Cahilliği tuş eden şampiyon: Gazanfer
Bilge
|
ÖMER ALTAY
80 yaşını da deviren şampiyonumuz Bilge, yalnızca geçmişteki parlak
zaferlerini yad ederek yaşamıyor. Yılların yorgunluğunu bir yana bırakıp
hayır maratonunda da etap etap şampiyonluğa koşuyor. Bilge, bu ülkeden
kazandığını, sağlığında avuç avuç yine bu ülke insanına dağıtıyor.
Çocukluğumda Karamürsel?de yalnızca beş sınıflı bir ilkokul vardı.
Öğrenimimi tamamlayamadım. Dünya ve olimpiyat şampiyonu olarak ülkeme
gurur yaşattım. Türkiye?nin en büyük işadamları arasında vergi
rekortmeni oldum. ?Devlet Üstün Hizmet Madalyası? ile ödüllendirildim.
Dünya Fair Play Ödülü?ne layık görüldüm. Memleketimizin ufku geniş
gençlere ihtiyacı var. Üniversitesi bile olan Karamürsel?de olgunlaşmak
şimdi daha kolay. Beni örnek alın, milletinize faydalı olmaya çalışın.
Yardımsever olun. İşte bu yol, cennetin yolu.?
Bu sözler, eski olimpiyat şampiyonu (Londra 1948) Gazanfer Bilge?ye
ait. 80 yaşını da deviren şampiyonumuz, yalnızca geçmişteki parlak
zaferlerini yad ederek yaşamıyor. Yılların yorgunluğunu bir yana bırakıp
hayır maratonunda da etap etap şampiyonluğa koşuyor. Bilge, bu ülkeden
kazandığını, sağlığında avuç avuç yine bu ülke insanına dağıtıyor. 17
Ağustos depreminden ağır yaralı çıkan Karamürsel?i adeta yeniden imar
ettiren Gazanfer Bilge, hizmet ve hayır halkasına, Kocaeli Üniversitesi
Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu ile Meslek Yüksek Okulu?nu ekliyor.
Diplomasız şampiyon
Eski şampiyon, hayat okulundan yıldızlı pekiyi ile mezun olmuştu; ama
ilkokul diploması dahi olmaması içinde ukde olarak kalmıştı. İşte bu
ezikliğini de yaptırdığı okullarda binlerce öğrenciye diploma dağıtarak
yeniyordu. Gazanfer Bilge, Karamürsel?de dünyaya gelmişti. İlkokul
üçüncü sınıftayken babasını kaybetti. Annesi, henüz küçük bir çocuk olan
Gazanfer?i aile bütçesine de yardımcı olsun gayesiyle, hem okuyacağı,
hem de para kazanacağı Gölcük Donanması?ndaki? Çıraklık Sanat Okulu?na
yazdırdı. Babası belediye reisi idi; ama hayat öyle bir değişmişti ki
yetimliğin acısı tüm tazeliğini korurken Gölcük?e gitme mecburiyetinde
kalmıştı. Bağları, bahçeleri, evleri vardı; ama paraları yoktu. Çıraklık
Okulu?ndayken 2. Dünya Savaşı başlayınca, küçük Gazanfer bahriyeli
olarak askere alındı. Bilge, bu sefer de diploma alma mutluluğu
yaşayamadı. Genç Gazanfer, diplomasızlığının acısını hep içine attı.
Şimdi, yaptırdığı okulların diploma törenlerine davet edildiğinde
koşarak gidiyor ve gençlerle beraber o coşkuyu yürekten yaşıyor.
Literatüre geçen Bilge Sarması
Gazanfer Bilge, askerlik yıllarında Güreş Milli Takımı?na seçildi.
Türkiye, o tarihe kadar serbest güreşte hiç madalya alamamıştı. Bilge,
yağlı güreş ve karakucakta bildiği oyunlarla Avrupa (1946, Stockholm) ve
olimpiyat (1948 Londra) şampiyonu olarak ülkemize büyük bir gurur
yaşattı. Ayrıca, güreş literatürüne geçmeyi başardı. İsveç?te yazılan
bir güreş kitabı, şampiyonumuzun kendine has sarma ve künde oyunlarına
?Bilge Sarması? ve ?Bilge Kündesi? adlarını koydu. Sonradan iş hayatına
atılan Gazanfer Bilge, otobüs işletmeciliğinde de önemli başarılar
sağladı. Ucuz tarifeler ile halkın gönlünde bir kez daha şampiyon olan
Bilge, gazileri bedava taşımayı sürdürüyor. Darülaceze?ye sürekli yardım
yapan, fakir çocukları sünnet ettiren, özürlü vatandaşları giydiren,
Zeynep Kamil Hastanesi?ne küvezler alan, Karamürsel Devlet Hastanesi?ne
diyaliz cihazları bağlayan Bilge, Cumhurbaşkanlığı tarafından ?Devlet
Üstün Hizmet Madalyası? ile taltif edildi. 5 kez Kırkpınar ağalığı da
yapan Bilge, Karamürsel?de uluslararası yağlı güreş turnuvası
düzenlemeye hazırlanıyordu ki 17 Ağustos depremi oldu. Güreş sahasını da
deprem evlerine tahsis etti.
Fair Play Konseyi Karamürsel?de
Gazanfer Bilge?nin örnek davranışları bunlarla sınırlı değil.
Karamürsel Dereköy?deki deniz manzaralı 85 dönüm araziyi eğitim ve hayır
kurumlarına bağışlayan şampiyon, kurulmakta olan Gazanfer Bilge
Mahallesi?ne ilkokul, cami, belediye binası, spor tesisleri, kimsesizler
yurdu, işitme engelliler okulu, yüksek öğrenim yurdu ve bilgisayar
laboratuvarı yaptırdı. Ayrıca, mahalledeki sokak ve caddelere şampiyon
sporcuların isimleri verildi.
Bilge, son olarak, Kocaeli Üniversitesi?ne Spor Yüksek Okulu ve
Gazanfer Bilge Meslek Yüksek Okulu inşaatı için 6 dönümlük arsasını
bağışladı. Bu arsa üzerindeki tesisleri de bağış olarak inşa ettirecek.
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, işte bu hayırları nedeniyle 2002 Fair
Play Ödülü?nü Gazanfer Bilge?ye verdi ve 2003 Dünya Fair Play Ödülü?ne
aday gösterdi. Ve bu ödül de Lozan?daki Olimpiyat Müzesi Konferans
Salonu?nda büyük bir merasimle Gazanfer Bilge?ye takdim edildi.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı Jacques Rogge, şimdiye
kadar hiçbir olimpiyat şampiyonunun spor hayatı dışındaki etkinliklerde
Gazanfer Bilge kadar başarılı olmadığını söyledi. IOC Fair Play Konseyi
de 2004 yılındaki olağan toplantısını Karamürsel?de yapma kararı aldı |
|
Parayla,
şohrete doyanlar millete ihanet ediyor |
|
Ülkemize
olimpiyatlarda serbest güreşte ilk altın madalyayı kazandıran
Gazanfer Bilge, Atina oyunları öncesi sporcularımıza hem öğüt
verdi hem de sitem etti. Sporcularımızın yetenekli olduklarını;
ancak paraya ve şöhrete doydukları için erken yorulduklarını
belirten Bilge, dopingin ne demek olduğunu ise sporu bıraktıktan
sonra öğrendiğini söyledi. |
|
1948 oyunlarında
arkadaşlarıyla 6 tane altın madalya alan efsane güreşçi, o
yıllardaki olimpiyatların Türkiye açısından çok önemli olduğunu dile
getirdi. "1950'li yıllarda Avrupalıların güreşte büyük bir üstünlüğü
vardı. Üstelik olimpiyatlarda şampiyon olmayı bırakın Türk
sporcusunun başarı elde etmesi hayal gibi gelirdi insanlarımıza."
diyen büyük usta, şu çarpıcı açıklamalarda bulundu: "Başta
olimpiyatlar olmak üzere uluslararası diğer turnuvalara
hazırlanırken sık sık 'Allah'ım eğer olimpiyatlarda başarı elde
edemeyeceksem ülkemde sakatlanayım.' diye dua ederdim.''
Londra Olimpiyatları'ndaki havayı hiç unutamayacağını belirten
Gazanfer Bilge, o günleri şu şözlerle dile getirdi: "Yüzlerce
devletten yüz binlerce insanının bir araya geldiği bu büyük
organizasyonda milletlerin birbirlerine karşı büyük bir üstünlük
mücadelesi vardı. Yaşanan bu rekabet ortamında bizler, ay-yıldızlı
formayla aldığımız madalyalar ile Türk bayrağını olimpiyat
stadyumunda taşımaktan büyük gurur duyardık. Adeta göğsümüz bir kat
daha kabarırdı."
Şampiyonluk bizi kibirlendirmezdi
Şampiyon olduklarında hiç gurur ve kibre kapılmadan
memleketlerine döndüklerini belirten efsane güreşçi, "Bizde amatör
ruhu vardı. Pırıl pırıldık. Arkamızda milletimizin dualarının olduğu
bilincinde hareket eder, onlara karşı yüzümüz ak olsun şampiyon
olalım derdik.'' diye konuştu. 81 yaşındaki efsane güreşçi, şimdiki
sporcuların ise kendilerini çok beğendiklerini bunun da kısa sürede
olumsuz etkilerini gördüklerini ifade etti. Üç olimpiyat madalyası
alabilecek durumda iken Burhan Felek'in kendilerini profesyonel ilan
etmesi sonucu 1948'den sonraki olimpiyatlarda yer alamadığını
belirten Bilge, o günleri şu sözlerle özetledi: "1952 Oyunları'na
gittik. Tüm dünya bizden çekiniyordu. Hepimiz altın madalyanın en
büyük favorileriydik. Fakat Burhan Felek'in yanlış tutumu bizim
spordan uzaklaşmamıza sebep oldu."
Başarılarının zirveye çıktığı 29 yaşında sporu bırakan Bilge'ye
Amerika ve Rusya başta olmak üzere pek çok ülkeden antrenörlük
teklifini gelir; ancak o, memleket sevdası yüzünden gelen tüm
teklifleri geri çevirir. Olimpiyat şampiyonluğunun büyük bir gurur
olduğunu dile getiren Bilge, olimpiyat madalyası ile ilgili
duygularını dile getirken, "5 dünya şampiyonluğu olan sporcular bir
olimpiyat madalyam olsaydı da hiç dünya şampiyonluğum olmasaydı diye
sık sık bana dert yanarlardı." açıklamasını yaptı.
2004 Atina'da Türkiye'yi temsil edecek sporcularımızı
değerlendiren Bilge, çoğunu yetenekli bulduğunu belirtirken, şu
çarpıcı açıklamayı yaptı: "Şu an paraya pula doyan sporcu eğlence
mekanlarında şampiyonluklarına yakışmayan hareketlerle yeteneklerini
harcıyorlar. Her şeyden önemlisi bu millete ihanet ediyorlar.
Kendilerini bir hiç uğruna heba ediyorlar.'' Efsane şampiyonun şu
anda en dertli olduğu branş güreş. Ülkemizin en çok altın madalya
kazandığı ata sporunda seçmelerin adil bir şekilde yapılmadığını
ifade eden Bilge, Yaşar Doğu, Celal Atik, Nasuh Akar gibi
arkadaşıyla güreşin önünü açtıklarını lakin şimdiki sporcuların
haksız şekilde himaye edildiğini vurguluyor. Ve şöyle devam ediyor:
"Dünya şampiyonuymuş, şöyle iyi güreşirmiş, böyle tutarmış demeden
herkesi Türkiye Şampiyonası'na sokarlardı. Kazanan yurtdışına
giderdi. Şu an bunlar yapılmıyor. Adamı olan milli takıma rahatlıkla
giriyor.'' Süreyya Ayhan'la patlak veren dopingin adını dahi sporu
bıraktıktan sonra öğrendiğini belirten büyük usta, 81 yaşını
devirmesine rağmen hâlâ sağlıklı olmasını doğal bir yaşam sürmesine
bağlıyor.
Kendi adına güreş teknikleri bulunan efsane isim, olimpiyatlara
gidecek güreşçilerin başarılı olacağına inandığını belirterek,
minderdeki madalya umutlarımıza biraz da sitem ediyor: "Şimdiki
sporcular yeni teknik ve taktik uygulamakta zorlanıyor. Biz yüzü
koyun yatan güreşçiyi adam saymazdık."
Gazanfer Bilge kimdir?
1948 olimpiyatlarında altın madalya kazanan 4 güreşçimizden tek
yaşayanı. (Gazanfer Bilge, Nasuh Akar, Celâl Atik ve Yaşar Doğu)
Türkiye'ye serbest güreşte ilk altın madalyayı kazandırdı. 1946
Avrupa Şampiyonası'nda ve 1948 olimpiyatlarında tüm rakiplerini tuş
ederek şampiyon oldu. Güreş hayatı boyunca yenilgi yüzü görmedi. 29
yaşında güreşi bıraktı. İsveç'te son zamanlarda yazılan "Güreşte
Oyunlar" adlı kitapta sarma ve künde oyunlarından Bilge Sarması ve
Bilge Kündesi diye bahsediliyor. Katıldığımız olimpiyatlarda
kazandığımız en fazla madalya sayısı 1948 oyunlarına ait. Nurullah
KAYA-ZAMAN |
|
Gazanfer Bilge'nin hizmetleri bitmedi!
Diplomasını alamadan askere gitmek zorunda kalan Dünya ve Olimpiyat
Şampiyonu güreşçi Gazanfer Bilge, eğitime yaptığı katkıyla Karamürsel'in
Dereköy beldesini adeta spor ve eğitim merkezi haline getirdi
Tahir Turan Eroğlu - AA
Beldenin belediye hizmet binasını, camisini, sağlık ocağı ve spor
tesislerini yaptıran Bilge, beldeye kendi ismini taşıyan bir ilköğretim
okulunun yanı sıra işitme engelliler okulu, Kocaeli Üniversitesi için
Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu ile Meslek Yüksekokulu, kimsesiz
çocuklar yuvası, bilgisayar laboratuvarı, elsanatları kurs merkezi ve
yüksek öğrenim öğrenci yurdu gibi eğitim merkezleri kazandırdı.
Gazanfer Bilge yaptığı açıklamada, Dereköy beldesinin eğitim ve spor
beldesi olacağını, beldede her gün bir spor aktivitesi yapılacağını
belirtti.
Son olarak Dereköy'deki meslek yüksek okullarında görev yapacak öğretim
görevlileri için ev ve gelen misafirlerin barınma ihtiyaçlarını
karşılamak amacıyla konuk evi yapımı için 30 dönüm arazi bağışladığını,
bu araziyle birlikte bugüne kadar eğitim için toplam 130 dönüm arazi
bağışlamış olduğunu belirten Bilge, beldenin sahil düzenlemesini
yaptırdığını, belediyenin de kendisi için bir müze yaptıracağını
söyledi.
-''ERKEN TERHİS OLAMAMAM ZORUMA GİTTİ''-
Bilge, 4 yıl askerlik yaptığını, eğitimlilerin erken terhis olmasının
zoruna gittiğini ve bu nedenle eğitime büyük önem verdiğini ifade
ederek, şöyle konuştu:
''O dönem zoruma giden şeyler oldu. Terhis zamanı geldi, bizimle
başlayanlar bizden önce terhis oldu. Niye diye sorduk? Onların orta
mektepli olduğunu, memur yapacaklarını söylediler. Bu benim gücüme
gitti. Okurken sanat mektebine girmiştim, diploma alamadan askere
aldılar. Bir diplomam var, o da Kocaeli Üniversitesi'nin verdiği diploma
(Fahri Doktor Belgesi). Türkiye'de o dönemler Avrupa, Dünya ve Olimpiyat
Şampiyonu yetişmiyordu. Askerlikten sonra, Celal Atik ve Yaşar Doğu ile
bu müsabakalara katıldık. Türk gücünü gittiğimiz ülkelere tanıttık,
'Türk gibi kuvvetli' laflarını söylettik, gittiğimiz ülkelerde İstiklal
Marşı'nı okuttuk.''
-12 BİN LİRAYA ALDIĞI İKİ MİNİBÜSLE TİCARET YAŞANTISI-
Yaşar Doğu, Celal Atik ve kendisinin 'Üç Silahşor' diye anıldığını
anımsatan Bilge, bu alanda da vatan görevlerini yaptıklarını, daha sonra
dünya şampiyonu güreşçiler yetiştirerek görevlerine devam ettiklerini
bildirdi.
Bilge, daha sonra 12 bin liraya aldığı iki minibüsle ticarete atıldığını
ve Karamürsel-Yalova arasında yolcu taşıdığını dile getirerek, şöyle
devam etti: ''Daha sonra Gazanfer Bilge otobüs firmasını kurdum, onun da
'imparatorluğunu' oluşturdum. Şimdi mekteplerle uğraşıyorum. Otobüs
firmasında imparatorluk kurdum, şimdi de mekteplerin imparatorluğunu
kurmaya çalışıyorum. Sporcu, hoca yetiştireceğim. Akıllı insanlar,
sıhhatli insanlar yetiştirmek gerekiyor. Anneye babaya hayırlı, devlete
hayırlı insanlar yetiştiriyoruz. O yetmiyormuş gibi askere gittiklerinde
hepsi komando oluyor. Bundan iyisini benim gibi kim yapıyor? Gençliğe
tek mesajım var. Beni takip etsinler, benim yaptıklarımı yapmaya
çalışsınlar.''
Karaciğer kanseri olduğunu ve doktorların çalışmasını yasakladığını
ifade eden Bilge, ''Doktor bana 'çalışmayacaksın' dedi. Ben de 'ölünceye
kadar çalışacağım, şehit olacağım' dedim. 85 yaşındayım, 85 yaşındaki
insanlar emekli olup evlerine çekiliyorlar. Ben hem karaciğer
hastasıyım, hem çalışıyorum. Kendilerini bırakıyorlar, benden önce ölüp
gidiyorlar'' diye konuştu.
-''KASIMPAŞA'DA YETİŞTİM, TÜRK BAYRAĞINI GÖNDERE ÇEKTİM''-
Beldede kendi isminde bir mahalle bulunan Bilge, her sokak ve caddeye
dünya ve olimpiyat şampiyonu güreşçilerin isimlerini koydurduğuna
değinerek, şöyle devam etti:
''Memleketin bayrağını göndere çektiren Olimpiyat Şampiyonlarının
isimlerini caddelere verdirdim. Sen de ol olimpiyat şampiyonu, seninkini
de verelim. Bu kadirşinaslıktır. Yetiştiğim yer Kasımpaşa Spor Kulübü.
Kasımpaşa Kulübü örnek kulüptür, Paşa kulübüdür. O kulüpte erkek,
babayiğit insanlar vardı. Kötü adam yoktu, herkes kabadayıydı, kötüleri
kovardı. Şimdi Kasımpaşa'nın lafını yapıyorlar. Ben Kasımpaşa'da
yetiştim, Türk Bayrağını göndere çektim. Kasımpaşa, üç tane olimpiyat
şampiyonu, bir tane ikinci çıkarttı. Bu namımı, bu şerefimi Kasımpaşa'ya
borçluyum. Oraya da borcumu ödeyeceğim. Vatanıma borcumu ödersem, oraya
da ödemiş olacağım.''
-GAZANFER BİLGE KİMDİR-
1923 yılında Karamürsel'de dünyaya geldi. Sadece 5 dersliği bulunan
Karamürsel'in tek ilkokulunda okudu. 17 yaşında güreşe başladı. 1946
yılında Stockholm-İsveç'de serbest stil 62 kiloda Avrupa şampiyonluğu ve
1948'de Londra Olimpiyatlarında Serbest stil 62 kiloda birinciliği
bulunuyor.
1953 yılında güreşi bırakarak ticarete atıldı. Yaptığı hayırlar ve
hizmetler nedeniyle 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 6. Cumhurbaşkanı Fahri
Korutürk ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından ''Üstün Hizmet
Madalyası'' ile ödüllendirildi. Son olarak Olimpiyat Komitesi tarafından
''Dünya Fair Play Şeref Ödülü''ne layık görülen ilk Türk oldu.
|
|
|