununla ne kaybettik: Bununla 10-11 yaşlarına gelmiş eğitim merkezleri seçme müsabakalarına gidecek çocukların güreş sporunu tanımadığı ve bu nedenle de tanımadığı bir şeyi tercih etmediğinden seçmelere iştirakler azalmıştır. Onun için diyorum ki karakucak güreşlerinin geliştirilmesi için tedbir almak ve gereksiz teferruatların kaldırılması iyi olur diye düşünüyorum. Güreş sporu yazılı ve görsel basında gerektiği gibi yer almadığından spor yapma çağındaki çocuklarımızda Türk güreşine yabancı kalmaktadır .Türkiye birinci futbol ligin de mücadele eden k1üplerimizjn yöneticileriyle görüşülerek güreş takımı kurmaları sağlandığı taktirde bu sporun seyircisinin de artacağı kanaatindeyim. Günümüzde seyircisi olan sporların reklamı da daha çok olmaktadır. Bazı şampiyon güreşçilerimizin hayatlarının film haline getirilerek televizyonlarda yayınlanması bu sporun daha çok yaygınlaşmasına katkı sağlayacağı inancındayım. Sonuç olarak, çok yönlü çalışmamız gerektiği inancındayım.

 

Zekai ERTEN

 

Türk Güreşinin Alt yapısını Oluşturan Güreş Eğitim Merkezleri

         

 Bunlar, Türk güreşinin alt yapısını oluşturmak amacıyla, spora başlama yaşında bulunan çocuklarımızın eğitim ve öğretimlerini aksatmadan elit sporcular olarak yetişmelerini sağlamaktır.Güreş Eğitim Merkezlerine alınacak öğrencilerin yaşının, 11-12 yaş yerine eğitim çağının başlama yaşı olan 7 yaşına indirilmesi, kemik gelişim çağına kadar güreşin alt yapısının teorik olarak verilmesi ve yardımcı spor çalışmaları yapmaları. Ayrıca eğitim ve öğretimlerinin de Güreş Eğitim Merkezlerinde yapılması için Genel Müdürlük Müfredatında düzenlemeye gidilmesi bu durumda idareci ve eğitimciler arasında birlik beraberlik sağlanacak olup, sporcunun takibi, disiplini ve çalışma düzeni sağlanarak başarıyı olumlu yönde etkileyecektir. Güreş Eğitim Merkezlerine alınacak öğrencilerin seçmelerinde yeni düzenleme getirilmesi gereklidir. Çünkü seçmelere katılan bazı illerin öğrencileri il merkezinde oldukları için 1-2 yıl gibi uzun süre çalışma imkanı bulmaktadırlar. Bazı iller ise ilçeler ve köylerden seçtikleri öğrenci ile katılmakta, bunların okullarının yaz tatiline girmesi ile katılmaktadırlar. Bu 10 günlük çalışma ile 1 yıllık çalışma arasında çok fark olduğundan dolayı, seçmelerdeki güreş bölümünden aldığı 35 puan ile toplam puanı etkilendiğinden emsallerine göre avantajlı olup Güreş Eğitim Merkezlerine yerleştirilme şansı daha çok artmaktadır. Bu durumda elit sporcu yerine güreş yapmış çocuk seçilmektedir. Bunlar Güreş Eğitim  Merkezlerinde başarılı olamadığı, bir gelişme gösteremediği için çıkarılma ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Güreş Eğitim Merkezleri de başarılı olamadığı, bir gelişme gösteremediği için çıkarılma ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Güreş Eğitim Merkezleri de Milli takımlara kaliteli sporcu veremediği için, Türk güreşini olumsuz yönde etkilenmektedir.Güreş Eğitim Merkezleri konum olarak açık alanda havadar yerde olmalıdır. Fiziki durumları Eğitim Merkezleri fonksiyonuna taşıyabilecek şekilde projelendirilerek yeni binaların yapılması gerekmektedir.Yeni güreş eğirim merkezleri aşçısı olamayan, tek antrenörle çalışan ve diğer personellerinden yoksun kadroyla çalışmaktadırlar. Spor malzemesi konusunda da sıkıntılara düşülmektedir. Acilen aşçı ve antrenör kadroları sözleşmeli olarak tahsis edilmelidir.Güreş Eğitim Merkezleri aşçısı olamayan, tek antrenörle çalışan ve diğer personellerden yoksun kadroyla çalışmaktadırlar. Spor malzemesi sözleşmeli olarak tahsis edilmelidir.Güreş Eğitim Merkezlerinin ilk kurulduğu yıllarda olduğu gibi öğrencilere cep harçlığı verilmelidir. Güreş sporuna yapan genelde kırsal kesim çocuğudur. Bundan dolayı fakirdir. Çoğu birinin köyüne gidecek parası yoktur.Güreş Eğitim Merkezlerine, Gençlik ve Spor İl Müdürlükleri, İl Müdürlüğünün bir kamburu olarak görmektedirler. Çalışmalarımızı olumsuz yönde etkilemektedirler. Bundan dolayı, G.E.M’lerinin Genel Müdürlüğümüze bağlanması gerekmektedir.

Türk Güreşlerinde Genel Durum:Türk Güreşinin yeniden yapılanmaya gidilmesi gereklidir. 3289 sayılı kanunun 14. maddesine göre alınmakta olan %1 spor payı oranın yükseltilerek spora olan geliri artırıp branşlara göre dengeli dağılımın sağlanmasının temini için Genel Müdürlüğümüze, sponsorluk konusunda firmalara teşvik yapılması için Maliye Bakanlığı nezrinde gerekli girişimin yapılması. Özelleştirmeden, vakıf mallarının devrinden ve hazine arazilerinin satışlarından doğan gelirden belirli bir oranda Türk güreşine gelir temin edilmesi için başbakanlık nezrinde gerekli girişimin yapılması gerekir. Güreş Eğitim Merkezlerinde başarı oranının artırılabilmesi için, serbest ve grekoromen stildeki çalışmaların kesinlikle ayrılması ve tek sitilin bir yerde çalışmalara devam etmesi.Ulusal müsabakalara dikkat edildiğinde yıldızlarda her iki stilde de gerek bireysel gerekse takım halinde başarılı olunuyor, dereceye giriliyor. Gençler ve büyüklerde başarı düşüyor. İşte bunun sebebi Yıldızlar Güreş Eğitim Merkezlerinde disiplinli ve özverili çalışma ile başarıya ulaşılıyor. Bunlar mezun olup kulüplere gittiklerinde bazı problemlerle karşı karşıya kalıyorlar ve başarısız oluyorlar.Buda Türk Güreşini olumsuz yönde etkiliyor. Bunun sebebinin, antrenörlerden mi? Kulüplerin yapısından mı? Yoksa olumsuzluğa iten faktörlerin büyük şehrin havası mı? Araştırılması gereklidir.Kesinlikle Kulüpleşmeye hız verilerek rekabetin artırılarak kalitenin yükseltilmesi gereklidir. Ülkemizin büyük bir coğrafi yapıya sahip olması nedeniyle, geniş bir kitlesi olan güreş camiasına güreşin içine çekebilmek bunlardan fayda sağlanabilmesi için bölgeselleşmeye gidilmesi gereklidir.Ödül yönetmeliği değiştirilerek sporcuya teşvik edici olmalıdır. İş adamı, bürokrat ve basın kesiminde iller bazında komiteler oluşturularak bunların maddi ve manevi desteği alınmalıdır. Antrenörler A-B-C kategorileri diye sınıflara ayırarak bunların mali durumları kesinlikle iyileştirilmelidir.  Bir Antrenör maddi sıkıntı nedeni ile ikinci bir meslekle uğraşmamalıdır. Yurt içi ve yurt dışında bunlar için gelişim seminerleri düzenlenmelidir. Bunlar sözleşmeli olarak çalıştırılmalıdır. Değişen dünyada yabancı antrenörlere de yer verilerek onların da bilgilerinden yararlanılmalıdır.Okullar arası Türkiye Şampiyonasına Güreş Eğitim Merkezi öğrencilerinin alınmaması gereklidir. Çünkü bunlar devamlı antrenman yapıp iyi beslendiği için emsallerine göre fizik ve oyun olarak üstün olup, maçlarına ezici üstünlükle sonuçlanmakta bundan dolayı Milli Eğitimin öğrencileri ve sonraki şampiyonlara katılmamaktadırlar. Caydırıcı niteliği taşımaktadır. Üniversitelerde de   diğer branşlarda olduğu gibi erkek ve bayan takımı kurulup Üniversiteler arası Lig müsabakası düzenlenmesi için YÖK’e gerekli girişimlerin yapılması gerekmektedir. Üniversite araştırma görevlilerince Güreşin tarihinin araştırılarak bir arşiv oluşturulması gereklidir.Bayan güreşini yaymak için bayan antrenör yetiştirilip, pilot bölgelerde uygulamaya geçilmesi gereklidir.Türkiye şampiyonası oluyor basın olmuyor. Ayrıca güreş haberi gazetelerin bir köşesinde ayda-yılda  bir yer alıyor. Televizyonlarda hiç yer verilmiyor. Köşe yazarlarının sayılarının artırılması ve Türkiye şampiyonalarında TRT kanallarının birinde naklen yayın yapılması ve haftada bir gün güreşin tarihçesi ve günümüzün güreşleri ile ilgili program yapılarak topluma bilgilendirmek ve genç nesile güreşi kanalize etmek için gerekli çalışmaların yapılması ve tiyatro gösterileri de konulması gerekmektedir.Dünya ve olimpiyatlarda; Türk gururu, Türk cesareti ve Türk’ün temsilcisi olarak mindere çıkıp İstiklal marşımızı söyletip, Bayrağımızı dalgalandıran şampiyonlarımıza sahip çıkmamız gerekmektedir. Bunlar Kamu Kurum ve Kuruluşlarında İstihdam edilmelidir. Federasyonda oluşacak kurullarda görev verilmelidir. Genel müdürlük nezrinde girişimler yapılarak Spor tesislerine ayrıca  İllerdeki valilerle temas kurularak uygun olan cadde, sokak ve bulvarlara isimlerinin verilerek bunları yaşatmak gereklidir.Türk güreş Vakfının güreşe ve güreş camiasına olan katkısının tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir. Buradan Sporcu, Antrenör ve maddi sıkıntı çekmekte olan güreşçilere de yardımcı olunması gerekmektedir.

Karakucak ve Yağlı Güreşler:Yağlı güreşlerde de yeniliklerin getirilmesi değişen Dünyaya ayak uydurulması için, kültürümüze zarar vermeden devamı gereklidir. Bazı organizatörlerce düzenlenen yağlı güreşlerde sporcular para alamamakta, disiplinsiz olduğu için şike nedeniyle seyirci zevk alamamaktadır. Bu yörelerde de güreş ağır ağır bitme noktasına gelmektedir. Bundan dolayı da organizatörlüğe bir düzen getirilmesi gerekmektedir. Güreşi baltalayan bu tür kişilerin elinden kurtarmak için ya belirli kurallar çerçevesinde organizatörlük belgesi verilmesi, ya da bölgeler oluşturulup bu yetkinin bunlara verilmesi gereklidir.Türk Güreşinin kaynağı olan karakucak ve yağlı güreşleri sahip çıkılması zorunludur. Yağlı güreşçilere sosyal güvence ve maddi destek sağlanmalıdır. Bunların üst boylarına bir kulüp çatısı altında toplamakta yarar vardır.İllerde yapılan yağlı güreşlerde güreşin büyüklüğüne göre sporcu hakem ve görevlilere ödenecek ücretin tespit edilmesi ve her yıl günün koşullarına göre ayarlanması ödenecek ücrete İl Müdürlüklerinden mutemet tayin edilmesi gereklidir.Yağlı güreşlerde federasyonca görevlendirilen temsilcilerin organizasyonlarda, kule hakemlerinin sporcular üzerinde etkili olamadıkları gözlenmektedir. Bunların İl Müdürlüklerince görevlendirilmesi gerekmektedir.

 

Denizli Güreş Eğitim Merkezi:

1. Kuruluş Amacı: Spor dallarına göre, spora başlama yaşında bulunan çocuklarımızın eğitim ve öğretimini aksatmadan elit sporcu olarak yetişmelerini sağlamaktır.

2. faaliyete Geçiş Tarihi: 1986 yılı.

3. Tesis Durumu: Yetersizdir. Bölümleri tek bina altında toplanmayıp dağınık halde, alanı dar, çevresinde yapılan yüksek binalar nedeniyle ışık almayan, havasız izbe bir konuma sahiptir.

a-Yatakhane: Odalar dar kapı ve pencereleri deforme olmuş, duş yok, tuvalet yetersiz çalışma masaları tok, elbise dolapları uygun değil, revir odasına yoktur.

b-Yemekhane: Atatürk stadı açık tribün altında yatakhaneye 100 metre mesafededir.

c-Etüt ve Dinlenme salonu: Böyle bir yer olmamakla beraber etütler yemekhane ve yatakhane altında bulunan 15-20 kişiye hitap edecek dinlenme salonunda yapılmaktadır. Ayrı dinlenme salonu yoktur.

d-Kondisyon ve Spor Salonu: Kondisyon salonu yoktur. Spor salonu ihtiyaca cevap verecek durumda fakat zemin parkesi yenilenmesi gereklidir. Ek spor aktivitelerine yürütecek ek bir salon yoktur.

e-Çamaşırhane: Çamaşırhane yeri, çamaşır makinesi ve kurutma makinesi yoktur. Öğrenciler çamaşırlarını duşlarda kendi elleriyle yıkamaktadırlar. Çarşaf ve nevresimler başka kurumların çamaşırhanesinde yıkandığından, bu hizmetler zaman zaman aksamaktadır.

4. Ulaşım Hizmetleri: Hiç taşıt yoktur. Mutfak malzemesinin nakli için bir pikap gereklidir. Bu araç aynı zamanda şehre 25 km. mesafede bulunan Cankurtaran kamp tesislerinin de hizmetini görebilecektir. Okulların eğitim merkezlerine 5 km gibi mesafede olması, öğrencilerin gidip gelmeleri ve kontrolü zorlaştığından 20-25 kişilik bir servis aracına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu araç aynı zamanda müsabakalara gidilmesi içinde faydalı olacaktır. Geceleri hastalanan, antrenmanlarda sakatlanan sporcuların hastaneye nakli için ambulans görevi yapacak binek oto gereklidir.

5. Sporcu Sayısı ve Personel Durumu: 36 öğrenci vardır. Tesisin yetersiz oluşu nedeniyle sporcu sayısı artırmak mümkün olmamaktadır. 20 öğrencide dışarıdan antrenmanlara katılmaktadır.1 sözleşmeli, 2 fahri antrenör vardır. Öğrencilerin disiplinli yetiştirilmeleri, kontrol altında tutulmaları ve daha başarılı olabilmeleri için İl Müdürlüğümüze 2 antrenör kadrosu verilmesi gerekmektedir. Derslerinde başarılı olmaları, daha düzenli etüt yapabilmeleri için, kadrolu belletmene ihtiyaç bulunmaktadır. Personel sıkıntısı da çekilmektedir. 36 sporcu öğrencinin barındırıldığı ve 70 İl Müdürlüğü personeline yemek çıkarıldığı Eğitim Merkezinde, aşçı kadrosunda hiç personel yoktur. Acilen 2 aşçı, 2 bulaşıkçı kadrosu gereklidir.  Aynı zamanda büro için 1 memura, gece nöbeti için 1 bekçi kadrosuna, sağlık sorunları için 1 sağlık memuruna, psikolog, fizyoterapist gibi rehber öğretmenlere, daha dengeli beslenmeleri için beslenme uzmanı gereklidir. Sporcu Eğitim tesisi görüntüsünden ve fonksiyonunda uzak bir görünüm arz eden  bu binayı yerel imkanlarla küçük onarımlar yaptırmamıza rağmen, ihtiyaca cevap verecek duruma getirmek mümkün olmamaktadır. Semikler spor kompleksi içine yeni sporcu Eğitim Merkezi yapılması için, 1995 yılı yatırım programına alınmasına rağmen ödenek yetersizliğinden dolayı, bu güne kadar ihalesi yapılamamıştır. Semikler haricinde Bağbaşı belediyesinden de tesis için bir tane daha arsa bulunmuştur ( 17.771 m2). 80 kişilik yeni bir Sporcu Eğitim Merkezinin yapılması halinde Milli Takımlarda ilimizi temsil edecek sporcu sayısı daha da çok olacak ve sanayide attığı cesaretli adımlarla, kazandığı başarılarla sporda da Dünya da ülkemizin ismi duyurulacaktır. Bu imkanlara rağmen merkezimizde Dünya ve Avrupa çapında 1986 yılından beri, 12 şampiyon sporcu yetiştirilmiş olup, bu şampiyonlar Uluslar arası müsabakalarda ülkemize 22’de şampiyonluk yaşatmışlardır.Yukarıda belirtilen konuların acilen çözüme kavuşturulması, çözüme kavuşturulamaması durumunda da Eğitim merkezlerimizin kapanma tehlikesi ile karşı karşıya kalacağı kaçınılmaz olacaktır.

Eğitim Merkezlerinin Başarıları: Kuruluş yılı olan 1986’dan itibaren 12 Avrupa ve Dünya Şampiyonu yetiştirmiş, bu şampiyonalar ülkemize 22’de şampiyonluk hediye etmişlerdir.

Lig Başarısı: 1996 yılında başlayan Yıldızlar deplasmanlı güreş liginde tüm Güreş Eğitim Merkezlerinin en büyük kulüplerinde katıldığı lig’de; 1996-1997 Sezonu Türkiye 3’üncüsü;1997-1998 Sezonu Türkiye 2’incisi;Sezonu Türkiye 2’incisi; 1999-2000  Sezonu Türkiye  2’incisi olmuştur. Güreş Eğitim Merkezlerinin yetiştirmiş olduğu ve su anda Milli Takımda olan sporcuların listesi tablo 2’de gösterilmiştir.

Tablo 2. GEM Çıkışlı Milli Güreşçilerin Listesi.

Adı ve Soyadı

Adı ve Soyadı

Kasif ŞAKİROĞLU

Erkan DÜNDAR

İlhami ORHAN

Bünyamin EMİK

Muhittin UZUN

Adem TAŞÇI

Recep ZİNCİRCİ

Şeref AYRATA

 


 

Tablo 3. 1986 Yılında Kurulan Denizli Güreş Eğitim Merkezinin Yetiştirdiği Uluslararası Şampiyon Sporcuların Listesi.

Adı soyadı

Sikleti

Branşı

Kategori

Yıl

Yer

Derecesi

Şu Andaki Durumu

Mükremin KIZILKAYA

47 KG

Serbest

Yıldız

1988

İzmir

Avrupa Şampiyonu

Öğretmen

Mükremin KIZILKAYA

47 KG

Serbest

Yıldız

1989

Amerika

Dünya Şampiyonu

Öğretmen

Mükremin KIZILKAYA

50 KG

Serbest

Genç

1990

İstanbul

Dünya Üçüncüsü

Öğretmen

Mükremin KIZILKAYA

50 KG

Serbest

Genç

1991

İstanbul

Avrupa Üçüncüsü

Öğretmen

Veli ERİŞ

63 KG

Serbest

Genç

1989

Bursa

Avrupa Şampiyonu

GEM Antrenör

Ali DİNÇ

40 KG

Serbest

Genç

1989

Amerika

Dünya Üçüncüsü

-

Recep ZİNCİRLİ

47 KG

Serbest

Genç

1992

İstanbul

Dünya Şampiyonu

TEAŞ Klp.-Ankara

Recep ZİNCİRLİ

50 KG

Serbest

Genç

1993

Avustralya

Avrupa İkincisi

TEAŞ Klp.-Ankara

Emin KINABAŞ

65 KG

Serbest

Yıldız

1993

Almanya

Dünya İkincisi

-

Gökhan GÜÇLÜ

95 KG

Serbest

Yıldız

1995

Macaristan

Dünya İkincisi

TEAŞ Klp.-Ankara

Erkan DÜNDAR

40 KG

Greko.

Yıldız

1993

Almanya

Dünya İkincisi

TEAŞ Klp.-Ankara

Erkan DÜNDAR

43 KG

Greko.

Yıldız

1994

Amerika

Dünya Şampiyonu

TEAŞ Klp.-Ankara

Bünyamin EMİK

47 KG

Greko.

Yıldız

1994

Amerika

Dünya Şampiyonu

TEAŞ Klp.-Ankara

Bünyamin EMİK

50 KG

Greko.

Genç

1995

Almanya

Avrupa Üçüncüsü

TEAŞ Klp.-Ankara

Bünyamin EMİK

63 KG

Greko.

Üniversite

2000

Tokyo

Dünya Şampiyonu

TEAŞ Klp.-Ankara

Ahmet YATAĞAN

-

Greko.

Yıldız

1992

İstanbul

Dünya Üçüncüsü

-

Kaşif ŞAKİROĞLU

-

Greko.

Genç

1995

Almanya

Avrupa Üçüncüsü

TEAŞ Klp.-Ankara

Adem TAŞÇI

95 KG

Greko.

Yıldız

1997

Slovanya

Dünya İkincisi

TEAŞ Klp.-Ankara

Adem TAŞÇI

95 KG

Greko.

Yıldız

1998

G.Afrika

Dnya Dördüncüsü

TEAŞ Klp.-Ankara

Adem TAŞÇI

95 KG

Greko.

Yıldız

1999

Danimarka

Dünya Şampiyonu

TEAŞ Klp.-Ankara

Şeref AYRATA

42 KG

Greko.

Yıldız

1998

G.Afrika

Dünya ikincisi

GEM-Denizli

Şeref AYRATA

46 KG

Greko.

Yıldız

1999

Danimarka

Dünya Dördüncüsü

GEM-Denizli

Şeref AYRATA

50 KG

Greko.

Yıldız

2000

Slovanya

Avrupa İkincisi

GEM-Denizli.

 

 

 

 

KULÜPLER

6 Ocak 2001 Cumartesi

 

 

Oturum Başkanı : İsmail DEMİRCİ

 

1-  Güreş Kulüplerinin Bugünkü Durumu Ve Sorunları

      Bekir AÇIKGÖZ

       TEDAŞ Kulüp Başkanı-ANKARA

 

2- Türk Silahlı Kuvvetlerinde Güreş

    Öğretmen Albay Hıdır BOZYEL

    KKK Spor Şube Müdürü-ANKARA

 

3- Belediyelerin Güreş Kulübü Kurmadaki Sorumluluğu Ve Kaynakları

     Mustafa ERDOĞAN

     Büyükşehir Belediyesi Spor  Kulübü -İSTANBUL

 

4- Kulüplerin Sorunları ve Çözümleri

     Önder YAHŞİ

      Eski Haliç Tersanesi Kulüp Başkanı- İSTANBUL

 

5- Kamuda Yeni Kulüplerin Açılması

     İsmail DEMİRCİ

     Eski Güreş Federasyonu Başkanı- ANKARA

 

SORULAR

CEVAPLAR

Mustafa TÜRKMEN

Seçkİn SARUHAN

Mithat BOZKURT

İsmail DEMİRCİ

Bahattin DEMİRAY

İsmail DEMİRCİ

Refik TELLİ

Bekir AÇIKGÖZ

Ali Seydi KORKMAZ

Alb.Hıdır BOZYEL

Nesim GEZER

Mustafa ERDOĞAN

Erol DİNÇER

İsmail DEMİRCİ

Mithat  BOZKURT

İsmail DEMİRCİ

Refik TELLİ

Ahmet PEMBEGÜLLÜ

 Yüzbaşı Seçkin SARUHAN

Önder YAHŞİ

Erzincan Bölgesinden

Bekir AÇIKGÖZ

Mehmet ÖZSOY

İsmail DEMİRCİ

DİĞER KONUŞMACILAR

Ahmet PEMBEGÜLLÜ

Gebze Belediye Başkanı İST

Eyüp ERDURAN

MEDAŞ Spor Kulübü-Konya

Metin CENGİZ

GSGM. ŞB.Müd.-ANKARA

Dr. Ahmet ERDURMUŞ

T M O Kulüp Başkanı ANKARA

İsmail DEMİRCİ

Kapanış Konuşması

 

  

Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ:

        Kıymetli arkadaşlarım, değerli Kurultay Üyeleri; bugün bu toplantıda salonun tıklım tıklım dolması gerekirken, dolmaması beni çok üzdü. Hepiniz hoş geldiniz. İnşallah bundan sonra, kulüplerimizin problemlerine ve sıkıntılarına daha açık bir çözüm getirmeye çalışacağız. Kulüplerimiz daha güzel bir organizasyonla çok iyi bir hale getirilebilir.

Değerli Kurultay üyeleri; şimdi konuşmasını yapması için sözü Sayın Bekir AÇIKGÖZ beye veriyorum. Buyurun.

 

Konuşmacı: BEKİR AÇIKGÖZ

TEAŞ Kulüp Başkanı-ANKARA

 

Konu: Güreş Kulüplerinin Bugünkü Durumu ve Sorunları

 

Değerli arkadaşlar, misafirler, sayın başkanım, emniyet mensupları ve değerli basın elemanları; öncelikle sizlere saygılarımı sunuyorum. Bildiğim kadarıyla TEAŞ kulübümüzün yüzeysel bir şekilde sorunlarını anlatmak istiyorum. Kendime göre bazı öneriler çözüm yollarını bu panelde arz etmek istiyorum. Ben kulüplerde başkanlık yaptım ama büyük bir deneyime sahip değilim. Amerika’da Dupont diye bir firma var. Bu firmada aşağı yukarı 30000 civarında mühendis var. Yani dünyanın devi diyebiliriz. Onları Türkiye’ye davet   ettik. Yemekten sonra bize, “sizi test yapacağım.” dedi. Bizleri sıraya dizdi. En baştakinin eline bir tenis topu verdi ve tenis topu baştakine tekrar dönene kadar geçen zamanı hesapladı. Bu testi birkaç defa yineledi ama istediği sonucu alamadı. En sonunda topu kendi eline alarak hepimizi yanına çağırdı ve bizden topa dokunmamızı istedi. Sonra bize dönerek sadece bir saniye sürdüğünü söyleyerek bize "herkesin eline taşının altına koyması ve bu işin birlik beraberlik içinde hızlı ve seri olması için herkesin katılmasının gerektiği" mesajını vermek istedi.

Şu anda TEAŞ kulübümüz özenle kurulmuş bir kulüp olarak, büyük bir maddi sıkıntı içindeyiz. Bu maddi sıkıntının yanı sıra bizim kulübün iki tür elemanları var. Bu elemanların bir kısmı kadroludur. Bir kısmı da gençlerdir. Kadrolu elemanlar zaman içerisinde kulübe alınmış, güreş hayatı sona erdiği halde halen güreşçi kadrosuyla çalışmaktadırlar. Buna bir çözüm getirecek olursak; onların yerine yetişmiş olan genç güreşçilerin kadro almasını sağlamaktır. Biz bu sıkıntının içerisinde iş adamları ve müteahhitlerden gelen maddi destekle bugüne kadar gelebildik. En büyük sıkıntı biz demokratik bir ülke olarak bu kulübün nasıl yapılanacağıdır. Bunun devlet desteği ile planlı ve programlı bir şekilde yapılması lazımdır. Normalde devlette bir genel bütçe vardır. Bir katma bütçe ve bir de özel bütçe vardır. Bu bütçeler içinde halkın boş zamanını değerlendirmesi için bir bütçe ayrılmıştır. Bu bütçe eşit şekillerde spor tesisleri yapmak şartıyla branşların federasyonluklarına verilmiştir. Bakanlar Kurulu aracılığıyla "amatör ve özel kulüplerdeki sporcuların en azından işsizlik maaşına bağlanması, araç gereç ve giderlerinin bir kısmının karşılanması" yasal bir düzenleme yapılabilir. Bu düzenlemenin gerektiğine inanmaktayım. Sonuç itibarıyla kulüp dediğin benim tespitime göre bir mali sıkıntı bir de istihdam problemi yani bunun ikisinin de parasal bir boyutu vardır. Ama çözümünde gerek devlet eliyle gerekse özel teşebbüs sonucu ile çözülmesini istiyoruz. Şu an iş adamları sayesinde sıkıntımızın bir kısmını aşıyoruz. Ben hepinize teşekkür ediyorum.

 

Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ: Değerli arkadaşlar şimdi sözü öğretmen Albay Hıdır BOZYEL beye veriyorum. Buyurun Sayın BOZYEL.

 

Konuşmacı: Öğretmen Albay Hıdır BOZYEL

Kara Kuvvetleri Komutanlığı Spor Şubesi Müdürlüğü

 

Konu: Türk Silahlı Kuvvetlerinde Güreş

 

Sayın Başkan, Güreş camiasının çok değerli mensupları; ben Kara Kuvvetlerinin bir komutanı olarak güreşle ilgili yapmış olduğunuz faaliyetler adına bilgi vereceğim. Bir defa bizim görevimiz milli sporculardan kurulu ekiple Kara Kuvvetlerini en iyi şekilde temsil etmektir. Bu görev tabi ki başarıları kapsıyor. Bu güreş takımlarımız bulunduğu konumu itibarı ile Kara Kuvvetlerinde yaklaşık 8 tane spor dalı vardır. Konumu itibarı ile Kara Kuvvetleri platformunda en üst düzeyde ve en başta gelen ekibimizden biridir. Eğer önceki yıllara göre bir istatistik yaparsak şimdi daha başarılı olduğunu görüyoruz. Türk Silahlı Kuvvetlerinde herhangi bir Uluslararası durumda ordu birliği seviyesinde temsil görevi olduğu zaman bu görevi Kara Kuvvetleri yönetiyor. Aynı zamanda Türkiye’de düzenlenen liglere, Dünya şampiyonalarına ve Askeri Konseyin düzenlemiş olduğu dünya şampiyonalarına katılıyoruz. Burada 1990 yılından beri birçok madalyalarımız vardır. Birçok şampiyonluklarımız vardır.

(1)1990 yılında ABD’de Dünya Şampiyonluğu

(2)1991 yılında İstanbul’da Dünya Şampiyonluğu

(3)1993 yılında İsviçre Dünya ikinciliği

(4)1995 yılında İtalya’da Dünya ikinciliği

(5)1997yılında İtalya’da Dünya ikinciliği

(6)1999 yılında Hırvatistan’da Dünya üçüncülüğü

(7)2000 yılında hem grekoromen hem de serbestte Dünya birinciliğimiz vardır.

         Buradan da anlaşılacağı gibi Kara Kuvvetleri güreş takımının dünya şampiyonaların da dahi başarılı olduğunu görüyoruz. Şu an çıkmış olan ordu milli takım klasmanında Türk Silahlı Kuvvetleri dünya çapında güreşte birinci sıradadır. Bu faaliyeti nasıl yürütebiliyoruz? Bu faaliyeti milli takım seviyesinde değerli sporcularımızla elde ediyoruz. Bu sporcular federasyonun isteği üzerine milli takım kamplarında Türkiye’yi temsil etmesi için askerlik süresi içerisinde kamplara gönderebiliyoruz. Kara Kuvvetlerinin Kara Gücündeki durumu güreş  takımı açısından yeterlidir. Orada bulunan antrenörler ise milli takımda bulunan arkadaşlardır. Sporcuları eğitme konusunda herhangi bir eksiğimiz yoktur. Yer ve malzeme konusunda bir takım sıkıntılarımız oluyor. Yeni Güreş Federasyonu içerisindeki yapılanmaları şu konular içerisinde ele alırsak son derece uygun olacağına inanıyorum. Kulüpler ile askeri görevi olan sporcular için koordineli bir şekilde çalışmak zorundayız. Bu konuda kulüplerden anlayış ve destek bekliyoruz. Sizin Dünya Şampiyonası öncesi kamplarla müşterek bir çalışma içerisinde kampların yapılması kanaati içerisindeyim. Bu hem milli takım sporcuları için hem de bizim sporcular için antrenman bazında çok faydalı olacaktır. Yine ferdi veya  takım halinde başarıya sivil kulüplerdeki gibi, yada milli takım seviyesindeki sporcular gibi başarının düzeyine göre ödül verilmesi hem sporcuların performansını yükseltecek hem de motivasyonunu arttıracaktır. Bir diğer konu gerek yurt içi gerekse yurt dışı organizasyonlarda veya uluslararası platformda Kara Kuvvetleri Gücü olarak daha etkin görevler almak istiyoruz. Bir diğer konu lig müsabakalarının devam etmesini ancak bu devam eden ligin sistemli ve değişik yapılmasını istiyoruz. Diğer konu ise, Türkiye şampiyonalarının daha görkemli ve daha çok sayıda katılımcıların olmasını gerekli görüyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri olarak eğer üçlü takım olarak kabul edersek; güreş eğitim merkezleri, Silahlı Kuvvetler ve Milli Takım olarak Türk güreşine daha iyi hizmet verebileceğimizi arz etmek istiyorum. Hepinize saygılar sunarım.

 

Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ: Değerli  üyeleri şimdi konuşmasını yapması için sözü Sayın Mustafa ERDOĞAN beye veriyorum. Buyurun.

 


 

Konuşmacı: Mustafa ERDOĞAN

Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü

Güreş Bölümü Başkanı-İSTANBUL

 

Konu: Belediyelerin Güreş Kulübü Kurmadaki Sorumluluğu ve Kaynakları

 

Sayın Divan, güreş sporuna hizmet etmiş ve etmekte olan değerli spor adamları; öncelikle amatör sporumuza yönelik böyle etkili ve işi sahiplenme arzusuyla bir arada, spor adamlarıyla birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Başta güreş olmak üzere amatör sporlara destek veren herkesin hayalindeki alt yapısı tamamlanmış tesis ve imkanlarla donatılmış devletin ve kitlenin ilgilendiği bir spor kültürü vardır. Ülke çapında bir çok alanda yaşadığımız istikrarsızlık tabiatı ile güreş ve amatör sporları yıllarca etkisi altına almıştır. Ancak burada tesadüfler ve kişisel başarılardan arındırılmış diplomatik bir süreçten, yani İstanbul Büyükşehir Belediyesi adı altında faaliyet gösteren güreş branşından söz ederek konuya başlayalım. 1994 İstanbul Belediyesi için olduğu kadar diğer yan kuruluşlarda dahil olmak üzere Büyükşehir Belediyesi sporun içerisinde büyük bir atılım ve yükselişin başladığı yıldır. Sporun içinden gelen sporcu bir belediye başkanının teşvikiyle ve tevkifi olması akıllara kalıcı olmayan bir takımı getirmiştir. Zira bir takım kişilere bağlı olarak yükselip kapısına kilit vurulan kulüplerin bir camia fazlasıyla görmüştür. İşte bu noktada belediye, sporun kötü akıbete uğramaması için bir sistemi ve takımı oluşturmak gayreti içindeyiz. Gördük ki tek başına olunca sistemde bir işleyiş ve birbirimize candan bağlanıp başarıya kilitlenmedikçe bir işe yaramadığını görüyoruz. Bunun için finans desteğinden  yöneticisine sporcu yetiştirilmesine ve antrenör yetkilerine kadar tümüyle netleştirilmiş bir belediye spor oluşturmaya çalışıyoruz. Belediye spor belirli bir gelir ve akara sahiptir. Bu netlik sporcu ve yöneticilerin rahat çalışmasına vesile olmaktadır. Burada yetkililer amatör spora nasıl parasal destek çıkaracakları  yönünde tereddütler yaşamaktadır. Yönetici ise başarı sağlamış bazı sporculara da bağımlı olmayan takım ve takımların oluşturulmasıdır .Bu da farklı kadrolarla üçüncü kez yaşadığımız Avrupa Şampiyon ve Klüpler Şampiyonluğu ile ispatlanmıştır.

Söyleyeceğim bir çok konu daha vardı. Ama oturum esnasında  bana söz geleceğini biliyorum, onun için bütün vakitlerinizi şu anda almak istemiyorum. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

 

Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ: Değerli Kurultay üyeleri şimdi sözü Sayın Önder YAHŞİ beye veriyorum. Buyurun.

 

Konuşmacı: Önder YAHŞİ

Eski Haliç Tersanesi Kulüp Başkanı-İSTANBUL

 

Konu: Kulüplerin Sorunları ve Çözümleri

 

Sayın Divan Kurulu, değerli şampiyon ağabeylerim, kardeşler ve  saygı değer konuklar hepinizi saygı ile selamlıyorum. Ne yazık ki bugün sizlere kapanmış bir kulübün başkanı olarak hitap etmekteyim. Bugün bu toplantının vermiş olduğu mutluluk ile Kulübümüzün verdiği üzüntüyü maalesef giderememektedir. Bünyemizde bulunan 100 kadar minik ve yıldız sporcuların ve ileride dünya şampiyonu olabilecek gençlerin kapı önüne koyuverilmiş durumdadır. Binbir emekle Anadolu’nun her bir yerinden karış karış seçip getirdiğimiz körpecik yavrularımız artık yok. Yıllarca emek vererek yapmış olduğumuz tesislerimizde başka amaçlara hizmet vermektedir. Bu kulüpler kapanırken, ilgilenenlerin kılı dahi kıpırdamamıştır. Burada da eski güreş federasyonu başkanımızı anıyorum. Yılların birikimi olan emeklerimiz bir anda yok olmuştur. Bu olayı güreşimiz için bir kara leke oluşturduğu düşüncesindeyim. Ata sporu güreş olan bir ülkede, maalesef bu olaylar başa gelmektedir. Önlem alınmadığı taktirde yarın başkaları da aynı duruma düşebilir. Sonuçta olan Türk güreşine olacaktır. Değerli büyüklerim güreşin geleceği kulüplerin var olmasına bağlıdır. Kulüpler yoksa güreşte yok olacaktır. Bugün hala mevcut kulüpler maddi sıkıntı içerisindedir. Sporcusunu istihdam etmekten acizdir. Kulüplerin var veya yok olmaması kulüplerde bulunan o yöneticinin inisiyatifine bırakılmamalıdır. Dolayısıyla kulüplerin devamlılık arz etmesi ve sağlıklı bir yapıya kavuşturulması mevcut sistem içerisinde söz konusu değildir. Mevcut sıkıntıların ortadan kaldırılması ve sağlam sistem oluşturulması için federasyonların bu yöneticileriyle sıkı bir işbirliği sağlamaları gerekmektedir. Siyasi tasarruflara karşı destek olmaları ve kulüplerin faaliyetlerine devam etmeleri bakımından büyük bir yaptırım olacaktır. Kulüplerin var olması mevcut yönetimin inisiyatifine bırakılmamalı ve belirli bir sisteme bağlanmalıdır. Sözlerime son verirken, bundan sonra hiçbir kulübün kapanmaması dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

 

Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ: Mutlaka mecliste özelleşen kulüplerin konusuyla ilgili çalışmalar yapılacak. Güreşin kulüplerde yaşaması için ciddi bir anlamda çalışmamız vardır. Gelecekte güreşin kaynağı tamamen yok olmak üzeredir. Şu anda federasyon kurumları dahilinde o konuda bir çalışma var.

 


Konuşmacı: İsmail DEMİRCİ

                       Güreş Federasyonu Eski Başkanı

Konu: Kamuda Yeni Kulüplerin Açılması

         Değerli katılımcılar divan başkanı olarak ben konuşmak istiyorum. Değerli arkadaşlar ne yazık ki önder beyin söylediği sözler bizim içimizi sızlatıyor. Buna benzer çok kulüplerimiz kapandı, inşallah bundan sonraki temennimiz kulüplerimizin kapanmamasıdır. Şimdi KİT’de müesseselerde yeni kulüplerin açılması ve açılacak kulüplerde karşılaşacağımız engellerle ilgili ben yıllarca içinizden gelen arkadaşınızım aynı acıları çektim. Şimdi her şeyden önce en büyük sancımız bugün bizim kulüplerimiz dernekler kanununa göre çalışıyor. Türkiye’de ki “horoz kulüpleri, çiçek kulüpleri derneğiyle bizim kulüp derneği arasında hiçbir fark yoktur.”

         Sayın Genel Müdürümüzde buradadır. Aslında biz dernekler kanunu kulüp olma özelliğini taşırsak kulüplerin sorunlarını daha iyi çözüleceğine inanıyorum. KİT’de açılması gereken yeni kulüplerini konu gereğini anlatmak istiyorum. KİT’de ne gibi engeller var? Öncelikle ben bunlardan konuya gireyim. Sporcu ve Antrenör istihdamı ile ilgili güçlükler; antrenörümüz bir kuruluşa gidiyorsa şayet müdür o sporu seviyorsa veya herhangi bir siyasi görüşün bakanı o sporu seviyorsa veya birileri tarafında empoze edilerek bir yerlere kulüp kuruyorsunuz, sonuçta önünüze istihdam sorunu çıkıyor.

         KİT’in tümünde istihdam sorunu vardır. Salon sorunu, yeme içme, beslenme sorunu, kulübün kalıcılığını  devam ettirmesi için bu sorunların çözülmesi lazım. Bu günün şartlarında bizim istihdam sorunumuzun çözülmesi mümkün değil gibi görünüyor. Öyleyse ne gibi çalışmalar yapmalıyız. Öncelikle salonların bulunduğu bölgelerde, istihdam sorununu kesinlikle çözmeliyiz. Güreşe ciddi bir anlamda potansiyel oluşturacak (altyapı), pilot bölgelerde (İl-İlçe) yeni Güreş Eğitim Merkezlerinin  açılması konusunda çalışmalar yapmalıyız. İlçelerdeki hocalara görev vererek köylerdeki yetenekli çocukların güreşe, kazandırılması konusunda daha aktif bir çalışma içerisine girmelidirler. Şimdi Devletimiz ne yapıyor? Sınavla işçi ve memur alıyor. Oysa benim sporcum o sınava girme hakkına sahip değil. Kulüplerimizin en büyük sancısı budur. Hiçbir kulübe hiçbir şekilde bir tane eleman alınmıyor. Hatta bu çocuklarımız güreşte başarılı olmak için okullarından ayrılıyorlar. Türkiye Şampiyonu bir çok bölgesel başarılar alıyor. Ve daha sonra ekmek kazanma derdine düşüyor. Oysa ki 7 yaşından 20 yaşına kadar bize hizmet veren bu çocuğa işsizlik maaşı dahi veremiyoruz.

         Kadroyla alınan eski sporcuların yerine yeni yetişmiş olan çocuklarımızın alınması gibi önümüzde engel bulunmaktadır. Bu sorunları aşabilmek için parlamentodan isteğimiz, yeni istisnai bir kadro istemek zorundayız. Nasıl sağırlar, dilsizler, mahkumlar ile ilgili yasa çıkarıyorlarsa, ata sporumuz olan güreş için bazı yeni yasalar çıkmalıdır.

         Bugün KİT özelleşiyor, özelleşen KİT devletin yapısında 3 türde var. Biz kendi geleceğimizi görmek zorundayız. Nedir bizim kendi gerçeğimiz. Yarın bu KİT özelleştiği zaman bu sporcularımız ve kulüplerimizi nasıl yaşatabiliriz? Ya vakıflar kurarak bu işi götürmeliyiz. Ya da devlet özel teşebbüsü ile istihdam sorunlarını ve benzeri problemleri çözmeye çalışacağız. 3289 sayılı kanun yasası çerçevesinde 500 üzerinde işçi çalıştıran fabrika ve kuruluşlar oradaki insanların spor yapması için özel tesisler kurmak zorunda ve ayrıca bir yönetici bir hafta antrenör- beden eğitimi öğretmeni bulundurma zorunluluğu vardır.

         Bu görevi ise yasa haline getirmeyip Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’ne vermiştir. Oysa ki Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’nün bu konuda hiçbir yaptırım gücü yoktur. Türkiye’de ki diğer bir sorun ise, siyasi iktidarın değişmesi ile, müdürlerin sürekli değişmesidir. Bundan da anlaşılacağı gibi kulüplerin varolması genel müdürün spora bakış açısına bağlıdır. Biz ciddi bir yasal çerçeve içinde bu sorunları çözmek zorundayız. Yarın özelleşen bu tip yerlerde kulüplerimiz tek tek kapanacaktır. Sonrada minderde güreştirecek güreşçi bulamayız.

 Belediyelerimizin durumu göz önündedir. Birkaç belediye dışında küçük belediyelerin imkanları kısıtlı olup bütün yükü çekmek zorunda değildir. Öyleyse ne yapmamız lazım? Devlet kuruluşlarında özelleşemeyecek kuruluşlara mutlaka güreş kulübü bulundurma çabası içinde olmalıyız. Bunun  gayretini de  federasyonumuz gösterecektir. Ciddi şekilde çalışmalar yapacaktır. İnşallah ileride kulüplerle toplantılar çok sık devam edecek, en azından ayda birkaç defa, ayın başında ya da sonunda birer defa olmak üzere  toplanacağız.Şimdi kulüplerle ilgili bir kuruluş yerinde, zamanında, en kısa ve en kolay şekilde federasyon başkanımızla beraber yapacağına inanıyorum.

Maalesef bizim büyük sıkıntılarımızdan birisi de bizde antrenör var, sporcu var, antrenörde ve sporcuda sıkıntı çekmeyiz. Özel teşebbüslerden para da bulabiliriz. Ancak en önemli sıkıntımız; profesyonel idareci yok.  Benim arkadaşlarıma ve güreş camiasına en önemli tavsiyem şudur; benim yıllarca izlediğim genç arkadaşlarımız var. Bunlar kulüplerine hizmet veriyor, güreşe bir şeyler kazandırmak için büyük çabalar sarfediyor. Bunlar aynı zamanda gerek idareci gerekse politikacılardan istifade etmesini iyi biliyorlar. Biz her kulübümüzde en az bir iki tane profesyonel yöneticilerin olmasını istiyoruz. Güreş yapmış arkadaşlarımızın güreş camiasında olan seçilmiş kişilerin önem verecekleri dallardan birisi de idareciliktir. Bizim bu güne kadar en büyük sancımız idareciliği yapmayı bilmeyen insanlardır. Güreş camiası içinden seçilmeyen idareciler, sporcunun sorununu bilemez, sporcunun psikolojisini bilemez. Sporcunun aldığı her kuruşta gözü vardır. Bunun yanı sıra siz bu sporculara nasıl böyle bir pirim verebilirsiniz gibi sorularla karşılaşıyorsunuz. Oradaki güreşçiyi, güreş kulübünü angarya olarak gören yöneticiler de vardır. Şimdi bizim ayağımızın üzerinde durabilmemiz için ne yapmamız lazım?

Güreş camiamıza şöyle bir baktığımızda eskiden lise mezunu olmak yetiyordu. Ama  şimdi ise bir çok eğitilmiş üniversite mezunu açıkta kalmaktadır. Bize düşen görev ise; bu eğitimci topluluğunu özel kuruluşların kurduğu, kulüplere antrenör olarak verebilmektir. Ve bunların sorunlarına (salon, konaklama, malzeme) elimizden geleni yapmalıyız.Yeni açılan bu kulüplere profesyonel idareci ve bilgili antrenörlerin yerleşmesini sağlamalıyız.

1982 yılında Kenan Evren Cumhurbaşkanı iken, bir yasa çıkartıldı. Bir yıl özel kuruluşlara sporcu almayla ilgili zorunluluk getirdiler. O dönemde ben hatırlıyorum, müdürlerin akrabası, oradaki işçilerin yakınları, orada tamamen güreşin dışında bir yığın insan vardı. Oysa o dönem cidden değerlendirilmiş olsaydı, şimdi güreşimiz de hiçbir problem yoktu. Şu anda eleman sıkıntısı çekiyoruz. Kulüplere maddi imkanlar sağlanmıyor, bu yüzden kulüpler ayakta duramıyor.Yeni sporcu istihdamı sağlanmadığı için sporcu alamıyor. Bunlar bizim çok ciddi temel sorunlarımızdır. Bu sorunları nasıl aşabiliriz? Bu sorunları mutlaka yasal bir çerçeve içine oturtmamız lazım. Ancak bu şekilde önleyebiliriz.

Kulüpten bazı arkadaşlarla, bakanlara hatta başbakana bile ulaştık ama özelleşen bu iş yerlerindeki kulüplerin kapanmasına engel olamadık. Güreş camiası çok büyük bir potansiyele sahiptir. Ve şu andaki bakanlarımız bizim oylarımızla bir yerlere geliyorlar. Biz de büyük bir camia olarak o bakanların güreşe hizmet edebilmesi için elimizden geleni yapmalıyız. Devletimizden isteklerimiz sağır, dilsiz ve mahkumlarda olduğu gibi bizim güreşimizin de yasal çerçeveye oturmasını sağlamalıyız. Bu konuyla ilgili çalışmalar yapılacak. Bu meseleler konuşuldu, önümüzdeki seansta mutlaka bu yasal çerçeveleri oturtacağız.

Bekir Bey sizin ilaveniz vardı. Buyurun anlatın. Arkadaşlar daha sonra sorularınızı alacağız. Çünkü zamanımız var.

 Bekir AÇIKGÖZ’ün Konuşması:

        TEAŞ  Spor  Kulübü   Türkiye’de  kurulan   kulüpler   arasında  ilk  defa Avrupa   şampiyonu  sayın başkanımızın   emeği  geçmiştir.  Kurulmasında  bakanlığın  yetkileriyle 1994  senesinde  kurulmuş ve şu anda bizim antrenörlerimizin  arasında   takımı  Dünya  şampiyonu  yapmış yardımcı  arkadaşlarıyla  beraber  çok kuvvetli  ekip  var. Hatta  şunu da  söyleyebiliriz.   Milli takımda  güreşçiler  var  antrenman  yapmaya  bize  geliyorlar.  Bizim  çocuklarla beraber yemek  yiyorlar  bunların hepsini  biliyoruz.  Soframız  herkese  açık  niye Türk  güreşine  hizmet  yapıyoruz. Hangi takımlar  gelirse  gelsin  dört tane minderimiz  var. Kapalı spor salonumuz  var. Devletin verebileceği  herşeyi  yaptık, ama  üniversiteli   çocukları  besleyebilmemiz  için   cep harçlığı  verebilmemiz lazım   yaklaşık  üç  milyar  civarında  bir masraf  ortaya  çıkıyor. Bunu devletten  karşılayamazsak   nasıl  olacak  Sayın  Genel Müdürümüz Osman  Nuri  DOĞAN  Bey bu işin başına geçtik  ama ben sıkıntı  içerisindeyim  ve kurula  komple  duyuru  yapıldı.  Bütün  personelden  birer  milyon  lira   para kesilsin  talep edildi.  Bizim  yaklaşık  Türkiye  çapında  sayımız.  15.000  kişi  birer  milyondan  on beş  milyar   yapar. Bazı  istemeyen  kişiler  oldu. 6000 kişi  geri çekildi  dokuz  milyar  topladık.  Burada esas  şu  önemli  biz her halükarda, Türk  toplumu  olarak   bizim ata sporumuzu  düzenleyen  şu organizasyonu  yapan  yeni federasyon  başkanımız başta  olmak üzere  emeği geçen  herkese  teşekkür  etmemiz  lazım güzel bir  organizasyon  tam modern bir  yönetimin  ilk başlangıcıdır.  Daha  öncekiler  yapamadı mı?  Tabi  ki onlarında  emeği  geçti sağ olsunlar.Biraz öncede  sayın başkanımızın  belirttiği  gibide  Türk toplumunda  bizim tuğlaları  üst  üste  koyup hiç  kırmaya dökmeye gerek yok  eksik kalan yeri  diğer kişi devam  etmelidir. Yani bir bayrak  yarışı gibi  burada sporcularda   istenilmektedir. Ben kafile başkanlığı  yaptım  sporculuk  hakikatten zor bir iş sporcu  yemesine dikkat etmesi lazım  antrenör  iyi teknik vermeli, masör iyi masaj yapmalı,  zamanı iyi ayarlamalı,  güreş sporu  diğer branşlara benzemez gerçekten zor bir iş kolay bir hadise değil bizim güreşçilerimiz  öncelik olarak  karnını doyurmak  ister. Doğal olarak artık  geleceğini   düşünür.  Çünkü bu spor belli  yaştan  sonra yapılmaz. Burada problem şudur; koordinasyon eksikliği  Türkiye’nin problemi  bu bizim sıkıntımızda  koordinasyondur.

        Türkiye de  paramı var, Antrenör  mü   var  personel  mi var? Ama  bir türlü  bu helvayı yapamıyoruz. Niye yapamıyoruz ? İnşallah Osman Bey  bu konuda hızlı bir girişim yaptı.  Ben başaracağı inancındayım. Gecen izlediğimde  eski  federasyon denetleme  genel  müdürlerinden  birisi  dedi ki  şu yöntem uygulansın   bu yöntem uygulansın hepsi denebilir .Ama  bizim problemimiz  ne hedefimiz güreşçilerimizin   en tepeye çıkmasıdır. Ve şampiyon güreşçi çıkması lazım  Bu şampiyonların aranarak belli program ve plan çerçevesi  içerisinde eğitilmesini  sağlamaktır.  Şöyle  bir söz söyleniyor:

       “Bir ata yanlış çakılan çivi  bir devleti  batırır”. Bu söz ne demek ? Eğer ata çivi  çakıldığı  zaman  at topallar üzerindeki kişiyi düşürür.  Ve sonuç itibariyle insanlar inanmalı,  inandığını bilimsel zeminde el birliği ile Türk güreşinin kalkınması için kullanmalı. Sayın Başkan  ben teşekkür ediyorum , saygılarımı   sunuyorum. 

 

Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ: Değerli Kurultay üyeleri şimdi sorularınızı almak istiyorum. Mümkünse sorularınızı yazılı metin olarak verin, eğer yazılı olmayacaksa hostes hanımı çağırın, hostes hanımdan mikrofonu alıp öyle sorun. Siz buyurun Sayın Mustafa Bey.

 

Mustafa TÜRKMEN’in Sorusu: Ben Afyon Sağlık Müdürlüğü Spor Kulüp başkanıyım. Normalde bizim Beden Terbiyesinin kanununa göre 500 ile 600’ün üzerinde işçi çalıştırma durumlarında kulüp  kurma zorunluluğu ve 4 branşta faaliyet gösterme zorunluluğu var. Bu Afyon olarak sadece  TEAŞ’ta 15.000 olabilir. Ama şu anda bizim Afyon’daki sağlık kuruluşunda 5000’in üzerinde işçi var. İşte bize 10 aydır sağlık müdürlüğü personeli olarak işte ben bu sıfatla geldim buraya. Bu sağlık personelinden benim en ufak bir gelirim yok. Sponsor bulmaya çalışıyoruz. Vatandaşlar, eczanelerden sağlıkla ilgili  eczanelerden sağlıyor. 10 milyon gibi paralarla faaliyet gösterebiliyoruz. Kulüp kurma zorunluluğu geliştirilmiş ama kaynak nereden sağlanacağı belirtilmemiş. Kulüp olarak aktarma yapılabilir mi? Personelden kesilmeler olabilir mi? Biz fazla bir ücrette istemiyorum. Kişi başına 100 bin, %1gibi ayda 100 veya 100 bin lira bir kesinti olabilir mi? Federasyon olarak girişimde yapılabilinir mi? Bu konuda bir şeyler yapabilir misiniz?

 

Yüzbaşı Seçkin SARUHAN’ın Cevabı: Bu konuda Ahmet Ali Durmuş hocam söyledi. O kulüplerin kendi personeline spor yaptırma bazında kanun olduğu içindir. Kulüplerin güreş ve basketbol gibi branşlarda faaliyet göstermeleri sağlandı. Herhangi bir kaynak belirtilmemiştir. Kanunda kaynakların yeri yok. Ancak bundan sonraki düzenlemeler de konabilir.

 

Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ’nin Cevabı: Sizin de bahsettiğiniz kurum ve kuruluşlar bizim milletvekilleri ve bakanlarla  ilgilidir. Ben sizin sorunlarınızı anlıyorum. Milletvekillerimiz de burada, çıkışta bu konuyla ilgili konuşabilirsiniz. Buyurun Ali Bey.

 

Ali EKER'in Konuşması: Biz 1970 senesinden, Gençlik Spor Bakanlığı kuruluşundan beri yani orada ben bu görevi sürdürüyorum. Kuruluşundan beride güreşi ve güreş sporunu okullarda yaptırıyoruz. Şimdi "bir kulüp kurulsun" bombardımanı başladı. Biz kulüp kurulmasın demiyoruz. Şu an bulunan kulüplerin düzeltilmesi şarttır. Daha sonra yeni kulüpler açarak güreşin yayılması ve tabanın oturtturulması lazım. Geçen sene bizim yapmış olduğumuz faaliyetlere 8000 dolayında güreşçi katılmıştır. Benim arz etmek istediğim durum şu okullarda kulüp kurmakla ilgili dayatmalardan ziyade özel okullarda bu işin yapılması daha yararlı olur. Devlet okullarında bu özel okullardan daha farklı olur. Amerika’da ise bu işe girmek için kolejlerden başlandığını biliyoruz. Kask takılarak kulağı yada burnu kırılmadan bu sporu sevdirerek cazip hale gelecek şekilde yaptırılmaktadır. Ancak biz istiyoruz ki güreş kulüplerinin çalıştırıcıları idarecileri bizim okullarımıza gelsin ve girsin. Buradan iyi bir eğitim alan buradaki yetenekli çocukları bir araya getirerek okullarda kulüpleşmeye gidilmelidir. Gerçeği söylemek gerekirse kulüplerimizin malzemeyi alarak işlemesini istiyorum. Bu şekilde planlı ve programlı kurulursa başarıya ulaşacağımıza inanıyorum.

 

Mehmet BİNİÇİOĞLU: Bu konuyla ilgili olarak, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı’na gittik. Belli partilerin milletvekillerine de gittik. Hatta burada bulunan milletvekillerimizin 3-4 tanesine gittik ama bir çözüme ulaşamadık.

 

Mithat BOZKURT’un Sorusu: Başkanım biliyorsunuz birçok kulübümüz mali sıkıntı içindedir. Şu anda liglerimizde, serbest, greko - romen olarak karma yapılmaktadır. Hani bir söz vardır ya bir kişilik yemekle, 2 kişi aç kalır. Bir çok kulübümüz başarılı olmak için serbest stilde güreşse bile, grekoromen güreşçisi aldı. Greko - romen de güreşiyorsa, serbest stilde güreşçi aldı ve bu bir ek yük getirdi. Zaten kulüplerimizin bir çoğu mali sıkıntı içinde. Şu anda sizinde başında bulunduğunuz Ulaştırmanın hiçbir tane grekoromen güreşçisi yok. Serbest ve grekoromen stilin ayrılmasında ne düşünüyorsunuz.

 

Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ’nin Cevabı: Şimdi burada biz federasyon başkanı adına, yönetim kurulu adına böyle bir yetkiye sahip olmadığımız için taahhüt ettiğimiz bir kural var. Grekoromen ayrı olacak serbest ayrı olacak. Taahhüt ettiği her şeyi de yapan bir başkan var. Bundan sonrada kulüplerle ilgili bir çalışma yapılacak. Ama ben burada neyi söyleyebilirim, sadece şahsi fikrimi ve önerimi söyleyebilirim. Her iki branşın ayrılması ve ihtisaslaşması getirilmelidir. Kulüplerin yapısal özellikleri, branşlaşması bozuldu. Grekoromen ve serbest liglerin karışık yapılması yanlıştır. Çünkü önümüzde Avrupa Şampiyonası var. Dünya şampiyonasında da, grekoromen ayrı serbest ayrı  bizim böyle bir çalışma stiline gitmemiz yanlıştır. Kulüplere çok ciddi sorunlar getirmiştir. Kulüplerinde yapısal özelliklerini de bozmuştur. Zengin olan kulüplerimiz kaynakları iyi ise, karma yapabilir.

 

Bir Kurultay Üyesinin Konuşması:  Bu sistemin kalkması gerekir. Bunu söylemek istiyorum. Sayın Başkanım Bekir Bey, Murat Bey’de konu açtı, güzelce izah etti zaten yarayı açtınız. Bizlere izah edecek konu kalmıyor. Bu arada TMO başkanımızda bu konuya değindi. Esas konumuz ise burada. Bizim fikir olarak yardımlaşmamız, belli bir komiteye götürebileceğimiz her halde o konuda düşünceleriniz var. Her kulüp kendi sorunlarını konuşuyor. Oluşacak olan komitelerin sorunları çözebilmesi için, komitenin, izlenimine ve aktivitesine bağlıdır. Örneğin ortak bir noktada giderek bürokratın da bize yardımına bağlıdır. Burada ferdi düşünceler içerisinde örneğin bizim kendi kulübümüzü alacak olursak, dağılma safhasındayken şansımıza sayın bakanımızın bakan olarak, içimizden çıkan biri olması inşallah yeni federasyon başkanımızla 2001 yılında da hedefimizi sürdüreceğiz. Bu arada iş aktivitesinin son günlerini  yaşıyor. Türk toplumunun da spor amaçlı belli bir hedefe gidilemeyişi söz konusu olabilir. Burada sporcu kadrosu oluşmadığına göre 657 sayılı kanun gereğince personeli alıp da yetiştirebiliyor sanmayın. Burada belli bir elemanın gelip de güreş yapması için bir takım kategorilerden geçmektedir. Buradaki arayışımız belli bir takım ünitelerle oluşturulan hedefe gitmektedir. O da buradaki komiteler sayın bakandan şu andaki bakanımın düşünceleri aynısıdır. Gelecek tabi bakanın düşünceleri de, bu olaya sıcak bakmayabilir. Bu sorunlar sporculara yansımaktadır.

Sayın TMO başkanımızın da dediği gibi, ya bekçi olacak ya odacı olacak belli bir saat sonra bunların yaşanması söz konusudur. Bunların garantisi de yok. Örneğin kaynak konusunda biz tamamen liglere dahi giremezken, kendi imkanlarımızda 25 yıllık aktif görevde kaldım. Kendi isteğim doğrultusunda, büyüklerimizin de yardım ve desteğini istiyorum.

 

Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ: Konuşmacıya teşekkür ediyorum. Sizin sorunuz var galiba beyefendi, buyurun sorunuzu alayım.

 

Bir Kurultay Üyesinin Sorusu :Türk güreşinde kulüplerin yeri nedir? Ya da Türk güreşini bazı bilimler mi, bazı kulüpler mi, yada şahıslar mı ayakta tutuyor? Şimdi burada tartışıyoruz da şahıslar konuşuyor ve kendilerine pay çıkarmaya çalışıyorlar. Şahsi kanaatim çoğu antrenör ve idareci bunun acısını çekenler bazında, asıl meselenin kulüplerde olduğuna inanıyorum. Bu konuya da sizlerin açıklamasını arz ediyorum.

 

Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ’nin Cevabı: Acaba bizde hiç kabahat yok mu? Bunu kişilerle ilgili söylemiyorum. Bakanlıklarla, özelleşmeler ayrı, birçok kulüplerimizde de kadro sıkıntısı yaşanıyor. Mutlaka kulüplerdeki arkadaşlarımız kendilerine bir ihtisas programı seçmek zorundadır. O kulüplerde ihtisastan mezun olan şahıslar, bir müdür, amir olmalı ve o yönlü bir çaba sarf etmelidir. O konuda güreşe sahip çıksın. Güreşçiler çalışkan insan, güreşçiler bir çok meziyetlere sahiptir. Ortada bir itibar kazanmamız lazım. Şimdi bizim kendi ayağımız üzerinde durmamız için her şeyi federasyondan beklememeliyiz. Beklersek bir yere varamayız. Herkes Osman Şansal olmak zorunda bu camianın elemanı olarak çalışmak zorundayız. Sizlerde yerinde milli takım antrenörü, yönetici, federasyon temsilcisi, kulüp başkanı olarak kendi bölgenizde kulübünüzü ayakta tutmalı ve yeni kulüpler açmak için çaba ve gayret içinde olmalıyız. Bunu yaparken de dayanışma içinde olun bir birinizle tartışın ve meselelerinize çözüm örneği arayın ve çözün. Artık bu camianın birliğe beraberliğe bir birine sahip çıkmaya ihtiyacı var.

 

Bahattin DEMİRAY’ın Sorusu : Sayın Divan, Sayın eski hoca arkadaşlarım; kendi kulübümün sıkıntılarıyla ilgili konuları dile getirmek istiyorum. Kendi kulübümün yani Emniyetin sorunları hepimizin sorunları. Biz güreşçi olarak, antrenör olarak halen sporcularımızın güreşçi kimliği esasında yoktur. Her biri değişik kadrolarda amirlerimizin, müdürlerimizin inisiyatifince hareket eden şekil değil müdürlerimizden seven biri olursa bizi sporcu olarak görüyor. Sevmiyorsa kapatıyor, kulübü işe gönderiyor. Bu şekilde biz idare edenlerin arasındayız. Yeni federasyonumuzdan istirhamım bürokraside güreşçilere kimlik kazandırılmasını istiyorum. Kulüplere sporcu kadrosu istenmeli diyoruz. Örneğin Şeker Fabrikalarının spor öğretmenliği kadroları vardır. Bu yönetmeliğin araştırılarak bu müesseselere istenmesini de arz ediyorum. İkinci konumda liglerde yaş durumunun biraz artırılmasıdır. Otuz beş yaş düşüktür bence. Ligler de 40 yaşına kadar çıkarılmasını arz ediyorum. Serbest ve grekoromen liglerinin ayrı ayrı yapılmasını da çok arzu ediyoruz. Benim takımım serbest takımdı. Serbest takımı zor idare ediyorken, zorla grekoromen takımı durumunda bırakıldık. Kulüpler arası müsabakaların artırılmasını arz ediyorum. Yöneticilerim benden yılda 1 defa müsabaka istemiyorlar. Yılda 5-10 sefer maç yaptırmak istiyorlar. Bir yıl içinde de beni orda beslemiyorlar. Kulüplerin yurtdışına iştirakini  istiyorum. Örneğin yurtdışındaki kulüpleri belirleyip bize bir yazıyla bildirmeli ve diyalogu sağlayıp böyle bir organizasyonu yapmasını arz ediyorum. Maçların 2 ve 3 ay önce kulüplere medyaya ve halkımıza duyurulmasını istiyoruz. Böylece güreşe olan ilgide çok olur. Hepinize saygılar sunuyorum.

 

Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ: O yazmış olduğunuz listeyi verirseniz bir değerlendirme yapacağız.

 Bahattin DEMİRAY’ın Cevabı:  Daha sonra veririm başkanım.

 Refik TELLİ’nin Sorusu : Sayın Bekir bey dedi ki; “ Biz büyükler güreş takımını kapattık”. Biz güreşte genç ve yıldız takımımız devam etmektedir. Kapatmayı da hiç düşünmüyoruz. Ligden çekilmemizin sebebi de hem maddi imkansızlık hem de serbest ve grekoromenin birleştirilmesinden dolayı olmuştur. Teşekkür ederim.

 

Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ’nin Cevabı: Benim size tavsiyem taze çocukların gençler liglerine girmesine zamanı yok. Ama yaş konusundaki 35 yaş konusu sanmıyorum. İstisnalar aynı bir konumda tutulur. Taban çalışması, çok önemli bu konuda güzel kulüplerimiz var. Hangi ilimizde kulübünüz varsa mutlaka o çevrenin insanlarından genç çocuklar kulübünüze kazandırmalısınız. O bölgedeki insanı kendi çocuğu şampiyon olduğu zaman o kulübe sahip çıkacaktır.

 

Bahattin DEMİRAY’ın Cevabı: Konuşuyoruz, tartışıyoruz. Ne yaptık, ne yapmalıyız? Bence şöyle olmalı; doğu bloğu güreşte çok başarılı.  Nedeni ise bunları ordu, üniversiteler, polis güçleri korumuştur. Bir bakın Rusya’daki güreşen güreşçiler hepsi üniversite mezunu, askeriyeden emniyet mensuplarıdır. Bizim de en zayıf noktamız  orasıdır.

 

Bekir AÇIKGÖZ’ün Cevabı: Şimdi burada özünde güreş bir  sanattır. Özünde yoksa adamın 20 veya 40 yaşında ne üniversitesinde olursa olsun hiçbir şey ifade etmez. Yapacak şeylerin esas kaynağına bakılıp işe bu noktadan bakmak lazım size katılıyorum.

 

Bir Kurultay Üyesinin Sorusu : Güreşçinin askerde kadrolu olarak kalması söz konusu olabilir. Arkadaşımız doğu blokta Albay olarak yıllarca kalıyor. 18-20 yaşından sonrada askeriyede kalması bende kendim asker olduğum için askeriye güreşte yirmi sporcu barınması sağlanabilir mi? Askeriyenin bu konuda imkanları çok iyi.

 

Albay Hıdır BOZYEL’in Cevabı:

         Arkadaşıma cevap vermek istiyorum. Arkadaşımın bahsettiği doğu bloğunda önceki yıllarda sporun başarılı olması aynı bir sistem. Orada insanı sadece spor için yetiştirip bu şekilde, istihdam ettikleri için başarılı oldular. Şimdi biz aynı şekilde bir kişi askerden önce, askerde ve askerden sonra silahlı kuvvetlerde güreşçi diye tutmamız söz konusu değildir. Böyle bir kanun da yok. Örneğin başarılı olmalarının nedeni oradaki disiplinden dolayı başarılı oluyorlar. Doğu bloğunda da olsun bizdeki sistemde de olsun Kara Kuvvetlerindeki sporcularım nasıl bir askeri eğitim yapıyorsa,  onun eğitimi de öyle olabilir. Başındaki personelin onu çalıştırmasından dolayı başarılı olmuştur. Ben böyle bir örnek vereyim. Milli sporcuların dışındaki kamplara giden diğer sporcuların bir izin veya ona verdiğimiz zaman performansının çok düştüğünü görüyoruz. Bana göre kulüplerdeki sıkıntı aynı sıkıntıyı bizde yaşıyoruz. Kulüplerdeki o sıkıntıyı hissettim. Güreşçileri 12 ay gibi bir süre içerisinde kadroluda olsa çok az çalıştırıp, yarıştırmamız mümkün olabilir. Sporcuların çalışmalarını 1, 3 veya 8 ay da bitirilirse, diğer 8 ayda ne yapılabilir? Milli takıma gönderiliyorsa, bir takım kamplara katılamıyorsa, milli sporcu değilse bu güreşçinin motivasyonunun nasıl koruyacaksınız? Bana göre problem güreşte faaliyet programlarının kısa ve tek yönlü olmasıdır.  Çeşitli antrenman programları ve uzun süreli çalışma programlarıyla başarı sağlanabilir. Bunları federasyona yazılı olarak sunacağız. İlla de 10 tane güreşçiyi milli takımda yarıştırmak değil. Tabanında performansını korumalı ve yıl boyunca geliştirmek zorundasınız. Bu bana göre çok büyük sıkıntı. O doğu bloğu sınırındaki sporcular hiçbir askerlik yapmadan ona verilmiş rütbelerdir. Örneğin, Albay KARALİN. En önemlisi de asker liglerinde biten kimsenin kulübümüzde asker veya görevli olarak almamız mümkün değil. Onu takdir edecek bir maddi imkan olmamış. Teşekkür ederim.

 

Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ: Biraz önceki konuda arkadaşım bir şeyler söylemek istiyor buyurun.

 Bir Kurultay Üyesinin Konuşması: Spor örgütlerinde şikayetler genelde aynı. Maddi imkanları, tasarruf genelgesi sonucu hatta istihdamları gibi özellikli sorunları ifade etmek istiyorum. Kulüpler kapanıyor, kapandıktan sonra ne yaptılar? Açılırken de zaten bir şey yapamıyorlar. Yeni federasyonumuz kapanan kulüpler için tekrar, bazı yerlerle görüşüp tekrar açtırabilirler. Bunun yapılmasında fayda var. Diğer bir husus da özel sektör güreşte hiç tanınmıyor. Diğer branşlarda reklamı yapılıyor. Bunlarla da görüşme yapılıp güreşte katkıda sağlanacaktır. Bu konuların dikkate alınmasını temenni ediyorum. Teşekkürler.

 Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ: Federasyon bu konularla ilgili bir çalışma yapacaktır. Çok ciddi çalışma içerisindedir.

 Ali Seydi  KORKMAZ’ın Sorusu: Malatya sporun 2’nci lige çekilmesi yenilerek olmamıştır. O dönem TANTAN dönemiyle başlayan Ahmet AYIK’la  devam eden harcırahların ödenmemesi hususu hatırlatmak isterim. Bu harcırahlar niye ödenmemiş? Diğer federasyon tarafından bu kulüpler kapanırken nedeni de bunlardır. Bugün İstanbul ve Gebze belediyesi Türkiye için büyük bir şanstır. Bu yaşadığımız dönemlerde, bunu gördük. ANAP’ın iktidar döneminde de belediyeler güreş takımı kurmuşlardır. Diğer bir yönetim geldi güreş kulüplerini kapattı. Oradaki arkadaşlarımız perişan oldu. İstanbul ve Gebze’deki yönetim değişirse buradaki güreşçilerin durumu ne olur?

 Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ’nin Cevabı: Şimdi liglerdeki harcırahların ne kadar verilip verilmediğini kesin olarak bilemiyorum. Federasyon belli bir bütçe yapıyor. Bu bütçenin dışına çıkamaz. Bu dönem bunlar düzelecek. Kulüplerin ayakları üzerinde durmaları sağlanacak.

 Mustafa ERDOĞAN’ın Cevabı: Çok teşekkür ediyorum. Şu an ve bütün kulüplerdeki sıkıntıya siz değindiniz. İzmir TEKEL’deki Abdurrahim kardeşimde çok güzel değindi. Sistem olmadığı zaman maalesef olay kişilere endeksleniyor. Bu nedir? Spora iyi bir yönetici geldiğinde spor bir bakarsınız tavan yapar, onun akabinde Türkiye’deki siyasiden neresi farklı bürokratları atar. O bürokrat sporu tenzih eder sporu, angarya görür. Onunda kendi görüşüdür. Bir anda en alt seviyelere düşer. Biz İstanbul ve Gebze belediyesini aldığımızda aktif olarak voleybol ve futbolumuz vardı. Şu anda yedi tane branşta Türkiye’yi Avrupa’ya temsilen biz gidiyoruz. Bu neden 1994 seçimlerinde spordan gelen bir belediye başkanının seçilmesi spora bakış açısını değiştirdi. Belediyede gibi kuruluşlarda öyle bir sistem olsun ki gelen yöneticide o sisteme uymak zorunda kalsın. Bekir beyinde arz ettiği gibi TEAŞ’ta, TEKEL’de, Şeker’de kulüplerin sıkıntısı ve belediyelerin sıkıntısı aynıdır. Olay kişilerin inisiyatifine bırakılmamalıdır. Belediyenin de başarısının sırrı iki başkanının bu sporu sevmesinden kaynaklanıyor. Bugün Ahmet bey buradadır. Kendisi canlı örneğidir. O tamamen  sonraki yönetimin inisiyatifine bağlıdır. Teşekkürler saygılar sunarım.

 

Erol DİNÇER’in Sorusu: Kulübümüz bir çoğunuzun da bildiği gibi 1930 yılında kuruldu. 70 yıllık bir kulübümüz Nasuh AKAR, Ahmet DİLEK gibi değerli güreşçiler yetiştirmiş olan bu kulüp maalesef bugün zor şartlar altındadır. Biz yönetime yeni geldik. Bizden önceki yöneticiler güreşte dahil olmak üzere birçok branşı kapatmışlardır. Şu anda Suat Süren Bey güreş seven biri olduğu için güreş kulübümüzü açtık sayın başkan. Bazı öneriler doğrultusunda okullarda başladık. Fakat bizim başarıya ulaşmamız kolay değil ve işimize devam edeceğiz. Hiçbir branşı da kapatmayacağız. Fakat deminden beri bir tek duyduğum bir şey buradakilerin doymama meselesidir. Biz burada bırakın güreşi, bütün spor dallarını devlet politikası haline getirmeliyiz. Burada Albayımın dediği gibi biz askerde hiçbir şey yapamıyoruz dediği gibi bir şey zannetmiyorum. Siyasi düşündüğümü zannetmeyin. 12 Eylül döneminde çıkarılan  anayasada bir şey var. bazı Anayasa maddeleri değiştirilemez diye. Bizde yasalara öyle yasalar ilave edelim ki kim gelirse gelsin değiştiremesin. Sporcu barındırma diye bir madde konmalıdır. Burada hiç kimse devletçilikten bahsetmedi. Devletçi olalım devletçi olmanın yolu da yasalara sahip çıkmaktan geçer. Önüne gelen hükümet yasa değiştirecek. Ancak biz devletçi olurda anayasanın temeline oturursak ancak böyle bu sporu ayakta tutarız 400 kişi atıldı ve tazminat alamadılar. Seçime gittik. Bizim liste kazandı diye sayın genel müdür bütün imkansızlıkları sunuyor. Elimizden bir takım olanakları alıyor. Dün sayın bakana bir şeyler arz etmeye çalıştım. Benden kaçarak yüzünü dönüyor. Kimse burada sorunlarını gerçekçi olarak anlatmıyor. Dünkü konuşmaları da izledim. Sayın bakan gülüyor. Bazı milletvekillerimiz gittiklerinde adam yerine konulmadılar. Başta Önder bey olmak üzere. Bizim adam yerine konmamız için acilen spor yasasının getirilmesini istiyorum. Teşekkürler.

 Eyüp ERDURAN’ın Cevabı: İstenildiği taktirde bir çok ilimizde sıkıntısı yaşanan, futbolda ilgilenen görüntüsünden sıyrılıp karşılıklı işbirliği içerisinde futbol dışı branşlarda hangi noktaya gelindiğini görelim. Türkiye 2 yıldır en azından Avrupa dışında ülkemiz başarıyla temsil etmiş sporcusunu ödülsüz bırakmadı. Görüyoruz ki bu güreş federasyonu kurultayında amatör güreş kulübü başkanı olarak Konya’da biz varız. Önümüzdeki açılımlarımız da yakın plan ve işbirliği içerisinde çalışıyoruz. Belirli bir noktaya getirebilirseniz salondan ayrılan arkadaşımızın sorusuna cevabım. Gelişen kulüplerin spor yapılanması içerisinde yeri nedir? Planlama içerisinde bir tane kulüp temsilcisinin olmadığını taktir etmek istiyorum. Türkiye’de  en fazla örgütlenmiş birçok sivil kuruluşu, Türkiye Amatör Federasyonu iddiası olur. Bir tane planlamadan toplantımıza gelen olmadı. Bunu kınıyorum. Bunu duyurmak istiyoruz. Bu yanlışların düzeltilmesi şahsi sorunların değil kurumların geleceğinin ön planda tutulmasını istiyorum. Hepinize teşekkür ediyorum.

  Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ’nin Cevabı: Bazı kaynak ve çabalarımız olacaktır. Bu günden itibaren hepimiz birlikte hareket etmemiz lazım. Şahsınıza söylemek istemiyorum Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu olarak asla ilgilenmediniz.

 Mehmet BAYKAN : İsmail bey sayın başkanımız Osman ŞANSAL’ın genel başkan doğrultusunda görüşmeleri var. Ayrıca güreş olarak değil. Diğer branşlarla ilgili ben oturumdan sonra dergimizi size takdim edeceğim, çalışmalarımızı incelersiniz.

 Mithat BOZKURT’un Sorusu: Yıllardır bir şeyi merak ediyorum. Türk Güreş Vakfının ne gibi bir işleri var? Bunun kaynağı var mı? Nasıl kaynak sağlıyor? Federasyonla ilgisi var mı? Ayrıca hangi kulübe mali yardımda bulundu? Hangi sporcuya mali yardımda bulundu? Kulüplerin Türk Güreş Vakfından bir istekte bulunma şansları var mı? Teşekkür ediyorum.

 

Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ’nin Cevabı: Ben o Vakfın yönetiminde bulunduğum için o konuda bilgilendireceğim. Türkiye Güreş Vakfı güreş için kurulmuş bir vakıftır. Nedir bu vakfın hizmeti? Kulübünden, antrenöründen, sporcusundan, camianın eksiklerini gidermek için kuruldu. Güreş Vakfı gelirlerinin %75’ini güreş için harcadılar. Bugüne kadar bu kullanılmadı. Güreş vakfı için yapılan tesis Türk güreş federasyonunun değildir. Bugün Türk güreş federasyonunun çaktığı bir tane çivisi yoktur. Neden buna şu andaki mevzuat müsaade etmiyor. Ne zaman özelleşirsin o zaman sen tesisine sahip olursun. Her türlü şeyine sahip olursun. O vakıf camiada kulüp başkanı veya yöneticisi olan içinizde kaç kişi var bilemiyorum; bende dahil olmak üzere 2 defa yönetimde bulundum. Mutlaka bu konuda çalışmalar yapılması lazım. Vakıf bugün birilerinin tekeline geçmiş, aile vakfı haline gelmiştir. Bunun dışında sorularınız kendiliğinden geliyor. Örneğin geçen yıl Başbakanlıktan bir trilyon 750 milyar civarında yardım verilmişti. Onun dışında Spor Totodan gelirler var. Futbol sahalarındaki maçlardan yüzde veriliyor.

 

Mithat BOZKURT’un Sorusu : Örneğin bize 20 çift eşofman gibi malzemenin şampiyon olan sporculara ödemesi yapabilir mi?

 Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ’nin Cevabı: Şimdi arkadaşlar ortada bir tüzük değişikliği var. Daha önceki federasyon başkanları vakfın otomatik başkanları oluyordu. Şimdi ise federasyon başkanının vakfın başkanı olması önlenmiştir. Bunun üzerinde de çalışma yapılması lazım. Bu çalışmada yapılacaktır.

 Ali FIRAT’ın  Konuşması: Sayın başkan Konya’dan gelen arkadaşımın konuştuğu şeyler hakkında bazı bilgiler arz edecektim. Amatör spor kulüplerinin yeterince güreşe yer vermediğini söylediniz. Ben bir spor kulüp başkanı olarak buradayım güreşle ilgili çalışmayı yapacağız fakat 5 tane beden eğitimi öğretmeni   çok fakat güreş dalı olan bir arkadaşımız yok. Biz daha önce görev yapmış olan polis arkadaşımız takımı çalıştırıyor. Eğer üniversitelerde güreş mecburi ders olarak verilirse güreş daha çok il ve ilçelerde tabana yayılmış olacaktır. Bizimle daha geniş bilgiyi sizlere vermek isterdim. Şimdilik bu kadar. Teşekkür ediyorum.

 Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ’nin Cevabı:Bizim camiamızın asıl görevlerinden biri de okullara zorunlu güreşten anlayan beden eğitimi öğretmeni yerleştirmek olmalıdır.

 

Gebze Belediye Başkanı Ahmet PEMBEGÜLLÜ’nün Konuşması:

        Sayın başkan, sayın divan, değerli arkadaşlar. Ben kulüp başkanı değilim. Kulüp başkanımız Abdullah Bey burada, teknik direktörümüz burada. Çağrıldığımız için  buraya teşrif ettik. Türk Güreşine inşallah yeni bir ivme kazandırmış olacağız, burada herkes söylüyor. Arkadaşlarımız not alıyorlar, bildiri yapıyorlar. İyi olacakta, yalnız ben şunu arz etmek istiyorum: Burası kulüp toplantısı kulüplerde sivil toplum örgütü demektir. Bazı kulüplerin başına bazı şeyler geldi diyorlar. Çeşitli nedenlerle haklı veya haksız nedenlerle. Ama kulüpler herhangi bir ses çıkarmıyorlar olumlu veya olumsuz. Doğrudur, haklıdır “bu kulüp kapatılmalı ve cezalandırılmalıdır” da diyebilirler saygı duyarız. Haksızlıklar karşısında da cezalandırılmamalı diye de bir ses çıkması lazım. Bazı arkadaşlarımız, ben özür diliyorum, ben sadece fikrimi söylüyorum. Katılınır veya katınılmaz, saygı duyarız. Bazı arkadaşlar sanki “sporcular bir devlet memuru olmalıdır” şeklinde ifadeler kullanıyor ben tenzih ederim devlet memurluğunu. Kastım o değildir. Ben de devlet memurluğunu yaptım. 6.5 yıl belediye başkanlığı, 17 ila 18 sene kadar sivil mühendis ve müteahhit olarak çalıştım. Burada hiçbir güreşçi, hiçbir antrenör, hiçbir kulüp başkanı ve idareci devlet memuru olmamalıdır.

            Bizim bildiğimiz zihniyetle çalışmamalıdır. Bir devlet memuru maaşıyla sporcu ayakta duramaz. Bir devlet memuru maaşıyla antrenör ayakta duramaz, görev yapamaz. Yaparsa böyle olur hiçbir başarı gelmez. Mutlulukla geçiniyorsa bir 600 milyon maaş almalıdır. Antrenörün maaşı 800 milyonu aşmalıdır. “Biz yiyelim içelim zihniyeti” Türk Güreşi’nde yerleşmişse, bu camiadan başarı beklenemez. Bunu aklınızdan silin başarıya doğru koşalım. Bunun için de birinci madde maddiyattır. Zenginleri harekete geçirelim tabi ki legal yollardan kulüplerimize bağışlarda bulunsunlar. Sporcularımızın transfer durumları var; mutlaka elit sporculara resmi yada gayrı resmi transfer ücreti ödenmelidir. Tabi ki bu resmileşmelidir. En güzel olanı da budur. Efendim! “Ben Hamza Yerlikaya olacağım, Harun Doğan olacağım, devlet memurunun aldığı parayı alacağım. Benim yemeğime yetmez.” Bırakın aile geçindirmeyi özel statüde olması lazım.

         Sporcu, yönetici, kulüpçü normal insanlar değil ki olağan üstü insanlardır. Bunların göz önüne  alınması lazım. Bunlarında mutlaka tartışılması lazım. Bunların buralarda dile getirilmesi lazım. Ben burada sözü toparlamak ve sözüme son vermek istiyorum. Bizim kulübü dernekler kanuna tabi herkeste aynı polisler denetliyorlar. Her denetimde takdirname almış. Ama bizim kulübümüz bir devlet memuru tarafından kapatılmak üzere mahkemeye verilmiştir. Tabi ki salahiyeti var. O memurun bizde salahiyetine saygı duyuyoruz. Ama art niyete saygı duymuyoruz. Gebze ve İstanbul kulübü kapatılınca ne olur. Türk Güreşi biter. Sydney’deki başarısızlığımızın nedeni neydi? İşte birlik ve beraberlik olmayışımız şu şudur, bu budur, o halde bu kötüdür, bu başarısız olması lazım. Kim başarılı olacak? Kim şampiyon olacak? bunları iyi incelemek lazım. Ben şunu da arz etmek istiyorum. Kendileri de burada olduğu için değil TEAŞ kulübüne tebriklerini, taktirlerimi arz ediyorum. Niye hep yetiştirmiştir. hep öncü olmuştur. Daha öncede yetiştiriyordu şimdi birçok problemler başlamış. Bunlar idarecilerimizin zihniyetinden başlamıştır. Her ne siyasi görüşte olursanız olun hepinize saygım var. Siz kulüp yöneticisi olarak sporcular olarak idareciler olarak bazı kişilere görev verirken, lütfen bunları düşünelim. İdarecinin biri diyor ki; yıldızı, genci, büyüğü zayi edelim. Yeniden belli bir fikre sahip sporcu yetiştirelim. Mümkün mü efendim. Siz öyle yaparsanız. Adamın aklı başına geldikçe fikri değişir. Böyle saçma - sapan insanları seçerken, lütfen biraz düşünelim. Yeni federasyon yeni seçim geçirmiştir. Şahsi kanaatimle iyidir. Olumlu sonuca doğru gidecektir. Tabi ki sizler işinizi gücünüzü bırakıp buralara geldiniz. Bizde böyle yaptık. Çağrıldığımız için bizde buralara geldik.  Bundan sonrada çağrılırsak, her senede geliriz. Çünkü biz kendimizi bu spora adamışız. Gebze Belediyesi sadece güreşte değildir. 27 Aralık atletizm faaliyetlerini de Gebze Belediyesi düzenledi ve Türk Sporuna kazandırdı. Türkiye’yi dünyada temsil eden Türk bayrağını göndere çeken ve okutturan insanlara saygı duymamız lazım. Buralara hem manevi hem de maddi yönden destek olmalıyız. Bunun aslında o kararı verebilecek o yetkiyi kullanabilecek insanların oralara getirmektir diye düşünüyorum. Tabi ki katılabilir veya  katılmayabilirsiniz. Hepinize başarılar diliyor, saygılar sunuyorum.

 Bir Kurultay Üyesinin Sorusu : Başkanım söz almışken, bir şey sormak istiyorum. Harun Doğan ceza aldığında siz kulübü olarak ne gibi yaptırımlar yaptınız? Ben bunu öğrenmek istiyorum. Kulüp olarak ne gibi programlar uyguladınız?

 Ahmet PEMBEGÜLLÜ’nün Cevabı: Benim şahsi kanaatim şudur. Affınıza sığınarak söylüyorum. Bu cezayı medya vermiştir. Medyada kaldırmalıdır.

 Bir Kurultay Üyesinin Konuşması:

        Artık ülkede özelleşemeyen bir şey kalmadı. Artık kulüpler de özelleşmelidir. Dernekler masasından kurtarılıp kendi çabalarıyla, her şeyi yasadan beklemeden  bir vakıflaşmadır. Çünkü vakıflaşmadığı sürece dernekler ticari işler yapamıyor. Dernekler ticari işler yapmadığı içinde gelir kaynağı bulamıyor. Bunun için daha öncelikle vakıflaşmaya gidilmelidir. Ligler çok erken başlıyor. Eylül ayında hazırlık döneminde çocuklar hazırlık döneminde liglere katılmaktalar. Hazır olmadıkları için sakatlıklar oluyor. Bence bunun çaresi, dünya şampiyonasına kadar bu liglerin devam etmesinde yarar görüyoruz. Üç ayda bir yapılmalıdır. Albayıma katılıyorum. Dünya şampiyonasının dışında da İstanbul’da da 6 tane kulüp var. Bunlarda kendi aralarında çalışmalar yapması lazım. Teşekkür ediyorum.

        

Metin CENGİZ’in Konuşması :

        Herkes bir şeyler söylüyor. Bende bir şeyler söylemeliyim. Ama herkes problemleri söyleyecek. Buraya, kürsüye size arkamı dönmemek için ve  yüz yüze görüşmek için çıktım. Sayın başkan, sayın divan üyeleri, değerli spor adamları; herkes problemleri söyledi. Çözüm yollarını da arkadaşlarımız söyledi. Ben tabii iştirak ettiğim çözüm yollarıyla beraber kendi yöntem ve önerilerimle yaklaşık 30 senelik  spor yöneticisiyim. Ben edindiğim bilgilerle çözüm yolları aramalıyım. Çözüm yollarına ulaşmak için camianın birlik ve beraberlik içinde olması lazım. Sayın Gebze Belediye Başkanı’mız söyledi “herkesin siyasi görüşü ne olursa olsun mutlaka doğrularda birleşmelidir”.  Mutlaka aynı noktada birleşmeli ve o noktaları ortaya koymalıyız. Biz sadece güreşte değil müşterek noktaları tespit edip onların etrafında toplanmalıyız. Bütün dünyada güreş kulüpleri yoluyla işler götürülür. Sağlam prensipleri oturtulmuş kulüplerdir. Türkiye’de 3 türlü kulüp var. birincisi spor kulüpleri, ikincisi geçlik spor faaliyeti kulüpler. Hem gençlik hem de spor faaliyetinde bulunan kulüpler üçüncüsü de ihtisas kulüpleri. Güreş ihtisas kulübü gibi şimdi kulüpler kanunu çıkması lazım. Kulüplerin fonksiyonu, oluşumu, gelir kaynakları,  Bütün federasyonun ve mahalli millet vekillerinin konfederasyonlarda bakanlara etki etmek empoze etmek bağımsız çözmemiz lazım. Çünkü TEAŞ Başkanı Bekir Bey söyledi: Trilyonlar cirosu var bir aktarmanın. Efendim bir müfettiş onun hesabını sormayacak onun la ilgili bir esasın getirilmesi lazım.

         Birde istihdam konusu bir arkadaşımız söyledi. Norm kadrolardan güreşçi sporcu bile alamıyoruz. Efendim onu spor kulübüne alacaksınız. Spor kulübüne gerekli kaynağı aktaracaksınız. Onun parasını sayın genel başkanımızda söyledi. Ona devlet statüsünde maaş ödeyebilirsiniz. Halbuki özel kulüplere baktığınızda Galatasaray, Beşiktaş’ta bir sporcuya ödenen transfer ücretinde bir sınırlama var mı? Yok. Sizde kulüp olarak bütçeniz dahil ödeyebilmeniz lazım istihdam edeceksiniz. Kulüp bir sivil toplum örgütü olarak bu işi çözecek. Şimdi birde ayrıca sponsorluk kanunu yasasının çıkması lazım. Spor içi harcanılan parayı vergisinden düşürebilmesi lazım. Hepimiz beraber spor ailesi olarak bunun gayreti içerisinde olmamız lazım. Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor saygılar sunuyorum.

 

Yüzbaşı Seçkin SARUHAN’ın Sorusu:

        Şimdi benim inancım; İstanbul Büyükşehir Belediyesi dışında 1500 şu veya bu iş yerlerindeki güreşçilerin, daha doğrusu güreşin İstanbul’da bittiği kanaatindeyim. Güreş İhtisas Kulübünde bunun dışında tutabiliriz. Geçmişte Türkiye Şampiyonlarından daha kuvvetli bir İstanbul Bölge şampiyonası yapılırdı. Şimdi bu ilimizde bir katılım sıkıntısı çekilmektedir. İstanbul Demirspor Kulübümüz başta olmak üzere; sizin gibi değerli güreş kulüplerinin kapanmasında bundan önceki yönetimdekilerin mi yoksa sizin yöneticilerin mi hatası oldu? Ayrıca, Problemlerinizi Ankara’daki ilgililere götürdünüz de  buna karşılık orada bulunan yetkililerden mi ilgi ve alaka bulamadınız? Bunu öğrenmek istiyorum.

 

Önder YAHŞİ’nin Cevabı :        

        Kulübümüz kapanma aşamasına geldiğinde GSGM’ne durumu ilettik. Sayın Genel Müdürümüzde Müessesemizin özelleştirme kapsamında olduğu için son derece duyarlı davrandı. Bana şunu söyledi: “Yapabileceğin siyasi bir girişim varsa bunu dene” dedi. İlk aşamada eski federasyon başkanımız Sayın Ahmet AYIK’ı aradım. Aramam gereken ilk merci orasıydı. Cevap gelmedi. Sayın başkanım İsmail Demirci’yi aradım, organize etti biz güreşçi arkadaşlarımızla beraber meclise gittik. Sayın İsmail Demirci Bey yardımcı oldu. Yaklaşık on tane bakan ve yine yaklaşık 20 tane milletvekilini bir odada topladık. Sorunu anlattık. Hepsi yardımcı olacağına söz verdi ama politikadan hiç sonuç gelmedi ve dolayısıyla Sayın Genel Müdürlüğümüzden kapanmaması konusunda en ufak bir telefon gelmeyince bana da kapatmak kaldı. İsmail Bey de aramızdaydı. Organizeyi İsmail Bey yaptı. Güreş Federasyonu Başkanı Sayın Ahmet AYIK’ın yapması gerekirken,  ama maalesef sonuç alamadık. Özelleşme süreci içerisinde olduğu için sayın genel müdürümüzün yapacağı pek bir şey yoktu.

 

 
DİĞER KONUŞMACILAR

 

Dr.Ahmet ERDURMUŞ Konuşması:      

           Sevgili Divan, değerli kulüp başkanları iki gündür burada bazı konuları tartışmaya çalışıyoruz ben önce kendimi tanıtayım: Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Spor Kulübü Başkanı Ahmet ERDURMUŞ ve Değerli arkadaşlarım; ben bir yıldır yaklaşık yöneticilik yapıyorum. Belli konularda ve yönetmelikler çerçevesinde özellikle kamu iktisadi kuruluşlarda spor kulüpleri hevesli insanlar tarafından kurulmuştur ve bu kurulan spor kulüplerinde tercihler farklı yönlerde  değerlendirilmiştir. Bir kurumun spor kulübü varsa o illaki güreş yaptırmak mecburiyetinde değildir. Sporun başka dalları da vardır. Benim başkanı bulunduğum spor kulübü de beş dalda müsabaka yapmaktadır ve bu spor kulübü kurulduğundan bu yana değişik yöneticiler tarafından farklı spor dallarına yönlendirilmiştir. Daha önceki yöneticiler bayan hentbol takımına önem vermişlerdir. Güreşi ikinci ligde tutmayı öngörmüşlerdir. Yeterli desteği alan bayan hentbol takımımız Avrupa kupasında oynamıştır.

Güreş ikinci ligde olursa daha iyi olur düşüncesiyle hareket edilmiştir. Atlı cirit konusunda biz devam ettirmek zorunda değiliz gibi bir görüş hakim olmuştur. Onun için ata sporu güreş ve cirit atasına bağlı olan insanlar için önemlidir. Onun için cirit değerini bilen insanlar için önemlidir. Bu değerlendirmeyi yapabilecek  yöneticilerinde her Kamu İktisadi Teşekkülünün (KİT) başına gelmesi de yanlış olur. Onun için bu işler yöneticilerin inisiyatifine bırakılamaz. Ben bunu bir spor kulübü başkanı olarak söylüyorum. Eğer kurumun kaynaklarıyla yürütülecek bir faaliyetse, kaynağın oraya aktarılmasına imza atacak yönetim kuruludur. Kulüp başkanlığını aldığımda bütçede bir buçuk milyar liralık katkı vardı. Bunun sebebini sorduğumda, daire başkanı bana “şimdiye kadar hiçbir yöneticinin spor kulübüne kaynak aktarın demedi” dedi. Onun için kısıtlı kaynaklarla bu işin yürümesi mümkün değildir. Aslında ben bu konuşmayı dün yapmak isterdim. Sayın Bakanımdan önce konuşmayı yeğlerdim fakat sayın bakanımın konuşmasını bölmemek için daha sonra söz hakkı aldım. Zaten büyük çıkmazlar içerisindeyiz. Maç yapacağız diyerek salon tutuyoruz.

Avrupa’dan müsabakalar için sporcu getiriyoruz ama 400 milyona salon tutmak zorunda kalıyoruz. Hentbol takımımız maç yaptı.  Slovakya’yı yendi. Gazetelerde iki satırlık yazıyla geçiştirildi. Bunun kulübümüze hiçbir katkısı olmadı. Bu konuda dahi büyük sıkıntı çekmemize rağmen yarın güreş organizasyonlarında da aynı sıkıntıyı yaşayacağız. Ancak bizim kendi salonumuz olduğu için çok büyük sıkıntımız yok. Bence biz özelleştirme kapsamında değiliz ama Uluslararası Para Fonunun (IMF) küçültülmesini istediği KİT’ler  arasındayız.

         Belki de yarın bir gün kurumumuz borsaya düşecek o zaman üreticilerimize gidip pul karşılığı yardım almamız da ortadan kalkacağı için büsbütün sıkıntı yaşayacağız. Bu nedenle mutlaka kulüplerin müesseseleşmesi lazımdır. KİT’ler belli limitin üzerinde personel çalıştırdıklarında kendi personellerine spor yaptırmak için spor kulübü kurarlar dışarıdan sporcu getirmezler. Ama biz bunu değerlendiriyoruz. Sporcu arkadaşlar istihdam ediyor mu? İktisadi teşekküller artık bunu yapmalı güreş yapacak çocukları dahi artık bulamıyoruz. Ama öbür tarafta artı kapasiteyi değerlendirmeye yönelik mevcut yönetmenliğe uygun olarak sporcu ararsanız günlük iki milyon lira masrafla sporcu almak durumundasınız. Onun özelleştirilmekte ve küçültülmekte olan KİT’lerle ilgili benim teklifim var. Öncelikle ve özellikle bu teklifim güreş federasyonunadır.  Madem ki bu KİT’ler özelleştirilecek veya küçültülecek spor tesislerinin de satılması söz konusu olmadığından mutlaka ama mutlaka vakıflara dönüştürülmesi gerekmektedir..

         Biz bunun örneklerini bir çok dernekte yaptık.  Bazı görüşlerin bana uymuyor düşüncesiyle kapatmaya çalışıldı. Bir çok derneği vakıflaştırmayı başardık. Bu yöntemle mutlaka yasalaştırılmalıdır. Bu konu bir milletvekilinin yada bir kanun teklifi vermesine bağlıdır.  Bugün bu kulüplerin geleceği meçhuldür. Eğer ki bu koşullar altında KİT’ler küçültülüp özelleştirilirse, spor kulüpleri kapatılmak noktasına gelir. Kuruluşlarda sporcu istihdamı konusunda eski başkanım Sayın İsmail bey bahsetti. Koşullar daha da zorlaşıyor. Bunu kulüp başkanlarının dikkate alması için söylüyorum. Kadro tanımlamasının yeniden yapılması, yapılacak kadro tanımlarının başkanlıklara kaldırılması, norm kadroların hazırlanmasını ve personel taleplerini yeni yapılan kadrolaşmaya uygun olarak değerlendirilmesi içinde belirli bir süre gerekir.

         Küçülmekte veya özelleştirilmekte olan veya mevcut düzeni korumakta olan tesislerinde norm kadrolara kavuşması zorunlu olmalıdır. Bu kadrolara yalnızca güreşçi koyamazsınız. Sporcuda koyamazsınız. Odacı koyabilirsiniz. Güreşçi  sporcu veya başka bir sporcuyu yönetmenlikten doğan problemler dolayısıyla farklı kadrolarda koymak zorunda kalıyoruz. Dikkatlerinizi bu yöne çekmek istiyorum. Asıl olan kulübü ayakta tutarak sporcuyu o kulübün kaynaklarıyla desteklemektir. Onun içinde bence kulüplere mutlaka müesseseleştirmek zorunludur ve kulüpleri vakıflar haline dönüştürmeyi öneriyorum.         Kulüpler kurumlaştığı takdirde amatör ruha renk katılır ve profesyonelleşmeye ve çok sayıda profesyonel sporcunun yetişmesine olanak sağlanır. Oyuncu temin etmek için Ankara’da bir spor tesisinin vakıflaştırılması yoluna gittik. “Cirid’i Yaşatma Vakfı” adıyla geleneksel bir spor dalını bu şekilde ayakta tutmaya gayret gösteriyoruz. Güreş içinde aynı şeyi düşünüyoruz.

         Bunun için bu konuyla ilgili uzmanlarca bir teklif hazırlayarak yetkililere sunmak üzereyiz. Biliyorsunuz ki bu teklifler zaman içerisinde olgunlaşarak kanunlaşabilir. Bu programlardan ziyade bakanlığın inisiyatifi ve yetkisinde olduğunu belirtirim. teşekkürlerimi arz ederim.

 

Oturum Başkan İsmail DEMİRCİ: Evet değerli arkadaşlar değerli konuşmacımızın da bahsettiği bu konuları bizde yetkililer nezdin de üzerinde durarak hassasiyetle takip ediyoruz. Bu konuşmalarından ve açıklamalarından dolayı değerli konuşmacımıza teşekkür ediyorum. Sizler buyurun İsmail Bey.

        

İsmail ERDOĞAN Konuşması:

        Evet değerli arkadaşlar bende sözlerime “anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az” atasözüyle devam etmek istiyorum. Biz davul zurnayla sesimizi ilgili ve yetkililere duyurma çabasındayız bizim daha önce anlata anlata geldiğimiz problemler var ama sesimizi duyuramadık. Burada bunu bir defa daha altını çiziyorum. Aslında yapmak isteyen için basit konular ama yapmak istemek lazımdır. ilk söyleyeceğim şey kurum kadroları meselesidir. Bütün kulüplerimizdeki yetişmiş kadroları veya sporcu kadrosu adı altında girilmiş ama ortada şu kadar güreşçimiz var denilmesine rağmen şimdi hiçbir güreşçimizin olmadığı ortaya çıkmıştır. Bu konu sporcu kadrosu veya güreşçi kadrosu şeklinde dönüştürülmelidir. Okul zamanından sonra 25-26 yaşlarına kadar çeşitli müesseselerde kendi durumlarını değerlendirmek üzere kadrolarda yoğunlaşmalıdırlar. Hazırlandırılması gereken kanunda bu kadroların devamlı genç kalması yönünde olmalıdır. Bu inisiyatifin sürekli bir kadro oluşmasına ve bir güreşçimizin de devamlı desteklenmesini sağlayacak yönetmeliklerinde kanunlaştırılması gereklidir. Güreşçi kadromuz daima elimizde kalacaktır.

         İkinci konu salon meselesi, her kulüpte ve her okulda bir spor salonu olması gereklidir. Ama her müessesenin de kendi insanları için ihtiyacı vardır. O salonun yapılması için bütçelere gereksinim duyulmaktadır. Bunun içinde devlet yardımı şarttır. Devlet memurlarından ve işçilerinden daha önce tesisler için kesilen bir tutar vardı fakat şimdi durduruldu. Bu tutar kesilmiş olsa bir nebze tesisler için kaynak oluşturulabilir. Bu konularda bilhassa güreş dediğiniz zaman hiçbir zaman geri dönmedim. Eğer her kurumun ve her okulun salonu olursa, çalışacak kişiler spora daha yakın olurlar. Her kurum bir tane güreş antrenörü barındırır. Bir güreş antrenörünün bulunması en azından kulübü harekete geçirerek dört tane çocuğun çalışmasına katkıda bulunur. Böylelikle bir zemin ve kaynak elde tutulmuş olacaktır. Bir şeyler yapabilmek için bu öneri şarttır. Yani basit görünen bu öneri altyapımızı harekete geçiren bir olay olacaktır. Ligde her zaman anlatıp, üzerinde durduğum her sporun atar damarı can damarı olan liglerdir. Böylece liglerin kurulmasıyla sporcularımız yapılabilecek uluslararası bütün turnuvalara bu sayede hazır tutulmuş olacaklardır. Yine kapatılan Şeker Fabrikaları Başkanı Osman Bey’in dediği gibi bu aktivitelerin azlığı nedeniyle performanslı sporcu yetiştiremiyoruz. Dolayısıyla Milli Takım içinde alt yapı hazırlayamıyoruz. Masraf olmasın diye şehir dışına çıkmamak sporcularımızın tecrübelerini engellemektedir. Güreşte bu sorunlardan dolayı çektiğimiz emeklerin karşılığını alamıyoruz. Hem sporcunun değerlendirilmesi ve yetiştirilmesi hem kulüplerin kurumsallaşması hem de federasyonun hareketliliği güreş sporuna ivme katacaktır. İstikrarlı bir ligin sağlanması çok önemlidir. Anlattığım bu sorunları zannediyorum ki herkes onaylayacaktır. Özetle altını çizdiğim konular gündeme getirilip değerlendirildiğinde Türk Güreşi’ne büyük katkılar sağlayacağını belirtir, teşekkür ederim.

 

Refik TELLİ’nin Sorusu :

        Ben Erzincan Bölgesindenim, Sayın Başkanım,  benim Bekir AÇIKGÖZ’e bir sorum olacak. Taktir edersiniz ki; Anadolu’daki illerde güreş gittikçe kendini yitirmektedir ve kan kaybetmektedir. Bunlardan biri de Erzincan Bölgesidir. Erzincan’da kurulan Şeker Spor Kulübü eski desteğini çektiği için burada minikler ve yıldızlar mesafesinde şu anki tasarrufu da devam etmektedir. Erzincan Güreş Eğitim Merkezi olmaması ve 1992 yılında Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün salonunun depremden hasar görmesi sebebiyle salonsuz bir durumdayız. Güreş çalışmaları yapılamamakta ve tamamen kan kaybedilmektedir.

         Bu şekilde şu anda aklıma gelecek müesseselerde diyaloga girdiğimiz zaman, onlarla kulüp kurma açısından iş birliği  konusunda  muvaffak olamamışızdır. İşte kanunlar,  tüzükler veya yasalar el vermediğinden dolayı bu konuda gördüğüm şudur ki Erzincan’da da kan kaybının telaşı  var. Sayın Bekir Bey bu konuda tasarruflu olabilir mi? oraya bir güreş salonu kurabilir mi? Destek olabilirler mi? diye bir sorum olacak?

 

Bekir AÇIKGÖZ'ün Cevabı: Gönül ister ki oraya her şey yapılsın ama ben elimdeki mührümü koruyamıyorum. O zaman bu bizim sıkıntımız ama bu çözüm böyle kalmayacak yani aynı şey biraz önce TEAŞ’ında  benzer sorunları dile getirildi. Bu kulübün yetkili arkadaşımızda buradadır. Onların da kulübü kapandı. Aslında şöyle söylemeliyim ki Türkiye’de koordinasyon eksikliği var. TEAŞ ayrı, Erzincan  ayrı bölünmüş değil de sistem içerisinde bir vücut haline dönüştürmemiz lazım. Bu vücudu organize halinde federasyon çatısı altında daha homojen hale dönüştürmemiz lazımdır. Herkes bireysel yaparsa sonuca ulaşamayız. Biz bir zaman İstanbul Belediyesi zirvede olduğu zaman biz bir noktadaydık. Biz parayı vakıfa aktarıyoruz vakıfta bu parayı kulüplere pompalıyor ve bununla yetinmiyordu. Türkiye’de alt yapıda ne kadar yetişmiş eleman varsa hepsini alıyoruz. Hepsini besliyoruz. Şu anda bu çocukların çoğu %50 yakını spor bölümlerinde okuyor. Cep harçlığını, yemesini, içmesini ve aklınıza gelecek her türlü ihtiyacını veriyoruz. Bunlar arasından dünya yıldızlar şampiyonu var şimdi Türk güreşine gelecek şeyler bunlar. Fakat şu bir eksiklik ben yine görüyorum,  bağışlayın beni kimya mühendisiyim ben amme idaresinde mastırımı yaptım. Orda şunu gördüm. Selçuklular Anadolu’ya girişimiz Selçuklularla başlıyor. Selçukluların bir sistemi var. Selçuklular yönetim biçiminde sistem olarak liyakati esasa getirmiş onu da seçerken ne yapmış Sultanın elemanları bölge, bölge gezerek hangi bölgede çocuklara annelik yapan oyun safhasında kimse onu  doğal halini görüyorlar, onun babasını tespit ediyorlar, ben sultanın elemanıyım, çocuğunu okutabiliriz diyorlar. Sonuçta, Anadolu yüzyıl içerisinde o günün şartlarında bir asırda  sene 1100-1200 yılları arasındaki  şartlarda bir asırda sisteme hakim oluyor. Nasıl hiç kan dökülmüyor bu neden oluyor düşünülmesi gerekmektedir. İşte bu insan faktörüyle şimdi güreşte de aynı şeyi  yapabiliriz. Ben sayın başkana da arz ettim. Ona dedim ki Hatay tarafında muazzam bir güreş potansiyeli var fakat ben Hatay’dan güreşçi çıktığını hiç duymadım, bizim bildiğimiz Tokat, Sivas, Kahramanmaraş, Denizli kısmen o bölgeler veya Balıkesir tarafı Trakya’da  kısmen ama aslında özümüzde veya yeteneğimizde mi var? bilemem. Biz Türk toplumu tuhaf bir toplumuz. Bütün zorlukları aşıyoruz. Özellikle şunu söyleyeceğim. Ben size şunu yapabilirim TEAŞ olarak bizim durumumuz müsaitse orda flaş durumundaki olan sporcuların bir kısmı tayin yada başka bir şekilde bize çekebiliriz. Belli, kesimi bir cevapta da değil ama yıl başından itibaren hatları kiraya veriyoruz. Biz otuz yılına, otuz dokuz yılına şahsa kiraya veriyoruz Satışa verdiğim için bina yaptıramıyoruz.

        

Refik TELLİ ‘nin Dileği:

        Sayın İbrahim Bey; belirli binalarınız var ama oradaki mülki idarenin inisiyatifini kullanarak bir çok mülkiyetiniz olan yerleri değerlendirme açısından mesela misafirhanenin yatakhanesini, arkada prefabrik bir bölümünüzü salonu çevirebilme ihtimaliniz var. Yani bunlar hep çırpınışlarımızdır. Biz diyoruz ki; Güreş İhtisas Kulübü kuralım. Nerden gelir kaynağı elde edebileceğiz?  Hiçbir yerden.         Ama sizin gibi bir takım kuruluşlarda çocukların masraflarını karşılayabilirlerse belirli bir aşamayı kat etmiş oluyoruz sizlerle, neyi kat etmiş oluyoruz; İşte bir bina, tesis, duş, salon,  yatacak yer vb. sorunları halletmiş oluyoruz yani en azından bu sorunu ortadan kaldırmış oluruz. Bu açıdan biz müesseseleri seçimimiz söz konusudur. Yada bize şöyle bir şey söyleyebilir misiniz? Sizin kulübünüzün maddi imkanları daha iyi çünkü geçmişinizden görüyoruz. Bunu aynı zamanda Büyük Şehir Belediyesi Spor Kulübü’ne de söyleyebiliriz. Bize şu teminatı verebilir misiniz? Erzincan’da bir spor kulübü kuralım oraya bize salon, veya minder bize bir şekilde veya arsa tahsisi almaya çalışalım bir spor salonumuz olsun. Bize ait, güreşe ait bir şeyler olsun bu konuda yardımcı olabilir misiniz? Biraz önce sayın başkanım belediyenin bu tür kulüplere yardımcı veya gerekli, malzeme konusunda yardımcı olabileceğini söyledi. TEAŞ kulübünün de böyle bir yardımı söz konusu olabilir mi?

 

           

Oturum Başkanı İsmail DEMİRCİ: Erzincan’ı İstanbul’a getirme şansımız yok. Ancak sizin bu girişimleriniz devam etsin. Bunun çözüm yolları TEAŞ’ın Genel Müdürlüğüyle ve siyasilerle bu olayı çözebiliriz. Daire başkanı olan bu arkadaşımız ancak kendi birimiyle ilgili yardım edebilir.

 

Erzincanlı Katılımcı : Sayın Başkanım biraz kaçamak cevap bu. Biz bu mevzuatı bilerek Sayın Bekir Bey nasıl bir yardımınız olabilir?

 

Bekir AÇIKGÖZ Cevap: Tamam Erzincanlı arkadaşın problemini anladım. Sizin şuan kaç güreşçiniz var?;

 

Erzincanlı Katılımcı : Yaklaşık bizim orada bütün imkansızlıklara rağmen 20-25 tane güreşçimiz var.

 

Bekir AÇIKGÖZ: Peki Türkiye Şampiyonasına katılıp da derece alan güreşçiniz var mı? Aranızda.

 

Erzincanlı Katılımcı : Şimdi takdir ederseniz bütün bu sorunlar arasında sekiz yıldır salonsuz Türkiye Şampiyonasında mevcut imkanlarla derece yapmak mümkün değil.

 

Bekir AÇIKGÖZ: Tamam bu konuyu müdürümle görüşeceğim  ne yapabiliriz, ne yapmamız lazım en azından malzeme yönünden yardımcı olabiliriz düşüncesindeyim. Defterime not alıyorum. Teşekkür ediyorum.

 

Mehmet ÖZSOY’un Sorusu: Ben Erzincan Güreş Kulübü Antrenörü Mehmet ÖZSOY, Benim sorum sayın İsmail Bey’e bütün Şeker Fabrikaları 1970-1977 yılları arasında kendi aralarında Türkiye Şampiyonası kadar büyük ligler oluşturabilen müesseselerdi. 2000’ li yıllarda bu müesseselerin sayısı üçe kadar düşmüştür. Sizde o dönemde federasyon başkanlığı yaptınız. Örneğin bir Kayseri özelleşti ama yine eski şekilde devam edebilecek durumda. Örneğin bir Konya özelleşmedi, Örneğin bir Konya’da bisiklet, futbol, basketbol ve Kayseri’ye gittiğimizde basketbol, futbol ama doğal olan mevcut olan spor ve öğretmenlik kadroları milli güreşçiler birlikte Konya Şeker Fabrikası işe gönderilmiştir. Varolan Kayseri Şeker Fabrikasında milli güreşçiler işe gönderilmiştir.

         Son zamanlarda liglerin olumsuz coğrafi konumları göz önünde bulundurulmadığı için bir Malatya Şeker Fabrikası çekilmiştir. Bir Erzurum çekilmiştir ve en sonunda Erzincan sporda liglerden çekilmiştir. Bu süre içerisinde sizlerle diyalog kurulmadı mı ki bir bisiklet, basketbol Konya’da devam ederken, Sümer Koçak, Doğan Koçak, Seyfullah Şahingöz gibi milli güreşçileri barındıran Konya ilimizdir. Sizlerle yine diyalog kurulmadığı için mi böyle oldu? Sizler Ankara’dasınız . Şeker fabrikaları yönetim kuruluna yakınsınız  Şeker fabrikaları güreşten uzak bir yönetime sahip değildir. Şimdiye kadar değerlendirdiğimize göre şu anda biliyorum ki bir genel müdür muavinimizin bu işe çok sıcak bakmaktadır. Bundan sonra özelleşecek olan fabrikaları şartlı sosyal tesisleriyle birlikte şart koşarak mevcut olan güreş sporunun  devam ettirilmesi sağlanabilir mi?   Diğer bir sorum ise,  bu geçmişi olan kulüpleri neden kapattınız? Sizde o dönemde federasyon başkanıydınız.

        

Oturum Başkanı  İsmail DEMİRCİ'nin Cevabı:

        Tabi ki  sancı bir tane değildir. Herkeste sancılar vardır. Şimdi KİT’lerin özelleştirilmesi bizim elimizde olan bir şey değildir. Bu devletin almış olduğu bir karardır. Şimdi biz burada güreşi nasıl kurtarırız, güreşin kapanmasını nasıl engelleriz. Onun gayreti ve çabası içinde olmamız lazım bugün geçmiş dönemlerde belki bunun sancısını hissettirmemiştir. Ama bugün bir şekilde her müessesenin her kuruluşun bu sancıları vardır. Siz biraz öncede çözümünü de içinde söylediniz. Bu konuyla ilgili bir çalışma var. Şekerle ilgili ben, şu anda da biliyorum çok ciddi bir şekilde çalışma var. Dileğimiz hem kapananların tekrar açılması hem de mevcutları korumasıdır.

         Değerli Arkadaşlar, tüm katılımcılarla; Yaklaşık 3-4 saattir tartışıyoruz. Türkiye’deki güreş kulüplerinin birçok konusunu dile getirdik. Ancak, birçok arkadaşımız söz almadan oturduğu yerden ya soru sordu  veya her hangi bir konu hakkında konuştu. Biliyorum ki, bir çok arkadaşımız dertlidir. Fakat  oturduğumuz yerden sormak veya konuşmak bu tür kurultayların aslında usulüne aykırıdır. Dertlerinizi, sıkıntılarınızı anlıyorum, ama bu tür davranışlarımızın iyi olmadığını da söylemek istiyorum.

         Şimdi bütün katılımcılara, katkıları olan herkese teşekkür ediyor, Türk Güreş Kurultayı’nın hayırlara vesile olmasını diliyor ve oturumu kapatıyorum.

 

 

KARAKUCAK GÜREŞLERİ

7 Ocak 2001  Pazar

   

 

  Oturum Başkanı: Mehmet AKZAMBAK

 

 1.  Karakucak Organizasyonu ve Yönetimi

  Mehmet AKZAMBAK

  Eski Güreş Federasyonu Başkanı

 

 2. Karakucak Güreşinin Bugünkü Durumunun Değerlendirilmesi

Zafer ALTUĞ

      Emekli Milli Eğitim İl Müdürü

 

 3. Karakucak Güreşinin Sorunları ve Çözüm Önerileri

     Sabahattin ÖZTÜRK

     Dünya Şampiyonu Milli Güreşçi

 

4. Karakucak Güreşinde Hakemlik Müessesesi

     Musa ARIK

     Uluslararası Hakem-Ankara

 

5. Güreşçilerin Sorunları

     Öğr.Gör.Metin  KAPLAN

     Sütçü İmam Üniversitesi, BESYO- Kahramanmaraş

 

D  İ  Ğ  E  R     K  O  N  U  Ş  M  A C  I  L  A  R

Ercan YILMAZ

E Kategorisi Hakem-Sakarya

Mehmet ESENCELİ

Avrupa Şampiyonu-Kahramanmaraş

Talat TEZEL

Güreş Antrenörü-Göksun/Kahramanmaraş

Osman DEMİR

Gazeteci- Yazar-Artvin

Kamber GÖKAY

Emekli Spor Şube Müdürü-Çorum

Ömer ERSÖZ

Bölge Fahri Antrenörü-Mersin

Sadettin YÜCEL

Uluslararası Güreş Hakemi-Kahramanmaraş

Dursun Ali KISHALI

Hakem ve Güreş Antrenörü-Erzurum

Hasan ARSLAN

Güreş İl Temsilcisi-Malatya

Hasan SEVİNÇ

Güreş Antrenörü-Turhal/Tokat

Ender BÜYÜKERŞEN

E Kategorisi Hakem-Ankara

Nusret ATİK

Hakem-Bursa

Salim ATICI

Bölge Fahri Antrenörü-Samsun

 


 

Oturum Başkanı Mehmet AKZAMBAK: Konuşmacıları  davet ediyorum. Emekli Milli Eğitim İl Müdürü Zafer ALTUĞ Bey, “Karakucak Güreşinin Bugünkü Durumunun Değerlendirilmesi” konusunda,  Dünya Şampiyonu Milli Güreşçi Sabahattin ÖZTÜRK Bey “Karakucak Güreşinin Sorunları ve Çözüm Önerileri” konusunda,  Milli Hakem Musa ARIK bey “Karakucak Güreşinde Hakemlik Müessesesi” konusunda ve son olarak Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Görevlisi Metin  KAPLAN hocamız “Güreşçilerin Sorunları” konusunda konuşma yapacaklardır. Değerli Kurultay Üyeleri; “Karakucak Güreşi" oturumuna hepiniz hoş geldiniz. İlk konuşmacı olarak buyurun Zafer Bey.

 

Konuşmacı: Zafer ALTUĞ

Emekli Milli Eğitim İl Müdürü

 

Konu: Karakucak Güreşinin Bugünkü

Durumunun Değerlendirilmesi

 

Sayın Başkan, Değerli Divan Üyeleri; sizlere karakucak güreşinin bugünkü durumunu anlatarak değerlendirmesini yapmaya çalışacağım. 32 yıldır en kötü dereceyi Sydney Olimpiyatlarında aldık. Artık kükreyen o aslanları seyredemiyoruz ve göremiyoruz. Hani nerede güreşin Koca Yusufları, Yaşar Doğuları, Dağıstanlıları? Meydanlar kurulup davullar vurulduğunda yiğitlere meydan dar gelirken, kültürümüzün bir parçası olan ata sporumuz güreş, nakış nakış işlenmeye başlar. Çayırda cazgır seslenir; “El paçada diz yerde, güreşelim düz yerde, vur sarmayı kündeden at, verelim Hazreti Muhammed’e  salavat”. Diğer bir seslenişte; “Hani Ali, hani Veli işte Kurtdereli”. Bu sesler çimenden gelen sesler, bu sesler bayrağımızı göndere çektiren, yiğitlerin yetiştiği yerlerin sesleri, açıkçası karakucağın sesidir. Bu ses Tokat’tan, bu ses Kahramanmaraş’tan, bu ses Çorum’dan  yükselir. Toylarda, düğünlerde, Cumalarda ve Pazarlarda hep spor olarak karakucak güreşini görürüz. İşte Atlılar, Atalaylar, Akbaşlar, Dağıstanlılar, Yerlikayalar ve Karabacaklar çimenden çayırdan hep karakucaktan geldiler. Öyleleri geldi geçti ki, insan dinlerken gururlanıyor ve heyecanlanıyor. Ben kısaca bir anımı anlatmak istiyorum. 1985 yılında Çorumda yapılan okullararası güreş müsabakasına güreşçileri götürmüştüm. 68 kilodan çok ümitliydim. Bir maçında 1-0 kaybetti.  Biraz sıkıntılı ve sinirliydim. Şöyle şeref tribününe doğru yürürken, orta boylu ve tıknaz  birisi beni yanına çağırdı. Bir çay içtik, sohbet ettik. Sordum! kimdi diye? İsmi Abidin Güler, lakabı “döver biçer”. Başta, başaltında güreşler yapar ve o boylarda birinci olurmuş. Minderlerde  adını duymadık ve görmedik. Gençliğinde Almanya’ya gitmiş emekli olmuş ve dönmüş. İşte böyle çok yiğitler bu çimenlerden,  karakucaklardan gelmedir. Bu durumu anlatabilmek için veya karakucağımızı ifade edebilmek için  biraz  daha geriye dönmek gerekir. Ben Erzurum’un Pasinler ilçesinde 1955-60’lı yılları arasında öğrenci iken, gözümüzü açtığımızda  hep güreşi görürdük ve  onu yaşardık. O zaman voleybol, basketbol hiç yoktu. Futbolu ise ancak çocukların ve gençlerin %3 veya %5’i oynardı. Bugün ise köylerimizde çocuklarımız futbol takımları kurmuş futbol maçı yapıyorlar.

İlkbahar ayında ilçemizde geleneksel “Yedi Hafta Cuma Güreşleri” yapılırdı. Geçmişi tarihimiz kadar eski Cuma güreşleri halen devam etmektedir. Cuma günü oldu mu bütün köyler ilçeye inerler, davul ve zurnalar vurulur, Cuma namazından çıkıldı mı mahşer olurdu. Mahşer!  Gerçekten hayal mi acaba, bunlar geride mi kaldı? Meydan kurulur, köylüsü ve kentlisi iki gruba ayrılırdı (Aşağı Pasinler, Yukarı Pasinler). O zaman tartı yoktu ve güreşçiler birbiriyle eşleşirdi.  Cuma Güreşleri 1970’li yıllardan sonra tartıyla yapılmaya başlandı. Kültürümüzün  ve yöremizin  en önemli aktivitesinden biri spor olarak, sadece onu yaşadık  ve onu gördük. Bu, güreş sayesinde oldu. Küçücük bir kaza olan Pasinler’den ordulararası Dünya Şampiyonu, yıldızlarda Dünya Şampiyonu, Balkan Şampiyonu  ve derece yapan bir çok güreşçiler  çıktı. Bu güreşçilere Mustafa Sarıcalar, Rahmetli Hacı Süerler, Atalaylar ve  hepsine bu meydanlar tanıktır. O çimenlerde güreş yapmışlardır. O, Hasankale’nin karakucak güreşlerinde ve şu anda Sayın Esenceli, Sebahattin Öztürk denince  yıllarca burada güreş yaptıkları ve güreşi idare ettiklerini biliyoruz.

Tortum, Oltu, Dumru yine  Erzurum’un Pasinler’i kadar önemli güreş kaynaklarındandır.  Avrupa Şampiyonu, Akdeniz Oyunları Şampiyonu ve Dünya üçüncüsü  çıkaran Erzurum, bu yıl Türkiye Şampiyonası’na güreşçi gönderemiyor. Bu yılki Türkiye Şampiyonası’na Erzurum’dan güreşçi gitmiyor. Amacım Erzurum’u anlatmak değil,  amacım Erzurum’u anlatırken, kaynakları daha zengin  olan Kahramanmaraş’ı, Çorum’u, Tokat’ı, Sivas’ı, Amasya’yı  anlatmak istiyorum. İşte, şampiyonlar bu kaynaklardan ve bu çimenlerden yetişiyor. Bunlar kurudu ve kurumak üzere. Artık çocuklarımız  pırpıtlarını alıp çimenlere gitmiyor. Köylerde futbol maçları yapıyorlar. Ben zamanınızı almış olmayayım. Kısaca bir şey ifade edeyim ki 1968 yılında televizyonlarda Beyaz Gölge diye basketbol dizisi vardı. Bu dizi ile basketbol Türkiye’de başladı ve bugün Avrupa’da basketbol da söz sahibiyiz. Burada sporun dizi film  olarak ekrana yansımasının önemini görüyoruz. Bu tabii ki Sayın Ömer ERSÖZ’ün dediği gibi “özenti” dir. Özenti tabi ki. Çocuk kalkıyor ve onu görüyor. Şimdi biz, birisi Dünya şampiyonu oluyor, Dünya şampiyonası oluyor, İstanbul da, Ankara da veya bir Avrupa Şampiyonası, ne kadar acı ki biz bu şampiyonayı kendi televizyonlarımızda izleyemiyoruz. İnanın en acı tarafı burası. Güreşi seven insanlar, için  için çırpınanlar, güreşi nasıl izleyeceğiz diye sızlanıyorlar. Ben bir gün televizyonu kırdığımı hatırlarım. Televizyonun başında bir dünya şampiyonası izleyeceğim, vermiyor. Siz eğer bu güreşin sohbetini yapmazsanız, seyretmezsiniz. Günlük sohbetimizde bu olmazsa bunu elbette ki biz kaybedeceğiz, kurutacağız ve kurutmak zorundayız. Bu basında olmalıdır. Kaynaklarımız o kadar büyük o kadar geniş ki; bunlardan istediğimiz kadar dizi ve film olur. Her şey yapılır. Eğer anlattığımız bu kaynaklar yeniden vücuda gelirse, bu karakucaklar yapılırsa, fertlerimiz çocukların elinden tutup, abisi, kardeşi, akrabası, onu seyretmek için gelecektir.  Şampiyonlar böyle çıkmıştır. Kahramanmaraş’ta güreşlere gittim, izledim ve gördüm. Bugün onları bulamıyoruz ve yaşayamıyoruz. Bitmek üzere olan bunlar, üzüntümüzdür. Asıl minderde bitmiyor güreş, karakucaklarda bittiği için minderde de bitiyor. Yağlı güreşten mindere geçiş pek zor oluyor.  Güreşçilerin kas yapıları ve çalışmaları itibarıyla yağlı güreşten  mindere geçiş zor oluyor ama karakucak güreşinden mindere geçmek çok kolaydır. Oradan aldığımız  genci istediğimiz ölçüde minderde yetiştirebiliriz. Şimdi ne yapacağız, çaremiz ne? Şöyle zannediyorum ki 14-15 yıldır Türkiye’de Karakucak şampiyonaları yapılmıyor. Ercan YILMAZ kardeşimizin “niye yapılmıyor?” sorusu yerindedir. Yıldızlarda ve gençlerde yapılıyor. Ama büyüklerde Karakucak Türkiye şampiyonası yok. Sayın Esenceli’nin  belirttiği gibi maalesef eski şampiyonalar yok. İnanıyorum ki yok. Yani bunların olması gerekir. Bunu vatandaşımız seyredecek. Yine Sayın Esenceli’nin tespitinde olduğu  minik ve yıldızlarda da bu iş üstün körü yapılmaktadır. Bakınız bu konuda Sayın Salim ATICI’da bu işin ciddi yapılmadığını söylemektedir. Ben kendisine şahsen katılıyorum. Sayın AKZAMBAK’ın “ciddiyetin olmadığı yerde sistem yürümez, sistemin yürümediği yerde o sistemi bozup yerine yenisini kuracaksın” sözlerine katılıyorum. Şimdi bu şampiyonaların yapılması gerekir. Halkın  doyurulması gerekir. Buna çekilmesi gerekir. Eğer bunun temaşası ve sohbeti olursa bu yaşanır ve devam eder. Ben güreşçilerden bu konuda biraz daha sıkıntılıyım. Güreşlerde anlaşıyorlar efendim. Bir boyda diyelim 30-40 tane 50 tane güreşçi var. Orada iki müsabaka izleyebilirsiniz. İyi olan iki güreşçiyi birbirleri ile güreştiğinde onu izleyebilirsiniz. Seyrediyoruz efendim. O iki güreşçi karşı karşıya geliyor ve birbirine yatıyor. Güreşi bilen, yapan ve izleyen seyircilerimiz çok iyi anlıyorlar. Hiç aldattıklarını sanmasınlar. İnanın bir dahaki güreşe gelmiyorlar. Niye? Anlaşma var diye. Sayın AKZAMBAK’a, güreşçilerin yönetmeliklere uymadığı konusundaki görüşüne katılıyorum. Sayın Akzambak, ben şunu söyleyeyim; yönetmeliğimiz de var. Yazıyorum afişlere anlaşmalı güreşçiler diskalifiye edilecektir. Ama güreşçilerimiz yine de bunu yapıyorlar. Bu yapıla yapıla geldiğinden seyircimizin bir çoğunu böyle kaybettik. Bunun üzerinde basa basa durulması gerekir. Bu çok önemli efendim. Dediğiniz gibi yönetmeliği federasyon faaliyetinde belirtmek lazım gelir. Sayın Musa ARIK’ta  karakucaklara giden güreşçilere yolluk mu yoksa ödül mü verildiğini merak etmektedir. Kendisine buradan cevaben yolluk ve ödülün verildiğini ifade etmek isterim. Sayın ARIK, ayrıca “buna göre yolluğu kaldırıp oraya normal ödül konursa  ve o ödüle güreşilirse, bu anlaşmanın daha da az olacağını, güreşçi yolluğu aldığı zaman zaten ben ödülümü aldım diye ondan sonra örneğin Mehmet Esenceli’yi şampiyon edeceğini ve herkes ona göre çalışacağını ve sonunda,  Mehmet Esenceli şampiyon olacağını” söylemektedir. Bu görüşüne de katılıyorum. Yine Sayın Salim ATICI’nın dediği gibi sıkı güreşecek başka bir güreşçi varsa oda makasa alınmaktadır. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür eder saygılarımı sunarım.

 

Oturum Başkanı Mehmet AKZAMBAK: Ben en sonda anlatayım. Nasıl arzu ederseniz isterseniz? Sabahattin Öztürk siz mi yoksa ben mi konuşmaya başlayacağım? Tamam şimdi ben konuşmaya başlayım.

 

Konuşmacı:  Mehmet AKZAMBAK

Eski Güreş Federasyonu Başkanı

  

Konu: Karakucak Organizasyonu ve Yönetimi

 

Değerli katılımcılar; öğretmenlerimiz olmasaydı bizler bu seviyeye gelemezdik. Bizde bundan sonraki geleceklerin daha iyi yetişmeleri ve  başarıları için bir takım vazifelerimiz var. O vazifeleri yerine getirdiğimiz müddetçe biz mesut oluruz. Yoksa içimizde bir sıkıntı ile ömrümüzü tamamlarız. 70’in üzerindeyim şimdi. Seydişehir’de Samanpazarı diye bir yer var. Küçük yaşlarımda 1930-35 senelerinde orda Samanpazarında baharda falan, yaza doğru genç çocuklar böyle altlarında kispet  çayırlarda güreş oynarlardı. Bizde koşardık, ne yapıyorlardı? Meğerse güreş yapıyorlardı. 1930-35’lerde ama 150-200 tane genci nerden buldular. Vücutları pırıl pırıl güzel insanlar. Konya orta mektebinde okurken, Konya İdman yurdu yıllarında Dinarlı Mehmet, Cimlandos ile güreşiyordu. Evet Sayın Nusret ATİK’in belirttiği gibi Dinarlı Mehmet 85 yaşında Bursa’da vefat etmişti.  Dinarlı Mehmet, meşhur değil mi? yıllar sonra tanıyorlar. Televizyonlar gibi iletişim araçları yok, kafanızı başka şeylerle karıştırmıyor oraya yöneliyorsunuz. Londra da Olimpiyatlar var. Ben, fakültede okuyorum. Hadi olimpiyatları kim kazandı, kim kazanmadı puanlama başladı. Ben puantajı o zaman öğrendim. Ali Yücel İstanbul Spor Sergi Sarayında ilk Dünya Şampiyonu oldu. Rahmetli Eşref Şefik anlatıyor. Heyecanlı, millet heyecanlı, yalnızca ülkede radyo var. Ankara’ya geldiler arkadaşlarımız. Ankara tren istasyonuna 10 bin kişi dökülmüşler.  Millet heyecan içerisinde, 19 Mayıs Stadyumu içerisinde güreşler yapıldı. Orada gösteri mahiyetinde güreşler yaptılar. Finlandiyalıları yendiler. Ondan sonra devam etti. Güreş Federasyonu Başkanlığı 1970 senesinde daha önce tabi emniyet teşkilatının güreşçilerini yetiştiriyordum. Japonya’ya gittim ama  Japonya’ya gitmeden önce 1967 senesinde affedersiniz Berlin’de ihtisas yapıyordum. 1967 senesinde bir faaliyet yapıyorlardı. Almanya’ da 12 ila 13 yaşındaki çocukları yetiştirmeye başladılar. 1967’de, meğersem 1972 Olimpiyatlarına hazırlığa başladılar. 13 yaşındaki çocuk 5 sene sonra 18 yaşında olacaktı. Tam kıvamında, 5 senede bunları hazırlıyorlar.

1970 senesinde federasyona geldim Japonya’ya gittim. Tabi güreş federasyonunu almadan. Japonya’daki bütün müesseseleri tetkike başladım. Orada bir ay kaldım. Japon Güreş Federasyonu başkanı ile dostluk kurduk. Türkiye ye geldiğimde mayıs ayı içerisinde Avrupa şampiyonası vardı. Federasyondan bana ne antrenörlük verdiler, ne de takım verdiler. Hiçbir şey yoktu. Ahmet Ayık güreşi bırakmış, takım dağılmıştı. “Ne yapalım” diye düşündük, Türkiye’de ne var? Karakucak var, gelin bir karakucak elemesi yapalım. Şöyle bir tane toparlama yaptık. Dedik ki; “birinci olanları kampa alalım”, dedim ki; “ikinciyi de alalım”. Niye? Şansızlığından bir puan kaybetti diye onu dışlamayalım. Ali Rıza Alan ikinci oldu. Onu da alalım dedim. Edmonton da Dünya Şampiyonu oldu. Mehmet Uzunlar ve bütün arkadaşları da böyle başarı kazanmışlardır. Bunlar nerden kazandılar, nasıl oldular böyle? Yani bunların kaynağı ne? Efendim hepsi Karakucak! Yani karakucak nedir kardeşim? Ankara’da Atıf Kahraman diye eli öpülecek insan var. Atıf Kahraman alim, filozof bir adam, şimdi 80 yaşının üzerinde. Geçen gün kendisi ile konuştum. Atıf Kahraman dedi ki “Mehmet Bey, Orta Asya’dan gelmişsiniz, kavimler akıyor, Orta Asya Türkleri neden kuvvetli, biliyor musunuz? neden ayak oyunlarında biz kuvvetliyiz”. Efendim Sayın KAHRAMAN “at sırtındasın” diyor. “Yüzyıllar boyunca ata oturmaktan, kalça eklemindeki değişimden denge özelliği gelişmiş”. İşte bu denge bizi başarılı yapıyor. Niye Hüseyin Akbaş topal bacağı ile şampiyon oldu biliyor musun? işte o dengeden dolayı olduğunu söyledi. Hüseyin Akbaşı kim buldu? Hüseyin Akbaş çobanmış. Eğer o zamanlar sakat sporcular Olimpiyatları olsaydı, ölünceye kadar Dünya şampiyonluğunu bırakmazdı ve herkesi devirirdi. Dediler ki; “tüm sporcuların çoğu serbestten geldi”. Peki ama greko - romenler var? Serbest yapan greko - romende yapar. Ne yapalım o zaman?  Nerde bu karakucak, karakucaktan başka ne var? Aba güreşi var, şalvar güreşi var efendim. Nedir bunlar efendim? Kahramanmaraş’ta şunu yaparlar, Hatay’da bunu yaparlar. Peki nerde? Sayın Atıf KAHRAMAN, “Bir boydan geliyor” dedi. Bir kısmı gelmiş Karadeniz’den, Doğudan, Çorum, Amasya havalisine yerleşmiş. Bir kısmı gelmiş, Kahramanmaraş havalisine yerleşmiş. Bir kısmı gelmiş, Denizliye yerleşmiş. Bunlar bir nevi kol gibi, damarlar gibi. Mesela Eskişehir’de yok, bunlar hem düğünlerde yapabilir ama bir organizasyon yok. Birkaç ağa, belediye veya muhtarlık. Bunlar toplanırlar, düğünlere giderler ve  sonbahar geldiği zaman ve sezon sonunda karşılaşma yaparlar. Bunu insan bir düzene sokar. “Peki, ama” dedim. Yani hangi köylerde var. İsmet Sezgin zamanında 20 bin tane köye mektup yazdım. Kaymakamlara ve valilere yazdım. Gençlerden 12, 13 ve 15 yaşlarında toplayıp bunlardan bir seçme yapalım. O zaman öyle bir seçme yaptık. 1970-71 yıllarında, arkadaşlar dediler ki; bir kere bir insan, küçük yaşlarda alınıp o muayyen testlere tabi tutulduktan sonra, yaptıracağın sporda  kalitesini yükseltmek gerekir. Yani eğitimle, bilgiyle, psikolojik yapısıyla, istikbali ile ve  onun geleceği ile ilgili eğitim. Türkiye’de sporun politikası yok. Sporu tabana yayacaksın ve yayıldıktan sonra onun kalitesini yükselteceksin. Piramit gibi. Peki Türkiye’de tabana yayılmış ne var?  Köylerde karakucak var.  Karakucak, köylerde yayılmış artık. Yeni bir malzemeye gerek yok. Malzeme orada kum gibi hazır duruyor. Bakınız Sayın Kamber GÖKAY’ın dediği gibi; “bu malzemeyi şekillendirmeliyiz”. Kaliteyi değerlendirebilmek için küçük yaşlarda alacaksın. Birde küçük yaşların dışında yetişmiş olanlar var. Onlar ayrı bir grup. Onların sen  müsabakalarını yap, onları şöyle bir yönetmelikle sisteme bağla. Tabi ki o zaman bu yönetmelik çıktı. Asıl mesele o kaynağı ve hevesi artırmaktır. Yani karakucak yaparsan bunun istikbalde teminatı var. Dünya Şampiyonu olduğu zaman onun heykelini dikeceksin.Türkiye’de reklamı olacak, babası reklam edecek. Biri şampiyon olduğunda, 500 tane cumhuriyet altını vereceksin. İstikbalini garanti edeceksin. Bu projenin içinde yazıyordu.  Ha mesele ne? Esat GÜÇHAN federasyon başkanlığına geldiklerinde, dediler ki “ağabey ben sizi federasyon dışında görmek istemiyorum”. Peki sizin federasyonunuza nasıl yardım edebilirim? Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü yaptım. Vali kadrosundan emekli oldum ama federasyonda üye olarak çalışmam iyi karşılanmaz. Size bir koordinatör gibi ama şu şartlarla; (1) Federasyonumuzda yurt dışı seyahatlerine beni almayacaksınız, (2) Yöneylem araştırması yaptıracaksınız ve Türkiye’nin güreşi üzerinde istatistiksi araştırma yapacaksınız, (3) Karakucak projesini realize edeceksiniz. Kabul mü? “Tamam abi” dediler ve bende kabul ettim.

Celal Bey o zaman ki bakana anlattı. Vakıflar Bankası o zaman 27 tane köye 150 milyon verdi. Kısaca anlatayım. Kaymakamlara vilayetlere mektup yazdık. Her köyden, ilkokulların tatil zamanında, 12 yaşındaki çocuklardan köyde seçme yapılacak. Mayıs ve Haziran aylarında seçmeden çıkan çocuklar kazaya gelecekler ve kazada takım oluşturulacak. Takımın 1, 2 ve 3’üncülerine şu kadar para verilecek. Kazadaki takımlar vilayete gidecekler. Vilayette, vilayetin takımı oluşacak onlarda 1, 2 ve 3’üncü kişilere para verilecek. Eğer kazadaki çocuk orada da kazanırsa, oradaki parayı da alacak. 16 vilayetteki takımlar 1, 2 ve 3’üncü olanları sıkletlerine göre Türkiye Şampiyonasına gelecekler. Türkiye Şampiyonasını Amasya veya Sivas’ta yaptık. Tam hatırlayamıyorum. Evet Sayın Kamber GÖKAY’ın  doğruladığı gibi Sivas’ta yaptık. Gaziantep seçmelerine Kenan Evren Paşa geldi. 16 takımın Türkiye Şampiyonası yapıldı. Zannederim Türkiye Şampiyonu olan kişiye o zaman 450 bin TL para verildi. Kazada ve vilayette şampiyon olan nerdeyse 800-900 bin lira para alıyordu. O çocukları bir mektebe alacaksın. Orada lisan öğrenecek, bilgisayar öğrenecek. Affedersiniz yeme içmeyi öğrenecek, beşeri ilişkiyi öğrenecek. Affedersiniz bir Hilton oteline gittiğinde kapıyı açarken sersemleşmeyecek. Yani köyden gelmiş yabancı bir insan değil, dans etmesini bilecek. Türk müziğini çalabilecek. İcabında araba kullanabilecek. Orası sırf güreşçi yetiştirecek değil. İstikbalde bu insanlar Beden Terbiyesi Kadrolarını oluşturacak ve liseyi okuyacak. Üniversite imtihanlarına girdiğinde kazanırsa, daha yükseğine devam edecek ama devlet yardım edecek. Tabi büyük kapasitelerde değil. Pamukpınar İlköğretim Okulunda iken,  3’üncü sınıflar vardı. Dedim ki 12 yaşındaki çocukları bunlardan ayıralım. Tamamen gençlerden olsun. 12 yaşındaki çocuk bir sene sonra 13, iki sene sonra 14 yaşına girer. Ama orada yine 11 yaşındakiler aynı yaş grubunda oldukları için bir tehlike olmaz. Böyle devam etti. Nasıl ki Hüseyin Akbaşın şampiyonluğunu onu getiren adam görmüş veya görmemiştir.Onun için sizler için ve benim içinde muammadır,kim o adam diye. Geçen sene Ankara’da Dünya şampiyonası oldu. Şeref Eroğlu yanımdan geçerken gözlerim yaşardı.Türkiye’de şehirler vardır, isimsizdir hepsi. Gözümüzün yaşarması sebebi sevinçti. Bir eser meydana getirmişsiniz, senin içinde o gururu yaşayabiliyorsan, o stadyumlara gelip güreş seyredenlerin heyecanını hissedebilirsin. O heyecanı yönetici duyabilirse, Türkiye’de başarmamanın imkanı yok. İsmet ATLI hocanın bir yazısı var. Onu okuyayım size. Şahmuradov demiş ki “bu sistemi nasıl buldun?”. Şahmuradov oraya geldi. İlk idmanı da o verdi. Rusya milli takımının baş antrenörü. İyi veya kötü. Beni enterese etmez, bana verdiği fikirler önemli. Güreşin meselesini konuşmaya başlarsam sabahlara kadar bitmez. Asabım bozulacak mesele minderde değil. Güreşin asıl meselesi minderde değil minderin dışındadır. Minderin dışında güreşi Teşkilatlandıramadık, müessesleştiremedik. Böyle toplandılar yapılacağı daha önceden niye yazılmadı? Her şeyi federasyon başkanı yapsın. Eğer o kadar güçlü ise Meclise de, Cumhurbaşkanına da gerek yok o yapsın. Biraz daha anlayışlı olalım. Bütün meselenin bizim sistemsizlikte bu müesseseleşme olmadığı için bu sistem yozlaştı. Pırıl pırıl aldığının yerine torpille başkasını aldın. Başkası geldi, kıramadın onu da aldın. Torpilliler de girdi ve su kaynaktan çıktığı gibi akmadı. Nazmi Avluca ve Şeref Eroğlu çıktı. Bilmiyorum şimdi İlköğretim okulunda kimler kaldı, kimler kalmadı?

1970 senesinde Tokat’a gittim. Tokatta bir gazeteci hanım vardı. Orada ilk güreş eğitim merkezini Tokat’ta kurmaya çalıştık ama gücün ne kardeşim o zaman cebimdeki para ile ancak Sitelerde lahmacun yemeye gidebilirdik. Sistem olmadığı için biz bu konuşmayı ömrümüz vefa ederse birkaç sene sonra yine yapacağız. İş maddiyata dönüştü.  Mesele şurada eğer antrenör kendi istikbalinden emin olursa, antrenör aç kalacağım korkusundan uzaklaşırsa, ihtiyarladığı zaman ekmek kaygısı olmazsa, doktor bulunursa, çocuklarının eğitimini yaptırabilirse, güreşçide o hırsını gücünün sonuna kadar maddi durumu iyi olduğu için devam ettirirse, yöneticilerde bugün buradayız yarın tayinimiz çıkacaktır korkusundan kurtulursa, antrenörde aynı düşüncelerde olursa, hakem beni “Karahisar feneri” yaptılar demezse, o zaman bu düzen kurulur. Yoksa bu düzen devam ederse,  hüsran içinde  kalınır. Saygılar sunarım. Allah muvaffak eylesin.

Buyurun Sabahattin Bey. Şimdi, karakucak güreşinin sorunları ve çözüm önerileri konusunda görüşünüzü alalım. Herhalde siz bizden daha ileri adımlardasınız. Bizde sizden istifade edelim.

 

Konuşmacı: Sabahattin ÖZTÜRK

Dünya Şampiyonu Güreşçi-Sivas

Konu: Karakucak Güreşinin Sorunları ve Çözüm Önerileri

Değerli dinleyenler,hocalarım, şimdi daha kalabalık bir kitle olsa daha güzel olurdu. Karakucak madem Türk güreşinin temeli veya alt yapısı, bugün işte bunu sadece hakem arkadaşlar ve eski şampiyonlar dinliyor. Şimdi bizim yöremizde Sivas’ta, Tokat’ta, Erzincan ve Erzurum dahil olmak üzere karakucaktan yetişen insanlar var. Biraz önce bahsettiğim okullar ne kadar? Türkiye’ye şampiyon sporcu yetiştirdiyse onun belki de kat kat fazlasını karakucak müessesesi yetiştirmiştir. Şahsım bir hevesle babamın eski bir güreşçi olması nedeniyle güreşe karakucakçı olarak başladım. Kendim istiyordum. Babamda “minder güreşçisi,Türkiye Şampiyonu ol oğlum ben olamadım” diyerek başlattı. Türkiye Şampiyonu olduktan sonra biraz daha ileriye giderek Avrupa ve Dünya hedeflendi. Bu hedeflerde kendi düşüncemdi. Ben doğduğumda, 1970 yılında Dünya Şampiyonu olan Ali Rıza Alan’dı. Aynı şampiyonluk 23 yıl sonra işte bana nasip olmuş. Şimdi şahsım karakucaktan gelen bir insan olarak güreşlerim bittikten sonra, haliyle herhalde aslımıza döndük yine.  Karakucak organizasyonları ve ağalıklar yapmaya falan başladım. Çok sevdiğim bir iş. Tabi  bu arada karakucaklarında bizim bıraktığımız gibi olmadığını da gördüm. Sayın başkanım; sizler belki Ankara da, İstanbul’da yüzeysel olarak bazı şeyleri duyuyorsunuz işitiyorsunuz ama karakucak bölgelerinde sorunlar o kadar büyük hale gelmiş ki her müessese, hakemlik, sporculuk veya idarecilik, müessesesi çıkar peşine düşmüştür. Sayın hocam işte sporcuların anlaşmalarından bahsetti. Ben ona da şahidim ama güreşin üzerinden büyük paralar götüren işte kaymakamlık, belediye veya bir dernek onları da gördüm. Onun yanında adam 1 milyar para harcayarak düğün güreşi yapıyor. 1 milyar, 2 milyar düğün güreşi, bunun üzerinden güreş vakfının pay koparma çabası, hakemlerin yevmiyelerinin 13 katı gibi bir baskı, adamı güreşlerden soğutmuş. Bu gün bizim köyümüzde kız güreşi, oğlan güreşi, gelin alındıktan sonra da büyük güreş olurdu. Belki her yörede olmayabilir, bilmiyorum. Bu olay bitmiştir. Şu anda Sivas’ta böyle bir şey yok. Onu da geçtik hadi. O bitsin ilçelerimizde hocamın söylediği gibi haftalık Pazar güreşleri olurdu. Bizim yöremizde Yıldızeli’ni söyleyeyim. Cuma Güreşleri olurdu. Halk toplandığı için biz bunu senede bir defa dahi zor yapıyoruz. Yani şahsım önderlik etmese oda olmayacak. Maddi imkanları sağladığım için oluyor. Ama o yörelerde çıkarcı çeteler  “bu adam organize yapıyor, yok para götürüyor, yok para çalıyor” diyorlar. Bakıyorum Yıldızeli’ni hep soysam 5 milyar çıkması mümkün değil, onlar  köylü insanlar, garip insanlar. Hadi götürüyorsun güreşe 5 milyar para harcıyorsun, dönüyorsun hocam federasyon sana ceza veriyor. Çok tuhaf işler. Şöyle bir yasa  önümüze getirdiler, bu çok güzel bir şey. Türkiye güreş federasyonunun yönetmeliği bu. O ayrı bir şey,  kısaltılmış şekli, bu eski çok geniş bir şey, ben bunu inceledim. Onu da inceledim. Ben onun yüzünden ceza kuruluna sevk edildim hocam. Bu çok güzel geldi, onu okuyorum çok daraltılmış, her şeyi hakemle federasyonun çıkarları doğrultusunda yönlendirilmiş bir yönetmelik. Hocam işte onu söylemek istiyorum. Oradaki yönetmeliğe göre karakucak güreşi minder usulü gibi yapılmaya çalışılıyor ve bu da bizim geleneğimizi bozuyor. Seyirci diyor ki “ben bunu seyretmeye gelmedim” ve federasyon temsilcisine diyorum ki “sayın Başkan bu böyle olmaz halk gidiyor”. Bir Belediye başkanı bugün 10 milyar güreşe para veriyor. Siz direttiniz mi minder güreşi gibi yapacağım. Benim cazgırım anons  edecek 30 güreşçi perdahını çekecek meydanı dolduracak hocam öyle değil mi?

Bakınız Sayın AKZAMBAK “Çorum’da geçmişte  Adil Hoca olduğunu, 129 güreş  oyunu bildiğini, kendisine bu oyunları ölmeden önce kitap haline getirmesini söylediğini, şimdi affedersiniz bu günkü minder güreşinde kaç tane oyun olduğunu, sadece bir çırpmanız olduğunu, insanın en fazla kaç tane oyun yapabileceğini” soruyor. Şu anda normaldir hocam. 20 tane oyunu meleke hale getirmemiş bir sporcunun başarılı olması zor. Bakınız Sayın AKZAMBAK diyor ki “20 tane, peki 20 tane oyuna karakucağı uydurmak mı lazım? Hayır! işte demin o yanlışlık oldu. Karakucak kendi sitemi içerisinde gelişir. Yani güreşi minder güreşine uyduracağım diye karakucağın bazı oyunlarını ortadan kaldırıp bu sistem diyorsunuz öylemi?” Evet çok zarar veriyorsunuz. Belki minder güreşine kazandırmak istediğimiz doğal ama o yolla olmaz kesinlikle. Çünkü ben oradan ağayı kaçırırsam,  bunun finansörlüğünü yapacak kurum kalmıyor. O zaman ne olacak? Organizasyonda kalkacak. Bu gün köylerde adam düğün güreşi yapıyor ve federasyon %10 diye baskı kuruyor. Köylü dişinden tırnağından artırmış oğluna bir düğün yapacak, 1 milyara güreşçi çağıracak ve  şenlik yapacağım diyor. Hocam siz daha iyi biliyorsunuz 1 milyarın %10’u federasyona gidiyor. Adam  bir de ağadır diyorlar ve bölge 5 hakem gönderiyor. 60’ar milyondan 300 de öyle gidiyor. Buna bir afiş, yok cazgır, 1 milyarda öyle gidiyor. Güreşçiye para kalmıyor. Ondan sonra da bağırıyoruz ki güreşçiler anlaşıyor. Hocam, güreşçi o organizasyonun ana unsurudur. Güreşçiye en iyi parayı vermek lazım. Ben hem güreşçi gözüyle hem de idareci gözüyle bakıyorum. Ben hiçbir güreşçinin ta Tokattan veya Erzurum’dan gelip de parasız dönmesini nefsime yediremiyorum. Bu bir onur meselesidir. Adam geliyor ve ona ben bir şey demiyorum, o güreşiyor. Ama senin davetine icabet etmiş bu adam, yemek yiyecek. Gariban insan. Yol parasını ödeyecek. Bu adamı nasıl geri göndereceksin. Orada kalıyor. Yollukta alacak, ödülde olacak. Sadece herkes kendi bölgesinde şerefli insanlar yetiştirecek, sorun orda. Çocuklarımızın hiç birisine biz şereften ve onurdan bahsetmiyoruz. Sadece şurada şu para var, oraya git diyoruz. Bizim hocalarımız böyle hocam. Suç bizde değil mi? Şimdi hocam ben bu konuda birkaç şey söyleyerek organizasyon, hakem, federasyon temsilcisi cazgır olarak işte birkaç başlık altında topladım. Bu konularda da yani düzeltme yapabilirsek sayın hocalarım burada belki ağır sözlerle hitap edebilirim ona da siz müdahale edebilirsiniz. Bakınız Sayın Musa ARIK hakemlerle ilgili konularda cevap verebileceğini söylüyor. Teşekkür ederim.

          Hocam, bunları ben şimdi size verebilirim. Hocam, bizim ülkemizde Anadolu yöresinde organizasyonlar yapmak isteyen çok insanlar var. Onlar Bitlis’te, Siirt’te Van’da. Bu organizeleri yapmak isteyen bölgeler var. Sivas’ta güreşmiş, sonra memleketine gitmiş orada istiyor. Ben şu konuyu özellikle  vurgulamak istiyorum. Ağrıda bir güreşe davet edildim gittim, hakemler gelmemiş. Uzak yörelerden  hakemler ve güreşçiler oraya gelmiyor. Erzurum’a telefon ederek birkaç tane hakem getirttik ve güreş öyle oldu. Bu hakem sorunu hocam, büyük bir sorun çünkü yer seçiyorlar. İkinci konu federasyon temsilcisi yok. Federasyona para yatırmışsın, adamların harcırahını göndermişsin, %10 da yatırmışsın temsilci nerde? Yok, büyük bir sorun. Sayın ESENCELİ’nin de belirttiği gibi aynı anda daha yüksek yolluklu yerler temsilci ve hakemler tarafından tercih edilmesi sebebiyle bu sorunlar yaşanıyor. Oturum başkanımda görüyorum ki bunu doğruluyor.

Hocam, 6 senedir güreşi bıraktım ve sonra Üniversiteye gittim. Yıldızeli, Ladik, Sivas, Şarkışla yörelerinde oraların insanlarını  iyi bildiğim için güreş karşılaşmaları 4-5 yıldır da devam ediyor. Sivas güreşi 1 milyara yapıyor. Ben işte Dünya Şampiyonu oldum ondan sonra başladım. 11 yıl oldu şimdi güzel olaylar oluyor hocam. Millet öyle bir hale gelmiş ki oralardan idareci vasfın olduğu için karşılanıyorsun kim olursan ol. Ama orda çok daha büyük para dağıtıyorsun, insanlara yine yaranamıyorsun, olmuyor. İnanın bir yerde ben bile bıktım yani. Bazı çevrelerde bana artık bu işi yapma diyor. “Ben bu işi seviyorum” diyorum. Arkadaşlarım, öğrencilerim ve çocuklarım burada öyle yetişsin. Belki yanlış belki doğru ama ben geleneklerini bozmak istemiyorum. Bizim yörelerimizde hocalarım iyi bilir. Kazova güreşi olur. Kazova güreşi demek, güreşçiyi alttan kaldıramazsın ya kendi kalkacak ya  orda yenecektir. Bizim minder güreşini oraya getiriyorlar ve sokmaya çalışıyorlar. Seyirci sevmiyor. Sayın AKZAMBAK’ın dediği gibi bu iş böyle yürümez.  Yürümüyor. Bitmiş  haliyle hocam, bundan 5-10 sene köyleri bırakın ilçelerde bitmiş bu güreş. Hocam, hakemler konusunda komitelerin organize olmaları sağlanmalıdır. Niye hocam? Bu da şunu doğuruyor. Hakemler geliyor ve başına buyruk hareket ediyor. Yemek saatlerine dikkat etmiyorlar. Bazen bir iki güreşte kavga çıktı diye protesto ediyorlar. Hakemler bırakıyor ve çıkıp gidiyorlar. Oradan federasyon temsilcileri geliyor, harcırahını alarak bir liste yapıyor ve imzalatıyor. Yemin ediyorum öğle vakti olmadan kaçıp gidiyorlar. Federasyon temsilcisinin toplantıya katılması lazım. Yönetmelikte yazıyor. Bir iki tane organizasyona katılması lazım, güreşi sonuna kadar organizeyi seyretmesi lazım. Sayın Salim ATICI’nın dediği gibi federasyon temsilcisi güreş sonunda raporu alıp öyle gitmesi lazımdır. “Ben otobüse yetişeceğim” diye kaçıyor. Bu büyük bir mesele. Sayın Musa ARIK’ın federasyon temsilcilerinin liyakatli kişiler arasından seçilmesi fikrine katılıyorum.

Federasyon temsilcilerini hakem komite başkanı ve il ajanı tayin etmelidir. Federasyon temsilcisi federasyondan az maaş alıyor diye insanlar oraya gönderilmez. Sivas’ta il ajanım var benim. Güreş temsilcileri o şahsı görevlendirir veya hakem komite başkanını görevlendirmek lazım değil mi hocam? Gene işi yapan onlar. Hakem komite başkanı ve il ajanı tayin edilmelidir. Federasyon temsilcisi göndereceğimiz insan, Ankara’dan Erzurum’a gitmiyorsa oranın il ajanı veya komite başkanı olabilir. Onlar vasıflı insanlar ve konuyu bilen insanlar . Yazarım hocam ben bunları not aldım. Aslında derin konular ama 15 dakika bir söz aldım. Sayın Kamber GÖKAY’ın dediği gibi %10 federasyona değil, İl’e yatırılsın.  Hayır hocam bu sene oldu. Bu sene. Ondan önce öğle değildi. Organizasyon komitesince para duruyordu. Geliyordu federasyon temsilcisi listemiz bu kardeşim o dağıtıyordu. O kaldırılmalı bu düşüncem yani, iyi olurdu benim için o benim memleket için iyi olurdu hocam. Sizinle %10’luk kesintinin köylerden kaldırılması konusunda hemfikirim Sayın AKZAMBAK. Onlardan işte hocam, adamlar ondan sonra diyor ki “bunlar sahtekar, hırsız, resmi yapmıyor” İlk kez yapılan güreşlerden alınmasın. Adam senede bir güreş yapıyor oğluna düğün yapıyor hayatı boyunca. Bakınız Sayın Kamber GÖKAY % 10’un İran’da da federasyona yattığını söylerken, ESENCELİ hocam “İran’da kesilen paralarla güreşin desteklendiğini; bizde ise Güreş Vakfı’nın parayı güreş ve güreşçiler hariç başka konularda kullanılacağını söylüyor. Hocam, hakem konusunu geçiyorum şimdi,  organize işlere geliyorum bizim yöremizde adam beni Ağrı’dan, Bitlis’ten arıyor. “Bize yardımcı olun şimdi” diyor. Ben Ağrı’ya niye gideyim  hocam?.  Yani adamlar bir şey bilmiyor. Ben para istemeden, gidiyorum.  Oradaki insanlar Ağrı’da güreş olsun sporcuları mehter takımı alıp götürüyorum. Güzel davulcu ve cazgır götürüyorum.  Güzel de güreş oluyor. İnsanlar mutlu oluyor. Mehteri  görmemiş, güreşçi kispetini görmemiş ve kispete bakıyor. Hiçbir şey görmemiş ama oda bizim insanımız, adamlar yinede çalışıyor.

         Bir belediye başkanı ve bir kaymakam güreş yaptırmak istediği zaman federasyon yardımcı olmalıdır. Yönetmeliği ilçelere göndersen adamlar güreş nasıl yapılacak ve hakemler nasıl bulunacak hepsini bilir. Şimdi hocam güreş yapılacak yerlerin organizelerin olmayışı o günleri azaltmaktadır. Bu kaymakam veya belediye başkanı bu işe niyetlendiği zaman bu iş nasıl olacak falan gibisinden bilgisi olmadığından güreşçiyi nerden bulayım, cazgırı nerden bulayım, resmi nasıl yapabilirim bilgisi olmayışı organizeleri Türkiye genelinde azaltmaktadır. Bunlar şöyle giderilebilir; danışmanlık hattı oluşturularak bunlara hizmet verebilir. Federasyonu aradığı zaman bu konuda bilgi alabilir. Bununda daha ötesine gidersek, federasyon il, ilçe ve nahiyelere yardımcı olabilecek bilgileri bildiri olarak yayınlayabilir. Türkiye’de güreş organize edecek ne kadar il ve ilçe varsa biliyoruz. Yani buralara şu yönetmeliği göndersek, adamların hepsi nereye para yatacak, hakem nasıl çağrılacak, güreş nasıl organize edilecek bilirler.

         Sivas’ta bir güreş oluyor. Orada o işin sahibi olmazsa güreş gittikçe kötüye gidiyor. Güreş iyi organize olmazsa kötü oluyor.  Bu iş yamyamların eline düşüyor. Millet organize ayağından işi götürmeye çalışıyor.  12 yıldır Sivas güreşini devam ettirmeye çalışıyorum. İnşallah bu güreşi bundan sonra yine yaparım. Ama bütün yörelerde olan güreşler, mesela Tokat güreşi bitmiştir. Tokatta 3 yıldır güreş oluyor mu?  Olmuyor. En büyük güreş de Sivas güreşidir. Bakınız Hasan SEVİNÇ hocamda “Tokatta daha güreş olmuyor. Turhal da ben yapıyorum” diyor. Oturum  başkanım Sivas’ta ne yaptığımı merak ediyor. Ben üniversiteyi orada okudum. Şimdi Ankara’ya iş yerine dönüyorum. Sayın AKZAMBAK Sivas’ta kalma durumum olup olmadığını sorsa da, şimdi ben her zaman buradayım. Yani orda iş yerim var. Sivaslıyım ben. Organizelerde yaş sınırı var hocam, 40 yaşına gelmiş Erol Yıldırım bugün 20-25 yaşındaki çocukları yeniyor. Ya bu sınırı 45 yapalım ya da kaldıralım. Sayın Zafer ALTUĞ “ Bir dakika yaş sınırı kaldırılmamalı, Karakucakta yaş sınırı koyacaksın” diyor. Yanlış anladınız hocam, yaş sınırı olmayacak. Hocam ben çocukken Mustafa Teke ile ve Tan Uğur’la da güreştim. Beni yensinler önemli değil. Ben onun güreşini gördüm, ondan bir şeyler öğrendim. Ama ben kesin böyle olacak diye bir şey söylemiyorum. Yaş sınırı 35 ya da daha yukarıya çekilmeli. Gençlerde var. Şimdi hocam Ahmet  Taşçıyı  kim gelip yeniyor.  Ahmet Taşçı ne kadar meydan da kalırsa o kadar faydası var. İsmiyle, tekniğiyle örnek, bilgisiyle o kadar fazlası vardır.  Güreşin cazibesi artıyor. Sorunları biz arkadaşlarımızla oturup tartıştık. Bir Mustafa Bektaş vardır. Benim ustamdır o, 40 yaşında ama adamı kimse yenemiyor. Herkes tanır onu çok güzelde bir güreşçi. 40 yaşına geldi diye adamı bıraktık, onlar aslında faydalanılacak çocuklar. Yaş sınırı 17-20 yaş oluyor, yöresine göre yıldızlar yapılıyor.

Onlar güreşin organizesine göre yapılıyor. Federasyon temsilcisi konusuna geliyorum. Bunlar bilir kişiden oluşmalı, özellikle yani şimdi isim vermek istemiyorum. Federasyondan biri geliyor malzemeci. Adam orada güreşi bilmiyor, konuyu bilmiyor ve getiriyor ben hesaplıyorum. Oraya ben 20 de yazabilirim. Adam bir şey bilmiyor, parayı dağıtmayı bilmiyor ama federasyon temsilcisi. Oraya gelen temsilci konuyu iyi bilen kişilerden olmalıdır.

         Federasyondan gelen karakucak temsilcisi sadece hakemle şahsının sorununu düşünüyor. Ben orada özetledim.Bu federasyonun bir üyesidir. Sporcunun çıkarlarını ve organizenin çıkarlarını düşünmüyor. Organize ne kadar  güzel olursa o kadar devamlı olur. Oradan ekmek yiyecek hiçbir federasyon temsilcisi hiçbir güreşçinin sorununu getiriyor mu? Getirmiyor. Hocam size hepsi belediyenin organize yapan kurum kaymakamının önüne dikildiler, sorun orda varsa organize edenler nerde harcırahını alıp gidiyor. Mehmet ESENCELİ hocam “güreşler bitmeden federasyon temsilcisinin harcırahını alarak kaçtığını” söylüyor. Bu görüşe bende katılıyorum. Yine Sayın Mehmet AKZAMBAK  “Bunları sağlayacak kişi nasıl olmalı, var mı” ? derken bende Sayın Musa ARIK Bey’in “O, burada var” ifadelerine katılıyorum. Şimdi hocam bir iki tane daha kaldı. Federasyon organizeye tek bir temsilci ile katılmalı. Şimdi bazı güreşlere federasyon temsilcisi geliyor. Federasyon görevlisi geliyor. Federasyondan görevli 3 hakem dışında geliyor.Şimdi bunun kesin olması ve buna tedbir alınması lazım. Federasyon temsilcileri geliyor, bir de hakemden fazla para istiyor, burada bir sınırlılık ölçüsü veya bir fiyat yok. 15 katı mı, 13 katı mı? Federasyon temsilcisi diyor ki “işte benim yol param, işte biraz yemek yedim, yok şunu yaptım” fazla para alıyor. Hocam organizelerin sınıflaması dedim. 3 sınıfa girmiştim, bu sınıfları da şöyle yapabilirim. Hemen okuyayım kısaca bu sınıflandırmaya göre organizeye hakem tayin edilmelidir. Sayın hocam Mehmet bey “Federasyonun özel temsilcisini harcırahla falan uğraşmasın, federasyon kendi halletsin”diyor. Orada gelip de federasyon kendisi halledecek zaten.

          Benim burada okuduğum her şey tartışmaya yol açıyor.Fakat Sayın Mehmet ESENCELİ “Tartışmaya yol açsın, güzel yol bulalım” diyor. Vakıf yüzdeleri belirlenmelidir. Bunlar çok önemli ve güreşleri etkileyen karardır. Karakucaklar geleneklere göre yapılmalıdır. Çünkü güreşlerimiz yörelere göre farklılık  arz etmektedir. Örneğin; Kazova güreşi, Çukurova Güreşi.

Her yerin güreşi farklı, federasyon geliyor ne oraya bakıyor ne buraya bakıyor. Yönetmelik üzerinde ısrar ediyor illa minder güreşi olacak diyor.         Hepimiz bu konuları iyi biliyoruz hocam; Kazova güreşleri, Kahramanmaraş güreşleri, Çukurova güreşleri. Bunları oraya götürüp orda yapamazsın, oranın kendine göre ağa seçimi vardır ve para toplama olayı vardır.  Ben ona itiraz ediyorum, yani süresi 15 dakika yazıyor. Ona uymuyor güreşi provoke ediyor ve 5 dakika da bitirmeye çalışıyor. Kendi bindiği dalı kesmeye çalışıyor. Böyle hakkı yenen insanlardan da kurtulmalıyız. Bir gazeteci vardı Akşam gazetesinde, buranın sistemi budur siz bu sistemi buraya uygulayamazsınız diyordu.30 sene sonra aynı şeyi işliyoruz” dediği gibi olur. Bir sporcu Sivas’tan kalkıp Kahramanmaraş’a gittiği zaman orada bile acemilik çekiyor. Kispeti giydim, şöyle sırtım göğü gördü mü yenildim zannediyor ve bırakıyor. Halbuki orada köprülü güreş yapılıyor. O, bir taraftan da bizim memleketimize gelince güreşi köprülü zannediyor, köprüye geliyor, yenik sayılıyor onda güreşçi bile zorlanıyor. Ama federasyon buna yönetmelik üzerinde ısrar ediyor. Ne orayı dinliyor, ne burayı. Diyor ki “illa minder güreşi olacak” ve sonra başkanı arıyorum soruyorum başkanım bu niye böyle oluyor? Başkan diyor ki; “O Karakucak Türkiye Şampiyonalarında  gençler ve yıldızlarda geçerli”. Kardeşim geleneksel güreş yazıyor mu burada? Yazıyor. O zaman federasyon temsilcisini niye bilgilendirmiyorsun? Kardeşim geldi güreşi bir günlüğüne mahvetti gitti. Belki seneye orada güreş olmayacak. Üçüncü konu buradan büyük  rant elde eden cazgır durumu var. O çok büyük bir problem.  Hiç kimse ona el atmıyor. Hocam, Cazgırlık yapacak kişiler önceden belirlenmeli.  Şu veya bu adam  geliyor ve cazgırım diye güreşi berbat ediyor. Cazgır geleneklere göre sporcuyu organize eder ,salar vs. Sayın  Mehmet AKZAMBAK  cazgırı nasıl seçeceğimizi soruyor.  Hocam onlar yetiştiği zaman federasyon der ki “şu insanlar cazgırlık belgesi alacak, seçilecek”.  Bugün 7-8 tane cazgır var.   Aynı hafta 20 tane güreş oluyor. Cazgırlığın fiyatı artıyor. Bu güreşçi sabahtan akşama kadar güreşiyor 50 milyon zor alıyor, adam geliyor 400 milyon alıyor. Sayın Mehmet AKZAMBAK “Milyarlar dönüyor” diyor ama yağlı güreşte dönüyor. Hatta daha fazladır. Bizim karakucak da para yok. Sayın Metin KAPLAN Bey de, Türkiye de benim profesyonel düşündüğümü ve karakucağın biraz fakir kalmış olduğunu belirtiyor.Hayır! bunu fakir yapanda bizleriz. Hocam bu cazgırların ücretleri de o dediğimiz sınıflara göre değerlendirilmeli. 2.sınıf 3.sınıf.3. sınıf güreşe 300 milyona geliyorum denecek, 3. sınıf 200 milyon neyse öyle değerlendirilmelidir. Federasyonla direkt olarak irtibatlı olmalıdır. Bugün hiçbir cazgır hiçbir yere bağımlı değil cep telefonu ile ihale yapıyor.Şimdi diyorsunuz ki Sivas güreşine anlaştım, adamlardan ertesi gün cep telefonu ile görüşür. Diyor ki 350 milyon verdi, oraya gidiyor senin güreşine gelmiyor. Resmen bu sahtekarlığa giriyor. Bu konuyu da Federasyon  düzeltmeli veya kontrol altına almalı. Bu ortada gezen cazgırlara ceza versin, bir şeyler yapsın ve onları meydana sokmasın veya onları bünyesine alsın kontrol etsin. Bir hakemi kontrol ediyor da o işi organize eden cazgırı niye kontrol edemiyor. Sayın Mehmet ESENCELİ “ Sporcuya ceza veriliyorsa cazgıra da verilsin” diyor.Bu görüşe bende katılıyorum.

En büyük sorunda hocam; Federasyonun yapacağı organizasyonlarda. Bir sezonda karakucak güreşleri zannedersem yılda 300 taneyi geçiyor. Yağlı güreşin (Türkiye genelinde) kat kat üstündedir. Güreşçi bakımından da oradan yetişen güreşçi kariyer olsun kaynak osun, teknik olsun, yağlı güreşlerin çok üstündedir.  Yağlı güreşler bölgesel olarak Ege ve Akdeniz’de oluyor. Evet  Salim ATICI hocamın dediği gibi Samsunda da var. Federasyon organizeleri onure etmeli bu da nasıl olur. Bugün 300 tane güreşte 300 ağa oluyor, 300 de organizasyon komitesi 600 eder. Hadi 400 diyelim, 800 eder. Bunlara bir plaket veya bir teşekkür belgesi hizmetinden dolayı veremez mi? Federasyon temsilcisine havale etsin o oranın seçilen ağasına versin. Ben oradaki organizasyon için şahsım plaket yaptırıyorum. Federasyondan gelmiş gibi ağayı onure ediyorum veya belge veriyorum.İnsanın gittiği bir şampiyonadan böyle bir belge alması güzel bir şey.Ben ondan gurur duyuyorum.Onu bir yere asar onunla gurur duyar. Bir ikinci konuda güreş ağaları ve  organize komitelerini federasyon  % 10 para alma yerine bunları Ankara’ya çağırıp yılda bir defa bir akşam yemeğinde birliktelik sağlamayı beceremiyor mu? Karakucak Anadolu’da bitti. Ne yapıyor ağalarımız, belediyelerimiz veya kaymakam? Yatıyor. Ankara’ya güreş federasyonuna yaptığınız hizmetlerden dolayı şu günlerde buyurun yemeğimize, kokteylimize veya bir hediye dağıtırsın o yapılamaz mı? Renault Mais yılın futbolcusunu takımını seçiyor da, biz niye yılın en çok başarı almış güreşçisini seçemiyoruz? Geniş çaplı düşünmek lazım. Artık ben malı götüreyim,öbürü oradan götürsün,kimsenin haberi olmasın bunlar çağ dışı işler. Bir güzel organizasyon yapıyorsa Kahramanmaraş bölgesi  Sivas bölgesi bunun rekabet halinde olması lazım.Ben bu sene Sivas güreşine 350 güreşçi getirmişim. Sermes Bulut gibi bir dünya şampiyonu bir arkadaşımızı getirmiş baş pehlivan yapmışım.Ben ondan gurur duyarım. Belediye başkanımızda onur duyuyor. Ama federasyon hiçbir şey duymuyor. Federasyon belediye başkanımızı çağırsa böyle bir organizasyonda orda onurlandırsa. Federasyon başkanından çok oradaki belediye başkanı ve kaymakam bu ilin peşine düşerler. Ufacık işler bunlar. Bir plaket vermek onur belgesi vermek veya davet edipte yemek yedirmek bu büyük federasyon için ufak şeydir. Bugün bakın 600 insan buraya geldi, dertlerimizi konuşuyoruz. Çok güzel bir şey. Bu yıllardır güreşimizde olmayan. Madem öyle karakucak komitemiz de bazı kararlar alsın ve bundan sonra ağalarımızın adresini en azından bilsin. Bayramda tebrik göndersin. Bu kadar kötü insanlar değiller. Sivas güreşinde  bakan geldi ve 5 milyar verdi, ağa oldu. Karakucak şu anda belki Türkiye’nin bir numaralı sporudur. Ben yağlı güreşle kıyaslamıyorum. Sayın başkanım bizim yetişmemiz Karakucak güreşleriyle oldu ama değerli hocaların eline veya değerli bir kulübün eline geçmezsen, hiçbir şey olmuyor. Karakucaktan yetişen çok insanlar var. Hiçbir şeyleri olmadı. Benim güreştiğim günlerde salona 150 güreşçi ile geliyorduk ama, çayıra  bir çıkıyorduk 1000 kişi oluyorduk. Olmaz öyle bir şey  mindere niye 100 kişi geliyor? Sivas’ta yazın okulların kapanması  ile çoğalıyordu ama bugün gittikçe azalıyor. Sivas’ta benim adıma bir spor salonu var, bir kulüp kurduk oraya rica minnet. Okul müdürlerinden şu öğrenciyi bize ver, şunu şuraya getir, adamlardan rica minnet sporcu istiyoruz.Bu faaliyetler çoğalsa, çocuk güreşi görüyor ve seviyor. Yıldızeli’nden güreşçiler geliyor otobüse  biniyor, adam güreşçi olacağım diye geliyor. Sivas’a geliyor güreş faaliyeti yok . Yıldızeli’nde Karakucakların önemi büyük ama biz hep konuşuyoruz. Federasyon büyüklüğün bilincinde olmalı. Bugün milletvekili, bakan talip olursa oranın ağalığına demek ki orada güzel şeyler oluyor. Sayın Mehmet AKZAMBAK hocam “Siz kulübün başına gelseniz bunları yapabilir misiniz? Yani kayayı  tırnaklarınla kazır mısın?” diyor. Sonuna kadar hocam.Mehmet AKZAMBAK “Siz niye benim zamanımda yoktunuz?” diyor. Sayın Mehmet ESENCELİ’nin  dediği gibi sizin zamanınızda çocuktum efendim.Hocam bunlar çok basit hemen yapılır. Hocam ben sorunların olduğu sürece üstünde duracağım. Ben önceki Federasyonda da ısrar ettim ama onlar bu işleri büyükler bilir  dediler ve  kendi kafalarına göre yaptılar. Benim uzmanlık konum serbest güreş ama uzman olmadığım halde bunları tespit ettim. Şimdi bir adam öyle yapıyor diye güreşi komple değiştiremezsin. Ben oradan güreşçi almaya çalışıyorum oraya kural vermek değil. Ben oradan güreşçi alır ve her türlü eğitirim, genç yaşta gelir orada seçerim  ve kulübüne götürürüm. Ama bu kurallar oraya konduğu zaman güreş komple yok oluyor. Kusura bakmayın, yine Adana bölgesine göre yapsın ama usullerini koyalım ama sistemi değiştirmeyelim. Seçimleri de sen böyle yapacaksın diye, şu minderde yapacaksın dedirtmeyelim. Onun seçimini oradan alalım. Minderde  kendi usulümü ben ona öğreteyim. Yani yöresel güreş yapılmalı.

 

Oturum Başkanı Mehmet AKZAMBAK: Sayın Metin Kaplan Bey’in konuşmalarına geçiyoruz.

 

Konuşmacı: Öğr. Gör. Metin KAPLAN

Sütçü İmam Üniversitesi

BESYO- Kahramanmaraş

 

Konu: Güreşçilerin Sorunları

 

Değerli güreş severler,başkanlar,şampiyonlar ve basın mensupları. Bende konuma geçmeden önce mümkün olduğu kadar kısa anlatmaya çalışacağım. Bugün niye burada tartışıyoruz. Aslında burada tartışmamızın sebebi şu: Türkiye de sağlıklı bir spor politikası olmadığı için hep güreşe kaynak arıyoruz. İşte basketbolcü, basketbol da, futbolcu futbolda, boksör boksta kaynak arıyor. Türkiye de sporun alt yapısında son yıllarda sadece futbolda büyük paralar döndüğü için baba, amca, çocuk işte herkes çocuklarını futbola yönlendiriyor. Çünkü orada bir gelecek var, her türlü sosyal güvence var. Ama amatör spor olarak gördükleri sporda bir gelecek kaygısı gördükleri için kimse çocuğunu bu branşa yönlendirmiyor. Şimdi devlet politikası nasıl olmalı? Örnek; sporda alt yapısı kalkınmış bir çok ülkeler var, model olarak almamız gereken ülkelerde var. Örneğin sporun alt yapısı sadece ve sadece okullardadır. Bu gün Türkiye de ilköğretim okullarında ve liselerde toplam 14 milyon insan günlük olarak devlet okullarına gidiyor ve akşam eve geliyor. Eğer sporun her alanında okullarda sporu yaygınlaştırdığımız sürece, okul sporlarını canlandırdığımız sürece on yıl sonra geleceğiz yine alt yapıyı tartışacağız. İşte çocuklar niye yetişmiyor? Devlet ana okulundan itibaren 20 yıllık süre için sporu okullara sokamadığı sürece biz bunu hep tartışacağız. Sayın Ömer ERSÖZ’ün dediği gibi bazı bölgelerimizde spor liseleri açıldı, buralarda ders olarak verilebilir.

Evet! şimdi söylediğim gibi, sadece bir  Mersin’i örnek verebiliyorsunuz. O da ders saati olarak haftada ya bir saattir ya da iki saattir. Şimdi bu sorunu böyle konuştuktan sonra, yani okullara yayıp rekabet ortamı sağladıktan sonra sporumuzun alt yapı sorunu kalmayacaktır. Bugün Amerika okullara yaygınlaştırdığı için orada sorun yok. Profesyonel ligler var. Sadece okul müsabakaları kanalı ile 2 milyon güreşçi var. Bundan 1,5 – 2 ay önce Japonya’ya (Tokyo) Üniversiteler Dünya Şampiyonasına gittim. Serbest stilde Amerika’yı o kadar harika gördüm ki, Üniversiteler bazında bunu konuşuyorum. Ama diğer alanlarda da biliyoruz. Çünkü birkaç kerede orada büyük şampiyonalara girdik. Tam 18 minderde Gençler Amerika Şampiyonası yapılıyor. 18 minder 2 milyon güreşçi var. Önce Eyaletler kendi arasında yarışları bitiriyor, sonra Amerika Şampiyonasına geliniyor.  Amerika Şampiyonası 18 minder de yapıldı. Ben o kadar söyleyeyim. Yani biz güreş ülkesi olarak Ata Sporumuz, Türkiye Şampiyonası yapacağız, şimdi önümüzde iki minder, kaç tane kaliteli güreşçi bulacağız. Kaç tane seyirci var. Ata sporumuz her halde kan kaybediyor. Sporcu potansiyeli ve güreşçi açısından kaybımız var. Seyirci açısından kaybımız var. Tabi ki sebepleri birinci dereceden iyi reklamını yapamıyoruz ve alt yapıdan güreşçi yetiştiremiyoruz. Alt yapı sorunumuz ve reklam sorunumuz var. Ata sporumuz güreşi biz anlatamıyoruz. Büyük Şampiyonlarımızın hayatları, nasıl şampiyon oldukları senaryo yazılıp bir film, dizi haline getirilse bunlar bazı kanalarda tabii ki çok kanallarda izleyicimize  iletilse, bugün Türk güreşinde bu sorunlar büyük ölçüde çözülür. Ben şimdi tabi ki ahlaki değerleri zayıflatıcı yayınlar olduğu için hepimiz tarafından eleştirilen o tür programlara karşıyım. Tabii ki bizim güreşlere ve diğer branşlara potansiyel bulmamız zor ama RTÜK denilen bir müessese bu tür programlara dur deyip geleneksel ve geleneklere uygun bu tip dizilerin yapılmasına katkı sağlayabilir. Örnek verecek olursak; Bugün TGRT’de birkaç tane geleneklere uygun filmler oynatıldı. Hakikaten ben tahmin ediyorum ki çok insan tarafından izlenmiştir.Çünkü hakikaten içimizdeki o töreyi bizde ateşliyor, içimizde olan bir şeyi izliyoruz, hoşumuza gidiyor. Aynı şeyler niçin güreş içinde yapılmasın diyorum. Evet Mehmet hocam siz sistemsizlikten bahsetmiştiniz bizde bu yönetimde inşallah olmadığımız bir şey bu, Türkiye’nin 8-9 bölgeye ayrılarak her bölgeye grup başkanları falan oluşacak herkes kendi yöresinde yani merkezden yönetim den ziyade yerel bir anlayış olmalı. Sayın Mehmet AKZAMBAK hocamın “bunun olması için müesseseleşme olacak, yani bu kaide halinde olacak”  sözlerine katılıyorum.

Evet şimdi bu değerlendirmeden sonra bir de dernek ve vakıflar yardım toplayarak güreş falan organize ediyorlar. Sabahattin bey biraz önce söyledi. Bu dernek ve vakıfların fişlerini her şeyden, tabii ki onların denetlenme görevi bizim görevimiz değil. Emniyet Müdürlüğünün görevi ama güreş yapıyorlar ise bizimde denetleme yetkimizin olması lazım. Çünkü güreşe fiş kesiyor fişi iptal ediyor burada bazı insanlar aldatılıyor. Burada genellikle  halk kandırılıp güreş yapılmıyor biz bunu çok duyduk. Sayın Sabahattin ÖZTÜRK  “Orada adam 30 milyarlık işi 3 milyar gösteriyor ve 27 milyarını yiyor” diyor. Sayın Hasan SEVİNÇ Bey’in “ Güreşe bir ödül koyalım. Bütün ödülleri muhasebe müdürü gelir, personel şefleri gelir ve zarflara koyarlar. 1,2,3. ye hepsine bizde öyle yapıyorlar. Bir dakika efendiler bir dakika muhasebe müdürüne teslim ediyoruz. Herkes oraya gidiyor,örneğin birinci çocuk imzasını atıyor  ve fişini kesiyorlar” sözlerine katılıyorum.Bu bizim elimizde değil emniyetin elinde. Yani bizimde bir denetleme yetkimiz olmalı, yoksa özel işlerinde değerlendiriyor. Eğer derneğe topluyorsa acaba orayı mı harcıyor?Burada kontrol altına alınmış olur. Ben hemen kısaca söylemek istiyorum. 6 önemli madde tespit ettim ve bütün güreşçilere anket hazırladım. Karakucak Güreşlerinde Sporcu Sorunları nelerdir?

       On asırdır Türkler tarafından yapılan güreşleri Türklerin Anadolu’ya geldikten sonra özellikle Cumhuriyet döneminde düğün, şölen, eğlence ve festivallerde geleneksel olarak organize edilmektedir.1987 yılında Güreş Eğitim Merkezinin (G.E.M) kurulmasıyla  proje resmi bir statü kazandı. Amaç Ata sporumuz güreşin alt yapısını oluşturmak ve G.E.M.’ne güreşçi temin etmekti.  Önceki dönemlerde, karakucak güreşleri illerde ve bölgelerde festival şeklinde organize edildi. Minder güreşine karakucak güreşçileri yönlendirildi. Yine bu festivaller kanalı ile il ve bölgeler güreş alt yapısını zenginleştirdi.Ayrıca küçük ve büyülerde müsabakaya katılan sporcular maddi ve manevi açıdan az çok desteklendi. Bugün ise değişen fazla bir şey olmadı. Büyüklerde karakucak müsabakalarına katılanlar kendilerine sadece maddi kaynak sağlama amacı ile büyük başarılar için katılıyor ileriye dönük hiçbir hedefleri yok. Minik ve yıldız güreşçiler ise başarılı olup milli takımlara yükselmek istiyorlar. Güreş federasyonu minik ve yıldızlarda organize edilen güreşleri desteleyerek onları kendi içinde değerlendirip gelecek için  ümit vaat edenleri milli takım kamp çalışmalarına davet etmelidir.Karakucak müsabakalarında Sporcu Sorunlarını 6 ana başlık altında inceleyebiliriz.

1.Ulaşım, İaşe ve İbate Sorunu: Karakucak yarışmalarına katılan sporcular düzenli bir katılım çalışması yapılmadığından çok zor şartlarda müsabakalara katılabiliyorlar. Ulaşım sorununun düzeltilmesi için bölgelerde müsabakalara katılabiliyorlar. Ulaşım sorununun düzeltilmesi için bölgelerde düzenleme yapılarak katılacak sporculara çeşitli kurumlardan araç tahsisi yapılmalı.  Sorunları bu yollarla temin edilmeli. İaşe ve ibare sorunu ise organizasyon sahibi bölge tarafından çözümlenmeli, yarışlara gelen sporcuların çeşitli misafirhanelerde ve kurumlarda misafir edilmeleri sağlanmalı. Bu kolaylıkları sağlamayan organizasyon sahiplerine güreş yapma izni verilmemeli. Yine misafirler için çeşitli lokanta ve yemekhanelerde anlaşma sağlanarak yeme içme sorunları organizasyon tarafından çözümlenmeli. Mümkünse bölgede maddi durumu iyi iş adamlarından faydalanılarak davetler organize edilmeli. Yarışlara katılan güreşçilere bu kanallarla kolaylık sağlanmış olacaktır.

2-Ödüllerle ilgili problemler: Ödüllerle ilgili problemler, özellikle adalet olmadığında. İşte büyüklerde büyük anlaşmalar oluyor.Ve ödüllerin büyük bir kısmı onlara gidiyor. Güreşi biz yapıyoruz diyorlar ama para onlara gidiyor.Bu sadece Sivas’ta düzeltildi ama Türkiye sadece Sivas değil.  Vaat edilen  ödüller veriliyor mu? Vaat edilen ödüller verilse de sporcuları tatmin etmiyor. Müsabakalarda güreş yapan yıldız ve genç güreşçilere maddi destek verilmezken sadece baş ve baş altında yarışan güreşçilere büyük ödüller verilmekte bu adaletsiz ödüllendirme federasyon tarafından düzeltilmeli.

3-Yollukla İlgili Problemler: Özellikle büyük güreşlere büyük pehlivanlar çağrılıyor. Yolluğu alan, “Ben yolluğumu aldım” diye güreşi bırakmasın,güreşsin. Anlaşmalı güreşi önlemek için, ödül ne kadar? 200 milyon, kaç güreş yapılacak? 5 güreş, her galibiyette 40 milyon,  Ne yapıyoruz? Ödül, diyelim 200 milyon, kaç güreş yaparsam şampiyon olurum. Diyelim 5’e böldün. O zaman 200’ü 5’e bölelim, her güreşe kaç milyon düşüyor 40-50 milyon, yani maç başına para verilsin. Nasıl olur? iyi olduğu kanaatindeyim. Çünkü maç yaparsa para alır. Şampiyon oldun ödülün hepsi senin. Ama ben zaten anlaşmalı güreşe engel olmak için bunu teklif ediyorum.Bazı sporculara ödüller değerinde paralar verilirken bir kısım sporculara verilen paralar benzin parasını bile karşılamıyor.Afişlerde bu konularla ilgili gerekli açıklamalar yapılmalı. Davet edilen ekipler ve davetli sporcular organizasyon tarafından yollukları ödenmeli. Ödeme yapmayanlar hakkında federasyon gerekli işlemleri yapmalıdır.

         4.Anlaşmalı Güreşler ve Bunların Engellenmesi: Anlaşma genellikle ağır sıklet güreşçilerinde ve birbirlerini tanıyan ve birbirlerinden çekinen güreşçiler arasında oluyor. Bunların önüne geçmek ancak sporcuların kulüplerde barındırılması ve önüne bir hedef çizilmesiyle mümkün olabilir. Anlaşma yapan güreşçiler teknik komite tarafından tespit edilerek federasyon tarafından cezalandırılmalıdır.

         5.Sporcuların Hakemlerle Olan İlişkileri:Karakucak güreşlerinde hakemler tanıdığı sporcuların ağır olduğu halde bir alt kiloya yazılmalarına göz yummaları ve haksızlığa uğrayan sporcuların itiraz etmeleri hiç göz önüne alınmaması, kesinlikle ve hiçbir hak iddia etme hakları olmaması görülüyor. Hakem komitesi başkanlığındaki görevliler bu tür haksızlığa göz yumabiliyorlar. Bu problemler her yerde sık karşılanan önemli bir sorundur. Tanıdığı bir sporcuyu galip getirmek için elinden gelen her şey yapılıyor. Hakemlerin az olduğu müsabakalarda rastlanılan problemlerden biride hakemin tek başına orta ve yan hakemin görevini yapması. Hem maçı yönettiği hem de elindeki küçük kağıda puanları yazması hem orta hakem hem de  yan hakem görevini üstlenmesi durumunda istediğine istediği puanı yazma hakkı doğuyor, ve sporcu yine haksızlığa uğradığından hiç bir hak iddia edemiyor.

         6.Sporcuların Karakucak Güreşlerini Organize Eden Federasyon ve Komiteden Beklentileri:Ödüllerin doyurucu olması gerekir. Konaklama ve beslenme problemlerinin aşılması lazımdır. Hakem seçimi ve atamalarında tarafsız olmaları gerekir. Tartılara dikkat etmeleri fazla gelen sporcuların alt kiloda güreşmelerine engel olmaları ve güreş alanlarının uygun hale getirilmesi, Güreş Federasyonu Büyükler Karakucak Türkiye Şampiyonası’nın tekrar organize edilerek ve büyük ödüller verilerek yapılması sağlanmalıdır.Türkiye de sağlıklı bir spor politikası yoktur. Türkiye’de sporun bir alt yapısı yok. Türkiye’de futbol tutundu bir geleceği var ve çok para dönüyor. Ama güreşte bir gelecek yokmuş gibi görünüyor. Okullarda sporun her alanını yaygınlaştırdığımız zaman okul sporlarını canlandırmadığımız sürece  bu böyle gider. Devlet eğitim süresi içinde sporu okullara sokmazsa biz bu sorunu hep tartışacağız. Bu işte tabi ki Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı oturacak ve Türkiye’de sağlıklı bir spor politikası oluşturulacak. Benim bu gün önermek istediğim bir şey daha var. Pilot bölgeler seçilecek 8-9 bölge bu bölgelerde hayata geçirilirse en az o bölgelerde güreşin alt yapısı kurtarılmış olur.  Bu da devletin işi. Seçilen pilot bölgelerdeki okullarda, güreş teorik ve uygulamalı ders olarak güreş dersi konulmalı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın bizim seçeceğimiz illerde ve seçilecek pilot okullarda haftada 3 gün antrenman yaptırarak teorik anlatımla onun kitaplarını da hazırlarız. Ders olarak konulmasını isteyeceğim. Çünkü bir alt yapı sorunum var, alt yapıyı da bu okullardan temin etmiş olacağız.

Ben düşündüm, taşındım ve anlaşmalı güreşin önüne nasıl geçebiliriz. Arkadaşlarla düşündük böyle bir yol bulduk. Anlaşmalı, şuradaki herkesin şikayetçi olduğu birinci nokta burası. Güreşlerin zevkini, tadını  ve tuzunu kaçıran bir olaydır. Artı seyircisini küstüren kaçıran bir olaydır. Bunun önüne geçilmiş olur. Sayın Sabahattin ÖZTÜRK “ Daha ileri götürüp de bütün boylara tur başına, her turu geçene 20 milyon verelim” diyor. Sayın  AKZAMBAK “ Onu nasıl sisteme koyarsın” derken, Zafer ALTUĞ Bey’in  “orada ödül yok mu? Ben bunu tam anlamadım. Bir örnek verin” sorusuna örnek vereyim. Ben bu sistemi şöyle izah ederim. 50 kiloya 500 milyon ödül koydum. Birinci olabilmek için 5 güreş mi gerekiyor, bellidir. Yani yolluk ayrı, onu buna katmıyorum. Bu benim anlattığım sistem ödülle ilgili yollukla alakalı  değil, adam yolluğunu zaten alıyor. Ben güreşi organize ettim sen benim güreşime geldin. Sen gelirken anlaşma yaptım. Sen dedin ki ; “ben senin güreşine 1 milyar isterim”, ben sana razı oldum getiririm, razı olmadım getirmem o senle benim aramda. Burada müsabakanın sağlıklı olması için ve anlaşmayı önlemek için bu benim bir sistemim. Bir örnek veriyorum 50-60 kilogramın ödülü birinciye 500 milyon ama bu nasıl pay edilecek? Birinci olabilmesi için zaten yollukla gelen insan daha çok para kazanmak ister. Genellikle bu yolluklar birinci olabilecek pehlivana veriliyor. Şöhretli isimlere veriliyor. Bunu da garanti ettiği için arkadaş bir güreş yapıyor, bunun en az %50-60’ı da kendine geliyor. Öbür taraftan yolluk parası da kendine geliyor. Hiç elini kolunu sallamadan yorulmadan büyük bir parayı alıp götürüyor. Bu anlaşmalı güreşi ortadan kaldıracak örnek vereyim; Bir bu kiloda  birinci olabilecek insan kaç tur güreşecek , 4 veya 5 tur. Bu 500 milyonu 4’e veya 5’e böldüğümüz zaman yüzdesi ortaya çıkar. Her maça bir güreş yaptı ve yendi 125 milyonu var, 4 maç yaptı yendi, o zaman 500 milyonu hak etti. Anlaştı, birinci turda yattı çıktı, bir kişi mi yendi 25 milyon, ikinci turda yendi 250 milyon, üç kişi yendi 375 milyon alır. Sayın Musa ARIK  “Burada bir şey var. Siz bir kişi üzerinden değerlendirirseniz doğru ama 40 tane güreşçi var. Bu 40 güreşçi için nasıl değerlendireceksin? 40 güreşçinin 20’si yendi 20’si yenildi” diyor. Hayır! Ben bunu yolluklu anlaşılan güreşçi için söylüyorum. Yolluklu güreşçi gelip anlaşıyor ve genellikle hem buradan vuruyor parayı, hem de yolluktan. Sayın  Sebahattin ÖZTÜRK’ün “Bir boyda 400 milyon. Yolluğu da o kadar. O sporcular 40’ının da yolluğunu alıp Ankara’ya dönüyor ortalama kilo başına 800 milyon düşüyor. 700-800 milyonu her için mesela 1. turda 5 milyon, 20 kişi kaldı, ikinci turda 10 milyon ne eder? 200 milyon bu para böyle pay edilebilir” ifadelerine katılıyorum. Ben bunu özel olarak, öneri olarak söylüyorum. Karakucak komitesini federasyon oluşturduğunda bunları biz tespit ettik. Bu fikirlerimizden faydalanabilirler, ben  Üniversitede öğretim görevlisi olduğum için fikir üretiyorduk yani. Tartışarak sağlıklı olanı en iyisini tespit etmeye çalışıyoruz. O zaman maddeleri söyleyeyim. Sayın Salim ATICI orada para çok  olduğu için Kırkpınar’da tur başına uygulandığını söylüyor.

        Son olarak da hocam , sporcuların hakemlerle olan ilişkiler var. Hakemlerimizden sporcularımız şunları diliyorlar. Tartılarda tolerans tanınmasın, 50 kiloyu geçen bir insan bir üst kiloya alınsın kim olursa olsun. Sahte kimliklere çok dikkat edilmesini istiyorlar. Birbirlerinin yerine tartılanlar oluyor. Karakucak komitesi bir lisans sistemi getirse her kez lisansı ile güreşlere gelse daha bir disiplinli ortam sağlanmış olacaktır. Güreş il temsilcilerine lisans verme yetkisi ve onunla belgeleri ile Ankara ya gönderecek. Yetki dağılımı gerekir. Federasyon il temsilcilerine bu görevi verirse yetkiyi verip yerinde denetlemeli. Bir de hakemlerden istedikleri özellikle hakemlerin az oldukları müsabakalarda bir yan hakem  veya yan hakem hiç olmuyor, ortada tek hakem, hem elinde kağıda bakıyor hem yazıyor, hem maç yönetiyor. Bunların olmasını istiyorlar. Çünkü çok zor oluyor. Bunlar oluyor, karakucaklardaki sporculardan araştırdım. Benim bir iki maddem kaldı. Hakemlerden karakucaklardaki güreşçi arkadaşlarımızın istekleri, güreş organizasyonu sahipleri yakınları güreşince onlara biraz tavassut ediyor.Bunların yapılmamasını istiyorlar çünkü komiteden  hakem para alacak organizasyonu yapan insanlardan para alacağı için biraz onlara bağımlı gibi olduğu için bu onun adaletsiz olmasına sebep oluyor. Federasyon komitesinden istediğimiz kendinden emin böyle bir şeye tavassut etmeyen hakemi, önemli ve bu tür maçlarda görevlendirilmesini, çünkü çok kritik maçlar oluyor.cesaretli düdük çalabilmeli, öyle pozisyonlar oluyor ki güreşi düzenleyenlerin oğlu orada güreşiyor.Öyle bir hakem vermişler ortaya ki cesaretli düdük çalamıyor. Sayın Sabahattin ÖZTÜRK “ Öyle hakem olamaz” diyor ama bunu bizzat kendim düzenledim ve soruları güreşçilere dağıttım.Ve ilk ağızdan öğrendim.Böyle güzel bir şey çıktı ortaya ve onların şikayeti efendim.Bir de hakemlerden istedikleri özellikle hakemlerin az oldukları müsabakalarda bir yan hakem  veya yan hakem hiç olmuyor. Ortada tek hakem, hem elinde kağıda bakıyor hem yazıyor, hem maç yönetiyor. Bunların olmasını istiyorlar çünkü çok zor oluyor. Bunlar oluyor karakucaklardaki sporculardan araştırdım.Sporcuların hakemlerle olan ilişkileri var. Tartılarda tolerans tanınmasın, Karakucak güreşlerine lisans sistemi getirilirse her kes kimliği ile güreşlere gelse daha disiplinli olacaktır. Güreş il temsilcilerine lisans verme yetkisi verilse, onlarda iyi niyetli biçimde görevlerini yaparlarsa tabi ki federasyon başkanı bunları denetleyecek daha güzel bir yönetim oluşacak. Yine hakemlerden istedikleri; hakem sayısı az oluyor, bazen bir hakem oluyor, hakem hem maçı yönetiyor, hem saate bakıyor, hem yazı yazıyor.   Güreş organizasyonunu yapan insanların yakınlarına hakemler tolerans tanıyor, bu da adaletsizlik yaratıyor. Federasyon hakemler konusunda dikkatli olmalı.  Sporcuların karakucak güreşlerini organize edenlerden beklentileri var; ödüllerin doyurucu olması, konaklama ve beslenme problemlerinin aşılması, hakem seçimi ve atamalarında tarafsız hakemlerin atanması, ( tartılara dikkat eden) güreş alanlarının uygun hale getirilmesi, güreş federasyonu Türkiye büyükler karakucak şampiyonasının tekrar yapılmasını istiyorlar.

Sporcuların federasyon ve komiteden beklentileri var.  Ödüllerin doyurucu olmasını istiyorlar.Yine özellikle zor ulaşım olan yerlerde konaklama ve beslenme problemlerinin aşılması gerekir.         Hakem seçimi ve atamalarında tarafsız olarak hakemlerin atanması, tartılarda dikkat eden tarafsız hakemlerin tartıya görevlendirilmesi, tartılarda fazla gelen güreşçilere tavassut edilmemesi, Güreş alanlarının uygun hale getirilmesi. Türkiye Karakucak güreş şampiyonasının tekrar yapılmasını istiyorlar.ve buralarda ödül olarak altın gibi çok büyük para ödülleri konmasını istiyorlar.  Çünkü ben onlara şöyle  bir şey söyledim. Federasyon  niye yapmıyor bunu? Karakucak güreş şampiyonasının bir ilerisi yok sadece hedef orda bitiyor ama minder güreşini büyüklerde ve gençlerde yapabiliriz. Arkadaşlar büyükler Türkiye şampiyonasının yapılmasını istiyorlar. Beni dinlediğiniz için sizlere çok teşekkür ediyorum.

 

Oturum Başkanı Mehmet AKZAMBAK: Konuşmasını tamamlayan Sayın Metin KAPLAN’a teşekkür ediyorum. Şimdi sözü Milli Güreş Hakemlerinden Musa ARIK Bey’e bırakıyorum. Buyurun Musa Bey.

 

Konuşmacı: Musa ARIK

                      Milli Güreş Hakemi-ANKARA

 

Konu: Karakucak Güreşinde Hakemlik Müessesesi

        

Sayın dinleyenler. 1998 yılında karakucak yönetmeliği çıktı. 98 yılında Sabahattin beyin anlattığı konuların hepsi var ama eksik. Sabahattin Bey’in arzu ettiği bazı öneriler var.  Onlar yok. Alt yapıdan yetişsin, mindere gelsin ve bizim şampiyonlarımız gibi şampiyon çıksın, doğru.Peki! Şampiyon olacak kardeşlerimiz eğer mindere çıkacaksa mindere yakın bir şekilde yapılmasının yararlı olacağı kanaatindeyim. Hocam bir şey daha söyleyeceğim. Şimdi burada yazmış. Güreş iki türlü yapılır. Birincisi yöresel olarak Adana karakucağı, köprülü yapılır. İkincisi normal güreş. Normal güreşte Türkiye’nin güreşçisi zevk alıyor. Bunun için ne yapmış? Buraya pasifite demiş.

Bir diğer konu federasyon temsilcisi giden kimse görevini bilmiyor yetkisini bilmiyor.Federasyon temsilcisinin görev ve yetkileri (madde 6); federasyon temsilcisi Güreş Federasyonu Başkanlığı tarafından görevlendirilir. Harcırah ve yolluğu organizasyon kurulu tarafından karşılanır, görev ve yetkileri şunlardır:

a)Organizasyonun amacına uygun bir şekilde yürütülmesini sağlamak.

b)Müsabakaların yönetmeliğe uygun olarak yürütülmesini sağlamak ve organizasyonda yardımcı olmak.

c)Müsabakaların devamı süresince gördüğü noksanlık ve aksaklığı bir raporla Federasyon Güreş kuruluna sunmak.

d)Organizasyon kurulu ve müsabakalarda görevlendirilmiş bulunan hakem ve diğer  görevliler ile gerekli toplantıları yapmak. Müsabakaların en iyi yürütülmesi konusunda önlemler almak.

e)Hakemlerin müsabaka yönetimi hakkında rapor vermek.

f)Müsabaka sonunda  tutanak ve raporların bir dosya halinde söz konusu federasyona iletmek.

g)Dağıtılan ödülle Türk Güreş Vakfı hissesini kontrol etmek ve varsa aradaki farkın varsa Türk Güreş Vakfı’nın ilgili hesabına yatmasını sağlamak.Yani şurada aslında federasyon temsilcisinin görevleri  var.      

Hakemler için federasyon adına yatırılırsa zaten parası hazır demektir. Onun haricinde organizasyon hakemin cebine bir kuruş para vermez. Hakkı ne ise; otuzsa otuz, elli ise elli, on ise ondur, onu verir. Ancak federasyon adına federasyona hakemler adına yatırılmamış bir ücret varsa hakemlerin durumunu ben şöyle izah edeyim: Müsabakalar bittiği an güreşçi parasını alır, gider. Baş pehlivanlar haricinde genellikle diğer sporcular parasını alır hakemler organizasyon etrafında dolaşır. Verilmiyor, çünkü daha evvel öyleydi. Bir tane zarf gelir zarfın içerisinde senin hakkın hakem olarak 50 milyon. 30 milyonsa ki o yeni yükselmiş şu anda hakem ücreti seansı 5 milyona çıkmış. Günlük iki seans maç yöneteceksin 10 milyon para alacaksın ve 15 saat, 16 saatte yolculuk yapacaksın. Affedersiniz, dilencilik pozisyonundan kurtulmak için şimdi federasyon öyle bir karar aldı.  Dedi ki  efendim. Hakem ücretleri daha evvel organize tarafından yatırılsın. Federasyon temsilcisi olarak görevlendirilen arkadaşımızda bu parayı çeksin oraya gitsin.Yani dolayısı ile ne yapsın hakemin organizeye maddi yönden bir bağımlılığı kalmasın, ezilmesin daha rahat maç yönetsin. Benim ücretim verilmiştir, hakkımdır ve bende burada çıkayım ne organizatörün oğlu için ne kardeşi için ne de akrabası için maç yöneteyim. Allah rızası için maç yöneteyim.

Efendim! müsaade ederseniz şöyle izah edeyim: Biraz evvel konuşuldu. Sabahattin beyin ifadeleri gayet güzeldi. Diyor ki; “güreşi geleneksel olarak 1. sınıf, 2 sınıf, 3. sınıf şekline sokalım”. Çok güzel ve buna göre de hakem sayısı çağıralım. Bu da doğru, zaten Yıldızeli’nde 3 senedir yapılıyor. 3. sınıf yahut ta 2. sınıf olarak değerlendiriliyor. Bakınız Sayın AKZAMBAK diyor ki “sınıflandırma yapmayalım, karakucağı da sınıflandırdılar gibi anlaşılır.” Yanlış anlaşılma var,  müsaade ederseniz ben düzelteyim. Mesela, geleneksel şekilde her sene yapılan güreşler vardır. Örnek; Kahramanmaraş’ın Göksun kazası diyelim. Yahutsa Afşin kazası diyelim. Afşin kazası bunu her sene geleneksel şekle sokmuştur. Biz burada daha ziyade devamlı yapıldığı için buraya güreşçi sayısı itibarı ile kalite itibarı ile seyirci sayısı itibarı ile daha yükselme oluyor ve dolayısı ile burada gelir daha fazladır. Buraya daha fazla hakem verelim diyor. Mesela benim memleketim Sarız’da bir güreş düzenlenmiş, burada seyirci potansiyeli düşük, maddi durum düşük, yani para toparlayamıyorsun ki gelen güreşçiye ve hakeme para verebilesin.

Sayın AKZAMBAK “Yıllara göre fazla güreş yapan kıdemi artan yerlerdir” derken, Sayın Sebahattin ÖZTÜRK  “Bu ekonomik  seviyesi güreşteki ödüle bakarsan belli oluyor. Şimdi bir yerde bir kiloda 1 milyar ödül var. Bir yere bakıyorsun 100 milyon ödül var” diyorsa bence haklılardır. Sayın KAPLAN’ın belirttiği gibi ekonomik seviye ne kadar iyi olursa, organizasyon o kadar iyi olur. Güreş güçlü olur. Bakınız, Sayın AKZAMBAK, “hakemleri bu sistem içerisinde nasıl değerlendireceğimizi öğrenmek istiyor. Ben onu şöyle düşünüyorum. Arkadaşların isteği doğrultusunda ve doğrusu da bu. Arkadaşların söylediği şekilde olan güreşleri hakem görevlendirme ve olayını zaten merkez hakem komitesi yaptığı için organizasyonla komitenin işbirliği sonucunda güreşin büyüklüğüne göre gerekli sayıda hakem yollanır. 5 hakem verir 5 de mahalli hakem koyar ve 10 hakemle oradaki müsabaka bitirilir. Sayın ÖZTÜRK bu konuda “bir problemin olduğunu, az hakem geliyor diye kendi güreşinin küçük olamayacağını, böyle derecelendirmenin yanlış olduğunu, resmi olacak 5 yılı geçtiğinde ikinci derece güreşin olduğunu” söylemektedir. Yine ÖZTÜRK’ “bazı kurnazların olduğunu, bundan güreş camiasının zarar görmesini istemediğini, Güreş Vakfının birinci sınıf güreşlerden %10 almasının doğru olacağını, 20 yıllık güreş organize edenler güreşlerini küçük göstererek aldatmaca yaptıklarını” ifade etmektedir. Gerçi Sayın Mehmet AKZAMBAK “1’inci sınıfın manası 5 seneden fazla yapanlar,  2’nci sınıfın manası 3 seneden fazla yapanlar” şeklinde derecelendirme önermektedir. Sayın ÖZTÜRK “hakemlerin en büyük sorunu hakemlerin kendi aralarındaki muhalefetleri ve problemleri olduğunu, şimdi Sivas’ta 20 hakem olduğunu, hakem komitesinin 3 kişiden oluştuğunu, 10 güreş olduğunda o üç kişinin devamlı her yere gittiğini, onların arkadaşları olan 5 kişinin de her yere gittiğini, diğer 10-12 kişinin iki veya 3 güreşe yazıldığını, babasının il ajanı iken bu sorunu hakemleri sıraya sokarak çözdüğünü, bugünkü problemin taraflı tutum olduğunu” söylemektedir.   O zaman Sabahattin bey şöyle bir şey olabilir. Merkez hakem kurulu deplasman hakemlerini görevlendirir. Gözlemci yanında mahalli görevlendirilecek hakemleri de il temsilcisine görevlendirme yetkisi verirsiniz. Sayın oturum başkanımda bu işin federasyona ait olduğunu söylemektedir.  Biz, yani arkadaşlar  karakucak güreşlerinin yönetimi minder hakemleri tarafında yapılır. Minder hakemlerinin kıyafetleri karakucak hakemlerinin kıyafetleri ile aynıdır.  Merkez hakem kurulu deplasman hakemlerini görevlendirir, onun yanında mahalli görevlendirilecek hakemleri için de il temsilcilerine yetkiyi verirseniz olabilir. Hakemlerin tayini merkez hakem kurulu tarafından yürütülür.Bunu da yaparken merkez hakem kurulu şuna dikkat etmelidir. Nedir? karakucak yapmış,karakucağın içerisinden gelmiş,hatta minderde dereceleri olan ve ondan sonra hakemliğe dönen arkadaşlar görevlendirilmesi gerekir. Çünkü karakucak güreşi zaman zaman tehlikeli bir güreştir. Yani sonucu ölüme dahi gidebilecek   tehlikeler olabilir. Bir güreşçi diğerini kaldırıp kafa üstü çakarsa, bunu hakem değerlendirmezse  o zaman o çocuğun hayati  tehlikesi söz konusu olabilir. Bakınız Sayın AKZAMBAK “bu güreşe katılacaklar için vakfa para verildiğini ve dolayısıyla bunlara bir grup sigortası yapılabileceğini”, Ömer ERSÖZ ise “lisanslı olanların zaten sigortalı sayıldığını” söylemektedir.

Şimdi efendim bir de şu var; bunu genişletirsek sizin dediğiniz şekilde köylerdeki güreşler için bu olabilir. Ancak biraz evvelki konuşmalarımızda da Metin beyin bir araştırması en fazla konulardan bir tanesi diyor ki; hakemlerin adil ve yeterli sayıda olması gerekir. Şimdi siz denizden geçerken derede boğulmanın da hiç gereği yok. Eğer bir olay olmamasını istiyorsanız, o güreşin selametle bitmesini istiyorsanız hakeme vereceğiniz 3-5 kuruşu da gözünüzde büyütmemeniz gerekir diye düşünüyorum.İki tane güreşçi güreşiyor. Biri A tarafının adamı, biri B tarafının adamı. Bu iki güreşçiden bir tanesi diyelim ki Mehmet ESENCELİ yanlış karar verdi. Öbür tarafa göre verdiği karardan dolayı yenik sayıldı. Mehmet ESENCELİ’ye ne yaparlar? Dışarıdan geleni en azından tarafsız olarak görüyorlar. Mesela Kahramanmaraş’ta daha evvelki güreşlerde taraflı maç yönetildi diye bir sürü olay oluyordu. Aşağı yukarı 80 yılından bu yana oraya hep  yabancı deplasman hakemi gider. Hiç olay olmaz. Niçin? Çünkü güreşçi hakemin tarafsızlığına inanıyor. Yenilse bile ses çıkarmıyor ve olaylar büyümüyor. Deplasman hakemlerinden kaçmayın, mahalli hakemlerle deplasman hakemlerini %50 %50 değerlendirin. 10 hakem verilecekse 5’i mahalli, 5’i deplasman hakemi olsun. Hakeme vereceğin 3-5 kuruş için hakemden kaçmak yerine bana göre güreşin selameti ve sağlıklı yürümesi bakımından deplasman hakemlerinin gelmesinde yarar var.Ancak burada şuna dikkat etmek lazım. Verilecek hakemlerin merkez hakem komitesince, güreşin içinden gelmiş, bilhassa yöresel olarak karakucak yapmış, bu işi iyi bilen hakemlerden değerlendirme yapılsın. Önüne gelen verilmesin. Sayın KAPLAN “bir şey açıklamak istediğini, Kahramanmaraş’ta hala kısa şalvar güreşinin 36 tane köyde yapıldığını, bir de bu Zeytin Ilıcası denen Süleymanlı Nahiyesinde düğün güreşlerine davet edildiğini, bugüne kadar pek gidemediğini, köylülerin kendi kendilerine iyi organize olduklarını, ödül küçük olduğu için orada boy boy  güreş yapıldığını” söylemektedir.

Tartı konusunda yine  görevli arkadaşlar  zaman zaman bazı sorunlar yaşıyor. Tartı; “sabahleyin 8’den 10’a kadar yapılır” diyor. Doğru, ondan sonra gelen güreşçiler kabul edilmez, o da doğru. Fakat bir pehlivan gelmiştir, iyi veya kötü derecesi vardır. Bu güreşçiyi harcamayın denir. Ondan sonra hakemlere yükleniliyor. “Ne biçim hakemsiniz siz, zaten güreş katilisiniz. Siz Türk güreşini geriye götürüyorsunuz” diye bağıran organize ve oradaki insanlardır. Bir kural koymuşsunuz 8-10 arası tartı yapılır, ondan sonra gelen alınmaz diyor. Bunu bozan yine orası oluyor. Mesela tartıda arkadaşımızın söylediği gibi zaman zaman yanlışlar yapılıyor. Kontrol! lisans kontrolü, köy güreşleri hariç lisans kontrolü mecburidir.Lisans kontrolü şart, tolerans verilmişse, uluslar arası müsabakalarda  bile iki kilo tolerans veriliyor. Biz kalkmışız karakucak güreşi yapıyoruz tolerans zaten afişe asılmıştır. Varsa onun haricindekileri kimse alamaz. Esas baskı organizeden geliyor. Örnek; Zekeriya Güçlü farz edelim ki Kahramanmaraş’ta güreşe saat 11’de geldi. Zekeriya Güçlü’yü almadığınız zaman halk orayı başına yıkıyor. Niye kardeşim! Zekeriya Güçlü gelmiş. Dünya Şampiyonu. Sen bunu nasıl tartıya alamazsın. Buyurun! Ben bunların yaşandığını bildiğim için isim olarak ta veriyorum. Sayın ESENCELİ hocanın dediği gibi arabalarının arızası sebebiyle gelememiştir. Sayın Metin KAPLAN “Kahramanmaraş’ta 8-10 arası tartı bittiğinde ondan sonra gelenin alınmadığını ama Sivas ta, Tokatta  ve başka yerlerde alındığını” söylemektedir. Bakınız Sayın ALTUĞ’da başpehlivanlarında mı alınmadığını merak etmektedir?

Şimdi bu şike olayı ile ilgili müsaade ederseniz ben bir şey söylemek istiyorum.Bugün 6-0 ,7-0 galip olan güreşçi tuş olamaz diye bir kural mı var? Burada şampiyonlar, gerçi ben onların yanında bu konuda pek konuşmamam gerekir. Ama yılların antrenörlük deneyimi de var. Güreşçi arkadaşlarım da yaşadı. Nedir? İlle bunu şike diye tespit etmek mümkün değil. Örneğin; Bir güreşçi köprü pozisyonuna gelmiştir. Kendi oyununa gelmiş olabilir. Nitekim bu görülüyor, veya görüyoruz. Alıyor işte.   Bir oyunu bu anlaşmalıda olsa sen bunu çözemezsin. O künde atarken öbür taraftaki adam bir topuk kesiyor, onun üzerinde kalıyor. Yani bunları tam ispat edemeyiz. Ama hocamın az önce söylediklerini ispat edebilirsiniz. Bunlar;hayali isimler yazılması, eşlendirme de yanlış eşlendirme, çektiği kurayı başka türlü değiştirme gibi konularda oluyor. İspat edebilirsiniz. Ama yenildi- yendi olayına hiçbir şey yapamazsınız.

Şimdi hocam! Tespit nasıl yapılıyor? Siz görünüm olarak diyorsunuz ki  evet bu şikedir. Buna kim karar verebilecek? Bu adam şike yaptı diye resmi bir yazı yazıp altına kim imza atacak? Ne olacak? Bu  tutanak federasyona gidecek , o müsabakanın baş hakemi tarafından tutularak federasyona götürülecek, federasyon ceza kuruluna sevk edecek, ceza kurulu bunun ispatını isteyecek, ispatı olmayan bir şey için ne yapabiliriz. Benim konuşmam hakem konusunda idi. Fakat diğer arkadaşlarınızın katkıları ile tartışmamızı yaptık. Konuşacaklarım bu kadar hepinize teşekkür ediyorum.

 

DİĞER KONUŞMACILAR

 

Oturum Başkanı Mehmet AKZAMBAK: Yüksek kilolardaki boylardakileri iki saat sonra tartın. Ne olur o zaman tartılsa? Öğleden sonra güreş yapacak insan .Sabah saat 9.00’da gel, olmaz ki.

 

Ercan YILMAZ: Sayın başkanım izin verirsen, yakın illerde güreşi  öğleye kadar bitiriyorlar arkasından oraya geçiyorlar. Şike ile para işini bitirip oraya geliyorlar.

 

Mehmet ESENCELİ: Kahramanmaraş’ta karakucak festivali yaptık. Devam ediyorken biri bir ekip ile geldi. Bu adam 80 kilo. Bu 80 kiloya girdiği zaman hepsini yıkıp alacak. Diyor ki 80 kiloda kendinden aşağı orada kim birinci olacak, Zafer Bey. Zafer Beye varıp diyor ki,- Zafer beyde o Kahramanmaraş’ın çocuğu- Bu ikramiye ne kadar? 100 milyon. Bana 50 milyon ver burada sen birinci ol. Orada onu alıyor ve cebine koyuyor. 90’a çıkarsa 90’da da birinci olacak. Onlara da diyor ki 90 da ne kadar var 200 milyon, “bana burada 100 milyon ver ben başa çıkacağım veya hiç güreşmeyeceğim” diyor. “Oradan da ne zaman varırım 2 saatte”,  buradan paraları alıyor, uçuyor. Bu burada 50 milyona güreşiyor ve 1 inci oluyor.

 

Sebahattin ÖZTÜRK: Hayır hocam! O senin sorunun. Güreşçiler o kadar aptal mı?  Vermesin.  3 boyun parası alınır mı?

 

Mehmet ESENCELİ: Veriyorlar.

 

Metin KAPLAN: Sayın hocam, benim söylediğim maç sistemi konulursa böyle şeyler olmaz.

 

Mehmet ESENCELİ:  Şunu anlatayım. İsmen söyleyeceğim dedim ya bu arkadaşlarımız şahsımdan kötüsü, küçüğü de yok. Kahramanmaraş ta bir Gençlik ve Spor kulübünün başkanı. Bu her sene büyük bir güreş yapar. Allaha şükür seyircimizde azaldı. Dışardan gelen sporcumuzda %10 düştü. Hakemlerden de artık gelmemeye başladı. Her tarafı suistimal.

 

Oturum Başkanı Mehmet AKZAMBAK: Sonuç ne Esenceli?

 

Mehmet ESENCELİ: Sonuç, bunun dört tane oğlu yetişti. Herkes dönüyor, dolanıyor ve oraya geliyor. İsmen söylenemiyorlar ve diyorlar ki “arkadaşımız Kahramanmaraş’ı gayet iyi bilir, disiplinlide bir hakem”. Buna gücü yetmiyor ama o benim oğlum burada birinci olacak ha diyor.

 

Ömer ERSÖZ: Hocam aynı zamanda oğlu hem güreş yapıyor hem de hakemlik yapıyor.

 

 Mehmet ESENCELİ: Hakemleri ona göre ayarlayın diyor. Kurayı ona göre ayarlayın. Bir adam 2-3 defa tur atlıyor. Dönüyor, dolanıyor 5 tane adam varsa  4’ ü bunu yenecek durumda  4’ünüde birbirine kırdırıyor. Oğlu Kahramanmaraş’ta birinci oluyor ama parayı öbürleri alıyor. Üstüne kendi de para veriyor.Önceden parsayı toplamış ama 40-50 milyar bakandan almış, bankalardan almış, fabrikatörlerden toplamış. 40 milyar topluyor ve 10 milyarını güreşe dağıtıyor. 30 milyarını kendi alıyor  ve cebine koyuyor. Bu işi 8 seneden beri yönetiyor.

 

Oturum Başkanı Mehmet AKZAMBAK: Allah razı olsun.

 

Talat TEZEL: Başkanım bizim bir eksiğimizde Mehmet  hoca gibi açık ve net konuşan adamın çok akıllısını bende oldum olası sevmem. Deli manasında demiyorum da biraz kara gözlü olacak. Açık ve net konuşan olmuyor. Herkes  eviriyor, kıvırıyor ve doğruyu söylemiyor. Açık ve net konuştu. Gelen rakipleri otele götürüyor, önceden o çocuğun rakiplerini otelde parasını veriyor ve sahaya çıkarmadan gönderiyor. Bilinen şey bu.

 

Osman DEMİR: Efendim çok önemli bir şey söyleyeceğim.

 

Mehmet ESENCELİ: Osman bey Kahramanmaraşlı bir gazeteci -yazar.

 

Osman DEMİR: Son bir tespitimi söylüyorum. Karakucak veya  yağlı, neyse şike yapıldığı zaman o sporcuyu 1-2 sene minderden veya çayırdan uzaklaştırmak sistemi getirmek lazımdır. Yani komite istenirse işleniyor. Yedi sıfır önde olan bir saniyede tuş oluyor. Teknik komite bunu şike olarak göremiyorsa artık pes doğrusu. Yani bir dakika da  7-0 yapmış onu oynasa 25-0 yapacak, arkasından bir ceza yok. Şike yapanı uzaklaştırmalıyız.

 

Oturum Başkanı Mehmet AKZAMBAK: Federasyonun koyacağı kaideye bağlı, şu anda bunu teknik olarak değerlendirmeliyiz.

 

Mehmet ESENCELİ:  Zaten eski federasyon dağıldığı için onun zaten görevi değişti. Artısı bu ihtisas kulübü şu anda mevcut, Kahramanmaraş’ta kulüp başkanı bu arkadaşımız.

 

Zafer ALTUĞ: Ben yıllarca güreş komitelerinde bulundum. Güreşi idare ettim. Şurada şu camiayı geçelim.Kahramanmaraş’ta veya bir başka yerde güreşten anlayan seyircilerimiz dahi anlaşan güreşçileri gayet tabi anlıyorlar. Ve onun için gelmiyorlar zaten. Adam görüyor, bakıyor ki anlaşmalı güreş, güreşimizin kalitesinin bozulmasının bir sebebi de budur.

 

Oturum Başkanı Mehmet AKZAMBAK: Federasyon anlaşmalı güreş yaptılar diye nasıl tespit etsin de ceza versin?

 

Mehmet ESENCELİ:  Tespit ediyorum ve bunu gönderiyorum. 1 ay ceza veriliyor. İkinci müsabakaya yine geliyorlar.

 

Zafer ALTUĞ: Şöyle bir öneri getireyim. Orada varsa federasyon temsilcisi, varsa il temsilcisi, yoksa komitede yeterli olan kişiler tarafından bir rapor tutulur ve orada eğer bu oraya alınırsa buna en az 2-3 ay veya o yaz döneminde güreş yapma hakkını elinden alırsanız büyük ölçüde caydırıcı olur.

 

Mehmet ESENCELİ:  Yaptık da biz bunu, misalini yine vereceğim. Kahramanmaraş’ta İskenderun Demir Çelikten ...  güreşirken rakibine alttan yumruk vurdu. Karakucak teknik komitesindeyim. Böyle de yazılı. Federasyondan gelen temsilci ile raporumuzu tuttuk ve gönderdik. Buna bir sene ceza verdiler. Hakketti o.  Ama size de tuttum aynı pozisyonda bir rapor hazırladım gitti. Federasyona oyma cevizden bir sandık ve içinde 5 kilo Gaziantep fıstığı giderse, ondan sonra senin cezan 1 hafta.  Sonra 1 haftalık ceza ile öbür maça tekrar gelir. Sen istediğin kadar raporu yaz işte ben yine geldim ..... der gibi.

 

Oturum Başkanı Mehmet AKZAMBAK: Şimdi konuşmak isteyen Sayın Kamber GÖKAY’a sözü veriyorum.

 

Kamber GÖKAY’ın Konuşması: Zafer beyin anlattıklarının çoğuna katılıyorum. Örneğin; Çorum karakucağın yoğun olduğu bir ildir. Şimdi sayın hocam samimi söylüyorum. Kahvede anlaşıyorlar. Çorumda iki düğün var. Tokattan gelen, Amasya dan gelen ve Çorumdan gelen hepsi orada anlaşıyorlar. İki üç grup oluyorlar ve gidip oraya güreş yapmadan, affedersiniz boğuşmuş gibi alt üst olmak kaydıyla güreşi bitirip ve akşamda gelip kahvede parayı bölüşüyorlar. Bu gerçekten böyledir. Federasyon temsilcisi de var sorumlu baş hakemde var. Çorumda genelde karakucaklarda baş hakem olarak ben oluyorum. Şimdi hiçbir işlem yapılmıyor. Ben bunu söylediğim zaman “güreşi siz mi kurtaracaksınız?” deniyor. Bu Türkiye’nin her tarafında var. Hocam dedi ki efendim futbolda tıklım tıklım çocuklar oynuyor sahalarda yeşil çimenlerde şimdi futbolda bir yükselme olayı var. Bir Hakan Şükür’ü düşünün, ama güreşte olimpiyat şampiyonu olan bir sürü arkadaşlarımız var. Türkiye şampiyonu oldu ne verildi? Bir değerlendirmesi olmalı. Yani insanların başarısının bir sonucu olmalı. Bu gün futbolcu benim hayatım garanti diyor ama bir güreşçi bunu diyemiyor. Antrenörü de hakemi de aynı şeyi söylüyor.

 

Oturum Başkanı Mehmet AKZAMBAK: Yalnız güreşçi değil, antrenörde bunu diyemiyor. Güreşin içinde bütün unsurların şu ana kadar tatmin edildiğini veya tatmin edilmekte olduğunu kimse söyleyemez. Antrenörde aynı, hakemde aynıdır. Yani bütün hayatını, ömrünü ona bağlamıştır. Birde müesseselere aldığımız güreşçi olarak arkadaşlar var. Kaç yaşına kadar bu güreş yapabilir? En fazla 35, ondan sonra ne oluyor? Tabanda kaynak getirmezseniz o müessesede o güreşte ölür demektir. Yani bir nevi istihdam sorununu çözer gibi bir hal var ama o müessese, fabrika yeni güreşçileri almadığı müddetçe orada güreş ölüyor.

 

Kamber GÖKAY: Şimdi geçmiş dönemlerde biliyorsunuz 500 kişiyi geçen iş yerlerindeki durumu adı var kendisi yok.Yok işte.

 

Oturum Başkanı Mehmet AKZAMBAK: Gebze Belediye Başkanımız çok güzel anlattı. Şahsi gayreti ile yapıyor. Yarın o belediyede kaldığı müddetçe o çocuklar güreş devrini bitirirlerse, bitirmeden evvel onun yerine kaynak getirebilecek misiniz. Yok, neye benzedi bu? Hani bir banker vardı da parayı yüksek faizle toplamıştı. Alttan kaynak gelmediği için çöktü. İşte bunu ona benzetiyorum. Onun için bunu bir disiplin altına almaları lazım, kaideye bağlamak lazım. Kaideyi de tek başına Güreş Federasyonu yapamaz, bunu  kanun veya nizam haline getireceksiniz.

 

Kamber GÖKAY: Spor politikası ile ilgili benim söylediğimde,söylemek istediğimde aynı şey.

 

Oturum Başkanı Mehmet AKZAMBAK: Şimdi konuşmak isteyen Sayın Ömer ERSÖZ’e sözü veriyorum.

 

Ömer ERSÖZ’ün Konuşması: Sevgili hocalarım, büyüklerim, saygılar sunarım. Hepinizin güreşe büyük katkıları var. Hepinizin anlattıkları gerçekten karakucak güreşinin sorunları. Türk güreşinin alt yapısı karakucak diyoruz. Daha önceki federasyon döneminde lisanslı sporcu olmayanlar karakucağa alınmayacak diye yönetmelik getirdiler. Mesela bizim yöremizde ilk defa babası güreş yapmış veya bir yakını güreş yapmış kendine güveniyor gelmiş, kardeşim sen güreşemezsin. Senin lisansın yok, lisansta Ankara’dan çıkıyor. Nasıl bu sorunu çözeceğiz? Sayın AKAZAMBAK’ın dediği gibi doktor raporu olmadan güreşmek mümkün olur mu? Bakınız Sayın Metin KAPLAN ne diyor “şöyle yazılı bir dilekçe ile bu sorun çözülebilir, doktor bulamayabilirsin, o anda sporcudan her türlü sorumluluğu ben üstleniyorum diye bir belge alırsınız, güreş il temsilcisi ebeveynin imzası ile geçici bir lisans verir, daha sonra istenilen evrakları getirir ve eline istediği güreşin karakucak lisansı verilir, o güreş için geçici lisans verilmesi ile sorun çözülür”. Sayın AKZAMBAK’a bu konuda katılıyorum. Geçici bir lisans temin edilebilir. İki sene önce ben bir çocuk gördüm. Köylü bir çocuk ama güçlü kuvvetli. Adam geldi herkesi yendi ve iki sene evvel Elazığ’da yapılan Yıldızlar Türkiye Şampiyonası’nda, adam Türkiye Şampiyonu oldu. Uzaktan gelenler lisanssız gelmesin ama adam mahalli olarak köyden geliyor, lisansın ne olduğunu bilmiyor. Köyün muhtarı otobüs tutmuş gelmiş, sen güreş yapamazsın dediğin zaman adam küsüyor. Küstürmememiz lazım hocam bu birinci husus. İkinci husus ise, Gözede yapılan Karakucak finalinde afişlerimizde belirttik, “yolluk yoktur” ama çok yüksek derecede 3 milyar civarında ödül koyduk. Güreşçilerimiz, sporcularımız geldiler. Bu arada baş pehlivanımız 8 taneydi. Baş pehlivanlar telefon açtılar, “bize yolluk vermezseniz gelmeyiz” dediler. Ben de gittim Belediye Başkanımıza “durum böyle böyle, nasıl edelim?” dedim. Dört kişilik taksi Ankara’dan Mersin’e ne kadar yakar diyelim ki 50 milyon, diyelim ki 100 milyon verelim güreşimizi yapalım. Neticede,  bunlarla bağlantıları kurduk. “Hepinize birer araba  parası, benzin parası vereceğiz” dedik. Güreş başladı, tartılar yapıldı. Güreş başlayacak 10 tanesi karar almışlar, dilekçe yazmışlar “bize bir milyar ekstra para vermezseniz bizim hiç birimiz güreşe çıkmayacağız” diye komitemize görüş getirdiler. Sayın Metin KAPLAN’ın dediği gibi biz ne yaptık? Tabi Karakucak komite başkanı kendisi önlerine düşmüş. Zaten  karakucak komite başkanı getirdi. Bakınız Sayın ESENCELİ, bu komite başkanının kendisine ekstra pay almak istediğini söylüyor. Bu şahıs bize “arkadaşlar, ben Karakucak komite başkanıyım, baş pehlivanlar her yerde yolluğunu alır, vermezseniz bu adamlar güreşmeyecek” dedi. Bakınız; Sayın ESENCELİ komite başkanlarının da bu işin içinde olduğunu söylemektedir.

Ben mikrofonu aldım, seyirciye izah ettim. Yanımızda millet vekillerimiz de vardı. Sayın milletvekilimizin bir tanesi dedi ki “ben parayı cebimden çekiyorum, parayı cebimden vereceğim, sırf güreş yapılsın diye”. Ama bir dahaki güreşe gerekli önlemler alınmasını istedi ve parayı verdi. Fındıkpınara gelindiğinde yine aynı şeyi yaptılar. Güreşler başlamadan Belediye Başkanımıza ve Yüksel hocamla oturduk ve toplantı yaptık. Dedik ki Gözede böyle böyle bir olay oldu. Burada yine aynısı olursa ne yapalım? Kesinlikle bir lira yol parası vermeyeceğiz. Kuralımız, afişimiz ne ise onu uygulayacağız, yapılmasa rapor tutacağız, tartıldığı için ceza kuruluna vereceğiz. Biz orada rapor tuttuk. Güreşçiler geldiler aynı şekilde “1 milyar vermezseniz güreşmeyeceğiz” dediler. Sonunda güreşmeyince biz rapor tuttuk ve federasyona verdik. Sayın ESENCELİ’nin sorduğu gibi “bunlara hiç ceza geldi mi?” Ceza verilmedi ve seyirciyi güreşten tiksindirdiler ve seyirci ayağa kalktı “bu sporcuları biz daha bu meydanda görmek istemiyoruz” dediler. Önümüzdeki yıllarda almayalım dediler. Bir sporcu gelip tartılmışsa güreşini  yapsın. Ekstra bir şey beklemesin. İkinci sınıflandırma dediğimiz olaylarda mesela bir düğün güreşi mahalli güreş yapılıyor. Diyelim ki adam 200 milyon ödül koymuş. Federasyondan izin aldığı zaman mahalli hakemlerimizle il temsilcisi nezaretinde yapılsın. İl temsilcisi zaten federasyonu temsil ediyor. Bölgeden iki hakem bir temsilci idare  edebilir. Hatta onlardan federasyon payı bile alınmasın.  Onu Talat beyin dediği şekilde, onu karakoldan, vilayetten ya da kaymakamdan izin alınarak mahalli düğün güreşleri böyle yapılsın. Önceden 30 tane güreş yapılıyorsa şimdi 4-5 tane yapılıyor. Tabana inelim,daha sonra büyük güreşlerde peşi sıra arkalarından gelir. Teşekkür ediyorum.

 

Oturum Başkanı Mehmet AKZAMBAK: Sayın ERSÖZ’e konuşmaları için teşekkür ediyorum. Şimdi sözü Sayın Sadettin YÜCEL’e veriyorum.

 

Sadettin YÜCEL’in Konuşması: Teşekkür ederim. Şimdi ben bu konuşmalarıma başlamadan evvel değerli şampiyon Mustafa Dağıstanlı kalktı gitti. “Karakucak güreşinin sorunları yoktur” diye çekti gitti. Türk güreşinin temeli olan karakucak güreşi en önemli konudur. Sorunları da çoktur. Gerçekten acınacak hali var. Biz güreşi kalkındırmaya geldik. Sağ olsun federasyon başkanımız çok güzel organizasyon yapmış. Burada her kes fikirlerini söyleyecek, dertler- yaralar konuşulacak, Türk güreşini kurtarmak için buradayız. Sabahtan beri Karakucak güreşinde maliyet konuşuldu. Esas Karakucaktaki sorunlar ne? Ve minder güreşine faydaları nelerdir? Ben Kahramanmaraşlıyım, bizim Kahramanmaraş’ta karakucak güreşleri yöresel usulleri ile yapılır. Karakucak ve yağlı güreşte kispet vardır. Ama bizde Kahramanmaraş’ta pırpıt derler. Bu pırpıt olayı bir kere Karakucak güreşinden kalkmıştır. Amasya’dan, Çorumdan, Tokattan herhangi bir vilayetten gelen sporcularımız, kasnak olayını biliyorsunuz. Dikişlerden dolayı tutunmaz hale gelmiştir. Karakucakta o kadar estetik, güzel olaylar var ki; çabuk kuvvet, dayanıklılık, ağırlık ve bunların hepsi karakucak güreşinde ortaya çıkıyor. Bizim orada Kahramanmaraş ta 7’den 70’e iki üç yaşındaki çocuk yürümeye başladı mı güreşle haşır neşir olur. Karakucakta çangal olayı vardır. Çangal takarlar, takmayanda yoktur. Bizde çangal olayı kendiliğinden kalkmıştır. Neden kalktı? Kispet olayında tutma yoktur. Bir güreşçinin serbest güreşte de dahil, güreşçinin kolları çok önemlidir. Her şey kollardadır. Kolları dayanıklı olmayan bir sporcu ne dalabilir, ne adamı bastırabilir ne de puan alabilir. Bu kalktı ortadan. Tabi ki bu kuralları federasyonda teknik komite olsun, merkez hakem komitesinde güreş yapmayan kişilerin fikirleri ile ortaya çıkmıştır bunlar. Karakucak bu yüzden ölmüştür. Karakucak güreşinde minder güreşi gibi güreş yapılıyor. Aynen dalıyor, indiriyorsun, yerde yarım bir çırpma yapıyor. Madem aynı minder güreşi gibi mayo giydirelim güreş yaptıralım. Hiç kispet, pırpıt giydirmeden yapalım karakucağı. Arkadaşların dediği gibi eskiye dönülsün ve bir de kasnak olayı kalksın. Burada pırpıt olayı getirildiği takdirde öz güreşimiz çangal oyunu  ortaya çıkar. Bir de Musa hocanın dediği gibi hakem arkadaşlarımız bu karakucak olayını bilememektedir. İnanın, minder güreşinden daha zor diyorum. Karakucak hakemliği minder güreşi hakemliğinden zor. Diğer arkadaşlarımıza göre karakucak hakemliği çok rahat. Şöyle böyle bir hakemlik gibi düşünüyorlar. Arkadaşlar havadan düşüşler falan minderde çok rahat puan verirsin, karakucakta öyle bir incelik var ki çok rahat hakemlik yaparsın sağa sola bakarsın ama öyle bir pozisyon gelir  ki adam künde yapmıştır, tam atacağı zaman topuk keser, ilk düşeni orada görmek çok önemli. Bir bakmıştır kündeyi yiyeni yenik saymıştır. Ama künde yiyen adam galip gelmiştir. O zaman ne yapıyor seyirci, bizim Kahramanmaraş seyircisi davulcusu ile dahi güreşi hakem kadar bilir. Bunu yanlış yaptığı zaman seyircide aşağı iniyor ve kavgalar çıkıyor. Onun için Karakucak güreşinden gelmiş kişileri oraya vermekte fayda vardır.

 

Sebahattin ÖZTÜRK: O zaman yörelere göre hakem verilmeli, sizin güreşinizi sizin hakeminiz , Mersin güreşini Mersinli hakem, Sivas yöresini de Sivas’lı hakem daha iyi bilir. Onu aslında yöre hakemleri daha iyi yapıyor. Ama dürüst ve tarafsız olursa daha iyi olur.

 

Musa ARIK: Benim tezim şu: Mahalli hakemler yeteri kadar varsa deplasman hakemi 3 veya 5 kişi verilir. Onlar kritik maçların hakemi olur. Tarafsız hakem gibi görülür.

 

Mehmet AKZAMBAK: Koordinatörlük görevi yapar.

 

Sadettin YÜCEL: Şimdi Kahramanmaraş’ta Karakucak güreşlerinin hepsine çağrılıyorum ve gidiyorum da, bazı aksaklıklar görüyorum. Geçtiğimiz yazın federasyon genel sekreterinin yapmış olduğu bir hatayı anlatacağım sizlere; Göksun’da yapılan Karakucak Yıldızlar Türkiye Şampiyonası’na hakem olarak görevlendirildim. Biz bu yörelerde gelen hakemler, sporcu, antrenör hepsi dahil misafirperverliğinden dolayı yemesi, içmesi, yatması kesinlikle para karşılığında yapılan olay değildir. Bizi gönderdiler buraya hakem üçte bir yevmiyesini alacak, çünkü orada sizi yediriyorlar, yatırıyorlar vs. Sana ne kardeşim. Seni ilgilendirmez bu konular. Orası organizeyi yapan kişilerin sorunudur. Bu Afşin festivalinde bir söz aldım. Gelecek hakem arkadaşları mağdur etmeyeceğiz. Biz 14 milyona Afşin’e, Kars’a, Erzurum’a gidiyoruz. İnanın bana dediler ki, “size 100’er milyona iki günlük müsabaka” . Oraya 3 günlük müsabaka için gidiyorduk.Verseniz de vermeseniz de önemli değil, kendi memleketimizin güreşini yapacağız. Bir bakıyorum iki tane milli takım antrenörü kendisini temsilci ve gözlemci olarak yazdırmış, gelmişler. Hem federasyondan harcırah aldılar hem de karakucak komitesinden para aldılar. Hakemleri inanın asalak olarak görüyorlar ve hakemleri dışlıyorlar. Burada da birkaç arkadaşımız hakemleri dışlıyorlar. Hakemler olmadığı takdirde müsabakaların ne güvenliği kalır ne de düzgün yapılırlar. Hakemleri kucaklayalım. 

 

 Mehmet AKZAMBAK: Söylediğinizi sistem haline nasıl getirelim, Şu olsun, şu olmasın ne diyelim oraya biz.

 

Sadettin YÜCEL:Federasyonun her faaliyetine yetki verilmesi lazım. Belirtildiği gibi üçüncü sınıf, dördüncü sınıf güreşlerde kesinlikle %10 alınmasın. Ama 10-15 senelik geleneksel güreşlerden %10 hatta daha fazla alınsın.Düğün güreşlerine federasyon karışmasın.

 

Mehmet AKZAMBAK: Ne dereceye kadar karışmasın?

 

Sadettin YÜCEL:Geleneksel olmuş güreşlere kadar.

 

Mehmet AKZAMBAK: O zaman geleneksel olması için kaç yıl gerekli?

 

Sadettin YÜCEL:On yıl, on yılı geçmiş olmalı.

 

Sebahattin ÖZTÜRK: Kültür Bakanlığının bazı reklamlarından faydalanılıyor, onlar var yani.

 

Sadettin YÜCEL:Güreşlere izin alınmış bakıyoruz cami yararına yapılmış, güzel bilmem ne yararına yapılmış fakat siyasi amaçla yapılan güreşler var içinde öyle değil mi arkadaşlar?

 

Kamber GÖKAY:   Evet! var.

 

Sadettin YÜCEL: Bunlara kesinlikle müsaade edilmemesi lazım

 

Mehmet AKZAMBAK: Ama bunlar geleneksel hale mi gelmiş oluyor?

 

Sadettin YÜCEL:Hayır, o ayrı, federasyondan bir federasyon temsilcisi geliyor artı yanında mutemet geliyor.

 

Mehmet AKZAMBAK: O zaman affedersiniz şu şöyle olsun, şu şöyle olmasın şeklinde açıklamayalım.

 

Sadettin YÜCEL:Federasyonun görev vermiş olduğu 5 hakem içinde bir tane baş hakem oluyor. Kesinlikle federasyon temsilcisi de mutemedi de olsun. Çünkü önceden para yatırmadığı takdirde o güreşe izin verilmez. Şu kadar hakemin parası yatırılsın.

 

Mehmet AKZAMBAK:  Yani müsabakaya federasyon temsilcisi ve muhasebeci gelsin, başka?

 

Sadettin YÜCEL:Gelmesin, gelmesin, biz nasıl olsa hakem olarak gidiyoruz, bu görev hakeme verilsin.

 

Metin KAPLAN: Orada yanlışa düşerseniz hakem arkadaşımıza böyle bir federasyon temsilcisi görevi verilirse orada organizasyon esnasında zor durumda bırakılır. Sen hem hakemsin, hem federasyon temsilcisisin, aslında federasyon komitesinin belirlediği karakucakta teknik ve bilgi seviyesi yüksek bir kişi görevlendirilsin.

 

Mehmet AKZAMBAK: Bunu bir kaide haline getirmek için şuraya madde madde beyefendi yazıyor. Madde haline getiremeyeceğimiz soruyu burada konuşup vakit kaybetmeyelim .

 

Sebahattin ÖZTÜRK: Kendiniz dediğinizi çürütüyorsunuz. Kendiniz dediniz ki biraz önce federasyon bize harcırahınızın 3 de birini alacağınızı dedi. Hakem komitesi olarak ona itiraz ettiniz mi hocam?

 

Sadettin YÜCEL: Etmedik.

 

Sebahattin ÖZTÜRK: Orada federasyon temsilcisi bir karar alıyor da siz itiraz etmiyorsanız o zaman suçlu duruma düşüyorsunuz.Bir federasyon komitesine nasıl baskı yapıp parayı alıyorsunuz. Federasyona da yapmak lazım.

 

 

Mehmet AKZAMBAK: Sayın Dursun Ali Bey buyurun.

 

Dursun Ali KISHALI: Teşekkür ediyorum sayın başkan, sayın divan, saygı ile selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, bizim burada konuştuklarımızın tamamı yönetmelikte ki maddelerle birlikte federasyon organizasyonlarında uygulanması mümkündür. Ancak mahalli bir karakucak güreşine bu yönetmeliğin yenme ve yenilme şekilleri hariç, kısmen de harcırah bölümleri hariç uygulanması mümkün değildir. Oralarda bir güreş tertip komitesi kurulur, ona o kadar zorluklar getirmiştir ki federasyon temsilcisi gelecek, il temsilcisi katılacak ve bir gün önceden toplanacaklar, bazı kararlar alacaklar, ondan sonra bunu uygulamaya koyacaklar. Bir de burada bir noksanlık var . Buna göre koyulan ödülden güreş federasyonuna %10 pay isteniyor. Bu güreşlerin federasyona bildirmeden yapılmasını sağlıyor. Misal olsun diye söylüyorum, Erzurum’un Uzundere ilçesinde, bura ilçedir ben mahalli güreş yapamıyorum diyerek kaymakamdan izin almak suretiyle güreşini icra ediyor. Federasyona bilgi vermiyor. % 10 meselesi olmasa federasyonun da bilgisi olur, orada bir güreş yapıldığında haberi olur.

         Tartı meselesinde hayali sporcular geldiği söylendi. Federasyon uygulamasında tartı sırasında kura çektirip uygulamak mümkündür. Ama mahalli bir organizasyonda kurayı müsabaka başlarken çekilirse o zaman hayali güreşler ortadan çıkar, meydana çıkar. Güreşçileri sıraya koyar kurayı çektirisiniz. Hayali güreş ortadan çıkar.Eskiden bu güreşler rant için yapılmıyordu. Bu güreşler mahalli bir kaynaşmayı ve dayanışmayı test etmek için yapılıyordu. Şimdi rant için yapılıyor. Kimin rantı? Ali’nin, Veli’nin, Hasan, Hüseyin’in, birilerinin veya bir kurumun rantı için. Bunun önüne geçebilmek için federasyonun bu işe el atması lazım. Onun haricinde karakucaktan eskiden kaynak geliyordu. Neydi bu kaynak sporcu kaynağı? Ama şimdi gelmiyor hocam. Bu bir gerçektir. Neden diyeceksiniz? Erzurum da güreş eğitim merkezi  için ben misal veriyorum. Erzurum da güreş eğitim merkezi var. Erzurum da bölge var, Erzurum da okullar var, gelip salonda çalışıp güreşi öğreniyorlar. Ağ içerisinde Tortum’a ve Oltu’ya gittikleri zaman Oltu’dan gelen mahalli güreşçilerle güreşirken onlar yeniliyorlar. Dedim ki Tortum’da karakucakta çalışan bir güreşçi yeterince çalışıp eğitim göremediği için bölgeden gelen güreşçilerle baş edemiyor yeniliyor. Dolayısıyla oradan kaynak gelebilmesi için yetişmiş güreşçiler bu organizasyonlara katılmaması lazım.

 

Metin KAPLAN: Sen güreşçiyi geri çekemezsin. Yapman gereken şey Tortum’a iyi bir güreş antrenörü götürmen lazım veya Beden Eğitimi ve Spor Bölümünün güreş ihtisas dalı mezunlarından o ilçeye öğretmen tayini çıkarttır.

 

Dursun Ali KISHALI: Çok zor.

 

Metin KAPLAN: Hayır! zor değil, biz bunu Kahramanmaraş’ta köylere bile yaptırdık.

 

Dursun Ali KISHALI: Müsaade ederseniz bir şey daha arz edeyim. Zafer hocam bu işin içindedir. Eskiden Tortumda, Oltu’da, Hasan kalede yedi Cuma güreşleri yapılırdı. Onun sonunda büyük Karakucak güreşleri organize edilirdi. Ve adam çıkardı, kaynak temin edilirdi. Bu gün sadece Pasinler yapıyor bunu. Buna Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tutarsız davranıyor, hiç gitmiyor bile.

 

Mehmet AKZAMBAK: Bütün bunlar federasyonun faaliyetleri içinde teferruata ilişkin yönetmeliklerde değişiklik yapıldığı zaman dikkate alınacaktır.

 

Metin KAPLAN: Sorun 8-9 bölgeye ayrılacak ya orada çözülecek .

 

Hasan ARSLAN:  Metin hocam özellikle buna cevap verebilir. Zannediyorum, şimdi elimizde resmi gazete var. Siyasi partiler karakucak güreşi düzenleyemiyor. Fakat siyasi parti düzenliyor bunu. Bunu kim engelleyecek? Emniyet güçleri. Emniyet güçleri kime bağlı? devlete bağlı, şu an iktidarda olan bir parti emniyet güçlerine de tesir ediyor. Devletin bakanı gelip izliyor. O zaman ben il temsilcisi olarak zor durumda kalıyorum. Burada ne yapabilirim? Yapsın güreşi, kim yaparsa yapsın?  Belediye siyasimi yapıyor. A veya B partisi adına mı yapıyor yapsın.

 

Metin KAPLAN: Organizeyi yapan kişilerin hüsnü niyetine bağlı olay. Onlar siyasi kimliklerini ön plana çıkarırlarsa organizasyon siyasi bir kimliğe bürünüyor.

 

Mehmet AKZAMBAK:Parti bayrakları var mı orada?

 

Hasan ARSLAN: Parti bayrakları yok, ama Türk bayrakları var.

 

Metin KAPLAN: Hocam Mehmet bey! bu olayları ben de yaşadığım için burada bunların hepsi bu olayları yaşıyor.

 

Ömer ERSÖZ: Komite kurulsun ve ondan sonra bunlara bir çözüm bulunsun,

 

Metin KAPLAN: Ömer bey bir fikir sundu, İl temsilcisi, Gençlik Spor İl Müdürü ve federasyondan karakucak komite başkanı öncelikle güreş il temsilcisi oradaki arkadaşımız ve Gençlik Spor İl Müdürü  ortak görüşecek. Çünkü o yörenin sorununu onlar daha iyi bilir. Veya oradan ileri gelen birkaç kişi görüşüp bunun siyasi kimlikten arındırılmış bir şekilde yapılmasını onlara tebliğ edilmesi arkasından alınacak cevaba göre de Karakucak komite başkanına bilgi verilip yapılıp yapılmamasına karar verilmesi gerekir.

 

Mehmet AKZAMBAK: Müracaat yok mu?

 

Metin KAPLAN: Kopukluğu önlemek için güreş il temsilcisi söylediğimiz bölge sistemi ile aktif hale getirilecek. Bir bölgede karakucak yapılacaksa bu 8 bölge veya  9 bölge sisteminde birinci derecede il temsilcisi ve bölge başkanı yetkili ve sorumlu olacak. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü hep beraber, birlikte bunu daha sonra da karakucak komitesi başkanına bilgi verilerek organizasyon yürütülecek.

 

Mehmet AKZAMBAK: Tamam.

 

Kamber GÖKAY: Cazgır, o siyasi partinin reklamını yapıyor. Ben şikayet ettim  ve cazgıra ceza aldırdım.

 

Metin KAPLAN: Organizasyon anında sporcular arasında ki ve organizasyon esnasında oluşacak her türlü olumsuz ilişkileri; cazgır olsun sporcular arasındaki ilişki ve organizasyonu yöneten kişiler arasında bir aksaklık çıkarılmışsa federasyon temsilcisine ondan sonra da federasyon başkanlığına gönderecek.

 

Mehmet AKZAMBAK: Son defa beyefendi konuşacak.

 

Zafer ALTUĞ: Karakucakların yörelere göre yapıldığı düşünülürse bu sorunu çözebilmek için benin kafamda bir şey var. Bir güreşçi güreşiyor, biri birini bastırdı. Bizde hiç bekletmeden minder gibi kaldırıyoruz. Genelde öylemi yapıyoruz? Evet genelde hiç beklemeden yapıyorum.

 

Musa ARIK: Şimdi efendim minderde de hemen kaldıramaz. Bir güreşçi rakibini bastırdığı yerde rakibinin çalışmasına müsaade edin. FİLA öyle diyor. Bizde yapıyoruz. Çalışmasına ve bir oyuna müsaade edin. Eskiden bir oyundan ötekine geçilince düdük çalınırdı. Şimdi yok öyle bir şey. Şimdi süre bir dakika da olabilir. İcabında 15-20 dakika da olabilir. Çalışıyorsa bir oyun arayışı içinde ise bir oyundan ötekine geçiyorsa bir hakem karar verir.

 

Zafer ALTUĞ: Ben Erzurum Pasinler ilçesindenim. Bizim yörede halen baharda Yedi Hafta Cuma güreşleri yapılır. Ben 53-54 yaşındayım. Geçmişimizden beri şu anda halen 7 hafta Cuma güreşleri devam etmektedir. Ben orada görevli olduğum süre içerisinde beş yıl bizzat kendim yürüttüm. 20 yıl da spor kulübünde görev aldım. Festival şeklinde güreşlerimiz yapılmaktadır. Pasinlerde karakucağın en iyisini bu yıl, önümüzdeki yazdan itibaren daha büyük çapta yapmayı düşünüyoruz. Bilgilerimiz olsun diye söyledim. Sizi davet edeceğiz.

 

Sebahattin ÖZTÜRK: Sayın hocam bu güreşler için federasyona müracaat ediyor musunuz?

 

Talat TEZEL: Çok önemli konuşmalar yapıldı. Keşke bütün bu konuşmalar banda alınıp çözülüp, işlense idi. Benim bir teklifim var. Çok kısa! gelin bu işi seçim zamanları biz bir komite oluşturalım. Milli olmuş ve okulları bitirmiş kurt gibi adamlarımız var. Bunlarda 3-5 tanesi meclise girsin. Mecliste bu mesele çözülmüyor diyor sayın bakan , mecliste ne çözülür biliyor musunuz?kendi maaşları mevzu bahis olursa çok kısa zamanda çözülür. Oraya götürelim bu meseleyi. Çözersek orada çözeriz. Yoksa başka türlü çözülmez.Bir saniye efendim! Esas güreşin kaynağının kesilmesinin nedeni köylerde olan güreşlerdir. Bizim yöremizde her düğünde güreş olurdu. Şimdi İçişleri Bakanlığı bir tamim verse Jandarmaya. Jandarmadan müsaade alıyor köylü düğün yapmak için. O bölgenin Jandarma Komutanı da şart olarak güreş yapmayı koşsa, yalnız buraya hakem gelmesin. Hakem gelirse para gerekir. Orada ne olur? ufak tefek şeyler olur ama güreşe teşvik oluyor. Göksun ve Kahramanmaraş yöresinde güreşin kaynağı kesildi. Adam güreş yapacak ama 10 tane hakem geliyor.Para veremez ki.

 

Ender BÜYÜKERŞEN: Ben süper ligden falan değil, ben hayatımda hiç festivale gitmedim. Karakucak Türkiye Şampiyonaları güreş organizasyonlarının hepsinde görev aldım ama festival güreşlerine hiç gitmedim. Onun üzerine Esenceli hocam da dedi ki niye oraya hakem gitsin. Aynı anda Edirne’de de güreş var. Daha fazla para veriyor dedi. Bir hakemin böyle bir şansı olamaz. Bir hakem aynı anda iki yerde görevlendirilemez, bu mümkün değildir. Oraya mazeretsiz gitmemesiyle cezalandırılır. O ayrı konu. Ama o hakem başka bir yerde olamaz. Efendim! ben hakem komitesindeyim ama karakucakla ilgili atama yapmadım.

 

Mehmet AKZAMBAK:Efendim! bağışlayın, konuşmalarımız burada sona erdi. Ercan bey beynelmilel hakemlerimizdendir. Son bir kez onun ifadesini alalım. Şöyle bağlamak istiyorum. Burada federasyon bünyesinde yeni açılmış bir karakucağı temsilen bulunuyoruz. Meselelerimizi tartıştık. Burada bana yeni bir fikir geldi. Demek ki şu yapılan yönetmelikte bir kavram anlayışsızlığı var. Mahalli karakucak güreşlerinin devamını biz şu yönetmelikle bozmuş oluyoruz. Birincisi bu yönetmeliğin değişmesi lazım, ikincisi bütün mesele maddiyata dayanıyor. Hakemlerin problemleri var. Vakfın para alması lazım. Bunlar bir nevi sistemi mevcut olan ananevi karakucak güreşini yozlaştırıyor ve ortadan kaldırıyor. Bunların ortadan kaldırılması lazım. Bunu yeni güreş federasyonumuzun çalışmalarında dikkate alınmasını temenni ederek sizlere başarılar diliyorum.

 

Ercan YILMAZ: Sayın genel müdürüm, değerli arkadaşlar. Karakucak projesinin konuşulmasında birkaç sene daha konuşurum ben. Bu işi bırakalım dememenizden gerçekten çok yara aldım. Bunun da sebebi ben size katılarak şöyle izah etmek istiyorum. Türkiye’nin siyasi ve ekonomik paraminde yöneticilerimiz, istikrarlı değiller. Geleceğinden korkuyorlar, dolayısıyla duyarlı yönetici yerinde kalamamak korkusu ile koltuğuna yapışıp hizmet yapamamaktadır.Bu kişilerin hizmetleri itibarlılara yöneliktir. Dolayısı ile sadece memur zihniyetli adamların elinde kaldığı için her konumda olduğu gibi sporda da bu yönde gerilemekte. Teşekkür ederim.

 

Oturum Başkanı Mehmet AKZAMBAK: Sayın katılımcılar; burada “karakucak oturumunu” tamamlamış bulunuyoruz. Tüm konuşmacılara  ve dinleyicilere teşekkür eder, Kurultayın Türk Güreşine başarılar getirmesini dilerim.